• güzel fikir. umarım çizgisini bozmadan devam eder.

    mottosu : "insan her gün bir parça müzik dinlemeli, iyi bir şiir okumalı, güzel bir tablo görmeli ve mümkünse birkaç mantıklı cümle söylemelidir." - goethe
  • seçilen yazarların yelpazesinin genişliği ile yeni kitaplar keşfetmeyi sağlayan aşina olduğum yazarları görünce tebessüm ettiren cumartesi günleri metin yerine şiirle günaydın niyetine mail almanızı sağlayan oluşum.

    --- spoiler ---
    "acaba ben şu hayattan ne istiyorum? bir bilebilsem! bildiğim şu: rüzgârın önüne düşmüş kuru yaprak olmayayım. iyi de ne olmak istiyorsun, müdür mü, müstahdem mi? aslında ikisi de kazımıyor. peki mutlu olmak?
    o ne demek.
    insan nasıl mutlu olur?
    mutlu olmak mümkün mü?
    para, şöhret, kadın…
    bırak canım bunlar sıradan şeyler.
    fazla yüksekten atma. peki güç?
    güç evet, olabilir. ama sonrası mühim, gücü ne yapacaksın?
    şimdilik onu düşünme, gücü ele geçirince bakarız. belki iyilik yaparsın, belki kötülük.
    yoo! sonuna kadar düşünmeli insan. bir gaye peşinde koşmalı." **
    --- spoiler ---
  • her şeyden az az bir şeyler bilen, bir konuyda uzmanlaşamayan bu toplumda, oturup bir kitabı okuyup bitirebilecek güce sahip olamayanların en azından bir iki satır bir şey okuyabileceği için buna da şükür dedirten e-posta servisi.

    okuduğum yerlerden gelirse gülümserim, okumadığım yerlerden gelirse fikir sahibi olur kitabı edinir okurum diyen için de güzel bir fikir.
  • cidden ilkokul seviyesi kitaplardan sonra kitaba dokunmamış insanların olduğu ülkede harika bir projedir. her şeye bok atmayın. adamlar bugün ihsan oktay paylaşmış daha ne yapsınlar. ayrıca kitapla haşır neşir kişiler içinde okumadıkları çıkarsa fragman lezzeti yaşatıyorlar. ben sormadan tüm herkesi ekliyorum. feysbukta iki bildirime bakma süresinde bir kitap hakkında fikirleri olur.

    gmail de birincil e düşmeme ihtimali yüksek spam ya da tanıtımlar dan çıkabiliyor.
  • --- spoiler ---

    biryudumkitap.com, e-posta kutunuza her gün 5 dakikada okuyabileceğiniz, en iyi hikaye ve roman pasajlarından gönderir. abonelik için adınızı ve e-postanızı bırakmanız yeterli. 1 aralık 2015'ten itibaren her sabah saat 09:00'da e-postanızı kontrol edin.
    --- spoiler ---

    ücretsiz oluşu ve ücretsiz kalacağı bilgisi en önemli detay bence.
    son zamanlarda duyduğum en harikulade proje bu.
  • sitelerinden bir alıntı...

    "tüm kişisel verileriniz ve gelen e-posta'lar üzerinde yapacağınız okuma, e-posta içindeki bir linke tıklama gibi işlemlerle ilgili bilgileriniz yukarıda belirtilen amaçlar doğrultusunda; biryudumkitap.com, internet ortamında dijital pazarlama yapılmasını sağlayan her türlü uygulamaya ve platforma, pazar araştırma firmalarına, analitik veri işleme hizmetleri veren firmalara, bu firmaların şube, acente ve franchise’larına, ayrıca bu şirketlerin altyapı sağlayıcılarına ve hizmet aldığı diğer şirketlere (gönderi şirketi, çağrı merkezi, danışmanlar gibi) aktarılabilecek ve bu kişilerce yukarıda belirtilen amaçların gerçekleştirilmesi için işlenebilecektir."

    ***

    şimdi "yahu sanki cia ajanı mısın? ne olacak sanki?" diye düşünecek arkadaşlarımız olabilir. cia ajanıyım evet. (lütfen aramızda kalsın.)
  • iyi dilekleri ile güne güzel başlamama yardımcı olan sitedir. şimdiye kadar en sevdiğim ise şu olmuştur.

    "bazı meseleler asla tesadüf değildir. “sevgi öğretmendir, ama onu kazanabilmek gerekir.” der dostoyevski. sonrasında da her zaman sevmek gerekir diye ekler. sevmekten hiç vazgeçmeyin: ama tabiatı, ama bir çocuğu, ama bir sokak kedisini… hatta en tehlikelisini, bir insanı sevin hiç çekinmeden. sevin ki, sevgiyi kazanın sevgili okur. siz hep var olun."

    var olsunlar.
  • çok güzel kitap pasajları paylaşmaktalar.
    bugün gönderdikleri pasajı aşağıya bırakıyorum bakarsınız.

    günaydın! pazar pasajı: "müjgân" oğuzhan canım

    babam haylaz ve bazen biraz kaba denebilecek kadar soğuk bir adamdır.
    pek sohbetimiz olmamıştır. dün geceye kadar. 30 yıllık büyüyü bozdu.
    hala heyecanlanıyorum söylediklerini düşündükçe.
    zeki müren dinliyordu, bir duble de rakı koymuş hafiften demleniyor. oo dedim üstadım bir tek de ben atayım. güldü gel dedi ki hayatta demez, tek içer hep nedense. neyse oturdum karşısına.
    naber dedim, iyi dedi düşünüyorum. ne oldu be dedim, anlatayım mı cidden dedi.
    anlat dedim, başladı:

    annenle tanışmamıştık o dönemler, ben sabahları işe gidiyorum akşamları da üniversiteye gidiyorum. beş kuruş para yok, kiraydı oydu buydu derken çulsuzuz hep. ama gururlu çocuklarız, kimseye eyvallahımız yoktu. sigaramız birinci, muhabbetimiz zamanın gerçek alimleriyle medresede dönerdi, çemberlitaş'ta.
    gururluyuz dedim ama bazen o kadar da gururlu değildik aslında, ya da ben değildim.
    ismi müjgân'dı. bak tekrar söylüyorum, bir kadına koyulabilecek en güzel isim budur. müjgân. müjgân'la tanıştıktan sonra babaannene yani anama sordum ismini değiştirmek ister misin senin ismin müjgân olsun dedim. çünkü dünyadaki en güzel varlık anamdır bu nedenle onun da ismi müjgân olmalıdır. kabul etmedi. keşke sen kız olsaydın oğlum. hayatımda kimsenin ismini müjgân koyamadım. müjgân'ı nasıl anlatsam bilmiyorum, hala dört kadehe kadar başka şeyler düşünebiliyorum ama dört kadehten sonra her şey müjgân oluveriyor.
    hanımeli çiçeğini bilir misin? eğer bir sokakta hanımeli çiçeği varsa ta sokağın en başından alırsın kokusunu. içindeki balının kokusu sarar sokağı. yanına gidersin ki bir de güzel bir de narin. azcık kopartsan evine götürsen ne var korsun bir kavanozun içine, azcık da su koysan belki kök salar ama kök salmasa bile kokusu evi sarar.
    kıyamazsın, çünkü bahçedeyken balından arılar nasiplenir, kokusundan konu konu komşu, güzelliğinden de taze çiftler nasiplenir, izledikçe aşkları kabarır. ben yıllardır müjgân'ı başka türlü tanımlamayı beceremedim. hanımeli çiçeği gibiydi o, ne kopartıp alabildim ne de kokusundan vazgeçebildim.
    annen bu söylediklerimi duysa ne der bilmiyorum. 36 yıldır evliyiz dile kolay, ilk defa anlatıyorum bu hikayeyi birine, hiç anlatamam sanırdım. müjgân bizim emirgan'daki komşumuzun kızıydı. babası despot bir adamdı, ülkücü geçinirdi, biz de tatlı su solcusuyuz ama yine de laf söyletmiyoruz. velhasıl görüşmemizi yasakladı.
    mektuplaştık az biraz, son mektubunda veda etti bana. tekrar yazarsam babasıyla sorun yaşayacağını ama beni hiç unutmayacağını söyledi. genciz, ateşliyiz dinlemedim müjgân'ı. daha ertesi gün kapısında beklemeye başladım, ama yarabbi hatunum salınıyor merdivenlerden, bir de öğlen güneşi vurmuş tam kapısının önüne, cildi bir parlıyor, gözleri hele, gözleri kahverengiydi ama yemin ederim masmavi.
    koştum, tuttum elinden. göz göze geldik, tek kelime etmedi. korunun oralarda bir kenara gittik, çöktük yere, dedim ki: hayatta seninle birlikte olmaktan daha fazla dilediğim hiçbir şey yok, seni varlığımın her bir zerresiyle ayrı ayrı seviyorum, ne olur beni seninle olma, seninle yaşlanma saadetinden alıkoyma, yanında olmak dünyada kalan diğer tüm lezzetlerden yeğdir.
    ayağa kalktı, nazım'ım olmaz dedi. hakikaten olmaz, elimden gelmez, hiçbir şey daha söyleme. gözümün nuru, hoşçakal dedi. saçımdan öptü.
    saçımdan öpmeseydi belki daha iyiydi. çünkü insan sadece gerçek sevdiğini saçından öper, içine çeke çeke öper. nefesini bile unutmadım. oğlum, ondan sonraki hayatım, hayatımda kalan diğer her şeyi bu yaraya basmakla geçti, özür dilerim. sen oğlumsun, canımın yarısısın, bunları anlatmak içimde bir hüzün doğuruyor, suçlu hissediyorum kendimi. ama böyle oldu işte. belki şaşıracaksın, neymiş bu nazım'ın kalbi diyeceksin ama hala özlüyorum biliyor musun? koskoca okyanuslarda kaptanlık yaptım, 7 iklim 4 kıta gördüm, o görkemli kocaman denizlerde boğulmuyor da bir kaşık müjgân'da boğuluyor işte insan. üzülme, gel içelim, bu kadehi de müjgân'ın kirpiklerine içelim, ki o kirpikler asla rastgele dizilmiş olamazlar.

    müjgân'a...

    konuşamadım. öyle babama baktım. gözleri hafif nemli, gülmeye çalıştı ama ağlamaya hazırlanan bir yüzün gülmeye çalışmasının yarattığı o kambur gülümseme ne ona ne de bana yetti. ikimizin de canı ağzımıza geldi. öptüm saçından odama gittim, hala odamdayım. adam annesinin ismini müjgân koymaya çalışmış. benim hayata dair söyleyeceklerim o an bitti zaten.

    saçınızdan öptüm.
  • iyi fikir, başarılı proje. okuma alışkanlığı olmayanları* teşvik edici olması vs. bir yana, benim gibi kemikleşmiş okuma alışkanlıklarına sahip okurlar için de tazeleyici.

    kitapçı gezmeyi bırakıp online alışverişe geçeli epey olduğu için, rafların arasında gezinirken kitap-yazar keşfetmeyi unutmuşum. biryudumkitap sayesinde iki gündür o keyfi yeniden yaşıyorum. normalde fark edip almayacağım kitaplardan çerez gibi seçmece birkaç sayfa okumak ilaç gibi geldi. mesela ilk gün gelen ilhami algör'den ikircikli biricik alıntısı bilmediğim bi yazarla tanışmamı, merak etmemi sağladı.

    kim düşünüp hayata geçirdiyse aklına sağlık.
  • yerli yersiz düşüncelere atan oluşum. bazı temennileri çok güzel.

    bugünün pasajını ancak okuyabildim, takdimi öyle güzel olmuş ki! o kadar olur.

    bakın ne demişler:

    --- spoiler ---

    özlemek, türkçede kavuşmayı istemek anlamına gelirken, fransızcada "sen bende eksiksin" demektir. her ikisi de pekâlâ doğru olabilir. "ne garip şey bu hasret; başımı kaldırsam bir ay ışığında buluşabilirmişiz gibi geliyor." diyor bilal tayfur. ne müthiş anlatıyor. bu sabah başınızı bir kaldırın sevgili okur. bir bakarsınız kavuşursunuz da eksik olan tam olur. var olun.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap