• böyle filmler izledikçe, dünya için hala ümit olduğunu düşünüyorum.

    hayır kaliforniya şarabı hastası olduğumdan değil, insanların bu kadar güzel işler yapabildiğinden.
  • hayatında hiç içki içmemiş kişinin bile "lan bi şarap olaydı da içeydik amk" demesini sağlayan film.
    - "hayat herkesin bir yerini kırar ve sonra bazılarının kırıkları daha sağlam kaynar..."
  • kesinlikle şarap eşliğinde izlenilmesi gereken bir film. konusunun gerçek olması filme sizi daha da çekiyor.
    --- spoiler ---

    hele ki o beyaz şarapların kahverengi çıktığı zaman, bunca emek heba oldu diye üzülürken, şarap uzmanı bir adamın o kahverengiliğin şarabın ne kadar muhteşem olduğunun kanıtı olduğunu anlattığı sahnede tüylerim resmen tiken tiken oldu.(cümleyi az daha tamamlayamayıp bütün filmi anlatacam diye çok korktum)
    --- spoiler ---
  • daha önce bahsedilmemiş olması şaşırtıcı ancak; sırf alan rickmanın o müthiş ses tonuyla fransızca konuşmasını dinlemek için bile izlenmesi gereken filmdir. izlerken elinizde bir kadeh şarap olursa filme kendinizi daha fazla verebilirsiniz. aksi halde tadılan şarapların ağızda bırakabileceği hissi hayal ederken konsantrasyonunuz bozulabilir. şarap, dostluk, pazarlama ve hayat adına güzel dersler veren filmdir.
  • randall miller imzalı 2008 yapımı sıcak dramatik komedi filmi...

    özellikle her şarapseverin mutlaka izlemesi gereken filmlerden...

    başlamadan önce evde en az 1 şişe şarap bulundurmanız yararınıza. çünkü mutlaka canınız çekiyor ve açıp içiyorsunuz filme devam ederken...
  • enfes bir film. filmin kahramanlarindan bo barrett halen napa-california'daki chateau montelena'yi yonetmektedir.

    (bkz: chateau montelena)
  • bottle shock ki türkçe çevirisi ziyadesiyle ilginç, paris yargısı, şarap dünyasının en ikonik filmlerinden bir tanesi. 2008 yapımı bottle shock, 1976 yılında paris’te yapılan “paris yargısı (judgment of paris)” isimli ünlü şarap tadımını anlatıyor.

    filmimiz kaliforniya’nın müthiş bağ görüntüleri eşliğinde açılışını yapıyor. ardından en önemli iki karakter olan bağ ve şaraphane sahibi jim barrett ve paris’te bir şarap butiği işleten, şarap eğitmeni steven spurrier ile tanışıyoruz. ilerleyen sahnelerde arkadaşı, spurrier’i dükkanında sattığı şarapların fransız ağırlıklı olması nedeniyle eleştiriyor. çünkü dükkanının ismi “şarap akademisi”, yani dünyanın dört bir yanından şarapları satması/tanıtması gerekiyor belki de…

    bu konuşma sonrası şevke gelen steven spurrier, fransa’nın önde gelen şarap tadımcılarını, amerikan ve fransız şaraplarının hep birlikte kör bir şekilde deneneceği bir tadıma katılmaya ikna ediyor. peki neden kör tadım? çünkü bu, tadımcıların tarafsız olacağının göstergesi. kısacası, tadım yapan kişilerin şarabı görerek önceden etkilenmemesi, kafalarındaki şablonlara göre o şarabı yargılamaması nedeniyle tercih ediliyor.

    bundan sonrası için spurrier’in görevi amerika’ya gitmek ve tadıma layık şaraplar bulmak. spurrier’in ilk durağı, sahibiyle şans eseri tanıştığı chateau montelena olur ve tabizi caizse burada tattığı chardonnay’e vurulur. ardından tadım maratonu farklı üreticilerin şarapları ile devam eder ve nihayetinde kör tadıma katılacak şaraplar belirlenir.

    bu kısımlarda kaliforniya’daki şarap yapımcılarının dünyasına ve ilişkilerine de değinilir, özellikle jim barrett’in bağda gezerken söylediği “bağın en iyi gübresi, sahibinin ayak izleridir.” sözleri, iyi şarabın denklemine dair önemli ipuçları barındırır. yine de barrett, tadımda amerikan şaraplarının öne çıkmasına izin verilmeyeceği düşüncesindedir.

    sonuçta, kör tadımın yapılacağı gün gelir ve çatar. dünyaca ünlü fransız şarapları ile adı sanı pek duyulmamış amerikan şarapları karşı karşıya gelir. burada durup, birkaç bilgi vermek gerekiyor. 1976 yılında yapılan bu tadım, şarap dünyasındaki efsanevi olaylardan biri. belki de amerikan şaraplarının şahlanışının başlangıcı.

    24 mayıs 1976 tarihinde düzenlenen tadıma, 6 kaliforniya ve 4 fransız kırmızısı ile 6 kaliforniya ve 4 fransız beyazı katılmıştır. 11 üyeden oluşan juri, şarapları 20 üzerinden puanlamıştır. beyazlarda chateau montelena’nın chardonnay’i birinci olurken, kırmızılarda yine amerika’dan stag’s leap wine cellars’ın şarabı ipi göğüslemiştir. bu tadım hakkında daha fazla bilgi almak için sevgili levon bağış’ın “şarapçılık dünyasını değiştiren: paris tadımı” yazısı okunabilir.

    aslında tadıma gelerek filmi de bitirmiş olduk; tadım gerçekleştirildikten sonra amerikan tarafının sevinci ve fransızlardaki şok olmuş yüz ifadeleri görmeye değer.

    bu arada steven spurrier, 1976 tadımından tam 30 yıl sonra yani 2006’da bu tadımı tekrarladı. kazanan yeniden amerikalılar oldu.

    “sözlerimi yaz. şaraplar içeceğiz; güney amerika’dan, avustralya’dan, yeni zelanda’dan, afrika’dan, hindistan’dan, çin’den. bu bir son değil, maurice. her şey daha yeni başlıyor. geleceğe hoş geldin.”

    steven spurrier
  • izlerken hızımı alamayıp ikinci şişeyi açtığım filmdir. damakta güzel bir tat bırakır.
  • california şaraplarının fransız şaraplarını alt etmesinin hikayesi. diğer bir şaraplı film sideways' den daha bir güzel, daha bir can çektirici.
  • film prodüksiyon olarak vasat, senaryo ve oyunculuk olarak da ortalama kalsa da eğer şarap yapımı, tadımı, tarihi vs konulara ilginiz varsa bilgilendirme açısından izlemek gerçekten faydalı. bu konulara hiç ilgi duymadığım 5 sene önce izleseydim mutlaka 3 puan falan verirdim. ama ilgiliyseniz, bir şişe şarabın yanında bilgilerinizi arttırmak adına izleyebileceğiniz sıcak bir film oluyor, güncel versiyonum ile 7 veririm. *
hesabın var mı? giriş yap