aynı isimde "bor (ilçe)" başlığı da var
  • geleceğin otomobillerinin enerji kaynağı olmayan maden. bor hidrit sadece hidrojeni taşımak amacı ile kullanılması düşünülmektedir.geleceğin otomobillerinin enerji kaynağı hidrojendir. ama hidrojeni depolamak sorundur. bu yüzden bor hidritin otomobillerde kullanılması düşünülmüştür. ama bor harcanmayacaktır sonuçta. sadece depolayıcı görevi görecektir. bu yüzden şu kısa yoldan zengin olma, 20 trilyon $' lık rezerv var saçmalığına bir son vermek gerek. evet madenlerimizi işleyip değerlendirmeliyiz, hatta bunu bizzat biz yapmalıyız, yabancı şirketler değil. ama gerçekçi olmakta her zaman yarar var.
  • dogrudur efendim, guzide vatanimizda bulunan bor rezervleri, son 30-40 yildir, kuvvetli devletlerin uluslararasi politikalarini belirleyen bir numarali nedendir. petrol, dogalgaz, dogal su kaynaklari, uranyum gibi dandik kaynaklar sadece birer kamuflaj vazifesi gorurler.

    amerikanin vietnama girmesi ve zamaninda afganistandaki faaliyetlerinin altinda yatan gercek, tamamiyle ruslarin guclenip, kafkaslar uzerinden turkiyedeki bor madenlerini ele gecirmelerini engellemek amaciyladir.

    hatta ve hatta, yillar boyunca okullarda bize ogretilen, ruslarin sicak denizlere acilma istegi de dupeduz bir yalandir. napicaklar zaten sicak denizlerde, alistilar bunlar soguk suya. adam taa moskovadan kalkip izmire yuzmeye mi gelecek? o sicakta ve nemde vodka adami napar biliyor musunuz. yalan yani efendim butun bunlar. asil amac bor madenidir, rezervlerimize kizil yildizlarini (veya eski cift basli kartallarini) dikmektir.

    kasmir sorunu da bu yuzden degil midir ey vatanseverler..o abidik gubidik hintliler ve pakiler, akillarinca kasmirden kestirme ipek yoluna cikacaklar, oradan da hoop 2 durak sonra anadolu. ondan sonra ver elini bor madenleri, lityum havzalari, kobalt havuzlari.. bunlarin arkasinda da elbette ki bircogumuzun bildigi, gizli kapilar arkasinda varligini halen surduren ingiliz somurge imparatorlugu bulunmaktadir. onlarin arkasinda da birileri vardi ama unuttum (bkz: hocam sular kesikti calisamadim)

    iranda hukumetin cia tarafindan devrilmesi, kuba devrimi, afrikadaki ic savaslar, kuzey kore gerginligi, ruslarin iraktaki ihalelerini kaybetmemek icin amerikaya destek vermemesi, cinin tayvan uzerinde hic bitmeyen emelleri, cecen sorunu, ayrilikci baskcilar, kolombiyadaki uyusturucu endustrisinin gerillalari, ira.... gormuyor musunuz kardesim, bunlarin hepsi buyuk bir plandaki parcalar. bu plana dikkatle bakarsak (15 santimetre oteden sabit bir noktaya, gozleri hafif sasi yaparak) goruruz ki asil amac bor rezervlerimiz. bu kadar kanittan sonra da buna hala nasil komplo teorisi denir anlayamiyoraaam.

    (ptolemenin evreninde dunya evrenin merkezindeydi. kilisenin isine gelen bu goruse insanlar yuzlerce yil inandilar. dahasi galilenin ve kopernikin bulgularinin kabul gormesi yuz yildan fazla surmustu. bugun bu sendromu hala atlatamayanlar var. gercek anlamda pek az insan evrenin merkezi yerine orta buyuklukte dandik bir galaksinin sarmal kollarinin birinin kenarinda yer aldigimiz fikrini benimseyebilir. pek az insan tanrinin beyaz tenli, ak sakalli bir erkek olmadigina, hatta bir insan bile olmadigina, hatta ve hatta hic varolamama ihtimalinin oldugu fikrini kabullenebilir. pek az insan 70 milyonluk, pek de kuvvetli olmayan ulkesinin, dunya uzerinde merkezi bir oneme sahip olmadigini kendine itiraf edebilir. cogumuz deniz kenarinda gun batimini izlerken dusunuyoruz, "ne kadar sansliyim ki gunes batarken suyun ustunde biraktigi cizgi tam da benim bulundugum noktaya denk geldi" sahil boyunca yer alan herkesin o anda ayni seyi dusundugunu nereden bilebiliriz ki? evet, gercekten de pek azimiz ptolemeden bu yana ciddi bir ilerleme kaydedebilmis)
  • soru 1; dünya rezervinin %60 küsürü türkiye'de bulunan bir madeni araştırıp, ona uygun teknolojiyi geliştirmesi gereken kimdir?

    (cevap sorunun içinde saklıdır)

    soru 2; ilk otomobiller üretilirken petrol yerine elektrik ile çalışan otomobillerin ar-ge'sinde yoğunlaşılsaydı ve geliştirilseydi, petrol zengini araplar ricardo kaka'nın transferi için milan'a ne kadar transfer ücreti teklif ederlerdi. (bu soru size değil kendime sorarım bazen)

    demem o ki; teknoloji geliştiremeyen her ülke -isterse tamamen bordan yapılmış olsun- sefalete mahkumdur!
  • oysaki ne umutlarımız vardı bordan. uçak yapacaktık, araba, tank, uzay mekiği yapacaktık. taramali yapip bütün ülkeleri taraya taray dünyanin süper gücü olacaktık. cunku en çok bor bizdeydi. istanbul altı hep bordu.
    sonra bi gün birisi çıktı abi bunun deterjani da var cok guzel yikiyo dedi. herkes alırsa süper güç oluruz dedi. aldık. lekeleri bile sökemiyor lanet. umutlar ucaksavar gerçkler sıvı sabun.
  • turkiyede 350 zilyon dolarlik rezerv var, dunyayi ele gecirebiliriz ama yok mu bu dis mihraklar, bu guc odaklari, ruslarin ermenileri kiskirtmalari, kalles yunanlilar, emperyalik ingilizler, koltuk alti killarini kesmeyen fransizlar ve saman altindan su yuruten japonlar.. bunlar sadece bizim gunes sistemimizde bulunanlar, eldeki verilere gore samanyolundaki uygarliklarin yarisi bu bor rezervi pesinde (kaynak: zulu uzay ajansi), o yuzden hepsi bizi bolmeye calisiyor.

    sirius uzay merkezi ceo'su hakan beyle yaptigim gorusmede ogrendim ki bu uzaylilar ulkemizde amerikan ajani kiliginda faaliyet gosteriyorlar ve garip ekonomik teoriler uydurarak, bizi potansiyel gucumuz hakkinda yaniltiyorlar. neymis efendim, dutch disease mis. iste efendim, bir malin degerini arz talep dengesi belirlermis de, arzi arttirirsan o malin degeri de dusermis de, borsadaki hisse senetlerinin degeri de boyle degisirmis de.. yahu bir kere bu arz talep meselesinin de bir gavur icadi oldugunu nasil unuturuz? bu tip uydurmalar mi durduracak turkun ergenekondan beri devam eden onlenemez yukselisini, be hey ekonomi denen tek disi kalmis canavar!!

    bunlarin bir turevi de iddia ediyor ki, hicbir ulke yuzde 70i baska bir ulkede bulunan bir maddeye kendi ekonomisini bu kadar bariz bir sekilde, tamamen bagimli kilacak sekilde bir ekonomik/teknoloji gelistirme politikasi izlemezmis. bunun tek istisnasi geri kalan yuzde 30luk kaynagin, tuketim icin yeterli olusuymus. petrol, dagilimi nedeniyle, bu argumana karsi bir ornek teskil edemezmis.

    bazi vatan hainleri de utanmadan gavuru savunuyor: "efendim, adamlar para harcamis, zaman harcamis, arastirmis bulmus ilgili teknolojileri, neden bize versinler, hayrina mi oluyor bu isler? biz de calisalim biz de kazanalim"

    hatta diyorlar ki "madem dedikleriniz dogru kardesim, madem dunya capinda boyle bir komplo var, biz bu askeriyeye bunca zamandir, her yil onmilyarlarca dolar kaynak ayirmiyor muyuz? egitim butcemizi gsmh'nin bindelik kesirlerine cekip, mahkemelerimiz mum isiginda birakip, asgari ucreti yoksulluk sinirinin yarisinda tutup, kisacasi disimizden tirnagimizdan arttirip, askerlerimiz en iyi sartlarda yetissin diye 5 yildizli orduevleri, olimpik yuzme havuzlari yaptirmiyor muyuz? natonun en guclu 2. ordusu degil miyiz? madem, birakin kicimizin dibindeki ortadoguda soz sahibi olmayi, kendi sinirlarimiz icindeki bu kadar degerli bir stratejik kaynagi savunamiyoruz, neye yaradi bunca para? pratikte en ufak bir stratejik guc olusturmuyorsa, ordu neden sadece ulkeyi savunacak minimum duzeyde yapilanmadi ve ona gore vatandaslarinin parasini harcamadi? hatta ve hatta madem dis mihraklar madenlerimizi nasil isletecegimizi kontrol edecek kadar bize hakim, ordumuz olmus olmamis ne fark eder, bu manga degil midir? bu koloni degil midir? durum madem bu kadar vahim, dis mihraklardan ziyade, bagimsizligimizi ve cikarlarimizi korumlakla sorumlu olanlari da suclamamiz gerekmez mi?"

    bunlari diyenlerin canakkalede kan dokenlerin torunlari oldugunu dusunmek bile tuylerimi urpertiyor. gormuyorlar mi bu deyyuslar, ulkeyi yabancilara satanlarin politikacilar oldugunu? nasil iddia ederler, turkiye gibi demokratik, sosyal bir hukuk devletinde, halkin oyuyla secilmis politikacilardan daha fazla sorumlu tutulabilecek birileri bulunmadigini? ulke cikarlarini bu kadar ilgilendiren konularda tek soz sahibi onlar degil mi? sanki bu ulkede her on senede bir darbe oluyor da, sanki bu ulkede istisnasiz tum onemli kararlar gizli yerlerde (biz bunlara oylesine bir isim koyalim, mgk gibi) aliniyor da...

    evet evet, kimsenin kuskusu olmasin. ekonomi profesoru sayin devlet bahceli nin (asil meslegi ekonomi degil, bunun klavyemdeki turkce karakterlerin eksikliginden dolayi yazamadigim bir turevi) hesaplamalarina gore gercek degeri 10 uzeri 23 milyon dolar olan bu madenler ve rezervlerden turkiye istifade edemiyorsa bunun tek nedeni, onlari kimseye caktirmadan yabancilara satan politikacilar (sahsen bulent ecevitten supheleniyorum, eski delta timi mensubu ne de olsa) ve bu politikacilari kullanan dis mihraklardir. ama tabii ki devletin bolunmez butunlugu icin hepsinden tehlikelisi, enerji kaynagi olarak bor madeni kullananan uzay gemileri sayesinde sicak denizlere acilmak dusuyle yanip tutusan ve bunun icin sozkonusu dis mihraklari kiskirtan andromedali iblislerdir.
  • siyaset muhabbetlerinin vazgeçilmez madeni.

    - abi, bor madenini çıkarmamıza izin verseler ortalığın amına koyucaz işte.

    + aynen bor madeni çok önemli. amerikayı bile geçeriz lan!
  • atom numarası 5 olan 3a grubu element. kaynama noktası 2200 derecedir. dünya rezervinin %69 u türkiye' de olan boratların ana elementidir. tinkal, kolemanit, uleksit gibi başlıca üretilen mineralleri olan borun türevleri, uzay teknolojisi, askeri teçhizat, boya, sanayi kolları, bilimsel çalışmalar, katalizör, gübre, ısıya dayanıklı ürünler gibi binlerce alanda kullanılmaktadır. özel sodyum boratlar, boraks pentahidratlar gibi çok sayıda uç ürünü vardır.

    günümüzde dünya bor piyasası bir kaç milyar dolardır. sanıldığı gibi hepsini biz satsak; tekel olsak paranın kısa zamanda belini kıramayız yani, ayrıca yerin dibinde trilyon dolarlık bor var diyorlar, doğrudur ama yıllık dünya bor ihtiyacı bellidir ve bunun üstünde satış yapmak için çok ekstra keşifler yapmak gerekir. yani bugünkü üretimin 50 katını yaparsak türkiye' miz rahatlar ama nerede kullanacak alıcılar? burası soru işareti.

    onun için her söylenen gaz yoruma inanmayın, ama neden uç ürün üretip daha fazla para kazanmıyoruz diye de sorgulamazlık etmeyin, sorgulayın.
  • gercekten merak ediyorum insanlar hangi kaynaklara dayanarak borun onemsiz oldugunu veya kendi kendimize gelin guvey oldugumuzu soyluyorlar. bu rezervi hammadde olarak satmak tabi ki isleyerek satmanin yaninda cok kucuk bir gelir kapisi olur. ama bor konusundan once anlayamadigim bir nokta var. sahip oldugumuz seylerin degerli olduguna ihtimal bile vermeyecek sekilde onyargili insanlarin olmasi ve konunun, “sadece dunyada kendi yasadigini zanneden”, “aslinda guclu olmayan”, hatta “siradan bir ulke” oldugumuz noktasina kadar cekilmesine soyleyecek birsey bulamiyorum. bircok "dis mihraklarin oyunu" olarak gosterilen olaylarin hurafe olduguna katildigim gibi, bu ulkede yasayan insanlarin kendilerini onemli hissetmelerinde, en azindan siradan bir ulke vatandasi gibi hissetmemelerinde, en ufak bir yanlislik goremiyorum (hatta sonuna kadar hakkimizdir diye dusunuyorum, sanayi devrimini kacirmis cok buyuk bir imparatorlugun bu sekilde bile ayakta kalmasi cok buyuk bir basaridir. baska ulkelerdeki isleyisi gorup "bizden adam olmaz" anlayisiyla gezinmek en basta kendine haksizliktir).
    ayrica bu madenin bize somut bir getirisi olmayacaksa ve biz kendimizi kandiriyorsak, bize kaynaklarla gosterilsin ki biz de isin dogrusunu ogrenelim, ufkumuzu genisletelim. ama boyle bir durum yoksa, bizde ciktigina gore boktandir/paranoyaklik yapiyoruz/bu degerliyse de bizimkiler becerip satamaz demeden once bir okuyup arastirin. ilk olarak, bor konusunda ulkemizdeki ilk ticari urun piyasaya surulmus, bunla ilgili haberden ufak bir alinti:

    "boru hammadde olarak sattığında ton başına 145 dolar kazanan türkiye'nin bunu nanoteknolojiyle işlenmiş ara ürün haline getirdiği ton fiyatının 3.5 milyon dolara yükseleceğini belirten kobika(kobi kalkınma ajansı) genel müdürü mustafa tanyeri, "türkiye dünya bor rezervinin yüzde 63'ünü elinde bulunduruyor ancak bor ticaretinin yüzde 20'sinde söz sahibi. eğer bu konuda gelişme sağlanırsa türkiye yılda bordan 30-50 milyar dolar ihracat geliri elde edebilir" dedi. "

    haberin tamami icin: http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=168448

    turkiye’nin dunya rezervinde payi yukarida yazildigi gibi %63’tur ve bizden sonra ikinci kaynak ulke %13 payiyla ve daha dusuk kalitede rezervleriyle abd’dir. abd senelerdir endustriyel alanda bu madeni kullandigindan kalan kaynaginin bir kismini “stratejik rezerv” ilan ederek cikarilmasini durdurmustur (turkiye’de de bor “stratejik maden” kapsamindadir ve devlet tekelindedir). yani kendisi kici kirik bir maden degildir, ileride su an petrolun suudi arabistan’a getirdigi gibi bir gelir getirmesi ayridir (petrol fiyatlarindaki bir dolarlik oynamanin ihracat gelirlerini 2.9 milyar dolar arttirdigi ve petrolun, ihracatin %95’ini ile butce gelirlerinin %80’ini sagladigi bir ornek bu), onemli bir kaynak olup buyuk bir gelir getirmesi ayridir. her iki durumda da boyle bir madeni olduguna sevinen insanlarin hor gorulmesine sebep olmamali ki, bu bizim herseyimizi bora baglayacagimiz anlamina da kesinlikle gelmiyor. bu degerli madenden elde edecegimiz gelir onu nasil isleyip nasil pazarlayacagimiza baglidir.

    bor ve toryum hakkinda detayli ve dogru bilgi icin http://www.dtm.gov.tr/ead/bor/bor ve toryum.doc

    yeni sanayi devrimi nanoteknoloji olacak gibi gorunuyor, hala bu konuda bir ulusal planin yok, millet haril haril calisiyor” deseniz tamam; ama sadece “bordan bir bok olmaz, stres yaratmayin” gibi tavirlarla nereye varilir?
  • bitirme tezimin konusu olan "bor madenleri ve uzay, havacilik, elektronik sanayiinde kullanimi" maden. soyle bi baktigimiz zaman hemen hemen her seyin uretiminde kullaniliyor. bunun yaninda insan sagligi icin de gerekliymis. arada buldugum bi kaynaga gore de;
    cocuklar 1,5 mg
    erkekler 2,0 mg
    kadinlar 2,0 mg
    hamile kadinlar 2,5 mg bor tuketmeliymis. bu tuketim de tarimda kullanilan bor esasli gubrelerden dolayi bitkilere gecen bor sayesinde olabiliyormus. ya yaaa...
  • trilyar dolarlık rezervlerimiz diye başlayan herhangi bir iddiayı gönül rahatlığıyla pas geçebilirsiniz. arabada yakıt tasarrufu, çamaşırların daha hızlı temizlenmesi, detarjansız bulaşık temizliği gibi konularda sıklıkla bu elementin adının zikredildiğini duyarsınız. kimya ile ilgili iseniz size sorarlar, saçmalamayın uzak durun o işlerden dediğinizde de en yakınlarınızın size yüz çevirmesine şahit olabilirsiniz. yav akıl var mantık var %20 yakıt tasarrufu yapacak olsa, bu icadı onbinlerce doktoralı bilim insanı çalıştıran shell'den mi yoksa bağcılar merkezli turbo boryakıt firmasının termodinamikten bihaber çalışanlarından mı beklersiniz. bu tarz bir başka pseudo bilim dolandırıcılığını şu anahtar kelimelerle de yakalamak mümkün. bu kavramlardan birisini kullanarak bir şey satmaya çalışan insanlarla mesafe kurmak doğru bir yaklaşım.
    (bkz: nano)
    (bkz: kuantum)

    dünya da rezervlerinin çok büyük bir kısmı ülkemizdedir. ancak sanılmasın ki saf halde bor balıkesir'de öylece bizi bekliyor. saflaştırılması oldukça masraflı ve teknolojik bir süreçtir. deterjan, cam, seramik ve güneş panelleri üretiminde kullanmak için de o kadar masraflı işletmeleri kurmaya gerek yok. uzay mekiğinizin önünü kaplamak istiyorsanız o tesisleri kurarsınız ancak hali hazırda türkiye'mizin uzayla alakalı projeleri yok. ziyadesiyle ara elemana odaklanmış durumdayız o yüzden bilimi eksik kalsın biz teknolojiyi alalım diyen bir uygarlık da o proseslerin geliştirilmesiyle uğraşmıyor zaten.

    borun enerjiyle anılmasının sebebi enerji kaynağı olmasından ziyade enerji taşıyıcısı olarak kullanılabilmesinden ileri geliyor. yani fosil yakıtlardan, nükleer enerjiden veya yenilenebilir çevrimlerden ürettiğiniz hidrojeni borla depolayıp daha sonra istendiğinde serbest bırakmasını sağlayabilirseniz. tüketilen borların da uygun tesislerden doldurulmasını sağlayabilirseniz atık olarak su üreten arabayı da gerçekleştirmiş olursunuz. konuyla alakalı çalışma yapan şirketin linkini aşağıda verdim.

    sigma aldrich; boron-based hydrogen storage

    kısaca bor aslında benzinin yerini değil, yakıt deposunun yerini alıyor. eğer hali hazırda hidrojen üreten, nakleden ve dağıtan bir altyapınız yoksa da borun ekonomik değerinin abartılması doğru değil.
hesabın var mı? giriş yap