• ing. mahalle/sokak partisi. bi yerlerden etrafa muzik yayilir, millet muhabbet eder, barbeque olabilir, hostur.
    stereotipik durumda bir fire hydrant acilmis olur, ve sicaktan bunalmis olan buyuk ihtimalle zenci cocuklar fiskiran suyla oynarlar.
  • dave chappelle'in block party si hakkında tek kelimeyle enfes demek doğru olacak. birbirinden yetenekli müzisyenler içerisinde bir jenny from the block eksik. şaka bir yana, ellerini attıkları her enstrümanı çalabilen tayfayı görüp de özenmemek elde değil. dead prez'in hip hop'u bütün organizasyonun ruhunu ortaya seren sözlerden ibaret. fugees bir tür dream team tanımı.

    konserin ilerleyen dakikalarıyla beraber, sanatçıların konuşmaları da giderek uzamaya, dudaklardan kelimeler gevşek gevşek çıkmaya, gözler kaymaya başlıyor. michel gondry'nin arada soru sonrarken duyulan naif sesi belgeselin ayrı bi komedi unsuru. broken angel evinde yaşayan, artsy fartsy takılan çatlak çifti, konser boyunca evlerinin en üst noktasından konseri seyreder görmek mümkün. dave chapelle in daldığı kreş odasında kendisini hep bir ağızdan hoşgeldinle karşılayan çocuklara, good morning mr black bush dedirtmesi şahane.

    bütün bunlar bir yana, filmi seyredip, dur bi bakıyım bu adamların hepsi hood'dan mı gelmiş, nası hayatları olmuş bu revolutionary takılan insanların diye açıp bakarsanız, brooklyn ve çevre bloklarda yetişmiş, düşük gelirli ailelerin çocukları olmaları, ufak yaşlarda sokak hayatına alışmış ve husslerlık yapmış olmaları gibi bir çok ortak noktaları olduğunu görürsünüz, zaten çoğu ex-hussler olma durumunu ve o günleri aşmış olmanın övüncünü betimleyen şarkılar yaparlar, hala sokaklarda bu işi yapmak durumunda olan kardeşlerinin yaşadığı güçlüklerden bahsederler.

    görebileceğiniz bir diğer ortak nokta ise, bu tayfanın çoğunun, eşleri de olmayan, türlü partnerden sayısız çocuğunun olmasıdır. örneğin mos def in 4 farklı kadından, 8 tane çocuğu bulunuyor. allah analı babalı büyütsün de, güzel kardeşim bunun nafakası var, çocuk bakımı var, var da var. herşeyden önce gösterilmesi gereken ilgi ve sevgi var.
    şimdi, kendi düşük gelirli haliyle zor günleri atlatıp belli bir başarıya kavuşan bu yetenekli güruhun kaçının başarısının sabit gelir sağlayacağının şaibeli olduğu bu dünya koşullarında, o çocukların bir gün dadıylayken ikinci gün, ana babasının kendi rızkını çar çur etmesiyle birden sokaklara düşmeleri, çok da uçuk bir senaryo değildir. kendi çocuklarına biçmedikleri ama şarkılarında dilden düşürmedikleri bu zor yaşamı, kendi elleriyle tekrar ve tekrar yaratan bu ahali en azından, kendileri kadar şanslı olmayan, ama o dilden düşürmedikleri kardeşleri için örnek olmalıdır.

    buradan da verdim ayarı, iyi güzel kafa bi dünya müzik yapıyosunuz, biz de bayılıyoruz da, bi korunun yau nedir bu çocuk sevdası.
  • bir dokumantasyon (gibi bisi) imis. ama aslinda galiba daha cok bir konser filmi bu. dave chappelle bir sürü bir sürü sanatcilari topluyordu gördügüm trailer'de. jill scott, the roots ve erykah badu var. john legend, dead prez, fugees var. enteresan bir filme benziyor, merakla vizyona girmesini bekliyoruz.
  • (bkz: bloc party)
  • cogu konser goruntulerinden olusan, dave chapelle'in memleketinden insanlari birer birer bu konsere bakkalindan ogrencisine cagirmasini goruntuleyen, performans sergileyenlerle de muhabbetlerin goruntulendigi sukela bir dokumantasyon. cogu tipik the roots tayfasi; kalpten muzik yapan, adam gibi muzik yapanlarin birer birer secildigi de bir olay olmus. bayildim.
  • izledikten sonra brooklyn e gitme isteği uyandıran mükemmel konser filmi. en komik kısım dave chapelle'in bir mağazada takım elbise denerken aynada kendisine the godfather tarzında bir posta koyduğu sahnedir.
    -look here bitch, i'ma tell you this and i'ma tell you this once, i want my goddamn money.
  • nba spikerlerinin maç anlatırken gaza gelip söyledikleri kelime kalıbıdır. ben wallace bir maçta 3-4 blok koyunca spiker gaza gelip "he throws a block party" demiştir. ** *
  • an itibariyle beni, digitürk'ü geri vermekten vazgeçirmis kulak pası giderici belgesel. erykah sen bizim her seyimizsin.
  • yonetmenligini michel gondry 'nin yaptigi ve 2005'de cekip 2006'da piyasaya surdugu, common, mos def, kanye west, lauryn hill, talib kweli , erykah badu gibi daha cok new york'lu hip-hop muzisyenlerin, mc'lerin yeraldigi brooklyn 'de cekilmis muzikal belgesel. soundtrack'i geffen'dan cikmis olup, bulunmasi zor albumler listesindedir.
  • muzik ve komedinin birlestigi harika belgesel. mos def super bir muzisyensin olm sen.
hesabın var mı? giriş yap