• kişilerin gelecekteki yerlerinin biraz da olsa analiz edilebileceği yerdir. kimseye çarpmamak ve çarpılmamak için uğraşan ve bu doğrultuda ilerleyen çocuklar büyüdüklerinde şöför, taksici gibi konumlara gelirken; maddi durumları ile doğru orantılı olarak, herkese çarpan, vahşi bir şekilde kullanan çocuklar ise büyüdüklerinde araba canavarı gibi konumlara gelip babasının parasıyla aldığı arabaları sürekli denize uçurarak, şarampole yuvarlayarak spor otomobil sanayisinin gelişmesine katkıda bulunurlar.
  • bu kazık kadar yaşımızda**, yıllar sonra biraraya gelinen kuzenlerle hala zevk verebildiğine şaşırdığım şey.
  • üç dört araba mutlaka oranın müdavimi delikanlılar tarafından kapılmıştır. yanınızda kız arkadaşınızla felan binme gafletin bulunursanız direk ehöhöherk nidalarıyla sağlı sollu çarparak taciz ederler. birbirlerine kaş göz işaretleriyle hedef belirlerler. sürü mantığıyla ilerlerler.. birine yapılan yamuk hepsine yapılmış sayılır..
  • çocukluğumuzdaki eğlenceyi büyükken de yaşatan meret. şöyle bir anım var kendisiyle;

    yıl 2008. bir yaz gecesi. 3 arkadaş yaz okulundadırlar. bir gece evde otururlarken elektrikler kesilir. yarım saat beklemelerine rağmen elektrik gelmez. 3 arkadaş dışarı çıkmaya karar verirler. öyle aylak aylak dolanırken ışıklı bir yer görürler. akşam saat 10.30 civarlarıdır. parıldamaktadır. işık 3 arkadaşı o yöne çeker. hipnotize olmuş gibi 3 arkadaş yol alırlar. parıldayan ışıkların yanına gelince "çarpışan arabalar"ı görürler. "binelim mi lan" diye sorar çocuk ruhlu olanı. binmeye karar verirler. şehrin o yakasında elektrik vardır. hemen çarpışan arabaların yanına gelirler. burası aslında büyük bir çay bahçesidir. fakat işletme sahibi gelenlerin eğlenmesi için böyle bir hizmet sunmuştur. hemen biletler alınır. kimse yoktur. sadece 3 arkadaş vardır çarpışan arabaların pistinde. hemen birer tane arabaya binerler. biri 13 numaraya, biri 5 numaraya , biri de 14 numaraya binmiştir. direksiyonu kavrarlar. "ey gidi günler" diye geçirirler içlerinden. zil sesiyle başlarlar amansız bir çarpışma savaşına. her bir çarpışta streslerinı bırakırlar piste. her bir çarpışta çocukluklarına dönerler. çocukluk aşklarıyla beraber bindikleri arabaları hatırlarlar. neydi o çocukça hava atmalar. ama süre çok kısadır. çocukken de böyle olmamış mıdır ? tam zevkini çıkaracakken 2 dakika hemen bitmez miydi? doyamazlar birbirlerine bakarlar. o anda dış dünyaya dönerler. pistin yanında 4 tane çocuk bir dahaki tur için beklemektedirler. hemen giderler birer bilet daha alırlar.. bu kez 7 araba amansız bir yarış içindedirler. ama küçük kalpli çocuklara hiç çarpmazlar büyük kalpli çocuklar. çünkü küçük kalpliler de bir gün bu günlerini özleyeceklerdir. hemen biter süre. artık eve gidelim derler. ama çok mutludurlar. ömürleri boyunca hiç unutamayacakları ortak bir anıya sahip olurlar.
  • bir profesyonel çarpışan araba kullanıcısını nasıl anlarsınız?

    çarpışan arabanın geri geri gitmesini sağlayan algoritmayı biliyorsa o bir profesyonel çarpışan arabacıdır.

    ben gençlik parkına ciddi paralar gömmüş biriyim. türkiye'de langırt şampiyonası olsun ilk bine girerim bu yaşta. daha ortaokulda iken tek bir bisiklete iki kişi binerek koca bir ankara turu atardık gökhan ile. gökhan benim ortaokuldaki en iyi arkadaşımdı. bir gün bakanlıklarda çalışan dayımın kızının yanına gittik. o da terzi olan anneme birinin diktirdiği bir şey için ödediği parayı verdi. büyük paraydı. bunu gökhan ile birlikte gençlik parkındaki çarpışan arabalar ve langırta gömmüştük.

    daha sonra gebze istasyonunda amcamın oğlu ile su sattığımız yıllarda (nerde o zaman pet şişeler yok. lokantalar da cam şişe suları öyle herkese vermezdi...) çok para kazanır o parayı langırt ve çarpışan arabalara gömerdik.

    yukarıdaki tel ızgarada bulunan yüksek gerilimli elektiriğe bana mısın demeyen çarpışan arabadan çarpışan arabaya geçen oranın çalışanları olurdu. sıkışıp kalanları ters direksiyon hareketi ile yuvadan çıkardığını görürdük. işte bu hareket çarpışan arabala kullanıcılarının pro hareketidir bence..

    mizah dergilerine fason işler yaptığımız kara mizah yıllarında altığımız paraları mangalar ve böyle eğlencelere gömerdik. bir gece çarpışan arabaları komple kapattığımızı hatırlıyorum. 10 koca genç irisi ve başımızda amet abi çarpışan arabaların canını çıkartmıştık.

    kardeşim anıl geri geri gelirken ben de ileri doğru giderek onu pistten dışarı çıkarmaya çalışacak kadar delirmiştik o gün beşiktaştaki lüna parkta.
    sonra polis geldi.. tutanak falan... çarpışan araba tarihine geçmiştik.
  • hobilerinden biri araba kullanmak olan bir babanın kızıysanız, çarpışan arabalara her binişinizde "çarpmadan sür kızım" cümlesini duymanız işten bile değildir.
  • trabzonda kavga sebebi olması ile öne çıkan lunapark eğlencesi

    zaman : üniversitenin ilk yılları, saf zamanlar...

    bir iki arkadaşla toplanıp stres atmak için lunaparka gittiğimizde çarpışan arabaların önünde oluşan kalabalığı görünce her türk insanı gibi merakla yaklaştık. iki üç kişi tekme tokat birbirlerine girmişlerdi. kavga edenlerden yükselen sesler ise şu şekildeydi:

    -ne çarpıyorsun ulan bana?
    -ne çarpması be, sen benim önüme kırdın! adam gibi yolunda gitsene ne diye önüme atlıyorsun?

    ben mi yanlış biliyorum yoksa çarpışan arabaların amacı çarpışmak değil miydi???
  • büyüyünce binildiğinde küçükken binildiğinde daha eğlenceli olan meret. ben bugün bunu gördüm. büyüyünce çoğu şey sıkıcı hale gelirken, bazılarının da daha eğlenceli olduğunu görmek insana iyi hissettiriyor.
  • çok çevrildiği takdirde geri gitmeye başlayan, çarpma şiddetini artırmak için diğer arabaya çarparken öne doğru eğilme hareketinin yapıldığı, bel ağrısına sebep olabilen eğlencelik...
  • lunaparkta carpi$ma ozgurlugu. elektrik ile tahrik edilen araclar, bir platformda gider. insanlar birbirine carpar. eki ki ki, olur va ki ki olur.
    (bkz: donme dolap) (bkz: kahkaha aynalari) (bkz: sekolin) (bkz: radar)
    (bkz: carpi$an oto) (bkz: balerin)
hesabın var mı? giriş yap