• lunaparklarda bir eglencelik.
    merkezinden bir platforma bagli, dairesel bir yapiya, uzun zincirler ile asili koltuklar vardir. dairesel yapi doner, merkezkac hesabi koltuklar cevreye acilir, donulur, mutlu olunur.
  • bayanların etekle binmeye çekindiği, erkeklerinse altında bacak görme umuduyla bekleştiği nostaljik desek yeridir bir lunapark yaratığı... kapladığı alan yüzünden ve dikine eğlence imkanı sağlayan gondol, kamikaze türü güncel rakiplerden dolayı yavaş yavaş lunaparklardan silinmektedir. dönmekten başka bir eğlence sunmadığı için tur esnasında aşağı tükürmek yahut hız kazanıp öndeki sandalyeye bindirmek vatandaşın kendi kendine yarattığı hoşluklardı.
  • en eski lunapark oyuncaklarindan.

    koltuklarin bagli oldugu dairesel yapiyi yukari oteleyen piston mekanizmasi calistiginda koltuklar max. derecede acilirlar. istisnasiz her turda, onundeki arkadasina uzanip zincirlerinden yakalayan ve "eheheh.." diyerek ileri firlatan yurdum insanina rastlanir.
  • bu sekolin denen insan fırıldağının izmir fuarı'ndaki lunaparkta geçen yaşanmış gerçek bir hikayesi vardır.

    yıllardan çok yıl evvel, izmir fuarı'ndaki assolistli, dev kadrolu gazinoların altın çağını yaşadığı dönemlerde, gecelerden bir gecenin bir vakti, el ayak çekildikten sonra, fuarın iki bekçisi lunaparkta dolanırkene adının sekolin olduğunu bilmediklerine emin olduğum bu döndürgece binmeye heves ediyorlar.

    çalıştırması en kolay lunapark atraksiyonu bu çünkü. diğerleri gibi karmaşık düğmeleri, teknik ayarları yok. sadece tek bir şalteri var. basınca çalışıyor. gün boyunca çoluk çocuk yaşlı genç binip duruyor. imreniyorlar haliyle. etrafta kimsecikler yok. fırsat bu fırsat işte.

    peki nasıl olacak bu iş? iki bekçiden biri diğerine diyor ki ben bineyim bir koltuğa. nasılsa bu meret ağır ağır başlıyor dönmeye. sen de düğmesine bas, çalıştır, koş, gel öteki koltuğa bin. dön babam dönelim. şahane fikir. iki bekçiden diğeri sekolinin düğmesine basıyor, çalıştırıyor, koşuyor, gelip ilk yakaladığı koltuğa biniyor.

    merkezkaç kuvvet işbaşında, açıldıkça açılıyor koltukların zincirleri, hızlandıkça hızlanıyor sekolinin turları. ayakları kesiliyor yerden. sabit platform çok uzaklarda kalıyor. uçuşa geçmek çok zevkli. bu zevk hiç bitmesin diye dua ediyor iki bekçi. ve duaları kabul oluyor. zevkten ölünceye kadar bitmiyor sekolin sefası.

    bağırış çağırış içinde kaç saat boyunca döndüklerini kimse bilmiyor. biri koltuğundan sıyrılıp savrulmuş. epey ötede, betonun üzerinde buluyorlar cansız bedenini. diğeri koltuğun zincirlerine takmış kollarını, kusmuğu tıkamış nefes borusunu.
hesabın var mı? giriş yap