• herhes bok yapar.sokakta yururken gordugumuz insanlar.aa ne kadar guzel dedimiz hatunlar.herkes kakasini yapar.ama bunu saklarlar.neden?kaka yapmak her insanin bir ihtiyaci.sokak ortasinda yururken benim karnim acikti diyebiliolar.ama kakam geldi su lokantaya giriyimde bokumu yapiyim demiyolar sokak ortasinda.kakamizi saklamamaliyiz diger insanlardan.kakalarimizi birlestirip yeni bir guc yaratmaliyiz.
  • bi yerimden cikarasiya kadar 5 kere 'dikkat makinenizi bu kapagin altindan tutarak kaldirmayiniz' i okutan olay (bkz: sizin makineniz)
  • sevgili sozlukculer usenmedim arastirdim bir insan hergün ortalama 100~250 g siciyomus. her hafta 700~1750 g.
    gotten bir senelik bok cikisi 36.4 ~ 91kg imis. ve insan yasami boyunca ortalama 2,548~6,370kg siciyormus.
    evet liv tyler de bu kadar siciyo.
  • köfte boku: koyu renk suda hemen batan bok

    meyve boku (armut falan): girintili cıkıntılı olan tahris edici adamın anasını aglatan bok

    yesillik boku: degisik renklerde ortaya cıkan yapımı kolay suda dengede kalan bok

    karpuz boku: karpuz boku diye bisi yoktur, karpuzun %95'i sudur
  • çok gizemli bir olgu bence. ne yersen ye aynısı çıkıyor ya. bu yüzden maydanoz ve domates kabuğuna saygım var. kendilerini ezdirmiyorlar. aslında kankam daha iyi bilir ama bence hüzünbaz bir yanı da var bu yüzden. 1 hafta makarna da yesen aynı bok, sushi de yesen aynı bok, müsli de yesen aynı bok. zengin olsam sıçmazdım mesela, moralim bozulurdu "üç kuruşluk adamla aynı şey içimden çıkıyor mınıskim." diye. altın tozu falan yutardım yemeklerle birlikte. aynı bağlamda fakir adam da "jambon da yesen yarramı da yesen aynı boku sıçıyoruz len eheuheu" diyebilir. fakir adam musluktan doldurduğu suyun klorunun çözelmesini beklerken zengin adam evian yudumlayabilir, ama kaçış yok, bok hala aynı. yani bok deyip geçmemek lazım mazlumun yanında. daha halktan. o yüzden sempatim var.

    gerçi ben sıçınca moralim de bozuluyor. düşünsenize, her evde bir tuvalet var. hepimiz resmen sıçıyoruz. sıçmadan olmuyor. sırf sıçalım diye bir taş tasarlanmış, bildiğin özel tasarımlı koltuk var bokumuzu içine en rahat şekilde bırakmamız için. denizdeyken sıçmak yasak olsa da denize sıçabilmemiz için bir altyapı mevcut. adamlar yapmış. sıçmıyor olsaydık, tuvaletler ve banyolar olmazdı, odalarımız da daha büyük olurdu. banyolar duşakabin ve lavabodan ibaret ufak odacıklar olurdu.

    dedim ya moralim bozuluyor. ne kadar ilkel olduğumuzu fark ediyorum. ter olarak atamıyoruz, buhar olarak atamıyoruz. atmamız gerekiyor. işeyerek atmaya bile razıyım oysa ama yok. hatta regl gibi ayda 1 sıçmayı da kabul etmeye hazırdım ama yo. her gün sıçıyoruz, sıçmak zorundayız. bir insan 2 gündür kokutmamışsa, biliyoruz ki ya basur olmuş, korkusundan tutuyor, ya da kabız.

    ve kokuyor maalesef. nasıl kesif bir koku. osuruk da aynı kaynaktan geliyor, insan osuruğunun kokusunu sevebiliyor ama bok kokusu öyle değil. düşer düşmez sifona asılıyorum. bu yöntemle misafirlikte de rahatça sıçabiliyorum; üstelik hemen sifon çektiğim için çişimi yaptığımı sanıyorlar. yeri gelmişken püf noktası olarak düşelim bunu da. lazım olabilir. kokusu kötü ama dediğim gibi. kendi bokumun kokusunu bile çekemiyorum, başkasınınki işkence geliyor. "sıçmaman mümkün mü?" diyesim geliyor ama, yok ki öyle bir şey. n'apsın zavallı.

    ve bir o kadar da şahsiyetli. ne yersen ye bok aynı çıkıyor ama, bi bozuk şey ye, ne bileyim bi üşüt, bak nasıl tavrını koyuyor, hayatı nasıl dar ediyor. bok fantezisi yapanları anlıyorum, gerçekten kutsal bir şey. öyle olmasa bu kadar düşündürmezdi beni. bu bile mucizevi.

    insanlar sıçtığı sürece evrimin tamamlandığına inanmayacağım. warren buffett da mr. eko da aynı boku sıçtığı sürece insanların eşit ve birbirinden farksız olduğunu bileceğim.
  • "ama o da sıçıyor aslında" diyerek sevgiliden soğumayı ve tiksinebilmeyi sağlayan artık madde.

    erzurum soğuğunda sımsıcaktır,sarılıp yatmak istersiniz.
  • ayni anda bir cok duyguyu icinde barindiran super kelime. ayni soruya bu kelimeyi kullarak cok farkli hallerinizi anlatan cevaplar verebilirsiniz. ornegin;

    -nasilsin?
    -bok gibi*

    -nasilsin
    -bokumsu*

    -nasilsin
    -boktan hallice*

    ayni kelime hayir anlaminda da kullanilabilir. ornegin;

    -yarin bulusur muyuz?
    -bok*

    yine bu super kelime, kinaye, tevriye ve istiare isimli edebi sanatlari uygulamak icin de kullanilabilir. ornegin;

    -ben jimi hendrixten iyi gitar calarim.
    -bok calarsin.*

    -hayatim yemek nasil olmus.
    -bok gibi.**

    bok cok anlamli, guzel bir kelimedir. sadece diski degildir, bir bosaltim yolu olarak bakmamak, argo deyip gecmemek gerekir. sifonu cekiniz, yoksa arkanizdan aglar.
  • çoğu insanın üretim adına ortaya çıkardıklar tek ürün
  • üzerinde(fiziki olarak değil) düşünülmeyen fakat önemli sonuçlara mazhar, üretici kişiye göre katı ve sıvı gibi farklı hallerde bulunabilen atık.

    vücuttan atıldığında, kesif bir koku ile birlikte rahatlama hissi veren bok; binlerce yıldır ki insanoğlu eminiz varolduğundan beri sıçıyor, toplumların ilgi odağı olmakla birlikte(?) ekosistem açısından da kayda değer verilerle karşımıza çıkmaktadır.

    örnek olarak istanbul'u ele alacak olursak;
    bu koca tarihi şehirde -kesinlikle çok daha fazla olduğunu bilmemize rağmen, resmi verilerden hareket etmenin doğru olacağı düşünülerek- 2000 sayımına göre 5.088.535 erkek ve 4.930.000 kadın yaşamaktadır. ortalama anatomiye sahip bir erkeğin günlük sıçım miktarı 250 gr olup, yine ortalama bayanlarda ise("kızlar sıçar mı abi" düşüncesi ile yıllarca bu işi yaptıklarını düşünmemiş olsak da) 150 gr dolaylarındadır. dolaylarındadır dedik, çünkü bu işi hakkı ile yapanların olduğunu da gözardı etmemek gerekmektedir.
    ortaya çıkan rakam korkutucudur; erkekler günde 1272 ton bok üretirken ki bu rakam bütünün %63'ünü oluşturmaktadır, 740 ton boku da kusura bakmasınlar ama bayanlar üretmektedir.(valla rakamları minimize ettim ama sizin de maşallahınız var!!!)
    görüldüğü üzere yaklaşık 2012 ton bok, üretim fazlası olarak bir yerlerde durmaktadır.

    işte rakamlarla bok...

    son olarak, bahse konu madde, akla bazı önemli ama çarpıcı sorular getirmektedir;
    - metan ve alüvyon açısında zengin olan bu atık, doğaya nasıl bırakılmaktadır?
    - geri dönüşüm, bok böceğinin katkıları haricinde mümkün müdür?
    - topluma az sıçmayı öğretmek mümkün müdür?
    - bu kadar bok nereye gitmektedir?

    kabuller;
    - kabızlık, ishal, obezite gibi yan istatistik verileri ihmal edilmiştir.
    - lifli yiyecek tüketiminin çok az olduğu bilinmekle birlikte, miktarlar lifli yiyecek tüketimi sonucunda atılan değerler üzerinden ele alınmıştır.
  • cumle icinde kullanildiginda olumsuzluk belirtir. bir nevi turkce'deki "not". orneklerle inceleyelim:

    "you can swim here"*
    "you can 'not' swim here"*

    "burada yuzersin"
    "burada 'bok' yuzersin"

    iste almanca'daki "nichts", ispanyolca'daki "no", rusca'daki "nye" kisaca hint-avrupa dillerindeki olumsuzluk belirten sozcuge (turkce'de cumleler genelde fiile "me/ma" eklemekle olumsuz yapilir) "dogal yoldan" karsilik gelir. karsilastiralim:

    "bence o adam her seyi biliyordur"
    "bence o adam her seyi 'bok' biliyordur"
    "bence o adam her seyi bilmiyordur"
hesabın var mı? giriş yap