• zamanında çavuşesku döneminde, bu şahsın kendisi için yaptırmış olduğu sarayın önünden yatı ile karadenize ulaşabileceği bir kanal yapımı için 30.000 kişinin inşaası esnasında öldüğü fakat çavuşesku'nun indirilip idam edilmesi ile yarım kalmış bir kanala sahip olan şehir...
    sözkonusu kanal sarayının 1 kilometre kadar yakınında kalakalmıştır. halk zorla bu kanalın inşaasında çalıştırılırken telef olmuştur. kanalın bir ucu tuna nehrine açılmaktadır. eğer bu kanal bitirilebilseydi, çavuşesku sarayının kapalı yat limanından yatına kurulup tuna nehri üzerinden karadenize açılabilecekti.
    yine aynı şahsiyetin yapay bir göl inşaa ettirdiği, sonra da bu yapay gölün ortasına yapay bir ada yaptırıp bu adaya da yazlık sarayını inşaa ettirdiği şehir yine bükreştir...
    çileli bir kenttir netekim...
  • en işlek bulvarlarından birinde yol tarifi sorulan kişinin kadın pazarlayıcısı çıkabildiği şehir. işin üzücü tarafı, bu adamlar türk olduğunuzu bir seferde anlayabiliyor ve gözünüzün içine bakarak "sikij var sikij" diyebiliyorlar.
  • an itibari ile bulundugum şehir. o kadar büyük parklari var ki allah tayyip erdoğan'in eline düşürmesin. bize yani istanbula bir gezi parkını çok gören zihniyetin gelip gezmesi gereken şehir. o kadar dev parklar ki şehrin merkezine bile neredeyse yeşil hakim diyebilirim. tek handikapı kızlar teklif etmiyor aq. sabah beri bi kizi kesiyorum, kiz resmen face de takiliyor. kezbancu işte aq. tayyip erdogan'in kötülediği kadar varsin facebook. senin taaa alla belani versin mark zuckerberg.
  • özellikle yağmurlu havalarda taksi bulmanın çile olduğu şehir.

    fakat gel gör ki, sistemlerini en azından türkiye ile kıyaslarsak çok gelişmiş.

    clever taxi diye bir aplikasyonları var telefon için, buradan taksi arama tuşuna bastığınızda bulunduğunuz konuma en yakın taksilere request gidiyor. eğer civarda müsait olan taksi varsa size dönüş oluyor. taksinin kaç dakikada geleceği, taksinin numarası ve bilimum bilgiler elinizde oluyor.

    tabi elinizde uygulama yoksa taksi bulmanın yolu yok gibi, çünkü telefon numaraları cevap vermiyor.

    fakat gel gör ki türkiye sınırlarında unuttuğumuz insanlık kavramının burada olduğunu görüyorsunuz. yoldan geçerken bi cafeye girerek taksi çağırmasını rica ettiğim bir personel, orada hiçbir şey yiyip içmememize rağmen canla başla en az 20 dakika telefon başında bi yandan telefonda arama yaparak bir yandan da uygulama üzerinden arama yaparak yardım etmeye çalıştı. bu da yetmedi arkadaşı da yine aynı şekilde yanına gelip diğer yandan yardımcı olmaya çalıştı.

    sonunda çok zor olmasına rağmen bir yandan taksiyi buldular diğer yandan da bir sorun olması halinde arayacağımız bütün numaraları, oranın adresini bir kağıda uzun uzun yazarak garantide olmamızı sağladılar.

    insanlık ne sizin dininizde ne de o sahte imanınızda soytarılar. insanlık tam olarak burada.
  • sehrin tam merkezinde atatürk büstü bulunduran başkent, belki ileride bir gün bizim rte'nin de ... saka len saka o wannabe-diktatörün içimizdeki kaz sürüleri dışında seveni kalmadı
  • tatilimi geçirdiğim şehir. daha önce de konuyla ilgili bir entrim olmuştu ama daha detaylı ve güncel bilgi sunmak istedim.

    bükreş 2.5 milyonluk bir şehir. şehirde geçirdiğim 1 hafta boyunca iyi kötü bir çok ortama gittim. hemen hemen hepsinde vakit geçirdim gözlemleyecek kadar. önem sırasına göre yazıyorum.

    gece hayatı:
    bükreşin gece hayatı çok farklı. en büyük farkı tehlikesinin olmaması. eşyanız çalınmaz veya hesap çok gelecek diye düşünmezsiniz. neyse o gelir. bize göre ucuz olduğunu da söylemem gerekir. bazı barları gece 00:00 sonrası klübe dönüşür. çoğu klüp gece 00:00 - 06:00 arası çalışır. hafta içi bile kalabalıktır. klüplere girişte dam ve kıyafete çok bakılmaz. bazı klüplerde mesela bambo da cumartesi gecesi rezervasyonla girilir ve kıyafete bakılır. klüplerde ve her yerde sigara içilir ama bu sigarayı türkiyedeki gibi düşünmeyin çünkü mekan hiçbir zaman duman altı olmuyor. havalandırma sistemleri iyi ve üst üste sigara yakma kültürü bir tek türklerde var (bkz: türk gibi sigara içmek). sigara kullanmayan biri olarak ben hiç rahatsızlık duymadım. sigaranın bizde daha farklı anlamları var. ayrıca klüplerin genelde ses sistemleri de çok düzgün. hiç güvenlik takıntıları yok. mesela londra'da işletmeler düzeni korumak için çok sıkı kurallar uygular. bükreşte çok fazla etnik grup olmadığından dolayı çok az hatta hiç dengesizlik görmüyorsunuz. herkes eğlencesinde, herkes içiyor ama sarhoş olmuyor. kadınlı erkekli afedersiniz.
    eğlenmeye gelen kitle türkiyede olduğu gibi belirli bir kesim değil. yaşlı biri de eğleniyor. dans ettiğiniz kadın bir doktor da çıkabiliyor. koyu bir ortadoks da. yani eğlence herkes için normal bir şey. bir kültür.
    bir kadınsanız ve bükreşe giderseniz hiç eğlenmediğiniz kadar eğlenebilirsiniz, etrafınızı abazanlar sarmaz. istediğiniz saatte çıkarsınız sarhoş bile olsanız otelinize güvenle yürüyebilirsiniz. sokakların yeterince güvenli olduğunu söyleyebilirim. bükreşin erkekleri oldukça yakışıklı, uzun boylu ve düzgün vücutlu.
    bir erkekseniz ve bükreşe giderseniz bükreşin kadınları çok güzel. gerçekten çok güzeller. erkeklerde en çok dikkat ettikleri şey samimiyet ve doğallık. eğer doğalsanız , kibarsanız, birazda komikseniz bir çok kadınla tanışabilirsiniz, arkadaş olabilirsiniz. bu geceyi birlikte geçireceğiniz anlamına gelmiyor tabiki. anladın sen onu. klüpte eğlenirsiniz ama çıkışta hatun kişi tanımayabilir sizi. ayrıca cool takılan karizmatik arkadaşların kimse suratına bakmıyor. cebinizdeki paralarla ise hiçbir fark yaratamazsınız. nacizane tavsiyem sadece eğlenmeye çalışın, doğal olun. bırakın kendinizi müziğe. çoşun.

    parklar:
    parkları ilk gördüğümde vay be dedim. ne direnilir bu park için. çünkü biz de gezi parkını park sanıp direndik aq. orası park değil otlukmuş. parklarla ilgili bildiğiniz ne varsa unutun.
    sadece parkları için bile bu şehre gidilir. gündüzleri neredeyse parklarda geçirdik hep. dev parklardan bahsediyorum. neredeyse her bükreşli evinden yürüyerek bu parklara ulaşabiliyor. bizim parkların park değil demiştim. adamlar parkları öyle bir tasarlamış ki bükreşteki parklarda 300 bin çeşit ağaç varmış ki ben iki tane aynı ağaçtan yanyana göremedim. çocuklar için atlı karıncalar var mesela. ama bunlar paralı ve elektrikli değil. çocuklar biniyor bu aletlere ve hep beraber pedal çevirerek döndürüyorlar. aynı zamanda takım çalışmasına özendirici şeyler. parktaki göllerde balık tutanlar, kanoya binenler vs. vs.. park konusu çok canımı sıktı ki biz hala göztepe parkını cami yapalımmıyı tartışıyoruz. orda işsiz bi kadınla tanıştım. parkta bir arkadaşıyla masa tenisi oynuyordu. tabiki bedavaya oynuyordu. sadece raketlerini getirmişler yanlarında. işsiz ama günde 1 saat koşu yapıp, 1-2 saat bisiklete binebiliyor. tüm şehri bisikletle dolaşabiliyor. bisiklet yolu hemen her yerde var. ekonomik olarak durumu kötü ama sosyal olarak çok zenginler. ona gezi direnişini detaylarıyla anlattım, olanlara şaşırdı ve inanamadı.
    size fikir vermesi için harasteu park'ın resimlerine bakmanızı tavsiye ediyorum. sadece bu park değil yaklaşık 8-10 tane böyle park var.

    yemekler:
    çok fazla detaya girmeden söylemeliyim ki yemekleri çok iyi sayılmaz. türk dönercisine talim ettim açıkçası. ayrıca büyük bir servis sorunu var. hizmet sektörü(klüpler ve dönerciler hariç) hiç gelişmemiş. iki limonata bir pastayı bile hesap makinesi ile zor hesaplayan esnaflardan bahsediyorum. size tavsiyem en hızlı yiyebileceğiniz şeyleri seçin.

    kafeler:
    güzel kafeler var. pasta ve türevleri özellikle narlı, ballı limonataları çok güzel. hiç pahalı değil. bükreşin genelinde fiyat skalası çok geniş değil. bir mekanda 10 lei olan bir içecek en kral mekanda 13-15 lei olur. düşünmeden isteyebilirsiniz ne yiyecekseniz. ayrıca halkın da kültür skalası çok geniş değil. bizdeki gibi sınıfsal farklar göze çarpmıyor. herkes hemen hemen aynı gibi. bizde bir tarafta okuma yazma bilmeyen hatta konuşmayı bilmeyen birini görüp diğer tarafta tam tersini görürsünüz.

    taksiler:
    pezevekler. evet neredeyse her taksici eşittir pezevenk. bu halleriyle bile bizim taksicilerden 10 kat iyi görünüyorlar. sizi kandırmak için kanuniden girip, istanbuldan çıkıyorlar. bin takla atıyorlar. uyanıksanız kandıramıyorlar. ıssız bir yerde taksi bekliyorsanız taksimetre açmadan 3 katı para isteyebiliyor. bu arada dönüşte sabiha gökçenden kartal köprüsüne taksiye bindim. taksici yolda kartal köprüsünü bilmediğini söyledi. yanlış yollara sokmak için türlü numaralar yaptı ve en sonunda yanlış yere girdi. hemen indim tabi başka bir taksiye binmek için. lanet olsun ki indiğim yerden yeni bir taksi çevirmek için bavul ve poşetlerle 300-500 metre yürüdüm. taksicinin plakasını bile almak aklıma gelmedi. lanet olsun. (bkz: orospu çocuğu taksici). yanlış girdikten sonra dedim ki bakın sizin bu yolları bilmeniz lazım ana güzergah üstelik navigasyonunuz da yok dedim. siklemedi bile. indik tabi. dediğim gibi aradaki fark oranın taksicisi sizi konuşmasıyla ikna edip sikiyo. bizimki direk ön sevişmesiz sikiyo. afedersiniz.

    mimari:
    merkezinde eski sovyetlerden kalma dev binalara sahip. özellikle çavuşeskunun parlemento binası çok büyük ama ben şahsen pek hoşlanmam bina görmekten. insanların yaşadığı evler genelde eski. toki ve kapıtalizm tam olarak girmemiş.

    sorularınız oldukça bildiğim kadarıyla açıklamaya çalışırım.
  • çavuşesku ile hala gerçekçi bir muhasebe yapamamışlar. nerede ise şehirdeki her bir yapının bir şekilde çavuşesku ile ilgisi olsa bile asla anılmıyor, ismi ve fotoğrafı hiçbir yere asılmıyor.

    ab birliği sonrası gelen tüketim kültürü ve acımasız kapitalizm kuralları ile eskiyi yad edenler, “yahu çavuşesku diktatördü, deli serveti vardı ama ülkedeki fabrikalardan yollara neyimiz varsa da o yaptı” diyenler; “hem çavuşesku ve eşinin kurşuna dizilmesine giden olayların çıkmasına sebep olan, halkın bombalanması hikayesindeki cia kokusu bugün daha net olarak duyuluyor diyenler” çoğalıyormuş.

    varoşları ve diğer şehirleri bilemem ama bükreş merkezi çok medeni bir şehir. yardımsever ve güleryüzlü insanlar. güzel kadınlar ve erkekler… çılgın bir gece hayatı.

    old town bölgesi çok popüler. herkesin ilk aklına geldiği gibi istanbul’daki asmalı mescit gibi daracık sokaklar, yollara taşan masalar ile asmalı mescit’e benzerken. nerdeyse tüm kadınların giydiği cüretkâr kıyafetlerle istanbul’dan ayrılıyor.

    tl ile lei almak ve dönerken gene tl’ye dönmek için old town’daki şenol ustaya uğranmalı. başka tatlar keşfetmek varken kebap yiyeceğim derseniz kebabı da güzel diyorlar. çok canayakın bir insan.

    boa ve fratelli gece kulüplerine gittik. grubumuzdaki bir arkadaşımızı spor ayakkabı ve tshirt sebebi ile içeri almadılar. özellikle bu tür kulüplerde herkes kıyafetlerine çok dikkat ediyor . dans etmeyi sevenler ve avcılar için müthiş mekanlar. beni pek sarmadı açıkçası görmüş olmak için gittim. girişler ücretsiz. içki ücretleri makul. fratelli daha pahalı. barem olarak şunu söyleyeyim boa’da 7-8 tl’ye haineken bira içebiliyorsunuz.
  • 16-22 ekim 2016 tarihlerinde içinde bol bol gezerek, bende çok değişik bir hissiyat bırakmış olan romanya'nın başkenti olan şehirdir.

    gelelim merak edilenlere, gördüklerime ve tabi ki şahsi notlarıma...

    16 ekim tarihinde istanbul'dan kalkan uçağımız, "ne kadar çok tarla var, hımm bak şurada sevimli bir köy gözüküyor" derken "inişe geçiyoruz" anonsu ve tek seferde inilen bir havalimanı yolculuğu ile bitti. bu arada süre kalkış ve iniş dahil 40 dakika sürdü. karşılaştırmak isteyenlere; belgrad 50 dakika, zagreb 1 saat 10 dk.

    havalimanın adı eskiden süpermiş. otopeni. şimdi adını değiştirmişler. hala otopeni deniyor ama havalimanın adı henri coanda. çok sevimli bir havalimanı ve içinde güzel free shoplar var. ancak hala atü fiyatlarının üstünde.

    iş için eğitim seyahati yapmanın en güzel yanı, sizi karşılayan birilerinin olması. atladık ve yola koyulduk. yol boyunca kalacağımız ramada otele giderken bir çok türk firmasının reklam panosunu gördüm. suvari, beymen, penti, koton, garanti bankası ve daha fazlası...

    otele varır varmaz bavulları koyup doğruca kendimizi bükreş sokaklarına attık.

    şehrin merkezi 13 sektöre ayrılmış durumda. şehir saat yönünün tersi istikametinde artan sektör numaraları ile gayet düzenli. eski sovyet doğu bloğu ülkeleri arasında gördüğüm en geniş yollara ve bulvarlara sahip. süper bir metro sistemi var. şehri bir uçtan bir diğerine geçebiliyorsunuz. şehrin bulvarlarının çoğu altı şeritli, ancak bu altı şeride ek olarak bulvarların önündeki apartmanlarda oturanların araçlarını park edebilmesi için üç şeritli iki tarafta yollar yapılmış. yani aslında adamların bulvarları 12 şeritli...

    metro istasyonları süper temiz. ne öyle sağda solda yatan evsizler ne de başka bir şey var. rayların arası bile temiz. korkmayın ama dehşet süratli kullanıyorlar metroları.

    sanırım bu kadar geniş yol yapmalarının sebebi olası bir savaş durumunda rahatça tankları geçirebilmek olsa gerek diye düşünüyorum.

    şehirde öyle her şey süper ucuz değil. paraları bizim paramızla %20 daha ucuz. yani 1tl=1.22 lei ancak yemekler ucuz. porsiyonlar dev gibi. kıyafetler ülkemizden dahi daha pahalı. örneğin h&m den bir ürünü ülkemizden sordurduğumda 20 tl farkla ucuz olduğunu öğrendim. ayakkabı yanına yaklaşılmayacak kadar pahalı.

    23.000 eurodan başlayan fiyatlar ile tiguan satıyorlar. 2016 model... üzdü...

    gelelim yaşam ve insanların hayatla olan ilişkisine...

    sabah kahvaltı kültürler güzel. domates peynir çok rahat bulabiliyorsunuz. kaşkaval peynirini seviyorsanız, cennettesiniz. siyah zeytinlerini beğenmedim. ağırlıklı olarak kalamata cinsi var.

    günlük çalışma saati 09:00-19:00. yurtdışına bağlı yada benzeri şirketseniz, 08:30 civarı başlayıp 18:30 civarı çıkabiliyorsunuz ancak genel olarak bükreşte 19:00 ve sonrası çıkış söz konusu. bununla ilişkili olarak akşam yemeği de geç başlıyor. örneğin saat 17:30 civarı yollar ve mekanlar bomboş iken, 19:30'dan sonra oluşan araç trafiğine ve sonrasında gider otururuz bir yere hayalimizin çakılan uçak misali düştüğüne inanamadık.

    trafikte korna çalıyorlar. ancak yaya geçidine ve özellikle ışıklara çok saygılılar. dururlar mı acaba diye tedirgin ayağımı kaldırımdan indirdiğimde koca koca araçlar hızlı gelmelerine rağmen zınk diye duruyorlar.

    şehrin içindeki evler ve apartmanlar eski. ancak büyük ve yüksek tavanlı. yukarıda bahsettiğim yerleşim sektörlerinden kuzeyde olanlarında yeniden bir imar çalışması başlamış ve bizim levent, etiler hattındaki binalar gibi binalar baş döndürüyor. evlerde hali vakti yerinde insanlar ile özellikle yabancı firmalardaki yabancılar oturuyor. evlerin bir çoğundaki balkon boyu benim şuan istanbul'da oturduğum evden büyük. evlerin önünde sabit döngü ile, bmw, porsche, maseratiler durmakta.

    bol miktarda alışveriş merkezi var. tüm türk ve dünya markalarını bulabiliyorsunuz.

    insanları bir kaç bölüme ayırabilirsiniz. inanılmaz derecede güzel ve narin yapılı, elf kavminden romen kızları için benim söyleyip yazabileceğim, hattasında size zengin türkçe ile anlatabileceğim kadar tanım ve sıfat bulunmamaktadır. hepsi mi güzel olur ? hepsi mi bakımlı alımlı ve net şık ve zarif olur. yahu pazar günü be, o saçı sabah ne ara yaptırdın, ne ara giyindin çıktın. bu arada kadınların ne frapan, ne saçma teşhir takıntıları var. sadece bir kot ve bir tshirt ile çok ama çok güzel olabilen kızlardan bahsediyorum. kısa özet. kızlar çok ama çok güzel...

    evet duymak istediğinizi satırları yazıyorum. çok cana yakınlar. hayır abi üzerine atlamıyorlar ama adam gibi sohbet edebilecek yabancı diliniz var ise işte o dakika her şey sizin için mümkün oluyor.

    yukarıda bahsettiğim kızlar var ya... bunların yanında gezinen at hırsızı kılıklı, çoğu şekilsiz ve kısa boylu erkeklerden bahsetmek istiyorum. bir iki tane istisna haricinde elle tutulur bir adam yok. ama bu yukarıda bahsettiğim kızlarla öpüşüyorlar, koklaşıyorlar el ele tutuşuyorlar... ağladım bazı yerlerde sessizce...

    ve çingeneler. evet arkadaşlar sokaklarda boş boş gezen, aynı ülkemizdkei gibi ipe sapa gelmeyen tuhaf hareketler yapan çingeneler söz konusu. ancak bütün angarya ve sevilmeyen işleri onlara yaptırıyorlar. housekeeping dahil. bilin diye söyledim...

    insanların hemen hepsi, hatta şöyle diyeyim, çekinerek english? diye sorduğum yaşlı insanlar bile "yes of course how can i help you?" diyerek yardımcı olmaya çalıştılar. derdimizi dinleyip, klasik şehir yabancısı olup kaybolmanın getirdiği tedirginliğimizi giderip güzelce yol tarifi yaptılar.

    gece hayatı ise inanılmaz hızlı. kendinizi çok tuhaf bir yerde hiç tanımadığınız birileri ile dans ediyor bulabilirsiniz. bozmayın. dance dance dance...

    gelelim ne zaman gidileceğine...

    ekim aylarında ve sonrasında uzun kış aylarında kesinlikle gelinmez. ha sizler "ben soğuğa bayılıyorum, rusya'da geçirdiğim yıllardan sonra ne var ki akşam -1 derece düşmüş süper ekim ayını" diyorsanız süper. ancak 19 derece olan istanbul'dan gelince bayağı bir tatsız oluyor. notumu hemen iliştireyim, evet sıcak seviyorum...

    şehirde böyle yazın geldiğinizde sizi daha fazla eğlendirecek türlü aktivitenin yapılabileceği tonla yer mevcut. biz soğuk zamanda gittiğimizden, böyle bahçeler kapanmış, açık hava yerlerin üzeri örtülmüş gördük. bir kaç dondurma satan yer gördük, sadece basit tatlılar satıyordu. ama içerde dev dondurma dolabı boş ve yazı bekler halde idi. her gezi yazımda yazdığım gibi bir yeri gerçekten görmek ve tanımak istiyorsan yazın gidip göreceksin. dubai misal.... (bkz: swh)

    kumarhaneler var. merak edip içine girdik. süper bir ortam göremedik. ıntercontinental hotel içindeki kumarhane güzel. amerikan tarzı ama bu iş için başka daha güzel yerlerin olduğunu biliyoruz.

    nerede kalınır ?

    gittiğim her şehirde apartmanların ve evlerin içine giriyorum ve belli bir süre burada yaşasaydım nasıl olurdu diye hayal kurup planlar yapıyorum. haliyle etrafa alıcı gözle bakınca bol bol bilgi de elinize geçiyor.

    otelden şaşmayın. airbnb filan macera seviyorsanız güzel ancak şehir merkezinde evlerde doğalgazı belli yerlerde gördük. merkezi ısınma ve kömür benzeri ısınma söz konusu olan yerlerde kışın götünüz donabilir. evlerin dışında çok çirkin ve bir çok tarihi sovyet edine yakışmayacak şekilde klima dış ünitesi takılmış. binalara bakınca o kadar göz acıtıyor ki...

    belgrad'ta olduğu gibi burada da binaların üzerine graffiti ile saçma sapan harfler yazılmış durumda. o zaman da dedim yine diyorum. gerzekçe görünüyor.

    şimdi parlemento sarayı olan dev boyutlardaki nicolae ceau?escu sarayını görebilirsiniz. biz dışarıdan gördük yetti. içine randevu ile alıyorlar ama en nihayetinde betona doymuş bir istanbullu olarak bana bir şey ifade etmedi.

    velhasılı, gelinip görülmesi ve içinde güzel vakit geçirilesi dümdüz bir şehir. ancak tekrar gelinir mi listemin alt sırasında bulunuyor. ama burada bir sevgili yapsanız var ya cuma akşam binip pazar akşam memlekete döner belki de hiç dönmezsiniz. kısacası sizi burada hoş tutacak bir şeylere ihtiyacınız var.

    sokaklarını google maps'te olduğu gibi zamanda geriye doğru alabilseniz, çok üzüntü ve çok can sıkıcı şeylere ulaşırsınız. şehir bunu hissettiriyor. ancak romenler bunu atlatmış gibi gözüküyor. sanırım en güzel şey yaşanılan kötü anıları geride bırakıp devam etmek...

    her türlü sorunuz için bir mesaj uzaklığında olduğumu hatırlatır ve hepinize mutlu geziler dilerim.

    not: kuzey yarım kürede yaz iken dubai'ye gitmek hazırlıksız olanlar için tehlikeli sonuçlar doğurabilir.
  • kiev e bilet bakarken artık yeter bu kiev oyunu dedim rotayı bükreş e çevirdim.
    kısa tanımı : küçük paris , süper gece hayatı , çok iyi masaj salonları , bir km den uzun düz caddeleri , yemyeşil ağaçlar , parkları , eski şehir , roma nın kuruluşunu simgeleyen heykel arkeofili , avm ler , dekoltesi bol kızlar , esmer melekler , dubai de ve sadece burda gördüğüm otomobiller , 24 saat açık casinolar , ciddi anlamda üst sınıf gece clübleri , elektrikli kaykaylar , istanbul u aratmayan fiyatlar , domuz eti , hastane , nehir.
    uzun tanımı :
    nedir bunlar onur diyeceksiniz. bükreş i anlatacak kelimeler dizesi. paris mi , evet bazı yerleri benziyor hatta bazı yapılar ordakinin kopyası zaten aynı düşünce ile inşa ettirilmiş.
    roma : efsaneye göre romulus ve remus, alba longa’nın kralı numitor’ın kızı silvia rhea’nın oğullarıydı. alba longa, sonradan roma olacak bölgenin güneydoğusundaki alba tepeleri’nde bulunan efsanevi bir şehirdi. ikizlerin doğumundan önce, numitor’un küçük kardeşi amulius onu tahttan indirdi, ve numitor’ın kızı rhea’yı da, tahta rakip adaylar doğurmaması için bir rahibe olmaya zorladı. fakat rhea daha önceden savaş tanrısı mars’tan hamile kalmıştı ve romus ve remulus’u doğurdu. amulius iki kardeşin tiber nehrinde boğdurulmalarını emretti. fakat çocuklar kurtuldu ve palatine tepesinin eteklerinde kıyıya vurdu. burada da çoban faustulus tarafından bulunana kadar bir dişi kurt tarafından emzirildiler ve bakıldılar. ve bugün bükreş de bu hikayeyi anlatan , orjinali roma da bulunan heykel arkeofili . roma dan bükreş e.
    uzun , cidden uzun ortasına geçip resim çektirtecek kadar uzun düz caddeleri. kavşaklara dikkat edin ama siz yine de fazla hız yapmayın.
    hemen hemen her caddesinin çift tarafında bulunan ağaçlar. bildiğin yeşil memleketlerden.
    parklar var bu şehirde , hemen hemen belli ana caddelerde büyüklü , küçüklü , batı avrupa yı aratmaz.
    dört beş tane avm ye sahip , zara , koton , mango vs vs bulabilirsiniz.
    belli yerlerde yoğunlukla domuz eti olan menüler. çok sevilen bir gıda imiş burda domuz.
    yolda gidiyorsunuz , 4 litrelik bmw ler , mercedes g class lar , alman plakalı araçlar ve mclaren ler. tam bir resital
    kaykaylar var , elektrikli böyle aplikasyonu indiriyorsunuz , kilidi açılıyor alıp geziyorsunuz filan. paris de deneyeceğim gittiğim zaman.
    batumdan sonra ikinci casino şehrindeyiz. sürekli açık bu mekanlar. bir iki tanesine girdim , sakin kalabalık değil. rutin kumarhane bu ortamlara aşina olanlar için sıradan mekanlar. en iyileri hangileridir onu bilmiyorum. içerde 24 saat döviz bozdurabilirsiniz. euro ve ya usd geçmez , romen lei si olması gerek cebinizde. masaj salonunda euro kabul ediyorlar bozuk olması şartı ile.
    genel olarak fiyatlar istanbul a eşdeğer. mc donald da menü aldım 55 tl karşılığı tuttu. bi yerde kahvaltı edeyim dedim , çay on tl. tekstil burda pahalı ama gitmişken boş gelmem derseniz de bütçelere uygun seçenekler tabiki de var.
    yürümesi güzel bu şehirde. universtat meydanı var. continental otelin olduğu meydan. dört kola da gidebilirsiniz. otel arkanızda kalsın ileri gidin , avm , old city vs bulacaksınız.otel solunuzda kalsın göl tarafına. sağınızda kalsın diğer merkez tarafına. büyük alana sahip yayılmış. binalar az katlı burda. bu ülke ab ye tam üye değil. kendi para birimini kullanıyor , kendi romanya vizesini uyguluyor ama schengen vizeniz varsa giriş serbest. neden geldin bükreş e denirse turist demeniz yeterlidir. havalimanına pasaport kontrolüne gelince sen soldaki dört bankodan işlem yaptırabilirsin. sıra yok diye yanlış yerde bekleme. rezervasyon yanında para vs sorularından muafsınız.
    güvenli gibi duruyor şehir , rahatsız edici bir kimse , oluşum , eylem vs bana rast gelmedi. döviz büfeleri var ama geç saatte açık bulmak zor. avm nin içindeki yerler güzel kur veriyor uğrarsınız. 100 euro 470 lei civarında.
    hepsini anlattık , masaj salonları hariç. nedir bu masaj olayı , neden bu kadar meşhur burda , salonlar nasıldır , masözler , yaklaşımları vs.

    2 günde 3 farklı masaj salonuna dört defa masaja gittim. black velvet , mon amour , artemis
    black velvet : uberle işaretlediğiniz zaman 20 numaralı kapının orda inersiniz. hava yağmurlu ise ayrıca şehvetli olur. salon dediysek inanma bildiğin bir masaj derneği gibi birader. mekan üç katlı. kiev deki mekanlarla kıyas edersem kiev bunlara ders verir , sınavlara tabi tutar. sırf bu iş icra edilsin diye kurulmuş , bahçesi , terası olan mekanlar bunlar. gelenleri ağırlamak içn lounge dediğimiz yer var. otur kardeş , ne istersen söyle sarı saçlı nikoletta abla sana getirsin. rahat ol ama ukala olma. burdaki kızlara güleryüz yakınlık gösterirsen mutlaka karşılığını güzel şekilde alırsın sen. seans şekilleri fiyatları vs kısa bir tanıtım , derken kimler var görelim dedim ama bir kız varmış , o da sara. bildiğin esmer melek arkadaş. fazla anlatmaya gerek yok. 70 euro / 300 lei.
    her kuruşuna değer. kız içeri geldi topuklu ve bikinili ile sanki senelerdir tanıyor gibi tepki verdim istemeden. tattoo , esmer , siyah saç , mutlaka fit fizik. beklentimiz yüksek. netseki boşa çıkmıyor. net 1 saat oda da yerdeki yatakta masaj alıyorsun. fonda sürekli s*** ateşleyen müzikler çalıyor. ama ne müzikler. herşey çok ama çok temiz. bu mekana sırf bu kız için gece 2 de tekrar gidiyorum. ikinci seans ilkinden daha etkili ve hatırda kalır oluyor. şimdiye de en iyi masaj deneyimine 2. sıraya girdi. ilki mi ? kiev de red light var , orda monika isimli kız bi tık üstünde burasının. hatun full çıplak masaj yapıyor. sonunda handjob. tek shot , ikinci yaparlarmı ben istemedim zaten 4 shot planladık. favorimdir bükreş de.

    mon amour : uberle istediğin yerden işaretle bas git. hata yok , radisson blu otelin o tarafta idi sanırım. burası artık aşmış. mekan anlamında aşmış birader. karşılamadan tut masajdan sonraki duş seansına kadar. kızlar iyi , baya iyi , kiev le kıyas edersem masözler anlamında baya iyiler. 19 / 26 aralığındalar. soğuk coca cola mız geliyor. mekan güzel dizayn edilmiş. 3 katlı. hatunlar geliyor isimlerini söyleyip lounge da oturuyorlar. burasının en iyi olduğunu duydum bükreş de ve bunu da whats ap da salona yazdım. dedim ben geliyorum en iyisi sizin olduğunuz söylendi. bekliyoruz bunu göstermeye dedi. ben uzun boylu esmeri seçiyorum , yukarı çıkıyoruz beraber derken bana jest için bit ne de sarışın göderiyor mama. dedim yanlışlık var ben sizi istememiştim. hatun diyor ben hediye edildim. 4 el masajı için , bu şahane sürpriz için , bu ilk deneyim için süper dizayn edilmiş banyoda duş alıp geliyorum. 2 hatun ikiside bana çalışıyor. çok iyi bir deneyim geçiriyorum. handjob bile iki kız tarafından icra ediliyor. bu zevki tatmadıysan ben daha iyisini aldım deme , diyemezsin.
    artemis : mekan yine 3 katlı. çok temiz , düzgün. herşey bir öncekilerde olduğu gibi. teniz , düzenli , kızlar saygılı. şampanyalı erotic masaj : 300 lei/70 euro. 100 lei daha verirsen 4 hands yaparsın. tatmadan bükreşden ayrılma derim. cüzdan 70 euro hafifliyor , ama burası da çok iyi. şu ana dek 3 salon da 4 masaj alıyorum. hepside sınıfı benden geçiyorlar.

    koya summer club : nehir kenarında en bilindik 3 mekandan birisi. ben saat 11 gibi cumartesi gecesi gidiyorum henüz boş. saa 01:30 gibi adım atacak yer kalmıyor. garson kızlar dahil içerde dekoltesiz kız bulmak zor , bazıları çok cömert , gözleri hapsetmeyi hak edecek kadar. bazı kızlar free takılıyor , paralı asker diyemem , henüz ilk defa gittiğim bir şehirdi. ama ben keşif amaçlı olduğu için uğraşmadım. ilerleyen saatlerde bir kızla temasımız oldu ama ingilizcesi zayıf olunca pek anlaşamadık. viski kadeh 55 tl. mekana giriş parasız , dam sorunu yok. müzikler iyi ama tam yeterli değil. göl kenarında üstü açılabilen teras , tasarımı güzel , ortasında büyük bir bar var. ya ayakta takılacaksın ya masa alacaksın. istanbuldaki gibi stand anlayışı burda yok.5 kadeh viski içip otele gidiyorum. bu kayo da ön tarafta yeme içme yerleri de var. ama ucuz değil. istanbulla aynı veya daha pahalı.
    güzel kız çok , baya çok. ağırlık esmer , sarışın ırk yok burda. dekolte bol.alkol istemediğin kadar. kız erkek oranı dengeli. boa , bamboo gibi lüks clübler yaz seonu olduğu için kapalılar.
    funky : pazar gecesi boş olması normaldır. değişik bir tasarımı var , ben gittiğimde çiiftler slov müzikte dans ediyordu. cuma veya cumartesi gidilmesi lazım

    güzel şehir , yeşili , ağacı , kızı , eğlencesi , mekanı bol memleket nehir de var , nehir tarafında bi yerde bişeyler içebilirsiniz. beğendim mi evet , ama daha geniş zaman ayırmak lazım , terme diye bi yer var sauna , masaj , büyük bir havuz vs var , gidilir. oteller yeterli sayılır ama ucuz değil. evde kalırsanız hesaplı olur. hilton garden inn en iyi lokasyona sahip. eski şehir de. burda gece hayatıda var. mekanlar yeme içme vs ne ararsan var.
    kaçamak yapmak için gidilebilecek bi yer. bir sonraki gezide görüşmek üzere.
  • türkiye'de istanbul'da ortadoğu'nun herhangi bir şehrinde yaşayanlar hakkında "sokaklarda yürürken götünüzü kollayın" diyor.

    ya kardeş bir kurtulun saçma sapan kibrinizden, biraz da balık yiyin..
hesabın var mı? giriş yap