• ne showbiz'le, ne origin of symmetry'yle ne de absolution'la benzeşmeyen hepsinden farklı bir albüm black holes and revelations. son albümdeki sertliğin tersine bu sefer daha çok synthlere, klavye partisyonlarına ağırlık verilmiş, müzik olarak muse'un diğer albüm şarkılarından çok single b-side'larına aşinalık var. yani bir recess, muscle museum'dan daha yakın bu albüme.

    bu farklılığın yanında, albümün bir albüm havası da yok. şarkılar birbirinden ayrı, aynı hissi paylaşmıyorlar, ki bu en çok origin of symmetry'de öne çıkmıştı. bir cover olan feeling good ve ne idüğü belirsiz screenager dışında bir bütünlük vardı ve bu olay diğer albümlerde de az çok var. fakat bu son albümde sanki grup, tam da tarzlarından bekleneceği gibi müzik yapmak için müzik yapmışlar sanki, keyifleri nasıl istiyorsa, içlerinden nasıl geliyorsa öyle yapmışlar. ilk albümde unintended ve absolution'daki blackout için çok bariz olan "bir de ballad olsun albümde" düşüncesiyle yapılmış bir şarkı yok, belki soldier's poem bu sınıfa girebilir ama o da kısa ve ilginç bir deneme olarak kalmış bence.

    albümden single olarak çıkan ilk şarkı supermassive black hole'du ve aldığı yorumlar direk "britney spears şarkısı yapan matthew" içerikliydi. belki tek başına bakıldığında öyle olabilir fakat tüm albüme bakılınca, birbirinden çok alakasız şeylerle, çok çeşitli müziklerle dolu olduğunu görünce o kadar da çıbanbaşı gibi gelmiyor insana. çok çeşitli derken arada jazz, blues duyacaksınız, klasik partisyonlar dinleyeceksiniz demiyorum tabii. muse bu, yaptığı şeyin adı yok.

    bir iki şarkı dışında, vasatın gayet üstünde şarkılar var. invincible ve soldier's poem birilerinin canını sıkacaktır elbet, starlight'a da laf eden olabilir. hoodoo birilerinin hoşuna gitmeyebilir belki. fakat bunların dışında çok da laf edilecek şarkı yok bu albümde. starlight tipik aşk şarkısı olacak sözlere sahip olmakla birlikte ancak muse'un yaptığı aşk şarkısı böyle olabilirdi. hoodoo akustik gitarın ve piyanonun oluşturduğu, üstüne matthew'un hoş sayılabilecek vokalinin konduğu bir şarkı olmuş. exo-politics göğü, uyduları araya sokan kozmik sözlerle siyasete bulaşmış. assassin, albümün genel hafifliğinin tersine iyice metale kaymış, öyle ki bateri bir ara kendini kaybedip insanın gönlünü ferahlatıyor*. city of delusion ise albümdeki en güzel dizenin geçtiği ve oryant keman sesleriyle dolu bir şarkı, vokal melodisi rahatsız edici olabilse bile dinleniyor rahat rahat.

    özel olarak bahsetmek istediğim iki şarkı ise map of the problematique ve knights of cydonia. map of.. daha önceki bir konser kaydından da bildiğimiz üzre çok kendine has ve güzel bir şarkı, kesinlikle albümün en iyi şarkısı. britrock'tan iyice uzaklaşıp alternatifin dibine vuran bir müziği, basit de bir yapısı var. albümün belki de tek vasat yönü olan matthew'un vokalleri bir değişiklik yaparak kendine hayran bırakıyor bu şarkıda, sözler de ayrıca güzel. knights.. ise albümde kendini ayrı bir yere koyuyor öncelikle. yavaştan giren at sesleri ve arkadan gelen riffler daha çok bir power metal şarkısını andırıyor, belki biraz hafifletilmiş olarak (evet bu yorum başka yerde de var, ne var). vokalin yine müthişliğinin yanında şarkı yapısı da bir garip, ortada bir şarkı yapısı yok aslında. ama yine de albümün en güzel şarkısı (ikisi de güzel).

    genel olarak bakmak gerekirse, muse'un çeşitli şarkılarında görülen o vuruculuk yok bu albümde o kadar. knights of cydonia ve biraz da assassin dışında "oyh" tepkisi verdiren şarkı olmadı benim adıma. ama tüm şarkılar muse'a has o kaliteye sahip ve zaten hiçbiri de bu ne kardeşim dedirtmiyor eğer kendinizi belli bir şeylere şartlamadıysanız.

    dinlemesi farz bir albüm black holes and revelations. hiçbir beklentiye sahip olmadan, keyfini çıkararak dinlerseniz maksimum verimi alırsınız. yoksa biraz zaman alabilir alışması. hiç olmazsa, yine de zaman zaman açıp kendini dinletecek üstün şarkılara sahip bir albüm olacaktır sizin için. reklamlar bitti.
  • muse'un origin of symmetry'de gösterdiği progressive rock etkilenmelerinin, etkilenme dışında tarza kayış olarak görülebildiği albümüdür.

    gerçek bir progressive rock albümü diyebiliriz. üstüne üstlük çokda iyi bir albümdür. muse'dan barda zıplama şarkıları bekleyen genç kesim tarafından beğenilmemiş olmasına şaşırmamak gerekir.

    muse'un ilk albümünden beri bu adamlardan iyi birşeyle çıkacağını biliyor ve deli divaneler gibi takip ediyordum. fakat almak istediğim tada, müzikal olgunluğa çok çabuk ulaştılar kutlamak lazım bu durumu.

    tek kelimeyle muhteşem bir albüm. daha fazla şey söylemeye gerek yok.
  • yok supermassive black hole, yok black holes, yok starlight derken matthew bellamy'nin mustafa topaloğlu'ndan mı feyz aldığı soruları doğuyor kafalarda. aman ha!
  • zaman zaman çok farklı ve bazen de bir o kadar tanıdık geldi albüm. delicesine sevdiğim origin of symmetry'i hatırlatan melodileri bulmak da mümkün, yeni ve bambaşka bir tarzda, grubun daha önceki işlerine benzemeyen bir havayı hissetmekte. ama bütün bunlar iç içe geçirilmiş, harmanlarak sunulmuş, ortaya müthiş bi karışım çıkmış.

    zaten map of the problematique ve knights of cydonia, assassin gibi mükemmel şarkıların olduğu bir albüme kötü demek çok büyük acımasızlık olur.

    bi kere dinleyip, olmamış deyip kesip atmak, bu güzelliği kaçırmanızdan başka bir işe yaramayacak. dinleyin, buna değer.

    edit: city of delusion'ı es geçmişim. büyük salaklık. ki albümü iyice sindirdikten sonra albümün en güzel şarkısı olduğunu düşünüyorum.
  • muse'un müzikalitesinin doruk noktası.
  • muse'un yeni albümünün adı.

    01. take a bow
    02. starlight
    03. supermassive black hole
    04. map of the problematique
    05. a soldier's poem
    06. invincible
    07. assassin
    08. exo politics
    09. city of delusion
    10. hoodoo
    11. knights of cydonia
  • origin of symmetryde yaptıkları en iyi şeyi yani canlı çalma olayını albüme bire bir yansıtıp hayatımı değiştirmiş olan bir grubun * riskli bir şekilde tarz değişikliğine gittiği albüm. hem piyanoda, hem gitarda hem de vokalde aşmış performanslara sahip matt bellamy için fazlasıyla yerinde sayan bir albüm. kapasitesinin çok altında kullanmış tüm yeteneklerini. mattin uyurken bile yazabileceği bir albüm diyeceğim ama micro cutsta rüyasını anlattığı düşünülürse uyurken bile daha iyi şarkılar yazabileceğini iddia edilebilir sanırım. yol kat etmese de, çok fazla şey vaad etmese de sonuçta bir muse albümü. yani müzisyenlik, vokaller, besteler yine belli bir kalitenin üstünde.. ki bu pek çok grubun yanından bile geçemeyeceği kadar yüksek bir kalite ancak ben musee yakıştıramıyorum sadece. bir de rock n coke'ta izleyelim bakalım kendilerini hayırlısıyla, şarkıların canlı halini dinleyelim, sonra belki fikir değiştiririz.
  • ilk dinleyişte çok çarpmasa da heyecanlandıran, "güzel bir şey olmuş" dedirten; canlı dinleyince sarsan, sarhoş eden, büyüleyen muse albümü.
  • dinleyicilerce ya çok beğenilmiş ya da hiç muse'a yakıştırılamamış albüm. günlerdir muse albümlerini sırayla arka arkaya dinliyorum. albümlerdeki şarkı sırasını bilmeseydim dahi "aha da yeni albüm burda başlıyor" denilebilecek ayrımlar var. new born'da öne çıkan klavye, apocalypse please'in albümdeki diğer şarkıların habercisi vuruculuğu, tamam take a bow'daki geçişi pek de anlayamazdım, ama starlight'daki yumuşaklık ve hafif sönüklük. albümü kötülemiyorum ama muse albümlerinin kaçınılmaz değişiminin bu sefer o kadar da iyiye gitmediğini düşünüyorum. öncesini bilmesem çok da sevebilirdim hatta bu albümü, ancak şimdi o kadar da değil.. tuhaf olan albümde kötü şarkı bulamıyor olmam -evet supermassive black hole da dahil- her şarkı çok iyi. albüm de çok iyi, ama işte o tat, o vuruculuk eksik..
    bir de gözüme çarpan albümdeki her şarkıda muse'un sözlük yazarları tarafından başka bir gruba ya da sanatçıya benzetilmiş olması. bu da "özünüzü kaybettiniz"in iması olsa gerek..

    şöyle bir bakarsak:
    starlight --> coldplay, u2
    supermassive black hole --> britney spears
    map of the problematique --> depeche mode
    invincible --> dream theater
    exo-politics --> the rasmus, starsailor
    hoodoo --> jeff buckley
    ile ilişkilendirilmiş. -benzetmeleri yapan yazarlara selamlar..-

    kalan take a bow, assasin, city of delusion, knights of cydonia şarkılarınin ise nispeten daha sağlam şarkılar olmaları nedeniyle muse'a aitliği sorgulanmamış olsa gerek.

    sonuçta iyi albüm, ama bundan sonraki illa ki daha iyi olacak..
  • knights of cydonia dışında direkt beyne vuran, hipnotize eden muse şahaserliğini bulamadığım albüm olmuştur. ama zaman tanımak lazım. yumuşak, gitarların daha az, keyboardların ve synthlerin daha çok olduğu bi muse albümüdür. absolution'daki sertliğin yerinde yeller esmektedir. ama zeka, yaratıcılık, güzellik ve deha yerinde duruyor.
hesabın var mı? giriş yap