• almayı düşünen arkadaşlar olursa diye biraz uzun anlatacağım. bu nedenle çok da vakit kaybetmek istemeyenler, en sonraki artıları eksileri kısmını okuyup geçebilirler. bu arada bahsedeceğim versiyon e89 kasa 2. nesil z4'tür.

    bmw'nin 2 kişilik spor otomobilidir. memleketimizde 2 kişilik otomobillerin araçtan sayılmaması hasebiyle çoğu kişi için bir seçenek değildir. bununla birlikte fiyatının da düşük olmaması sonucunda yollarda çok fazla görebileceğiniz türden bir araç değildir. haliyle bu aracı kullanıyorsanız dikkat çekeceğini bilin. bu araçtan daha pahalı otomobiller dahi z4 kadar dikkat çekemeyebiliyorlar. kısacası bakılmaktan rahatsız olacaksanız almanızı tavsiye etmem.

    araç hard top cabrio olarak kısıtlı seçeneklerden birisi. diğer seçenekler e93 3serisi, mercedes slk, mercedes slc, f33 4 serisi. bildiğim kadarıyla başka bir seçenek kalmıyor. tabii yine mercedes'in sl serisi falan var ama onlar yakın fiyat bandında değiller. hardtopun güzel tarafı daha güvenli ve yalıtımlı olması iken kötü tarafı da tahmin edebileceğiniz gibi araç ağırlığını arttırmasıdır. araç 2 kişilik olmasına rağmen 1500 kilonun üzerinde. bu da performans ve yakıt ekonomisine olumsuz katkıda bulunuyor.

    aracın konforuna gelecek olursak her spor otomobil gibi konfordan yoksun. bilhassa 19 inçlik jantlar ve run flat lastikler ile bozuk zeminde hız arttıkça oldukça fazla yol gürültüsü alıyor. otobanda kullanırken yol gürültüsü sorunu yok. cabriolet bir araç olması sebebiyle rüzgar yalıtımı da pek iyi değil. 100km/h'nin üzerinde rüzgar sesi girmeye başlıyor. bunlara yol gürültüsünü ve egzoz sesini de ekleyecek olursanız pek de cruise aracı olduğu söylenemez. ancak müzik dinlemeyi seviyorsanız üzerinde bulunan harman/kardon logic 7 ses sistemi bütün dış gürültüleri bastırabiliyor :) araç yere yakın haliyle ve tümseklerden geçerken de durur vaziyette geçmeniz lazım. bu sebeple zaten dikkat çekici bir arabanız da olduğunu düşünürsek sabırsız sürücülerin tacizlerine hedef oluyorsunuz.

    tabii bu konforsuzluklar performanslı sürüşte kendisini pozitiflikler olarak gösteriyor. araç yoldan neredeyse hiç kopmuyor. cabriolet bir araç olmasına rağmen virajlarda şasenin burkulması rahatsız edici bir boyuta ulaşmıyor. ancak aracın burnu oldukça uzun olduğu için yolu iyi tutmayan veya yanlış frenlemenin yapıldığı virajlarda önden kayma yaşanabiliyor. burada tabii ki lastik seçimi önem arz ediyor.

    aracı üstü açık kullanırken rüzgar rahatsız edici seviyeye ulaşmıyor. yalnızca 80-90'ları geçtiğinizde kafanızın tam tepesinde bir hava akımı oluşuyor. onun dışında içerideki hava akımını gayet iyi kesmişler. alçak bir araç olmasından mütevellit üstü kapalıykenki içerideki klostrofobik hava üstünün açılmasıyla insanda bir ferahlama hissi uyandırıyor. bu arada arka koltuk kavramı olmadığı için her yapıdaki insan rahatlıkla sığabilir. bana göre hacim olarak en rahat bmw. ancak aracın alçak yapısı dolayısıyla inip binme biraz sıkıntılı. bu nedenle kilolu bir insansanız sizi biraz zorlayabilir.

    üstü açılan bir araçta ne kadar önemli sizin için bilmiyorum ama bagaj hacminden d biraz bahsetmek istiyorum. litre olarak değerini hatırlamıyorum ama üstü kapalıyken 1 en büyük boy bavul 2 çanta ve 2 torbayı alabilecek büyüklükte. yani iki kişi seyahate çıkarken sizi üzmeyecektir. üstü açıldığında ise 1 kabin bagajı, 2 çanta ve belki bir de torba ile yetinmek zorundasınız.

    aracın içerisinde pek saklama gözü yok. kapının yanındaki gözler çok büyük değil. onu dışında kolçağın altında orta seviye denilebilecek bir alan, orta konsolda küllük kısmı ve göğüste eğer navigasyon yoksa orta büyüklükte bir cep var. torpidosu da pek büyük sayılmaz ama birkaç eşyanızı alır.

    motor ve şanzımana gelecek olursak 2.0i 184ps, 2.8i 245ps, 3.5i 306ps ve 3.5is 340ps olmak üzere 4 motor seçeneği ve 8 ileri zf ile 7 ileri dkg opsiyonu bulunmaktadır. bildiğim kadarıyla dkg 3.5i'de opsiyonelken 3.5is'te standart olarak gelmektedir. şahsi görüşüm, kullanmamış olmakla birlikte, 2.0 motoru pek düşünmemenizdir. çünkü spor otomobil kullanıyorsanız, diğerlerinden biraz hızlı olmasını beklersiniz. bu 184'lük motorla bir 3.20d sizi rahatlıkla geçebilir. ama bu tabii ki bir tercih meselesidir; üstünüzü açıp tırıs gitmek sizi mutlu edecekse haliyle yüksek güce de ihtiyacınız yok.

    benim kullandığım 3.5is versiyonu. bu nedenle biraz daha detayına inmek istiyorum. bu aracın motoru 3 litre. metrik birimle 335 beygir gücünde. ps - hp farkına ilgisi olan arkadaşlar bakabilirler. eğer 1 senelik falan şoförseniz, bu versiyonu tercih etmemenizi öneririm. esp ile bile dizginlemek zaman zaman zor olabiliyor. araç comfort modundayken daha yumuşak ve vitesler alt devirlerde değiştiriliyor. 7. vitese düz yolda 70km'den itibaren geçebiliyor. bunun güzel bir ekonomi getirdiğini düşünebilirsiniz. aslında amaç da o. ama 3 litre turbo motorda şehir içinde ekonomi pek söz konusu olmuyor. 1 depo benzin ile şehir içinde 400-450 km gidebiliyorsunuz. araç 80-90 km arasında 6-7 lt'ye kadar yakıtını düşürüyor. 160 km ve üstünde ise 1,3 motor bir araçtan bile daha az yakıyor (az dediğim 15 lt falan ama o hızda 1,3 18-19 yakıyor). mtv'yi konuşmayalım bile.

    yüksek hızda oldukça güven veriyor. yola yapışıyor ve virajlarda tahmin ettiğinizden rahat dönüyor. 0-100 denemedim ama launch kontrol ile 4.8'i yakalayacağından şüphem yok. dönüşlerde gaza ani yüklenirseniz neredeyse esp kapalı gibi arkasını salıyor. hatta düz yoldaki hızlanmalarda bile arkası salınıyor ama esp güzel topluyor aracı. ara hızlanmaları gayet güzel. yanınızdakinden anında kopuyorsunuz ve frene basmadığınız müddetçe yetişmeleri de pek mümkün değil. egzoz sesi çok güzel. 3.5is'nin stok egzozu diğerlerinden farklı. biraz daha akustik bir sesi var. gazı kapattığınızda araç gücüne yakışır bir şekilde böğürüyor ve gerçekten bir spor otomobilde olduğunuzu hissettiriyor.

    son tahlilde, benim tek arabam olmasına rağmen işin aslı ikinci araç olmaya daha uygun. hafta sonu gezmesi yapıp temiz hava almak için çok güzel ama günlük olarak alışverişe gidilecek bir araba olduğunu söylemek abesle iştigal olur. eğer ki bu konseptte bir araç alacaksanız (audi tt, mercedes slk - slc), seçiminiz kesinlikle z4 olmalı; çünkü gerçekten en yakışıklı olan seçenek z4. gerçek kullanırken yüzünüzde bir gülümseme yaratıyor ve koltuğuna oturmayı özlüyorsunuz.

    eksileri: yakıt, az saklama gözü, düşük konfor

    artıları: motor sesi :), güç, tasarımı, az kişide olması.
  • çocukluk hayalim idi, bir anlık çılgınlık ile gerçeğe çevirdiğim. kırmızı renkli e85 kasa 3.0i modeline sahip olduğum roadster.

    e85 kasanın birçok parçası e46 kasalar ile aynıdır. telefonda parça kodu sorarsınız, x+100 tl işçilik denir, arabayı görünce o fiyat x+1000 tl oluverir.

    çevrenizde bir anda size miras kaldığı düşünülür bu araba ile görününce. daha az tanılan çevrelerde adınız hırsıza çıkar. amk arabası clio parasında ama zannediyorlar iki milyon lira.

    eşiniz ile rahat gezemezsiniz, eşiniz yollu, siz gavat oluyorsunuz dışardan bakınca. ışıklarda karıma yan bakan, inip dövdüğüm adamın davası hala devam ediyor.

    herkes ama herkes götünüze yapışıp selektör yapar, "abi bi gaz aç hele görelim nasıl gidiyor" diye.

    her yere park edemezsin, kedi gelir tenteyi tırmalar, ayı gelir dibine yanaşır, öküz gelir ön çamurluğa oturur selfie çeker.

    böyle dertlere birde arabanın yaşı ve kilometresi sebebiyle ortaya çıkan sorunlar eklenince burnunuzdan gelir, tavan açıkken bile içiniz daralır.

    yirmili yaşlarda, bekar, oto sanayi sitelerinde tamirci kankaları olan erkekler için dönemlik binilebilecek, ortalama bir araba parasına çok daha fazla caka satmak isteyenler için e85 kasası ideal olan roadster.
  • need for speed hot pursuit oynarken en iyi skorlari bu arabayla yapiyorum. insanin kendi arabasini video oyununda gormesi kadar guzel hissettiren bir duygu var mi bilmiyorum. en kotu gunumde bile icine oturup uzerini acip soyle bir dolastigimda kendimi mukemmel hissediyorum. ugruna ek islerde calistigim, bir yil boyunca resimlerine ve craigslist ilanlarina baktigim, aldigim ilk hafta heyecandan uyuyamadigim, ilk birkac gun icinde muzik dinlemek yerine motorunun sesini dinledigim, resimlerini anneme babama internetten yolladigim, kullanirken direksiyonunu oksadigim the ultimate driving machine.
  • bir bmw z4'ten daha guzel bir araba varsa, o da ancak daha yeni model bir bmw z4 olabilir.
  • bir zamanlar hayallerimi süsleyen otomobildi.
    sonra bir gün aldım. ama onu hayal eden kişi geçmişte kalmıştı.
    bu yüzden zenginlik, yıllar önce istediğin bir şeyi yıllar sonra nihayet alabilmek değil, onu en çok istediğin anda şak diye alabilmektir.
  • kapımın önünde duran araba.benim olmaması hüzünlendiriyor tabii.
  • bu araçla ilgili hiç unutamadığım bir anım var.

    amerika'ya okumak için gittiğim ilk yıl kendime california hava koşullarına uygun (üstü açık) bir araç ararken bir galeride kullanılmış bir bmw z4 görmüştüm. satıcı kişiye şu "bmw zet four" ne kadar diye sorduğumda bizde öyle bir araç yok demişti. sonra aracın yanına gidip gösterdiğimde, "bmw zi four" diyerek, türkiye'de ilk+orta+lise+üni toplam 16 yıl ingilizce aldığım eğitimle "z" harfinin nasıl okunacağını öğrenemediğimi bana göstermiş oldu.
  • bu aralar ruyalarimda gordugum, ters bir anima gelirse gidip alacagim araba. tek sorun yasadigim yerdeki* sert kislarda kullanmak icin uygun olup olmadigina karar verememem. ne zaman bir yerde gorsem heyecanlaniyorum ve kalbim gum gum atmaya basliyor. bana bu heyecani en son anaokulunda asik oldugum kiz yasatmisti.

    (bkz: çocuk gibi heyecanlanmak)
  • e89 kasa kodlu ve 2.0 lt 184 hp'lik güncel modelini 4 gün kullandım.

    - karoser dizaynında bence mükemmele ulaşmışlar. roadster bir araçtan beklenen tüm altın oranlar ve dizaynda hiçbir zayıf nokta olmaması gerçekten övgüyü hak ediyor. 2009'dan beri yollarda olan bir araç olmasına karşın taptaze görünüyor. aracın dış ve iç dizaynının iki kadın tasarımcıya ait olması da aracın farklı bir özelliği.

    - iç mekan tasarımı ise yaşını belli ediyor. bu araç için sıradan kalan göstergeler ve iki gösterge arasındaki küçücük tek renkli bilgi ekranı 90'lar rüzgarı estiriyor. bilhassa i-drive opsiyonu yoksa -ki türkiye'deki z4'lerin ekserisi böyle- iyice teknoloji noksanı oluyor iç mekan. benim kullandığım modelde bluetooth bağlantı şansı da yoktu. konsolun plastik aksamı da bu araçtan beklediğimden daha basit görünüyor.

    - tavan mekanizması harika çalışıyor. 19 saniyede aç kapa, 40 km/h'ye kadar. tavan kapalıyken içeriden de dışarıdan da mutlak bir coupe hissi var, hard top araçların genelindeki çirkin bagaj kısmı bu araçta yok.

    - 184 hp kulağa çok gelmese de hissedilen sportiflik çok iyi. motor sesi ve tepkileri beni çok memnun etti. azgın gibi kullanmama karşın 9.6 lt ortalama tüketimi çok iyi.

    - ilginçtir, 18 inç jantlara karşın konfor hiç fena değil. hiç de beklediğim gibi takır tukur zıplamalı bir araçla karşılaşmadım, hatta w205 mercedes c serisi'nden daha konforlu.

    araç çok keyifli, zayıf noktası iç mekan, kalan her yön çok iyi.
  • softtop gibi sikko bir olaya geçiş yaparak sağlam sıçmış araç..

    hardtop’u sesten dolayı bırakıp, softtop’u tercih eden adam, ne hardttop ne de softtop araba kullanmıştır.

    tavan bakımları zamanında ve aksatılmadan yapılırsa, hardttop 10 kat iyidir, çünkü softtop dediğiniz bez parçasına istediğiniz kadar bakım yapın, günün sonunda o bir bez parçası, solacak, kırışacak, lekelenecek, tüylenecek ve hatta yırtılacak.

    hardttop’taki ses olayı da tamamen muhalefetin uydurması. hardttop’ta ses yapma olasılığı olan parçalar zaten softtop’ta da mevcut. softtop’taki ses sıkıntısı ise çok daha büyüktür. sürekli “arkada cam mı açık” diye, kafayı çevirip bakma ihtiyacı hissedersiniz. çünkü felaket dış ses ve rüzgar sesi alır içeriye. 50 bin euro’luk c serisinde de böyle, 500 bin euro’luk s serisinde de bu böyle.

    “hardttop’un hiç mi kötü yanı yok?” olmaz olur mu, var tabii. mekanizma ağırlığından dolayı daha yavaş açılır. bir de yine ağır mekanizma kopup gitmesin diye, üstünü acarkenki hız limiti çok daha düşüktür. güncel softtop’larda 60 km/sa hıza kadar üstünü açıp kapayabiliyorsunuz. hardttop’ta ise 10-15 km/sa, hatta bazılarında aracın durma şartı var.

    hardtop denilen olay her açıdan konfor, softtop ise bakımı zor, dönüşü olmayan kumaş parçası. arabaya 500 bin euro veren adam, altı ayda bir 5-10bin euro para verip tavanı yenisiyle (hatta başka bir renk ile) değiştirebiliyor. hardtop’ta ise bu lüzumsuz bir olay.

    “ağırlık çoh önemli, performansı etkiliyor” diyecek arkadaşlara, şu video’yu izlemelerini tavsiye ederek, cabrio yerine coupe’yi tercih etmelerini öneririm:
    https://youtu.be/ksbclj4ngsq

    imza: hem softtop, hem de hardttop araç sahibi yazar kişisi.
hesabın var mı? giriş yap