• "... hayatın bir bekleyiş değil de, tat alınabilecek bir şey olabileceğini bu dört yılda öğrendim.."

    sf 116
  • ulan post-modern edebiyat, metinlerarasılık ne bilmiyorsunuz, hala "çalıntı çalıntı" diyip duruyorsunuz yeni bir şey söylüyormuş gibi 30 yıllık kitap hakkında.
  • yıllarca intihal suçlaması yapılan orhan pamuk romanı. bu olağan dışı romanı çok kere okudum ancak bu iddialar hakkında hiç araştırma yapmamıştım- ta ki bitirme tezimin konusu orhan pamuk olana kadar. daha önce verildi mi bilmiyorum ama intihal suçlaması yapılmasına neden olan orijinal eserden alıntılar ile bu alıntıların beyaz kale romanındaki bazı cümlelerle olan şaşırtıcı benzerlikleri hakkında dikkatlice durmakta yarar var - ancak gene de bir romanı hele hele böyle muhteşem bir romanı sadece buna dayanarak aforoz edemezsiniz. (orijinal metinler fuat carım'ın kitabından)

    orijinali
    "cenova'dan napoli'ye giderken, hareketimizi haber alarak ponz adaları'nda bekleyen türk donanmasının hücümuna uğradık" (carım, 11)

    intihali

    "venedik'ten napoli'ye gidiyorduk, türk gemileri yolumuzu kesti"

    (pamuk, 11)

    orijinali

    gene esir düşebiliriz korkusuyla, kürekçileri sıkıştırmaktan vazgeçtiler. ... esir düşerlerse şikáyet göreni feci şekilde cezalandırırlar, hatta yokederler" (carım, 12)

    intihali

    "esir düşerse cezalandırılmaktan korkan kaptanımız, kürek kölelerini şiddetle kırbaçlatmak için bir türlü emir veremiyordu" (pamuk, 11)

    orijinali

    "rampacılar gemiye daldılar ve herkesi çırılçıplak ettiler. beni tepeden tırnağa soymadılar, sırtımdakiler, onların hoşlanmadıkları ve beğenmedikleri şeylerdi" (carım, 13)

    intihali

    - "rampacılar gemimize ayak basarlarken kitaplarımı sandığıma koyup dışarı çıktım. ... dışarıda herkesi toplamışlar, çırılçıplak soyuyorlardı. ... önce bana ilişmediler" (pamuk, 14)

    orijinali

    "... láfa, sözü geçen kaptanlardan durmuş reis karıştı. cenevizli dönme durmuş reis, 'idrar ve nabız hekimidir, cerrahtan daha faydalıdır' dedi. kürekten, işte bu suretle kurtuldum" (carım, 13)

    intihali

    "reis sordu: idrardan ve nabızdan anlıyor muydum hiç? anladığımı söyleyince hem küreğe verilmekten kurtuldum, hem de bir iki kitabımı kurtarmış oldum" (pamuk, 14)

    orijinali

    "en üste, muhammed'in sancaklarını astılar; bunların altına bizden aldıkları bayrakları, haçları ve meryem anamız'ın tasvirlerini astılar. külhanbeyler, başaşağı asılan bu haçlarla tasvirleri, bir ok yağmuruna tuttular" (carım, 18)

    intihali

    "bütün direklerin tepesine sancaklar çektiler, altlarına da bizim bayrakları. meryem ana tasvirlerini, haçlarını tersinden asıp külhanbeylerine aşağıdan oklattılar" (pamuk, 15)

    orijinali

    "işi çaktım ve bir kaşık isteyerek gözü önünde üç kere doldurup içtikten sonra ... beş hap gerekirken altı tane yaptım. altısını da kendisine verdikten sonra, bir tanesini isteyip yuttum" (carım, 22)

    intihali

    "paşa zehirlenmekten korktuğu için göstererek şuruptan bir yudum içip haplardan bir tane yuttum" (pamuk, 17)
  • doğu batı ayrımını, oryantalist söylemi çürüten, kimlik arayışında kimlik düğümlemesi yaşayan italyan ile hocanın ilginç hikayesini anlatan orhan pamuk romanıdır.
    beyaz kale ise doğunun da batınında ulaşamadığı saflığı temsil etmektedir.
    egzistansiyalist olarak bakarsak, kişinin kendini tanımak ve anlamak için ötekine ihtiyaç duyduğu önermesini hoca ile italyan arasındaki ilişki içerisinde gözlemleyebiliriz. ancak orhan pamuk ötekileştirmenin de sonunu getirir bir anlamda. farklılıkların iletişim ve etkileşim sonucunda neredeyse tamamen ortadan kalktığını da göz önüne sermiştirç
  • ilgi çekici bir roman,kitabın son 2 sayfasında "ne hangisi ya,hah tamam hoca,hayır ya köle,hayır ya hoca ama kişilik bölünmesi var" diye bir sonuca varamadığım ama orhan pamuk'un kitap üzerine yazdıklarını okuyup, onun da kendi düşlerinin sonunu kesinleştirmediğini öğrendiğimde rahatladığım kitap.
  • bir şeyler yazmak için çabalayan herkesin bu işin nasıl yürüdüğü hakkında bir ustanın fikirlerini rahatça öğrenebileceği bir kaynak. kitabın sonunda pamuk'un roman yazmak ve beyaz kale üzerine yazdıkları kitabı alelade bir kitap olmaktan çıkarıp yazma serüveni ve romancılık hakkında bir kitaba dönüştürüyor. yazarın ağzından kendi romanının analizini dinlemek ve işin kontorülünün nasıl elinden çıktığını, yaptığı göndermeleri, kullanığı kaynakları rahat rahat gözlemleyebiliyor olmak yazarla okur arasındaki bağlantıyı kitabın sonunda da olsa güçlendiriyor.

    kitaplarını okumuş olanlar kitabın sessiz ev'deki faruk darvınoğlu karakterinin önsözüyle başladığını hemen farkedebilirler. şahsen gerçekte de böyle birinin olup olmadığına dair şüpheye düşmedim değil ama yazdıklarını okuyunca hemen anlıyor yapılan hileyi insan. kitabın sonunda yazarın da açık açık dile getirdiği gibi tarih romanı yazmanın zorlukları nedeniyle bu yola başvuruyor. roman bir tarih romanı ve büyük bölümü padişahın çevresinde geçiyor ve yazarın olaylara müdahil etmek istediği pek çok olay ve kişi ne yazık ki herhangi bir zaman dilimine sığdırılamıyor. bu yüzden faruk darvınoğlu arşivleri karıştırırken böyle bir eseri bulduğundan dem vurarak hikayenin tarihsel bir değerinin olmadığını çünkü gerçeklerle uyuşmadığını anlatıyor buna rağmen hikayeyi yayınlamaya karar verdiğinden bahsediyor. tüm bunlar yetmezmiş gibi yazar biraz da abartarak bir de kitabı faruk'un kardeşine ithaf ediyor. yazar kitabın sonuna eklediği "beyaz kale üzerine" adlı bölümde bunu dile getirmesiyle ve yaptığının ne kadar akıllıca olduğunu farketmemizle bizden hemen bir artı puan kazanıyor.

    karakterleri nasıl oluşturduğunu, kitabı yazmadan önceki ilk fikrinin de neler olduğunu anlatıyor bize. böylece romanın nasıl aktığını, karakterlerin nasıl değişimler geçirdiğini ve hatta bir yerde romanın nasıl yazarın istediği yönlerden farklı mecralara kaydığını rahatlıkla gözlemleyebilmemizi sağlıyor. yazarın dediğine göre kafasında ilk, bilim aşığı bir adamın yeni araştırmalarına kaynak sağlayabilmek için astronomiye de ilgisi nedeniyle nasıl müneccim olduğunu anlatmak varmış. bu ayrıntıyı farketmek tabi ki de zor bir şey değil ama yazarın ağzından bunu duymak nedense heyacanlandırıyor insanı.

    ayrıca yaptığı göndermeleri de kitabın sonundaki bölümde gözler önüne seriyor. attar'dan katip çelebi'ye, evliya çelebi'den baron de tott'a, cervantes'ten dostoyevski'ye kadar romanı yazarken yararlandığı bütün detayları sunuyor okuyucuya. romanın analizini birinci ağızdan dinlemek gereçekten enteresan; eleştrimenlerin yapageldikleri gibi beğendiği ve beğenmediği noktaları okuyucunun gözüne sokma derdi yok yazarın; hatta kitabı beğendirmek gibi de bir derdi yok, severek yazan bir insanın yazmak üzerine fikirlerini anlama şansı elde ediyoruz. tüm bu özellikleri beyaz kale'nin sıradan bir romandan ziyade "yazmak üzerine bir kitap" olmasını sağlıyor.

    her kitabında olduğu gibi bunda da bir üslup değişikliğine gitmiş tabi; kendinin de itiraf ettiği gibi esasında romanın kimin ağzından hikaye edildiği pek belli değil ki bunun da değişik bir hava kattığı yadsınamaz... öyle veya böyle yazar kitabı etkili ve güzel kılmayı başarmış. kim bilir belki de pamuk'u bu kadar başarılı kılan, doğu mistisizmini postmodern bir üslupla harmanlamasıdır...
  • ilber hoca ile orhan pamuk arasında yer alan gerilimin sebeplerinden birisi de bu kitaptır. ilber hoca her ne kadar pamuk'u "ikindi saati, cami balkonu, tramvay şoförü gibi" ifadelerden dolayı eleştirdiğini söylese de asıl vurguladığı tarihi bilmeme kısmı. bu düşünceye varmamın sebebi enver aysever'e konuk olduğu aykırı sorular programı.

    ilber hoca'nın ve birçok tarihçinin tarihi roman ya da film anlayışı tarihi gerçeklerin olduğu gibi aktarılması yönünde. istanbul'un osmanlı devleti'nin eline geçmesini anlatan film gösterime girdiğinde de kanuni'yi anlatan dizi yayımlanırken de sinema eleştirmenlerinden çok tarihçiler konuşmuştu. ilber hoca'nın orhan pamuk'a olan olumsuz bakışının temelinde kendi tabiri ile söylemek gerekirse "kültürünü, tarihini bilmeme" var.

    - osmanlı hocası italyan köleye "o aptal çocuğu (padişah ıv mehmet) elime alacağım." demektedir (sf. 46)

    - padişah hikayelerle oyalanmaktadır, kandırılmaktadır. örneğin osmanlı hocası vebanın insanlara insan kılığında hayvanlara fare kılığında geldiğini söyleyince sultan vebanın olmadığı bir kentten beş yüz kedi getirilmesini emretmiştir. (sf. 102)

    - padişaha vebanın iki hafta içerisinde biteceği söyleniyor. bunun öncesinde de kehanet bir soytarılıktır ama aptalları etkilemekte güzel güzel kullanılabilir." deniliyor (sf. 100)

    - padişahın çevresindekiler veba ile uğraşmanın allah'a karşı gelmek olduğunu dile getiriyor. (sf. 102- sf.108)

    italyan kahraman havai fişek gösterisi olmadığı zamanlarda rakı şarap eğlenceleri ile güzel dansözlerle zaman geçirmektedir. (sf. 131-132)

    tartışma pamuk'un yazarlığı, başarısı değil pamuk'un tarihle rahat rahat oynaması, ilber hoca ve onun gibilerin kutsallarının üzerinde orhan pamuk tarafından işlemler yapılabilmesidir.
  • kara kitap'tan sonra en sevdiğim orhan pamuk romanıdır. the guardian'ın kitapla ilgili aşağıdaki satırları özel olarak bu kitabı genel olarak da orhan pamuk'un romancılığını en iyi özetleyen cümlelerdir bence:

    "pamuk'un ustalığı bu kadar kısa ve yalın bir romana bu kadar çok düşünceyi rahatlıkla sığdırabilmesinde"

    ayrıca bu cümleye ek olarak "bu kadar kısa ve yalın bir romanda bile bu kadar güçlü bir atmosfer yaratabilmesi, 17. yüzyıl istanbul'unu uzansak dokunabileceğimiz bir yakınlığa getirebiliyor olması da yazarın bir başka (belki de esas) ustalığıdır" desek yanlış olmaz sanırım.

    (not: bir de kargo'nun sürgün adlı süper şarkısıyla bir şekilde özdeşleştirdiğim bir romandır. neden diye sormayın öyle işte...

    o bugünü yaşıyor
    dünü unutmaya hevesli
    aklında bir silahla...
    )
  • biyerlerden esinlenerek yazilmasiyla da yazara ayricalik katan bir kitap. o ordan burdan arastirilarak edinilenleri bu kadar ozgun kurgulamak sanat icinde sanattir kanimca.
  • eskiden spoiler diye bi uyari sistemi yoktu tabi..birilerinin kitap zevkine s.ctiysam cok afedersiniz dostlar..

    --- spoiler ---

    sonunda kesin bi yargıya varamadıınız, hatta iki kisiler mi gercekten yoksa çift karakterli tek kisi mi die dusunduunuz, biras sıkıcı ama dusunduren kitap...

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap