• “travmalarınla, sanrılarınla, konfor alanındasın. ben yabancı.”

    böyle yazmış. aklı başında, yumuşak huylu, çalışkan, çelebi bir adamdan basit imla kurallarını bile belleyemeyen, ezbere söylenen kof kelimelerin batağına saplanmış, sokma akılla konuşan bir zombi yaratan karanlığı nerede aramak lazım? çağlar’ı tanırım, severim de. onu incitmek istemem. yazdıklarımı serinkanlılıkla okumasını, abla nasihati gibi görmesini dilerim. doğruya doğru, hakikati musibetin sopasıyla tanımanın lezzeti başka hiçbir şeyde yoktur. nasihat ise dolmanın biberi gibidir; tadına varmak için azıcık ihtiyarlamak gerekir. çağlar’ın da nasihat dinlemek vakti geldi bence.

    neler öğrendik şimdiye kadar?
    //sevgiliyle aynı işte çalışılmaz//
    ya işinden olursun ya sevgilinden. çoğu zaman ikisini birden kaybedersin. boğaziçi sesleri gibi muazzam bir grubu dağıtırsın mesela. yazık.

    //kendi klanının her türlü modasına teslim olan ve hayatın tek gerçeği olduğuna inanan insanlara karşı mesafeli olmak gerekir//
    bizim gençliğimizin moda ikonları afili filintalar tayfası , lale müldür, emrah serbes falandı. bunlar ne yazsa ne söylese mızraklı ilmihal gibi kapışılırdı. bu kervanın avazesine kananlar kendilerini rezil ettikleriyle kaldılar. düşünüyorum da ucuz yırtmışım. allah bu millete bir daha o günleri yaşatmasın. şimdinin modası başka; “aşk örgütlenmektir”, “6284’ü uygula”, “o patriyarka yıkılacak”, “unutursak kalbimiz kurusun”, “evde kal”… en sevdiğim de şey: “gece karanlıktan korkarsan bu kenti ateşe veririz”. laktozsuz süt kovalayanlar kenti ateşe verecekler. peh! hep söylerim, aşırılık gençlikte erdemdir ama sonra kabak tadı verir. uslanmayı da bilmek gerek. “herkesin yapabileceği bir şey” değil.

    //yaşanılan acılar bazen insana hiçbir şey katmayabilir// deniz dülgeroğlu denen, üniversite mezunu demet akalın bunun en sarih numunesidir. bu amatör terapist, profesyonel hasta tipler ve onların travmalı, konfor alanlı, sanrılı siksok lafları, trabzon ve rizeli istilasıyla beraber bu ülkenin başına gelmiş en korkunç şey olabilir.

    video

    bu tiplerden biri geçenlerde kadınların “ifşa deneyimleri” ile ilgili bir doktora tezi yazmaya başladığını ilan etmişti. ifşa deneyimi! siz daha deneyimlemediniz mi? mutlaka deneyimlemelisiniz. her şeyi ama her şeyi ifşa etme hevesiyle kavrulan, kendi özel hayatını dahi sakınmayan, bunu da pervasızlık yahut sınır tanımazlık değil cesaret olarak pazarlayan, marina abramoviç replikaları… bir tanesi de bizim ayran gönüllü playboyumuzun eski oynaşı. kıymetli eserlerini ve onlara uygun gördüğü manidar isimleri instagram’ından biz takipçileriyle paylaşıyor. postun altı adsız alkolikler dayanışma grubu gibi; çağlarzedeler buluşuyor ve dayanışıyor. ex’in diss atmış sen ne cevap veriyorsun: “travmalarınla, çanrılarınla, konfor alanındaçın. ben yabancı.” ablacım burası kurtlar sofrası. seni yerler. bunlar travmanın da konfor alanının da kitabını yazmışlar. sen aşık atamazsın onlarla. ağzına da yakışmıyor üstelik. benden sana abla nasihati; sen bu karı kız işlerine bir süre ara ver. yok ben duramam diyorsan da anan baban bulsun sana birilerini. o da olmadı muaz’a rica et, göz kulak olsun sana. sonra şu memur donundan bir sıyrıl. bak dünyada daha ne müzikler var. sepete atma iştahıyla değil anlamak için dinle. birsen tezer dinliyordun geçenlerde. eyvahlar olsun. türk sanat müziğine bu kadar aşina olup da başka müziklere böyle bigane kalmak olacak iş değil. ve en önemlisi; deniz dülgeroğlu, erdem dilbaz, barbaros altuğ, melis alphan, arda yaman… klanının moda ikonlarından kendini kurtar. onların akim jargonları, tornadan çıkan üslupları, hakikatle temas etmeyen sokma akılları ve ithal yaşam tarzlarından ibret dışında alınacak ders yok.
  • geçtiğimiz aylarda playboy’umuz hakkında üç-beş cümle bir şeyler yazdıydım da arkadaşları ve oynaşları pek müteessir oldulardı. arslan parçasının kendisi de herslenmiş olacak ki fatmagül’ün yengesi zannettiği kişileri bizar etmiş idi. “yumuşak huylu” ve “çelebi” diye bahsettiğim adamın, hafif bir alaya amını döven conolar gibi karşılık vermesine şaştım. sonra da unuttum gitti. geçenlerde lara lakay’ın twitter’da çağlar’a döşenmiş olduğunu gördüm. lara, çağlar’ın manitası oluyor.

    görsel

    yaratıcı yazarlık atölyesi düzenleyen kız doğru düzgü cümle kuramamış. öyle öfkelenmiş. özetle diyor ki; beni kariyeri için bağlantı olarak gören; bana psikolojik şiddet ve cinsel zorbalık uygulayan bu adamın efendi göründüğüne bakmayın. aslında çok tehlikeli bir tiptir, sakının. ok. insan ilişkilerinde -bilhassa da sevgililikte- şiddet her zaman vardı, şimdi de var, sonra da olacak ve olmalı da. “şiddetin her türlüsü kötüdür.” tabii ki değildir. şiddet bazen cennetten bir sopa, bazen tımar, bazen seks oyunudur. şiddetin çeşidi, tonu, dozu tarafların mutabık olduğu sınırlar içerisindeyse ve tarafların bu ilişkiyi istediği zaman sonlandırma özgürlüğü varsa bu şiddetten bize nesi? psikolojik şiddeti fiziksel ve cinsel şiddetle bir tutmayı, kıyaslamayı tehlikeli ve iyi niyetten yoksun buluyorum çünkü fiziksel ve cinsel şiddette erkekle kadın arasında denklik yoktur. fiziksel ve cinsel şiddet faillerinin ekseriyetle erkek olmasını nasıl açıklayacağız? kadınlar çok munis, olgun kimseler olduklarından mı yoksa fiziksel ve cinsel şiddet araçlarından çoğu zaman yoksun olduklarından mı tevessül etmiyorlar böyle şeylere? psikolojik şiddet denen şeyin sınırları öyle muğlak ki her an herkes fail ilan edilebiliyor. bilhassa kadınlar harman öküzü gibi ısrarla bunu dillendiriyorlar.

    lara hanım, çağlar’ın psikolojik şiddet faili olduğunu düşünüyor ve kamuya açık hesabından muhatabını itham ediyor, itibarsızlaştırmaya çalışıyor ve canını acıtmak istiyor. yani psikolojik şiddet araçlarına başvuruyor. iki kişi arasındaki çatışmayı herkese açık bir alana taşıyor. aslına bakarsanız kimin haklı olduğu, kimin ne yaptığı umurumda değil. bu insanların sevgililik ilişkileri, nüfuzunu arttırmak için komşu prenslikle evlilik yapan hanedanları anımsatıyor bana. benim bu kavgada merak ettiğim şey pek feminist eski oynaşlarının tutumu. psikolojik şiddet ve başıboş erkek sorunu karşısında amasız ve koşulsuz kız kardeşlerinin yanında saf tutan selen örcan ne yapacak mesela? gördüğüm kadarıyla şimdilik görmezden geliyor. vardal caniş su’yu vahsikedi isimli 8 entry’li hesabıyla görüyoruz. bu mangal yürekli kız, lara hanım’ın yazdıklarını aktarmakla yetinmiş. anonim bir hesapla bile iki laf etmeye çekinmiş, hem lara’yı hem de kız kardeşlik teranesini kendine siper etmiş. kız kardeşliğe sığar mı bu namertlik? maksadı dayanışma falan değil. bir tekme de ben vurayım çağlar’a. maksadı bu. açık göte herkes tükürür.

    görsel

    kendisi çok güçlü biri olduğundan allah’ın da inayetiyle çağlar’dan kurtulmuş. kendine buradan da pay çıkarmış. gurbette öğünmek hamamda ırlamak gibidir derler ya, o hesap. nasılsa bu suret uğrusu tiplere salça olan yok. hayır ablacım sen güçlü falan değilsin, sadece çağlar’dan daha tecrübelisin. çağlar’ın güttüğü koyun kadar çoban sikmişliğin var senin. olay bu.

    sevgiler.
  • dün akşam kumbaracı50'de kendisinden “istanbul ansiklopedisi'nin müziği”ni dinlediğim kişi. şarkılar söylüyor, hikayelerini anlatıyor. reşat ekrem koçu'nun izinden dinlettiriyor istanbul'u. bu ikinci seyredişimdi. sahne dekorunda değişikliklere gidilmiş. çok iyi olmuş. istanbul'un sosyal tarihine ilgi duyan herkesin seyretmesi gereken bir iş.
  • elitizmini siktiğim bir güruh tarafından hakkında yazılar yazılıp debeye giren şahıs. kim olduğunu bu sayede öğrendim. ne yazık ki halen sikimde değil. 17 entry'li başlığın 10 favlı entry'si debe'ye 8. sıradan girmiş. algoritmasına tükürdüğüm. hayır güzel bir içerik olur, az fav'ına rağmen debe'ye girince fayda sağlar, debe'ye alırsınız anlarım. bol ağdalı türkçe ile paylaşılan youtuber draması gibi bir olay lan bu. kime ne? daha dün anayasa çiğnendi bu memlekette, 20 tane başlık açıldı, 1000 entry girildi, onlarca fav aldı. bize "dünün en beğenilen 8. entry'si" diye sunulan entrye bak. yakışıklı çağlar'ın lise dramaları.

    her boku milletin gözüne soka soka yaşamasanız olmaz. açın davanızı hukuk önünde paylaşın kozlarınızı. yetmezse x sizin. sizi takip etmeye talip olmuş aşırı kültürlü takipçilerinizin önünde istediğiniz cool'lukta gösterebilirsiniz sikik magazin haberlerinizi. sevişirken bana mı sordunuz da dövüşürken sempatime ihtiyaç duydunuz?
  • hakkında bir şeyler yazmayı çok daha öncesinden istiyordum ama bir türlü emin değildim.
    2016 yılında doğa için çal 7 'de görünmesiyle biraz daha ikna olmuştum lakin hala bir patlama bekliyordum kendisinden.
    daha sonra sözlükte iki adet bestesinin başlığına denk geldim;

    (bkz: aldat beni istersen eğer sen yine kandır)
    (bkz: ol güzellerden güzel aldı dil-i viranımı)

    ve nihayet ntv'nin 2 şubat 2019 tarihli makam farkı canlı yayınını takip ederken, oğuz haksever ve özellikle mehmet barlas tarafından övgüyle bahsedilmesine şahit oldum.
    (11:30'dan sonrasını izleyin; https://www.youtube.com/watch?v=xx4avnul8gs)

    1994 akçay doğumlu, trt izmir radyosu ses sanatçısı.
    itü türk musikisi devlet konservatuvarı ses eğitimi bölümü mezunudur.
    2014 yılında cumhurbaşkanlığı klasik türk müziği korosu'nda misafir sanatçı olarak görev almasının akabinde, yaklaşık 3 küsür yıldır da trt'de kadrolu olarak sanatını icra etmektedir.

    ilk yazıldıkları ve bestelendikleri dönemden sonra, meyhane tarzı ticari mekanlarda "canına okuna okuna" söylenerek tahrif edilmiş güzelim şarkıları, münir nurettin selçuk edasıyla okumaya özen gösteren, trt'nin bünyesinde barındırdığı ve bu çizgisinden hiç vazgeçmeyecek kararlılıkta, işine ve sanatına saygı duyan genç bir icracıdır.

    youtube'da özellikle trt performanslarının yer aldığı videoları izlemenizi tavsiye ederim.
  • boğaziçi seslerinden tanıyıp takip etmeye başladığım kişi. sosyal medyadaki çalışmalarını severek takip ediyorum ama şunu söylemeden edemeyeceğim. keşke sadece kanun çalsa
  • dünden beri şu performansına takıldığım sanatçı link
  • ruhumu okşuyor.
    şarkı söylerken sanki beni hafifçe yerden yükseltiyor.
  • çağlar'ı dinlerken resmen dinleniyorum.
    efkarlanıyorum.
    seviniyorum.
    üzülüyorum.
    uyuşuyorum.
    rakı içesim geliyor.
    ayık kalasım geliyor.
    kimseye söz etmiyorum takıyorum kulağıma tek başıma dinliyorum.
    var ol kardeş.
  • dinlemesi hoş ve de klasik türk müziğinin mazisine de hayli meraklı biri instagram hesabından gördüğüm kadarıyla lakin sesini sanki değişik bir yerden kullanıyor. ses sanki diyaframdan karından değil de yukarıdan bir yerlerden geliyor iki dudağının arasına. sanki hep nezleymiş gibi. müzisyen olsam ne de güzel açıklardım fiyakalı terimlerle, bir bilen illümine etsin beni.
hesabın var mı? giriş yap