• cafe de paris soslu bonfile:
    sos için:
    1 küçük kutu krema(sek krema guzel)
    1 çorba kaşığı kekik
    1 çay kaşığı köri
    1 tatlı kaşığı hardal
    1 kesme şeker
    1.5 çorba kaşığı soya sosu
    1 çay kaşığı fesleğen

    hepsini karıstırın. sosu bir borcam içine dokun. bonfilelerin hafif onunu arkasını yagsız tavada pişirin. bonfileleri parmak kalıllıgında seritler yapıp sosun icine atın. 1-2 saat buzdolabında bekletirseniz daha iyi olur. 180 derece fırında 20-25 dakika pisirin.

    afiyet olsun
  • hayattan tek beklentim. hatta yedikten sonra ölmeye bile razıyım. mezar taşıma şu şekilde yazın; bonfilesini yedi ve gitti.
  • suyunu nasıl salmadan lezzetli bonfile yapabilirim diyorsanız size cevap olarak fırında pişirmek diyeceğim. bonfileyi yiyeceğiniz kadar kasaptan bütün alın. 700 gr'lık bütün bonfile dediğiniz zaman size 700 gr'lık kesilmemiş bir bonfile verecektir. bunu hiç dilimlemeden döküm tavada her yanını 1'er dakika mühürleyin. sonra olduğu gibi, önceden 180 derecede ısıtılmış fırında 30 dk pişirin. 30 dk'da orta-iyi pişmiş bir bonfile çıkacaktır. çıkardığınız bütün bonfileyi, mutlaka 5-6 dk dışarıda bekletin. daha sonra iyi bir bıçakla dilimleyip servis edin. içinin pespembe olduğunu görecekseniz ve lokum gibi ağzınızda dağılacaktır. afiyet olsun
  • türkiye’de en makbul ve değerli kabul edilen parçadır. bana hiçbir zaman antrikot ya da kontrfile’den daha güzel gelmedi. evet, yumuşak olmasına yumuşak, ama yağsız olması sebebiyle yavan ve görece aromasız, lezzetsiz.

    sonra yurtdışına gidip geldikçe bir aydınlanma geldi. ve latin amerika’da yaşamaya başlayınca inek etini anladım. bonfile konusundaki görüşümün de sadece bana ait bir kanaat olmadığını gördüm. burada bonfile, “değerli” parçaların arasında en ucuz olanı. kilosu antrikotun yarısı kadar.

    koyun etinin aksine, inek etini ızgarada pişirerek tüketmek, türk yemek kültüründe olan bir şey değil. sonradan batıdan öğrenilmiş. ve henüz bu kültür bizde gelişmemiş. yerli hayvanlarımız zaten ızgaraya uygun olmayan, eti yüksek miktarda kolajen içeren ırklardan oluşuyor. üstüne pişirmeyi de bilmeyince, yenebilecek sertlikteki tek kesim bonfile oluyor. referans alıp kıyaslayacak daha iyi bir şey görmeyince doğal olarak güzel zannediyoruz.

    imkanı olan et meraklılarına tavsiyem, arjantin ya da meksika’da güzel bir et restoranına gidip orta-az pişmiş bir antrikot (ribeye) söyleyin. sonra önyargılarınızı bir yana bırakıp o “kanlı” eti bir tadın. (merak etmeyin aslında kan değil o, albumin). türkiye’de son zamanlarda popüler olan steakhouse’ların tam bir şaka olduğunu, iki et arasında hiçbir alaka olmadığını göreceksiniz.

    doğru teknikle yetiştirilmiş doğru ırklar olmadıktan sonra inek eti ızgara olarak yenmez. yüzyıllarca yememişiz zaten. kaynatmışız, çünkü bizim ırklar buna uygun. ama moda öyle güçlü ve etkileyici bir şey ki, kuru, sert ve lezzetsiz bifteklere bir ton para ödüyor, çok beğenmiş gibi yapıyoruz.

    aslında türkiye’de ızgarası çok iyi olan bir et var, kuzu eti. yine çok lezzetli olan kebaplarımızın da kaynağı o zaten. kuzu pirzola dururken dana bonfileye para vermek kadar anlamsız bir şey yok.
  • sanırım tavuk için olanı çıkmış bunun. her menüde bir tane var. tamam dana bonfile diyince dana bonfile yerine üç kuruşluk kuru et geldiğine de çok şahit olduk da tavuk bonfile ne arkadaş? yakında rafadan inek yumurtası da satmaya başlar bu arkadaşlar.
  • az pişmişi makbul olan yiyecek çeşidi. ancak kollesteroldü, aidsdi deyerek her zevki burnumuzdan getiren rabbim bunun için de cysticercus bovis'i tasarlamıştır. (bkz: tenya)
  • t-bone steak'in en az olan tarafı ile hala kızı şeklinde akraba olup, antrikotların ise en ince tarafı ile teyze kızı kısmından bağlantısı bulunan, ancak uzman kasaplarca ve uzman bıçak darbeleri ile çıkarılabilen danaların en yumuşak, sulu ve lezzeti bol et kısmıdır.

    dana yaşlandıkça bu etin tadı hafif kekremsileşir. o nedenle genç danaların eti daha makbuldur. ortalama bir danada topu topu yalnızca 3kg'lık bonfile et bulunur. bu nedenle de pahalıdır.

    bu 2-3 ya da 4kg aralığında bulunan bonfile etin en yahşi kısmına eye fillet, ya da cam göbeği, ya da bizim yerli etçilerin taktıkları lakapla lokum denir. türkiye'deki kasaplardan bu eti satın alabilmek imkansızı başarmakla eş değerdir. bilmezler çünkü.

    hayvanı parçalarken kaburganın altındaki tüm bölgeyi bonfile diye tezgaha koyarlar. migros'a mesela gidin bakın. gerçek bonfile etin çapının büyüklüğü en fazla 10-12 cm olmalıdır. oysa orada 20 santim çaplı dinozor yavrusundan alınmış gibi duran dev bonfile parçaları göreceksinizdir.

    2013 mart'ında gerçek bonfile satan gurme kasaplarda bonfile etin kilosu 100 tl komşuluğundadır.
  • pişmiş halinin mutlaka pembe olması gereken et çeşidi, buyrunuz harika bir tarif;

    1,5 kg bonfile bütün olarak alinir. pyrex'e butun olarak yatirilir. sığmayacağından ikiye kesilmesi gerebilir, paniklemeyiniz. etin bir yüzüne 1 paketin yarısı miktarda tereyağı sürülür ve önceden ısıtılmış fırına verilip, 200 derecede 12 dakika pişirilir. daha sonra fırından alınıp diğer tarafına tereyağı sürülür ve 12 dakika bu taraf pişirilir. tekrar fırından alınır ve diğer tarafı çevrilerek 1 çay bardağı kırımızı şarap üzerinde gezdirilir ve az miktarda tuz ilave edilir. yaklaşık 6 dakika daha pişirilir. etin ortası mutlaka ve mutlaka pembe kalmalıdır. ince dilimler halinde kesilerek afiyetle yenir. yanında karamelize edilmiş soğan ve patates şahane olur. afiyet olsun.
  • ingilizcesi tenderloin olarak adlandırılan et parçası
    http://www.turgutuzer.com/images/bks.jpg
  • fransızca "bon" ve "filet" kelimelerinden türetilmiş, iyi et anlamında tamlama. ne var ki, bunu fransa'da kullanmaya çalışırsanız, yüzünüze bön bön bakarlar.
hesabın var mı? giriş yap