• ben stiller son dönemde çok iyi işler yapıyor. the secret life of walter mitty şu ana kadar izlediğim en iyi filmi diyebilirim, eski komedi tarzını bırakması kendi yaşına uygun rollerde yer alması çok yakıştı.

    son olarak izlediğim brad's status de walter mitty tadında harika bir filmdi. 30 unu geçip 40 a doğru yönelenlerin de yavaştan hissettiği geleceğe yönelik çılgın hayallerin ve sonsuz ihtimallerin yerini her ne kadar heyecan verici olmasa da daha gerçekçi planların almasını, geçmişle olan hesaplaşmaların yaş ilerledikçe artmasını konu alan ama bir film için sıkıcı gibi gelen bu fikri çok akıcı bir şekilde işleyen bir film yapmış.

    ben stiller çok üretken bir insan, aynı al pacino gibi, robert de niro gibi, imdb'de bir biyografisine bakarsanız hem aktör olarak hem yapımcı olarak bir dünya projesi var. umarım walter mitty ve brad's status gibi filmleri bundan sonra daha çok izleriz.
  • ben stiller’ın walter mitty ile başladığı, matthew meyerowitz ile devam ettirdiği başarılı drama serüveninin şimdilik son halkası.
    bir insanın gençliğinde olmayı hayal ettiği kişi olamamasının yarattığı hayal kırıklığının kırk yaşı devirdikten sonra yavaş yavaş yüzüne çarpmasını ve bir yandan akıp giden hayata tutunma çabasını sade bir dille anlatıyor. bunu yaparken çağın dayattığı başkaları tarafından takdir edilme arzusunun ne menem bir şey olduğunu, aslında kimsenin dıştan göründüğü gibi bir hayat yaşayamadığını da gösteriyor. bir baba için oğlun ne anlama geldiği konusunda da diyecekleri var. kendini onun üzerinden tanımlama yanılgısını da gösteriyor, dünyaya bir yaşam getirip onu büyütmenin verdiği müthiş huzuru da.
    kısacası düşük profilli görünse de, katmanlı ve güzel bir film brad’s status. ben stiller’ın bir sonraki dramasını merakla beklemenizi de sağlıyor.
  • etkileyici bir film.

    - orta yaş bunalımı yaşayan ve kendisini başarısız gören bir babanın, oğlu üzerinden yeni bir açılım yaratma çabası şahane anlatılmış.
    - özellikle x kuşağındakiler keyifle izleyebilir, isterlerse çarpıcı dersler çıkarabilir ve hatta biraz teselli bulabilirler.
    - ben stiller ile oğlunu oynayan austin abrams'ın fiziksel benzerlikleri ve uyumları takdire değer bir "casting" başarısı.
    - geri ve ileri dönüşler, filme usul usul ve sıkmadan yerleştirilmiş.
    - filmi izleyenler, ister istemez jean paul sartre'ın meşhur sözünü buruklukla hatırlayabilirler: " hayat üç bölümdür; dünyayı değiştireceğini sandığın, değişmeyeceğini anladığın ve dünyanın seni değiştirdiğine emin olduğun."
    - ideallerini yitirmiş bir insanın, ideallerini yitirmiş insanlardan yakınması ironikti.
    - ben stiller ile ananya'nın (shazi raza) restoran sahnesi harikaydı. z kuşağının, büyük bir olgunlukla x kuşağına nasıl ders verdiğini izledik. e ne demişler? akıl yaşta değil baştadır.
    - mutluluğun anahtarı, "dünyayı sahiplenmeden sevmek"te galiba.
  • evet, bir orta yaş ve bir baba oğul filmi ilk katmanda..

    --- spoiler ---

    ancak, özellikle sosyal mecralarda şişirilen yaşamlar,
    sürekli 'daha çok' arzu eden ve eldekiyle yetinmeyen bireyler,
    gerçek ve yalan dostluklar, sıradanlaşan evlilikler gibi

    --- spoiler ---

    günümüze ait yan öyküler de barındıran mike white filmi
  • sinemada izlerken genç izleyicilerin dikkatini cezbetmediğini farkettiğim film.

    film klasik bir orta yaş krizini anlatıyor. doğal olarak yirmili yaşlarının başında olan gençler film boyunca telefonlarıyla haşır neşir oldular. film yaşı otuzların üzerinde olanların, özellikle erkeklerin beğenisini kazanabilir. evli kadınlar da orta yaş krizine girmiş veya girme ihtimali olan eşlerini daha iyi anlayabilmek adına izleyebilir.

    --- spoiler ---

    zamanında bir idealist olarak az para kazandıran bir hayır kurumu işini tercih eden kahramanımız, üniversitedeki arkadaşlarının zengin ve başarılı olmalarıyla yüzleşmek zorunda kalır. kendi hayatını sorgulamaya başlar. kendi seçtiği hayatı başkalarına tavsiye edemeyeceğinin farkına varır. orta yaş krizindeki hemen her erkek gibi oğlunun kendisinden daha başarılı olmasını hedef olarak belirler ve oğlunu harvard'a sokabilmek için artık hoşlandığından pek emin olmadığı arkadaşlarından yardım almak zorunda kalır. zamanla bu arkadaşlarının hayatlarının da çok mükemmel olamayabileceğini anlar. sonunda iyi veya kötü bir hayatının olduğunu ve bunu yaşamak gerektiğini kabullenerek filmi bitirir.

    --- spoiler ---
  • güzel mi değil mi anlaşılamayan (ilk defa böyle bir fikrim oluştu bir film hakkında) filmlerden biridir.

    --- spoiler ---

    umutsuz ve kendini başarısız gören bir babanın, oğlunun harvard’a girme çabası sonucu hayata bakış açışını değiştirdiğini izlediğimiz film.
    --- spoiler ---
  • spoiler

    çok beğendim ben bu filmi. sessiz, sakin tam ayarında bir tempoya sahip derdini çok güzel anlatan bir film.1 saat 42 dakika süresi de aynı şekilde meselesini anlatmak için tam ayarında.

    30 yaşında bir erkek olarak henüz orta yaş krizi için erken bir dönemde olmama rağmen ben stiller ın canlandırdığı karakteri kendime çok yakın hissettim. açıkçası yaptığım işte mutlu olmadığım için belki de karakteri kendime yakın gördüm. genel olarak kaygılı ve karamsar bir tip olarak değerlendirebiliriz karakteri mesela oğlu mülakata girmeden önce 17 yaşında fatura ödemeyen biri olarak idealist konuşmak güzeldir falan diye çocuğa atarlanması aslında adamın ne kadar olğunluktan uzak olduğuna dair bir kesitti.

    böyle bağımsız ve gerçek hayata yakın filmler hoşuma gidiyor. brad'ın aklından geçenlerin çoğunu ben de düşünüyorum veya düşünmüşümdür bu bakımdan birebir gerçekliğine şahit olduğum bir film oldu. bu filmi sevenler için yine ben stiller'ın oynadığı şu iki filmi tavsiye ediyorum

    (bkz: while we're young)
    (bkz: the meyerowitz stories)

    7/10

    spoiler
  • ben de bazen bu adam gibi hissediyorum. çok para, konforlu hayat mı yoksa az para, idealist bir hayat mı? tercih etmek kolay olmuyor. umarım pişman olmam.
  • izlediğim en iyi film değil ama bana kendimi ve yakın geleceğimi brad karakteriyle adeta dışarıdan izlettiği için en çok dokunan film.

    brad'in ruh halini, sürekli yaptığı özeleştirileri ve paranoyalarını izlerken acaba kim beynimin içine girip bunları aldı da senaryoya döktü diye düşündüm.
  • ekşi'de yeteri kadar ilgi görmese de bence imdb puanından daha fazlasını sonuna kadar hak ediyor.

    gayet insani duygular, çok saf bir şekilde ve sakince irdelenmiş.
    zamanın nasıl geçtiğini fark edemeden bitiverdi.

    --- spoiler ---

    imrenilecek hayatların finalde nasıl da çöktüğü ve aslında kendimiz olmamız gerekirken; omuzlarımıza ne büyük yükler yükleyip ezilebileceğimizi net bir şekilde aktarmış; yazar yönetenimiz…
    --- spoiler ---

    8/10
hesabın var mı? giriş yap