• büyük dedemin de savaşarak gazi olduğu, 20. yy'ın en büyük tradejilerinden, kahramanlıklarından olan zafer.

    ''bizleri bırakıp çevredeki türk ve rum köylerini bombalayarak çoluk çocuk katledenlere, topraklarımıza göz dikenlere karşı osmanlı ordusunda savaşmak benim için bir şerefti.'' dermiş kendileri. türk askerlerin namaz kılarken rum, ermeni, yahudi askerlerin onları koruduğunu anlatırmış.

    aç, susuz, doğru düzgün cephaneden mahrum bir şekilde, omuz omuza ''medeniyet''in eline verip, evine yollamışlar...

    hangi dine mensup olurlarsa olsunlar hepsinin mekanı cennet değildir de nedir?
  • şu boğaz harbi nedir? var mı ki dünyâda eşi?
    en kesif orduların yükleniyor dördü beşi.
    -tepeden yol bularak geçmek için marmara’ya-
    kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
    ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
    nerde-gösterdiği vahşetle 'bu: bir avrupalı'
    dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
    varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
    eski dünyâ, yeni dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,
    kaynıyor kum gibi, mahşer mi, hakikat mahşer.
    yedi iklimi cihânın duruyor karşında,
    avusturalya'yla beraber bakıyorsun: kanada!
    çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk:
    sâde bir hâdise var ortada: vahşetler denk.
    kimi hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
    hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ!
    ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asil,
    ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyle, sefil,
    kustu mehmedciğin aylarca durup karşısına;
    döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.

    maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
    medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
    sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
    öyle müdhiş ki: eder her biri bir mülkü harâb.

    öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
    beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;
    bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
    sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
    yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
    atılan her lağamın yaktığı: yüzlerce adam.
    ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
    o ne müdhiş tipidir: savrulur enkaaz-ı beşer...
    kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
    boşanır sırtlara vâdilere, sağnak sağnak.
    saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
    yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
    veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
    sürü halinde gezerken sayısız teyyâre.
    top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
    kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
    ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
    alınır kal'â mı göğsündeki kat kat iman?
    hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
    çünkü te'sis-i ilahi o metin istihkâm.

    sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler,
    beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
    bu göğüslerse hudâ'nın ebedi serhaddi;
    'o benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme' dedi.
    asım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek:
    işte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek.
    şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
    o, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,
    vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
    bir hilâl uğruna, yâ rab, ne güneşler batıyor!
    ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
    gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
    ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi...
    bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
    sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın?
    'gömelim gel seni tarihe' desem, sığmazsın.
    herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
    seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
    'bu, taşındır' diyerek kâ'be'yi diksem başına;
    ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
    sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle,
    kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
    mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
    yedi kandilli süreyyâ'yı uzatsam oradan;
    sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına,
    uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
    türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
    gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
    tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
    yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.
    sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
    şarkın en sevgili sultânı salâhaddin'i,
    kılıç arslan gibi iclâline ettin hayran...
    sen ki, islam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
    o demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
    sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;
    sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...heyhât,
    sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
    ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
    sana âğûşunu açmış duruyor peygamber.

    `mehmet akif ersoy` un bu şiiri yazmasına sebep olan ve söyleyecek başka söz bırakmayan zaferdir.
  • dünya tarihinde emperyalizme karşı kazanılan en büyük zafer.
    burdan bir kaç şey yazmak istiyorum.
    bana bu vatan icin dusunmeden can verebilme cesaretini ve gogusumu gererek gezecek gururu verdigi icin. bu vatanin kurtulus ve kurulus yolunda sehit dusen buyuk dedeme ve tum sehitlere allahtan rahmet dilerim allah sizden razi olsun. size, yeni yetisen ve %90i denyo olan bir nesilin icinden düzgun bir sekilde cikmaya calisip, bu vatani o denyolara birakmicagima soz veriyorum.
    sizin döktüğünüz kanları uydurma diye inkar etmeye calışan bir nesile bırakmayacağım. sizin üzerinizde elbise bile yokken bugün üzerinde ki kıyafetleri yarıştıran, başları ufacık sıkıştığından haklarından bahseden, hiç sıkıntıya gelemeyen ve bugün o bahsettikleri demokrasiyi yaşayabilmelerinin en büyük nedeninin sizin olduğunuzu bilmeden yorum yapan o nesile.
    madem amerika birleşik devletlerini taklit edeceksiniz bari. kısacık tarihine rağmen içinde bulunan tüm unsurların tarihini kendi tarihi gibi kabul edip ders çıkarılması ve birleştirici unsur olabilmesi için yaptığı çabalarıda taklit edin.
  • yeni zelanda'dan çanakkaleye gelecek gönüllü anzaklar seçilirken, o zamanlar orada ya$ayan iki tane de osmanlı türkü sıraya girmi$ler ve biz de sava$acağız orada demi$ler.. adamlar bakıyorlar bunlar her yanıyla müslüman tipli.. gidin karde$im i$inize diyorlar.. bizim kurnaz iki türk'te ceplerinde, tanıdıklarında ne kadar para varsa topluyorlar ve cephane satın alıyorlar bir $ekilde.. ve binlerce mermi.. askerlerin gemilere sevkinden önce trenle yolculuk yaptıkların raylara dö$üyorlar dinamitleri ve tren gecerken patlatıyorlar.. trenden sağ kaçan askerlere de siper aldıkları yerden basıyorlar mermiyi.. iki türk orada 1-2 saat sonra anca arkadan çevrilmeleri sonucunda vurulabiliyor.. sonra anzakların bir çoğu, iki osmanlı ile bu kadar uğra$ıyor isek vay bizim çanakkale de halimiz ne olur diye bir çoğu sava$a gelmekten vazgeciyorlar..
    "zafer kazanılmı$ ama nasıl kazanılmı$" dü$ünülmesi açısından güzel bir hikaye.. ayrıca filmlere konu olabilecek kadar da güzel ama dokunaklı bir hikaye..

    yine ba$ka bir rivayette; o yıllarda, istanbul’da otomobil ve kamyon nadir rastlanan vasıtalarmı$ ve lastikleri de yok denecek kadar azmı$.. mehmet muzaffer diye bir türk aramı$, uğra$mı$ ve nihayet karaköy’de musevi bir satıcıda istediklerini bulmu$.. fiyatlar çok yüksekmi$, ve muzaffer, parayı tedarik etmek için ya$lı bir kaymakam yarbayın huzuruna çıkıp para istemi$ ve kaymakam da muzaffer’e :
    “bana bak oğlum! ben askerin ayağına postal sırtına kaput alacak parayı bulamıyorum.. sen otomobil lastiğinden bahsediyorsun.. haydi yürü git!” demi$..
    muzaffer, beyazıt meydanı’na varıp birden durur ve aradığı çareyi bulur..
    neticede, bir yüzlük kaime (100 liralık kağıt para) verip ve araba dörtnala sirkeci’ye yollanır.. üç gün sonra yahudi elindeki yüzlük kaimeyi bozdurmak üzere osmanlı bankası’na gider.. bozmazlar, zira elindeki para sahtedir.. muzaffer, evrak-ı nakdiyelerin basımında kullanılan kağıdın aynını karaköy kırtasiyecilerinden tedarik etmi$, bütün gece oturmu$ çini mürekkebi ve boya ile gerçeğinden bir bakı$ta ayırt edilemeyecek nefasette taklit bir para yapmı$.. paranın üzerinde yazan “bedeli dersaadet’te altın olarak tesviye olunacaktır” ibaresini de deği$tirerek, “bedeli çanakkale’de altın olarak tesviye olunacaktır” yazmı$..

    böyle bir zaferi böyle bir ecdat kazanabilirdi ancak..
  • --- spoiler ---
    kimse yaralı ve şehitler ile uğraşmayacak . ben ölürsem üzerime basıp geçin . yaralanırsam yine önem vermeyin . ben de size öyle yapacağım . şehit ve yaralıların yerine gerçekler tayin edilmiştir . savaşta hiçbir ödüllenme beklemeyin . bunu vaat etmem ve edemem

    yüzbaşı mehmet hilmi ( sanlıtop )
    --- spoiler ---

    --- spoiler ---
    saat 6 : 22
    gemi sakince karaya oturdu . direniş görünmüyor.
    kolaycxa çıkabileceğiz

    saat 6 : 25
    sandallar kıyıdan bir kaç metre uzakta.
    cehennemi bir ateş başladı .

    saat 6 : 35
    kıyıyla bağlantı çok kötü .

    yarbay w. de l. williams
    --- spoiler ---

    --- spoiler ---
    kumandanlarla subaylar kılıçlarını çekmiş halde askerleri merdivenlere sevk ediyorlardı . görünen işbu kumandan ve subaylar da türk kurşunundan kurtulamadı . askerimizin bir tek fişeği boşa gitmiyordu . hatta çok defa oldu ki , bir fişek ile bir kaç düşman vuruldu .

    mahmut sabri
    --- spoiler ---

    --- spoiler ---
    bir çok tünel ve siperde türk ve avustralyalılar grup halinde birbirlerini süngüleyerek aynı anda öldüler . birbirlerine kenetlenerek ölümde birleşmşler . ayrılması imkansız bir şekilde bulunmuşlar ..

    les carlyon

    --- spoiler ---

    --- spoiler ---
    yavaş yavaş erimeye başladık . bundan evvelki saatlerde dehşetli zannettiğimiz muharebelerimiz meğer ne kadara ehemmiyetsiz bir müsademeden ibaretmiş ... avcı hattımız seyrekleşmeye başladı . işleyen 40-50 tüfek kaldı . artık , bizim burada ölmek üzere olduğumuzu bildirecek habercinin gönderilmesi zamanı geldi ..

    ahmet mucip
    --- spoiler ---

    --- spoiler ---
    günün toplam kaybı 5000 civarında , kazanılan metre başına üç adam . yeni zelanda ve avustralya tümenleri dolayısıyla buraya anzak koyu denmesi emri geldi . ne dendiği ne fark eder . bir ihtimal günün birinde kanlı plaj denecek . tanrı şahit bunun bedelini ağır ödedik ..

    percival fenwick
    --- spoiler ---

    --- spoiler ---
    türk ordusunun gerçek durumu hakkında çok az bilgileri vardı . ama her şeyin ötesinde ; vatanını koruyan bir ordunun savaşma gücünü ve azmini kimse hesaba katmamıştı ..

    les carlyon
    --- spoiler ---
    çanakkale savaşı gerçeği gelibolu , feza toker - tolga örnek , ekip film yayınları
    --- spoiler ---

    şehitler tepesi boş değil,
    biri var bekliyor...
    ve bir göğüs nefes almak için
    rüzgar bekliyor
    türbesi yakışmış bu kutlu tepeye,
    yattığı toprak belli,
    tuttugu bayrak belli,
    kim demiş meçhul asker diye?

    arif nihat asya
    --- spoiler ---
  • bu ulkeyi çıkmazdan kurtarmak hırsızlardan arındırmak için tekrar bu aslan yürekli adamlarınmı çıkıp gelmesi lazım bu yiğitler birileri bu topraklar üzerinde istedigi gibi at koştursun, milletin hakkı yensin, özgürlüğü kısıtlansın diyemi en ön safhada arkasina bakmadan kimi öldürsem kârdır diyerek ölüme koştu kendizine gelin artık gözünüzü seveyim ey halkım
  • mustafa kemal atatürk'ün büyük taktiksel dehasıyla, kahraman türk askerinin büyük savaşçı ruhunu asla unutmamamız gereken ve 103.yılına girdiğimiz zaferdir. mekanları cennet olsun.

    çanakkale savaşı’nı anarken mustafa kemal atatürk’ü unutanlara gazimizin şahitliği cevaptır. ruhları şad olsun..

    -mustafa kemal'i gördün mü?
    -gördüm. topların başına geldi.
    size ne dedi?
    -"korkmayın, onlardan korkmayın, türk'ün gücüyle ezin'' dedi. yaptık.

    https://twitter.com/…rida/status/975033573123248130

    “bir tümen komutanının üç ayrı yerde tek başına giriştiği hareketlerle bir savaşın, hatta bir ulusun kaderini değiştirecek yücelikte bir zafer kazandığı tarihte pek nadirdir.”

    - ingiliz generali aspinal oglander
  • çanakkale zaferimizi ingilizler çocuklarına; "ingiliz ordusunun geri çekilmesi" olarak öğretirken hiç yenilgiden bahsetmezler, almanlar zaferden bahseder ama çocuklarına "zaferin ordumuzun başındaki alman komutanların eseri" olduğu öğretilir. ama çanakkale tarihi winston churchill'in itirafında gizli; "şu an mağlubiyeti bütün damarlarımda hissetmekteyim. çok üzgünüm!.. oldukça mutluydum, umutluydum. daha düne kadar çanakkale bizimdir! diyordum. çünkü bu savaşı kazanmak için; askeri, parayı, cephaneyi, her şeyi hesaplamıştım. hepsinde çok üstündük. mutlaka yenecektik. yalnız bir şeyi hesabı katmamışız... mustafa kemal’i... bağrımda ingiliz gururu olmasa, türkleri alnından öpmek, onları ayakta alkışlamak isterdim.”
  • 1915'te işgal kuvvetleri sadece denizden yürütülecek savaş ile osmanlı'yı yok edeceğini düşünüyordu. hasta adamın hali yoktu. halkın önemli bir bölümü manda ve himayeyi destekliyordu. savaş malzemesi yoktu.

    26 mayın kalmıştı. 26. öyle bir yere döşendi ki bu mayınlar, mayın tarama gemileri sadece birkaçını bulup yok edebildi. o mayınlar once irresistible ve bouvet'i batırdılar. sonra seyit onbaşının vurduğu batmaz denen ocean savruldu, mayına çarptı ve battı. işgal kuvvetleri götlerine baka baka geri döndüler. kara savaşı olmadan çanakkale geçilmeyecekti.

    sonra sömürgelerden asker toplayıp geri geldiler. karadan gitmek onlar için zor olmayacaktı. ana harekat noktası seddulbahir'i seçtiler. enver paşa'nin atadığı alman general liman von sanders emindi saroz körfezinden çıkacaklarına. kuvvetlerin çoğunu oraya sevk etti. seddulbahir'de bir kahraman takım ve yahya çavuştular,
    tam üç alayla burada gönülden vuruştular.
    düşman, tümen sanırdı bu şahane erleri
    allah’ı arzu ettiler, akşama kavuştular.

    çünkü, silahı yoksa süngüsü vardı. çünkü savaşmak değil ölmek emredilmişti. çünkü onlar ölene kadar geçen sürede yerleri doldurulabilirdi.

    sonra kara savaşında da götlerine baka baka kaçtılar.

    sonra düşmanı götlerine baka baka kaçıran milletin akıttığı kan, istanbul'da padişahın eliyle bir güzel silindi.

    sonra milli mücadele. kadını ile erkegi ile sadece işgal kuvvetlerine karşı değil, içeride de işgal sevicilere karşı yürütüldü savaş. çanakkale'de kazanılanı masada kaybetmeyi kabul etmeyen adamlar sayesinde bugün bu noktadayız.

    çanakkale zaferi "çanakkale artık geçiliyor, köprü yaptık. ehejxnsk" adamlarının ağzında bir komedi unsuru olmayacak kadar değerlidir.

    çanakkale'ye saygı günü bugün. saygıyla ve minnetle.
  • gerçekten anlaşılması için çanakkale'de kendisi ile ilgili her yer ve şeyin tek tek, derinlemesine gezilmesini gerektiren zaferdir. bolgenin havasını solumadan asla tam anlasılamayacak zaferdir. askerligimi orada yaptıgım icin kendimi hep sanslı saydım, bu destansı olayın kokusu oranın tepesinde ovasında hala var. siz istemeseniz de var. rüzgar baska eser orada, bir vakit kahramanca carpısılan o yerlere bakarken ortamda hala tuhaf, saygı duyma istegi olusturan bir seylerin varlıgını inkar edemezsiniz o tepelerden birinde susup etrafa bakarken. allah askına türk kürt hede hödö dalganızı da kesin be bi susun artık. herkes onuruyla savastı herkes onuruyla öldü. insanlar öldü. karşı taraf da "avusturyalılar ile yeni zelandalılara borçlu oldugumuz maglubiyettir" diyecek kadar düşmedi. olumlu ya da olumsuz yorumunuza ihtiyacı olmayan onurlu bir zaferdi; siz de bari onurunuzla konusun. kim savastı, ne oldu, düsman ne yaptı, türk ordusu ne yaptı gidin orda hepsi var. "son mertçe savaş"tır, anarken bari mert olun.
hesabın var mı? giriş yap