• sozlukte kimsenin aramayi dusunmeyecegi dusunemeyecegi basliklar acarak chat mantigiyla alt alta dosenen entryler sayesinde olusan yigin.
    bir sure sonra kimse bu basliklara ulasmayacagindan sozluge ve topluma hicbir faydasi olmadan harddisklerde gereksiz yer kaplamaktan baska bir ise yaramayacaktir.
    bizatihi bu bu basliklar sozluk formatina uymaktan cok forum formatinda olmaktadirlar..
  • internette, çok fazla kişinin alakalı olmadığı, ilgisini çekmediği konularda;

    - yüzeysel,
    - tamamen doğru olmayan,
    - bilimsel olmayan,
    - abuk genellemeler içeren,
    - kişisel tecrübeyle elde edilmemiş,

    bir takım yorumların, "bilgi" diye paso ortalığa pompalanması. üstüne de mutlak doğru olduklarının iddia edilmesi.

    ve bu pompalama sonucu oluşmuş yığının; detaylı, tamamen doğru ve bilimsel olan dökümanlardan daha fazla olması...
  • internette yoğun olarak varlığı hissedilen olgu.
  • uzun zamandır aklımda olan konulardan. bu konu hakkında ülkede ciddi bir şekilde bilgilendirilme yapılması gerekiyor.

    insanlar forum sitelerinde, ne bileyim ekşi sözlükte okudukları entryleri bilimsel veri yerine koyuyor. bilim öğrenme yerinin buralar olmadığını, bunun için bilimsel kitaplar ve güvenilir (altını çizemiyorum bu kelimenin, yerime 5 kere çizin) internet sitelerine bakınız.

    özellikle, türk gazetelerinin hepsi (sağı da, solu da) işe yaramaz. okumayınız, okuyorsanız da her gördüğünüze inanmayın. özellikle bu türk gazetelerinde yer verilen popüler bilim kısımlarına bakmayın. popüler bilimden önce kanonik bilim olduğunu aklınızda bulundurun, bu kaynaklardan dışarı çıkmayın.

    facebook. çok severek kullandığım bir sosyal medya, fakat yine bilim yeri değil, eğlence yeridir orası (özel kurulan grupları kapsamıyorum, ki onların da %90'ı işe yaramaz).

    geriye bir şey kalmadığını görüyorsunuz şimdi. evet geriye bir şey kalmıyor, bu yüzden bilgi kirliliğine maruz kalıyoruz. şimdi bunun için önerilerime geleyim;

    - yabancı dil öğrenip, o dildeki kaynakları kullanın.
    - eğer türkçe kaynak kullanmakta ısrarcıysanız, belgesel izleyin. belgesellerde oynama yapılamıyor o kadar.
    - yine eğer türkçe kaynak kullanmakta ısrarcıysanız haber okumak için, goygoy yapan veya kışkırtan haberlerden uzak durun. sadece olan olayın ne olduğuna bakın. ''o bize kaka dedi, biz de diyoruz ki sizsiniz kaka'' gibi kışkırtıcı yazıları okumayınız.
    - google translate kullanarak çevirin eğer yabancı kaynak okuyamıyorsanız.
    bu konu hakkında daha düzgün bir entry gireceğim ilerde.
    edit: ekstra öneri eklendi.

    edit 2: kelime seçimlerimde düzenleme.
  • toplumsal alana sirayet etmiş bulaşıcı bir hastalık hali.
    ortaya çıkışı toplumun o anki hassasiyetlerini kaşıyacak, duygularını tetikleyecek ve yönlendirecek, kendi içinde birbirini destekleyen ve aynı zamanda yeri geldiğinde çürütebilecek dinamikleri barındıran, çoğunlukla bilgiyi/algıyı yayan bireyin niyetinden bağımsız kontrolsüz şekilde büyüyen, insanların büyük ümitler beslediği ve dolayısıyla çürütülmesiyle üzüntülere gark olduğu bilgiler çöplüğü.

    insanlar arasında doğal yolla kurulan iletişimin zayıflaması ve aynı zamanda teknolojik iletişim seçeneklerinin artması bilgi kirliliğini de şaşırtıcı şekilde zirve yaptırmıştır. tezatın kendi içinde birbirini beslemesine daha güzel bir örnek olamaz sanırım. doğru kaynaktan çıkan bir bilgi el değiştirdikçe, değiştirilen el sayısı kadar eklemelerle yoğruluyor. insanların hassasiyetleri, öncelikleri arı bilginin kenarlarını olabildiğince yontuyor, kendi düşüncesini ve elde etmeyi umduğu çıkarını destekleyecek şekilde yönlendiriyor. popülarite için yanıp tutuşan bedenler tıpkı aç kurt misali pusuda bekleyen zihniyetler eline geçen bilgiyi hiç verify etmeden ve asla yaratacağı sonuçları umursamadan aktarıyor. esas kaynağına ait emareleri kaybeden bilginin doğruluğu da ispatlanamayacak hale geldiğinde ulaşması hedeflenen alanda yeterli etkiyi yaratmıyor veya tam tersine çarpıtılan bilgi kulaktan dolma diye tabir ettiğimiz şekilde kendini farklı etkiler yaratmak üzere konumluyor.
    doğru bilginin desteksiz, kirlenmiş bilgiye göre daha az cazip olduğu ortamda anlatma seviyesi ile anlaşılma seviyesi kesinlikle eşit seviyede kalmıyor. çoğunlukla karşımızdakinin anlama eşiğinin altında kalıyoruz. özellikle kendini dış dünyaya, farklı düşünceye kapatmışsa... inanmak istemediklerine karşı kendini korumaya alıp, sorgulamayan insanlar bu kirlenmiş bilgileri taşımakta gönüllü hamallar oluyorlar.

    şüphenin medeniyetin bir göstergesi olduğu açıktır. olumlu veya olumsuz her türlü bilgiye karşı duyulan kuşku bağnazlığın antibiyotiğidir. şüphe etmeden, medeni şekilde üzerine tartışılmadan topluma yayılmaya çalışılan bilgi en nihayetinde iletişim çağında kendine çöplükte yer buluyor. ama yarattığı olumsuz etkiyi düzeltmek, sebep olduğu fikirsel çatışma ortamını geri kazanmak çok zaman alıyor.
  • acele edildiğinde üzerimize sıçrayan, temizlenmesi bazen zor olan yanlışlar çamuru.

    yaşanılan her anın paylaşılma çabası içinde olunduğu bu hız çağında, bilgiyi teyit etmek fazladan bir efor olarak görülüyor ve çoğunlukla es geçiliyor. bu nedenle oluşan bu yanlış yağmuru, bulaşa bulaşa bir süre sonra çamura dönüşüyor.

    öğrenme sırasında karşılaşılan güçlüklerden ileriye ket vurma ile, yani ilk öğrenilenin yeniye yer açamaması, ilk edinilen bilgiyi yeni bilgilerle yık(a)makta zorlanma mefhumu ile açıklanabilecek "temizlenme zorluğu" ise bilgi kirliliğinin, zihin bulanıklığı ve yanlış bilgilerle oluşan düşüncelerden hareketle yanlış davranışlara kaynaklık etmesi açısından ciddiye alınması gereken bir konu olduğunu gösteriyor.

    bilim, bilimsellik ve gelişim de zaten merak etmek, acaba yanılıyor muyum, sorusunu kendimize sorarak düşüncelerimizi bir teste tabi tutabildiğimizde başlıyor...
  • x - emrah koş bir şey oluyor
    e - ne oluyor?
    x - ananı neyolar ye ye
    y - yok lan ananı değil bacını galiba
    e - neyolar ne abi?
    z - muncukluyorlar sanırım..?
    x - yok ya düpedüz götürüyorlar işte emmeli gömmeli
    y - amcası yapmış diye duydum
    z - yapmış değil abi yapıyor daha
    x - ev sahipleri olmasın?
    e - ya n'oluyor yaaa..
  • yan kütüphaneden solak ya da karşi masadan kaktüs bana kizacak ama, eh evet bildiklerimizin ne kadarini bilmeyi tercih ederdik bunu bir düşünmek lazim. hoş bunu gecenin bir yarisi tek basina oturduğunuz bilgisayar basinda, eski sevgilinizin yürek paralayan hatiralari akliniza gelirken ve battaniyeye sarili bir vaziyette düşünmek hoş değil. yok ben değilim, öyle bir kadin hayal ettim bir an, hoşuma gitti kreatif artizlik ve çizgi roman hülyalari görme alişkanliği bakimindan. ama kendi kendime konusurken ya da biriyle konusuyor taklidi yaparken diyorum ben bunu: çok fazla şey biliyoruz, bu kadar bilgiye ihtiyacimiz yok! karizmatik gösteriyor saniyorum insani, ya da bir tür nasil diyeyim derinlik efekti yaratiyor. derin adam lafi bu bir nevi. cehalete övgü lakin, cahil olamayacak bir pozisyonda edildiği zaman enformatik cehaletin eleştirisi kivamina geliyor. akila ve bilgiye karşi güvensizliğin ve minima moralia sevgisi gösterisinin taçlandiği nokta. duygu ve mana adamlarinin dostlari kimlerdir ve akila karşi nasil savaşirlar adli son kitabimin bitiş cümlesi. art direktörler mac basinda otururken tepelerine gelip çok şey biliyoruz abi, birakalim bu işleri balikesir bursa karayolu üzerinde küçük bir meyhane açip kapinin önünde tavla oynayalim biz derseniz istediğiniz sonucu alabilmeniz kaçinilmaz. ki o zaman photoshopta ctrl+m tuşunun ne işe yaradığını ve açilan pencerede fotoğrafin kontrast ayarlarini yapmayi bilen her auto levele gönül indirmeyen grafiker anliyor ki ki saçma sapan kisayollar hayatinin yarisini götürüyor ve duplicate yapilip layerlarinda efektlerin oynaştığı imajlar dünyası boştur. bomboş ve gereksizdir. ve ağaç altinda tavla oynamak varken, word de control+tab tuslarinin kelime kelime gitmeye yaradığını bilmesi hayatta hiç bir işe yaramaz. en fazla sayfanin yetişmesini ve işten yarim saat erken çikmanizi sağlar, ve hele o kombinasyon esnasinda shitf tusuna basmanin seçim işlemlerinin şahi olduğunu bilmek insanin yüregini daraltmaktan baska ise yaramaz. quarkta elma shift del'in sayfa sonu marifetleriyle matbaadan ahmet abinin dahili hattini bilmenin verdiği güven duygusu, sizi evde bekleyen bir kadin olduğunu bilmekle hemen hemen ayni şeydir ve aslinda için için bilir ki aslinda ya sayfanin içinde ya da evde olmak gerekir. hah işte, tam burda olmakla bilmek baska baska seylerdir, mevzusuna geçebilirsiniz ve mana adamliğina bir adim daha yaklaşirsiniz. nihayetinde zaten bildikleriniz genelde sokağa çiktiğinizda kafanizdan uçup gider ve sokakta yaşamak için 12 yaşina kadar öğrendikleriniz yeterlidir. 12 yaşindan sonra öğrendikleriniz ise genelde sokakta bir işe yaramaz. yani demem odur ki, 12 yaşina kadar sokakta, 12 yaşindan sonra içeride, odada, evde, iş yerinde, yatakta vs. yaşamayi öğreniriz. gidip bakin gereksiz bilgiler basliğina orada da göreceksiniz. biz, arkadaslar arasinda konusulunca anliyorum, ama pek konusamiyorum, biraz turistlerle pratik yapmam gerekiyor durumuna bilgi kirliliği diyoruz.
  • piril piril sulari kirletecek, bazilari icin dönüsü olmayan yanlis önermelere sebep olup bazilari icinse bakilip gülünecek üzülünecek derecede bilgi'nin camurlu ve netligini kaybetmis bir hal almasina sebep olan durumdur.
  • onun olmadigi yer kisilerin utopyalaridir. ortak dil konusulmadikca gerceklesemeyen , hic gerceklesmemis bir bilgi kavraminin odagini kaybetmemize yardimcidir bu kirlilik dedigimiz sey.
hesabın var mı? giriş yap