• dün gece yanlışlıkla buna başladım, evet yanlışlıkla. ilk bölümü bir izledim, aman tanrım didim sözlük. tam 10 bölümü aralıksız gömdüm. son iki bölümü de az önce izleyerek bitirdim, bu müthiş animeyi.

    zamanda geriye gidip bir şeyleri değiştirmeye çalışan hikayeler gördüğümüz zaman "ehe ehe bu kelebek etkisi olmuş, öf bu çakma şeyi mi izleyeceğim" etkisinden artık milletçe kurtulmalıyız. çünkü ben de böyle düşünürdüm ve bu animenin konusunu duymuş olsaydım kesinlikle izlemeyecektim, eh bu da bana zarar olacaktı.

    ayrıca bu anime dedektif hikayelerinin yaptığını yapmaya da çalışmıyor. izlerken düşünmeyen yoktur, eminim ki hepimiz tek bir kişiden şüphelendik, bu gözümüze sokulduğu için oldu muhtemelen. hatta benim gibi ilk bölümlerden fark edenler oldukça fazla, anime sitelerinin yorumları böyle fikirlerle dolmuş zaten. gözümüze sokulmasının da bence bir sebebi var; suçlunun kim olduğunu düşünerek bu animeyi izlemeyin. biz size başka şeyler anlatmaya çalışıyoruz.

    bir izleyicinin yorumunda görmüştüm internette araştırırken; bu anime insanların nasıl manipüle edilebildiğini anlatıyor demişti. çok da mantıklı bir yorum olmuş. kendinizi satoru'nun yerine koymanız gerekiyor, 29 yaşında olmanıza rağmen 11 yaşındaki psikolojinizden sıyrılamıyorsunuz ve insanlar bu küçük çocukları maalesef istedikleri gibi yönlendirebiliyorlar. 29 yaşındaki bilincine sahip olan küçük satoru'nun bu tip oyunlara kanmayacağını düşünürsünüz ancak kazın ayağı öyle değil tabii ki.

    kendimi o kadar sorguladım ki, biz bile etrafımızda olan şeylerden neleri fark etmiyoruz kim bilir. kimler bizi ayakta uyutuyor, kim bilir...

    bu animeyi bunları düşünerek izlemeniz gerekiyor. bir yandan da, kelebek etkisi konusuna gelecek olursak, oldukça başarılı aktarmış anime bu konuyu. 12 bölümde yapabildiği her şeyi yapıyor. bağlantılar oldukça başarılı. karakter ayrıntılarına girmiyorum bile. satoru'nun ağlayacak gibi olduğu her anda gözlerim dolmadı diyen, net yalan söylüyordur. çaresizliği, mutsuzluğu, yalnızlığı iliklerinize kadar hissettiriyor bu anime. bunların yanında durup dururken güldüğünüz saçma sapan yerler de var tabii. (bkz: aptal mısın) bu cümleyi hiç bu kadar sevmemiştim.

    sonuç olarak; izleyin izlettirin efendim.
  • ilgi çekici bir anime, su gibi akıyor bölümler. izlerken bir ara kendi çocukluğuma dönsem, o zamanlar farketmediğim neleri yakalardım diye düşündüm.
  • dram, gizem ağırlıklı bir anime olsa da ara ara çok güldürmüştür.

    --- spoiler ---

    neredeyse anime bitene kadar kenya'dan hep bi şüphe ettim. halinden mi tavrından mı bilemem ama sonunda beni fena utandırdı velet.

    --- spoiler ---
  • fenaymış bu be. son dört bölümünü peş peşe şu yalnız pazar akşamında izlediğim, 11.bölüm jeneriğinde görülmeyen fujinima satorusuna dualarda bulunduğum, jenerik müziğinin türkçe çevirisinde eksik bir şey sözlerine yüklediğim anlamı bulduğum, sonunu o kadar da beğenmesem de "airi-kun sen bunu hak ediyorsun kız" dediğim, bir yalnız pazar akşamında bir yandan ülke yanıyor mu yanmıyor mu belli değilken sessizce kendi halime ağlamama vesile olmuş, anafikri olan dostlar iyidir kısmını kimimin kimsemin olmadığı olabilenlerin de yüzünü göremediğim şu şehirde ilk defa bir yardımcı alkole ihtiyaç duyduracak bir anime olmuştur kendisi.

    kişisel tanımı geçersek de, 11.bölümde her bir şey anlaşılıyor, 12. bölümde de veda bölümü hüznü duygu yoğunluğunu gömmüşler. adamsınız sevgili caponlar.

    gençler ya bildiğiniz benzer kafada anime var ise mesaj atsanız ya.
  • 8 ocak'ta ilk bölümü yayınlanacak, psikolojik, doğaüstü, seinen türündeki anime. kış sezonunun izlenebilir animelerinden biri olacak gibi duruyor. izlenebilirden de öte içimde güzel olacağına dair bir his var. ölümleri ve felaketleri engellemek için geçmişe gidebilen kahramanın bir kazaya karışıp üzerine bir cinayetin yıkılmasını konu alıyormuş. mangası fena yorumlar almamış ama ben animeden aldığım zevki azalttığı için genelde animesi yapılacak mangaları okumuyorum. yani okuyup da iğrenç bir şey olduğuna da karar verebilirim ama böyle işi şansa bırakmayı seviyorum. başka da ilgimi çekebilen yeni bir anime yok gelecek sezonda, noragami ve one-punch man'in de bitişiyle karanlık günler bizi bekliyor.
  • --- spoiler ---

    güzel olmaya güzel anime, izlerken de gayet zevk aldım ama sanki bu anime efsane olacakken bir şeyler eksik kalmış da olamamış gibi. örneğin; katil örtmenimizin neyi neden yaptığını, karakterini anlayamıyoruz. öyle olunca da havada kalmış hissi veriyor. misal, çocuk öldürme konusunda o kadar kararlıydın, planlar yaptın, sonra satoru komaya girdikten sonra niye 180 derece değiştin? komadayken traş etmek de neyin nesi? peki finaldeki ah satoru sen yoksan ben de yaşayamam deyip az daha kendini aşağıya bırakmak? keşke 12 bölüm değil de biraz daha uzun olsaydı da karakterleri tanıyabilseydik. bir sözüm de sana kayo. kızım sen manyak mısın? hiromi nedir allasen? kenya olsa hadi bi nebze anlicam.

    bir de allah aşkına satoru'nun annesi bana yemek yapsın ne güzel yemekler yapıyor o öyle. yemekli bir bölümünü izledikten sonra hızımı alamayıp yemek yapmaya kalktığımı hatırlıyorum. ama yaptığı şeylerden sadece pirinç pilavını tutturabildim. hiç yoktan iyidir deyip kendimi alkışlarla yerime uğurluyorum.

    ayrıca kapanış şarkısı çogzel (kalp kalp kalp) dinleyin.

    eğer bu animeden hoşlandıysanız steins gate'e taparsınız deyip sizi oraya alalım.

    --- spoiler ---
  • 12 bölümlük film tadında akıcı bir seinen anime. genel olarak gergin bir atmosfere sahip, duygu yoğunluğu da çok yüksek.

    --- spoiler ---

    geri sarımın satoru'ya hep zarar verdiğini söylüyordu ilk bölümlerde kendisi. bir şeyleri yoluna koyarken, kendisi eksik kalıyordu şehirden. kısaca kendi yaşanmışlıklarından feda ederek başkalarını kurtarıyordu satoru, bunun da farkındaydı. baştaki kaza, ve hastanede uyanması, en son gireceği komanın habercisiydi bana göre. kurtardıkları ölçüsünde yok oluyordu. yine de kurduğu dostluklar buna değerdi ona göre.
    beni en çok etkileyen sahne çöpte hediye eldivenleri gördüğü andı. bir an gerçekten her şeyden vazgeçecek sanmıştım.

    --- spoiler ---

    çok beğendim seriyi, zaten çabucak bitti çünkü olayların içine ustaca dahil ediyor izleyiciyi ama yine de kafada cevaplamadan bıraktığı tüm sorular ufak bir rahatsızlık hissi veriyor.
  • bu kadar geç izlediğim için üzüldüğüm anime. yaklaşık 2 yıl önce biri önermiş, ben de listeye almışım ama bugüne kadar dönüp de tekrar bakmamışım ne yazık ki.

    eleştirilebilecek kısımları var elbette; fakat bu kısımlar önceki entrylerden okuduğum kadarıyla yazılmış olduğu için tekrara düşmeyeceğim. benim değinmek istediğim mevzu, animenin bende yarattığı farkındalık ve sabahın 5’inde hasıl olan, geç kalınmış bir pişmanlık.

    hinazuki’nin beni ağlatan hikayesini izlediğimde aklıma ilkokuldaki sıra arkadaşım geldi. kısacık saçlı, pasaklı, asosyal, agresif bir kızdı. hiçbir zaman iyi anlaşamazdık, neredeyse her gün tartışırdık; onunla aynı sırayı paylaşmayı hiç istemememe rağmen öğretmen yerimizi de değiştirmezdi.

    ellerinde, kollarında, boynunda, bazen de yüzünde yara izleri veya morluklar görürdüm. bir gün çekinerek neden sürekli yara bere içinde olduğunu sordum. o teneffüste bana hiçkimseye anlatmadığı öyküsünü anlattı.

    anne babası boşanmış, babası ve büyükannesiyle yaşıyormuş, annesi de ara sıra ziyaretine geliyormuş. büyükannesinin sürekli onu dövdüğünü, hatta kolunda sigara söndürdüğünü filan söylemişti. annesi de gelip bunu gördüğünde hiç sesi çıkmıyormuş herhalde. belki daha fazlasını da anlatmıştır ama bu kadarını hatırlayabiliyorum.

    duyduğumda üzüldüm tabii, ona karşı yumuşadım. bir anlaşmazlık olduğunda onu kırmamaya çalıştım, tartışma çıkmasın diye elimden geleni yaptım. yine de bir yere kadar sabredebildim ve o noktadan sonra yaptıklarım pişmanlığımın kaynağını oluşturuyor.

    ona iyi davranmama rağmen bana bağırmaya, kavga çıkarmaya devam etmesi ve bir ara işi fiziksel şiddet boyutuna getirmesi sebebiyle sabrım taştı ve ben de saldırganlaştım. aslında ailesinden şiddet görmediğini, dikkat çekmek için kendine zarar verdiğini söyledim. duyar duymaz ağlamaya başladı tabii; ama ben o kadar kibirli ve acımasız bir çocukmuşum ki o sefer yumuşamadım gözyaşlarına, bu sözlerimi hak ettiğini düşündüm.

    o olaydan sonra ona karşı büyük bir nefret ve tiksinti hissettiğimi hatırlıyorum, halbuki hissetmem, yapmam gereken çok daha farklı şeylerdi. keşke bana anlattıklarını öğretmenle ve ebeveynlerimle paylaşsaydım. keşke ona o sözleri hiç söylemeseydim. keşke bir şekilde geçmişe dönüp satoru’nun hinazuki’yi kurtardığı gibi onu kurtarabilseydim.

    şu an nerede ve nasıl olduğunu bilmiyorum, umarım iyidir ve beni affedebilmiştir. özür dilerim.
  • --- spoiler ---

    nedenini bilmiyorum ama mangadaki yashiro'nun hikayesininin çok önemli kısımlarını atlayıp sadece hamsterdan bahsetmişler. televizyonda yayınlamaya uygun bulmamış olabilirler diye düşünüyorum. on iki bölüme sığdırabilmek için yapmışlarsa da anlam veremedim çünkü animeden adamın sadece insanların kafasında örümcek ağları gören, okuduğu bir hikayeden çok etkilenmiş bir adam olduğu anlaşılıyor. oysa mangada aslında onun da yaşadıklarını görüyoruz ve bence bu hikayeyi sadece kötü olma amacıyla yaratılmış bir karaktere kıyasla daha ileriye taşıyor. yashiro'nun hikayesini merak edenler manganın 32. sayısını okuyabilirler, gelecek bölüme dair bir spoiler içermiyor. 12. bölümde bu hikayeyi anlatmazlarsa tabi ama çok küçük bir ihtimal, bir bölümde tüm hikayeyi bitirmeleri gerekiyor çünkü.

    kayo'nun hiromi'yle evlenmesi biraz yüreğimi burktu. ''baka nano?'' demek istiyorum buradan kayo'ya.
    --- spoiler ---

    boku dake ga inai machi gaiden adıyla da bir spin-off manga yayınlanmaya başlayacakmış temmuz 2016'da. mangada anlatılmayan ekstra hikayeler içerecekmiş. umarım ''su akarken testiyi dolduralım.'' mantığıyla yapmıyorlardır da mangada anlatılmamış detayları içeren güzel bir şey olur.
  • kayo'ya mi yoksa onun hikayesinin gerçekliğine mi daha çok üzüldüm içim acıdan burgu makarna gibi buruldu kararsızım.

    --- spoiler ---
    evet belki katili herkes başından tahmin ediyor-tıpkı ahmet ümit romanları gibi, asla sorgulanmayan üstüne gidilmeyen klişesi.

    --- spoiler ---

    yine de çocukluğun masumiyeti, sabah sıcak bir kahvaltı bulma lüksü... sıcak bir banyo.. o kadar iyi yansıtılmış ki..
    kesinlikle izlenebilir keyifli bir anime.
hesabın var mı? giriş yap