• gilliam bir gün oslo'da bir liman kahvesinde otururken, etrafın pusu, griliği ve liman işçilerinin yük taşırkenki bezginliği ile bezeli atmosferde, "brazil" şarkısını duyar. bu ortama böylesi tezat oluşturan neşeli ezgi, onda filmin öyküsünün ilk temelini atar. filmin adı, brezilya ile hiç alakalı olmamasına rağmen, bu yüzden "brazil"dir.

    yine de brezilya'da bu film yasaklanmıştır.
  • filmde gerçek bir bug yüzünden bilgisayar çıktısı "tuttle" olması gerekirken "buttle" olur ve olaylar gelişir...
  • filmde küçük bir ayrıntı vardır, sanırım filmin bütününü de farkıl yorumlamaya neden olabilir:
    film boyunca terörist saldırılar olur, sam, jill'i terörist zanneder, tam da bu sırada jill sam'e o kritik soruyu sorar:
    "ne terörist'i? sen gerçek bir terörist gördün mü hiç?"
    gerçekten de gerçek bir terörist yoktur filmde. terörün 13 yıldır sürdüğünü filmin başında öğrenmiştik, bu durumda acaba terörün kaynağı devletin kendisi miydi sorusunu soruyor insan elbet kendine.

    filme ilginç bir gönderme ise bilgisayar oyun dünyasından olmuş, onu farkettik seyredince. filmdeki bilgisayarlar, posta sistemi vs neredeyse olduğu gibi grim fandango oyununda da kullanılmış. filmi ortasından gören biri, baya baya grim fandango'nun filmi çekildi sanabilir.
  • terry gilliam'ın, george orwell'in 1984'ünden esin almış filmi., sam lowry'nin başına gelen olaylar, kurduğu düşler ve düşlerden uyandırılışı görüntüsü içinde bucaksız teknolojiyi, teknoloji düşlerini, sistemi ve bürokrasiyi "çocuğu koyarak" eleştirdiği eşsiz bir bilim-kurgu şaheseri...
  • terry gilliam kendisini bu filmi yapmaya iten ilk ilhamı ve filmin adının neden brazil olduğunu şöyle anlatır:

    “bir gün port talbot’ta kumsalda oturmuştum. port talbot, herşeyin gri demir cevheri tozuyla kaplandığı bir çelik şehridir. hatta kumsalı bile tozla doludur ve simsiyahtır. güneş batıyordu ve gerçekten çok güzeldi. bu zıtlık olağanüstüydü. kafamda şöyle bir imge oluştu; bir adam bu kirli plajda oturuyor ve portatif bir radyodan brazil gibi garip, hayalperest latin müziklerinden birini dinliyor. müzik bir şekilde onu alıp götürüyor ve dünyasını daha az gri yapıyor.”

    bana kalırsa bu sözler filmin özünü de gayet iyi özetlemektedir.
  • 1984'ün kapitalizm karşıtı olanı, 1984 bir nevi stalinizim karşıtı kitaptı. fikir olarak beziyorlar ama bu açıdandan karıştırılmamalı ve kesinlikle bir 1984 uyarlaması değil.
    romanda insanların özgürlüklerini kısıtlayarak sorunsuz bir ütopya yaratmaya çalışan büyük biraderler varken, brazil filminde kendini özgür zanneden insanların karşısına, gelişmiş kapitalizmin getirdiği bürokratik engelleri koyarak engellendiği bir düzen var. zaten 1984 filmiyle karşılaştırılırsa aralarındaki farklar çok rahat görülebilir. romanda senin ne düşünüğün umrumda değil 2x2=4 olabilir ama ben 5 dersem kabul etmek zorundasın düşüncesi varken, brazil filminde senin düşündüğün bize göre doğru değil ve suçlusun, kabul et veya etme biz seni yakaladık düşüncesi mevcut.
    iki düzene de karşı çıkmamız, 1984 okumuş, 1984 filmini izlemiş ve brazil seven insanlar olarak doğru yolu seçip anarşist olmamız gerekmektedir. sonra işe girip herhangi bir düzende para kazanmaya başlayabiliriz...
  • bu film 1985'te vizyona girmiş, sene oldu 2015.
    aradan geçen bunca senede; onun bizden adım adım uzaklaşması gerekirken, biz ona her sene koşarak yaklaşmışız. belli ki, bazı şeyleri çok yanlış anlamışız;

    distopyalar güzeldir!
  • 1984' ü ve film hakkındaki bazı yorumları okuduysanız, size sadece muhteşem oyunculukları, tadından yenmez görsel efektleri ve en vurucusundan ironileri izlemek kalıyor.
    bu arada filmi 1984' ten ayıran çok önemli unsurlar var. 1984' te insanların düşüncelerini yönetme ve insanları duygusuzlaştırma vardır. en önemlisi noktası belleksiz toplumdur. filmde ise genel olarak brokrasi işlenmiştir.
    tabi brokrasiyide çok güzel eleştirmiştir ama oyunculuk kısmı daha bi dikkat çekicidir.

    --- spoiler ---
    sam annesinin düzenlediği baloya gider. orda shirley* ile konuştuğu sahne vardır.
    konuşma biter. sam kalkarken shirley'in ayağına basar. işte orda shirley kopartır. 3 saniye içinde suratı 10 farklı ifadeye bürünür. filmi izlerken bu sahne yüzünden filmin süresinin 10 dakika uzaması olasıdır.
    --- spoiler ---
  • kafkaesk etkiler taşıyan bol su borulu bir filmdir..
  • robert de niro bu filmde de yine ilginc bir karakterlemeyle ortaya cikar zirt gibi, nitekim zirt diye de kaybolur..filmin giris muzigi nefistir, neselendirir adami..renk kullanimi da alin iste bi o kadar..
hesabın var mı? giriş yap