• etten duvar. mensuplari gozunun onunde testereyle cocuk kesilse elindeki silahi dogrultup ates etmekten aciz bir halde olay yerine gonderilir. tek vasiflari iki karsit taraf arasinda tarafsiz olarak oyle dikilerek sicak catismayi onlemektir. baris gucu askerine saldirmanin diplomatik olarak astari yuzunden pahaliya geleceginden, ayrica askerler kendilerini savunabilecek birimler oldugundan bunlara ates eden olmaz. ancak barisi saglamak da dikilmekle olmadigindan ne baris gucu icindeki askerler ne bunlarin korumasinda olanlar ne de karsit taraflar durumdan memnun degildir. kisaca bu adamlar mavi migferi giydikleri anda oldukca statik ve manevra gucu sifir, askeri olarak etkisiz eleman birliklerdir. etkisizlikleri de ana olarak mensup olduklari organizasyondan gelir. ancak malesef sivil halk kendilerini birlesmis milletlerin aktif olarak korudugu yanilgisina kapilarak rehavete duser ve hayati tehlikeden muaf olduklarini dusunur. 1993 mogadisu hadisesinden beri deploy edildikleri yuzun uzerinde sicak catisma bolgesinde binlerle ifade edilecek sayida multeci, yasakli ivir zivir insan g.tu baris gucune dayayarak dunyayi kestirmeden terketmislerdir.

    bu etkisizlik masada cozulecek turden birsey midir, tabii ki de degildir. guvenlik konseyi toplantilarinda nadiren vetosuz bir uzlasi saglandigi icin mesela dunya kamuoyunu ilgilendiren afganistan meselesinde mavi migferler gorulmemistir. amerika bu etkisiz baris gucu rezaletinin basindan beri farkinda oldugundan baris mevzusu ilk kez nato'ya ihale edilmis, nato da yuzbinlerce asker ucak helikopter sivil memuru ascisi orospusu ile ulkede bildik anlamda yerlesip savasa girismis ancak isin sonunu da getirmistir.

    buyuk dusunur alim ve filozof john rambo'nun da dedigi gibi silahsiz cok da bir sey degistiremezsiniz. baris gucu de kelime itibariyle zaten anakronizmin hasidir. itibar etmeyiniz.
  • bir bölgeye bu güç gönderilirse o bölge kelimenin tam anlamıyla boku yemiş demektir. güya barış için o bölgeye giderler ama onlar gitmeden önce olmayan olaylar onlar gittikten sonra görülmeye başlanır. ellerinde silah vardır ama onu kullanmazlar, dolayısıyla bir halta yaramazlar. pratikte tek görevleriyse kendisini gönderen ülkelere bölgede ne olup bittiğiyle ilgili daha ayrıntılı ve ilk elden bilgi vermesidir.

    http://i.imgur.com/tpkwyos.jpg
  • (bkz: ruanda soykirimi)
    (bkz: kosova savasi)
    (bkz: lubnanin bombalanmasi)
    (bkz: ırak savasi)
    (bkz: filistinin durumu)

    gibi orneklere bakildiginda kurulus amaciyla (bkz: ulkeler arasi baris ve guvenligi saglamak) ters dusen yapi.
  • yeni yayınlanan ve kofi annan tarafından da onaylanan bir rapora göre gittiği mağdur ülkelerde keraneye koşturan mensuplara sahip bir güçmüş kendileri. yerel halkın hatunlarına çoluk çocuk demeden yazılmayı adet edinmişler.

    buna karşın raporun çözüm önerilerinden bir tanesi bm barış gücüne daha çok kadın istihdam edilmesiymiş. ben tam "aha eet birbirinizi zitin" diye bir çıkarımda bulunmuşken rapor ekliyor, "görevlerde kadınların özellikle üst mevkilerde bulunması cinsel istismarı önleyici bir ortam yaratacaktır".

    şahsen yıkıldım bu mavi bereli amcaların çük derdinde olmasına. onlara baba diyecektim, evimiz olacaktı, cart curt hölöhölö

    (bkz: entry yazarken sıkılmak)

    http://www.guardian.co.uk/…y/0,3604,1445537,00.html
  • ece temelkuran'ın kendilerinden küreselleşmenin haçlı ordusu diye bahsettiği günümüz lejyonerleri.
  • unprofor: united nations protection force (yugoslavia 1992-95)
    tüm birlesmis milletler baris guculerinin adı farklıdır gözlemci ve silahlı kuvvetler olarak ikiye ayrılırlar.
  • tarafsızlık ilkesi gereği etliye sütlüye karışamaz. genelde zaten görevlere sadece kendilerini savunabilecek kadar mühimmatla gönderilirler. herhangi bir olaya müdahale edebilmeleri için de bin tane bürokratik toplantı gerektiğinden onlar müdahale edene kadar iş işten geçmiş olur. herhangi bir savaş, çatışma durumunda da bütün devletler kendi adamlarını patır patır kurtarırken barış gücü askerleri kendi başlarının çaresine bakmak zorunda kalır çünkü kimse yardımlarına koşmaz. çaresizlik içinde elleri kolları bağlı beklerler. bu durumu ruanda katliamı üzerinden anlatan güzel bir film de var. (bkz: shake hands with the devil)
  • sevk edildikleri görevlerde genellikle kukla rolunu icra eden güçler.
hesabın var mı? giriş yap