• ölümün şiirini yazmak için yola çıkan ama tıpta hipovolemik şok diye geçen bir tabloyu tanımlamaktan öteye geçememiş 19. yüzyılın ilkel pozitivizmini kafasında fazla büyütmüş, üzüldüğüm * nice kısmi osmanlı aydınından biri. bilemedi ki ölüm ancak yazmaya, konuşmaya, umut etmeye izin verilmediği andan itibaren başlar.
  • dışişleri bakanı ahmet davutoğlu, 7 temmuz 2010 tarihinde tbmm'de yaptığı konuşmada aydın-halk kopukluğu ve aydın elitizmine örnek olarak beşir fuad'ı vererek şöyle demiş:

    "benim karşı çıktığım elitizmdir. elitizm de nedir? açın, büyük bir literatür var. beşir fuat’ı okudunuz mu, beşir fuat’ı? fransa’ya gidip birtakım ideolojik çalışmalardan sonra kendi toplumuna yabancılaştığı... bir anlamda yine de saygı duyarım, büyük bir arayışın ismidir. ama intihar eden beşir fuat’ı ya da ahmet rıza’yı. ....biraz önce zikrettiğim beşir fuat’a da bir entelektüel olarak, bir aydın olarak saygı duyarım ama o aydın elitizminin halk ile yaşadığı gerilimi de bilirim. onu etüt etmek benim akademik hayatımın bir parçası. onu anlayamazsak biz kendi tarihimizi anlayamayız. "

    davutoğlu'nun bu allame-i cihan tavırlarına, çok bilmişliklerine öteden beri alışığız. "beşir fuat’ı okudunuz mu, beşir fuat’ı?" demiş. kendisi ne okudu acaba beşir fuad'a ilişkin? ne biliyor hakkında? "toplumuna yabancılaştı, intihar etti"... bu mudur allame-i cihanımızın edeceği kelam. bu kadarını edebiyat fakültesi 2. sınıf öğrencisi de yapabilirdi.

    bu islamcı güruh, güya yakın tarihimizi araştırma ve anlama amacıyla hareket ederek 19.yy osmanlı toplumu hakkında "ilmi" çalışmalarda bulunuyorlar. ancak fikirleri, kendi dini ideolojilerinin bagajını doldurmak olduğundan zikirleri de bu oluyor ve tarihe din-"ilim" çatışması açısından bakıp dine mesafeli duran herkesi tukaka ediyorlar. açıkca sövemediklerine toplumundan kopmuş elitler diye saldırıyorlar. işte davutoğlu'nun beşir fuad bağlamında yaptığı tam olarak budur. doğrudur, 19. yıl osmanlısı, pozitivizmin de etkisiyle bu ülke tarihinde dine karşı en fazla mesafe alınan dönem olmuştur. beşir fuad ise bu dönemin sembol ismidir. kendisini sembol haline getiren ise ölüm şeklidir. ancak ölüm şekline odaklananlar, bu adamı bütün olarak değerlendirmekten ve anlamaktan fersah fersah uzaktalar. işte size davutoğlu örneği.

    evet beşir fuad bir pozitivisttir ve evet bir materyalisttir. zaten bu ikisi dincilerin nefretini kazanmak için yeterlidir. nitekim ölümünün hemen arkasından ahmet mithad ve şürekası ile başlayıp sonradan süleyman hayri bolay'la* devam eden eleştirilerin odak noktası, fuad'ın dinsizliği, allah tanımazlığı falan filandır.

    türkiye'de materyalist düşüncenin öncüsü olan beşir fuad, islamcı tayfanın bu saçma eleştirilerle üstünü örtemeyeceği kadar parlak bir isimdir.
  • olumun siirini yazmak icin, bilegini kesip, akan kan esliginde yazmaya koyulan ve olen turk sairi..
  • 5 şubat 1887: ameliyatımı icra ettim, hiçbir ağrı duymadım. kan aktıkça biraz sızlıyor. kanım akarken baldızım aşağıya indi. yazı yazıyorum kapıyı kapadım, diyerek geri savdım. bereket versin içeri girmedi. bundan daha tatlı bir ölüm tasavvur edemiyorum. kan aksın diye hiddetle kolumu kaldırdım. baygınlık gelmeye başladı.
  • besir fuad'in intihar edip, ölürken izlenimlerini (bir goruseg öre üstelik de kendi kanini mürekkep yaparak) yazmasindan cok daha önemli bir yani var. tanzimat sonrasi aydinlarin icindeki tek pozitivist olmasi. ahmet mithat efendi gibi hem dogucu hem batici olan, ve bir intihar'in anlamini kavrayacak kapasiteye sahip olanlar icin bile besir fuad'in intihari insan hafsalasinin üstünde bir durumdur. ahmet mithat onun böyle bir isi yapmasini kabul edemez, bunu da acik acik yazar. nitekim besir fuad'ın cenaze namazinin da kilinmadigi soylenir. ahmet mithat'in anlamadigi fuad'in islamiyetteki en buyuk gunahlardan birini nasil isledigidir. besir fuad'la ilgili kisa bir kaynakca da verelim de daginik yazilan bu entry anlamli bitsin:
    -besir fuad (biyografi/doktoratezi): orhan okay (kitabin yeni baskisi yok bos yere aramayin)
    -ahmet mitahat efendi, besir fuad'in ölümünün ardindan, oglak yayinlarindan cikti
    siir ve hakikat, derleyen: handan inci (muallim naci ve besir fuad'in tartismasi, gazetede yayimlanan)

    son olarak besir fuad'in gunes isimli bir gazeteyi de tek basina kisa bir sure cikardigini söyleyelim, bitsin.
  • 'kırık cam paslı bıçak denendi bileğimde
    alkole batmış kanım süzüldü usul usul
    dönüp baktım aynaya gözlerimde bir şenlik
    benden cazip olamaz şimdi hiçbir istanbul

    beşir fuad haklıymış hem sergey yesenin de
    intihar bir şairi benimseyen tek kundak
    damarımı terkeden tutsaklığım belki de
    o ki rüyalarımı süsleyen kanlı dudak'

    (bkz: sefa kaplan)
  • "beşir fuad" yazıyordu benim okuduğum yerde, yıllar önce pek bir etkilenmiştim, hatta "entellektüel intihar" deyivermiştim beyefendinin hareketine...

    beşir fuad, fen ilmiyle de yakından ilgilenen bir kişiymiş, çeşitli uyuşturucuları harmanlayıp, vücudunu hissetmez kılmış, bu bölümler çok spesifikti ama hatırlamıyorum, bir yandan yazarken bir yandan deşmiş vücudunu, bağırsaklarını çıkarmış, böbreğini almış avucuna, çizmiş doğramış dahası...

    bir dolu kendini doğrayan şair intiharı wardır ama, beşir fuad bence şahtır, bir taneciktir, üstad'dır.
  • adını sokak bile olmayan bir sokağa vermişlerdi,
    ingiliz sefaretinin arkasında,
    ona yakışır...
    tabelanın alları pul pul dökülmüştü,
    ona yakışır...
    şimdi bir kamera taktılar tabelanın yanıbaşına,
    yakışmadı.
  • 'bilinçli' intiharından dolayı 'unutturulmuş' beşir fuad, osmanlı'da denemenin, yazınsal eleştirinin, eleştirel biyografinin ilk ürünlerini veren, yine ilk materyalist unvanını taşıyan adam. 1852 yılında dünyaya geldi. fransızca, ingilizce ve almanca bilen fuad, ömrünün son üç yılına sıkıştırdığı yazı hayatında, çevirileriyle birlikte 200'e yakın yazı ve 16 kitap yayınlamıştı.

    intiharını iki yıl önceden kendisi duyurmuştu. ahmed mithad efendi'ye yazdığı mektupta, intihar edeceğini ve bedenini derslerde kullanmaları için mekteb-i tıbbiye’ye bırakacağını yazdı.

    "mekatib-i tıbbiyye'nin teşhir etmek için senevi beş altı cenazeye ancak nail olabildikleri ve bu miktarın mükemmel teşrih öğrenmeye adem-i kifayesi malumdur. hayatımda fenne hizmet eylediğim gibi, cenazemin de öyle hadim olmasını arzu eylediğimden, cenazemi teşrih olunmak üzere teberruan mekteb-i tıbbiyye'ye terk eyledim. ümid ederimki, veresem şu arzuma mani olmazlar.

    intiharımı fenne tatbik edeceğim; şiryanlardan birinin geçtiği mahalde cildin altına klorit kokain şırınga edip buranın hissini ibtal ettikten sonra orasını yarıp şiryanı keserek seyelan-ı dem tevlidiyle terk-i hayat edeceğim.

    kan akmakta iken her zaman şiryanı sıkıca tutarak vesair tedbire müracaat ederek
    muhafaza-i hayat mümkün olduğu halde azmimden nükul etmeyeceğim!

    şairler söz ile pek çok kahramanlık satarlar; fakat fiiliyata gelince, böyle bir metanet göstereceklerinden pek emin değilim. çünkü şu intihar, beyne bir tabanca sıkmak, kendini asmak veya suya atılmak gibi değildir. onlara bir kere teşebbüs edilince, onu menetmek ihtiyarı elden gider."
    24 kanun-ı sani sene 302, beşir fuad.
    beşir fuad, 6 şubat 1887' de, cağaloğlu yokuşu' nda kitapçı arakel' in dükkanı karşısındaki 12 numaralı evinde gece geç vakit bileklerini kestiğinde 35 yaşındaydı. bileklerindeki kesik atardamarına klorit kokain şırınga ederek intihar etti. ölürken izlenimlerini kanıyla bir kağıda yazıyordu:
    "ameliyatımı icra ettim. hiçbir ağrı duymadım. kan aktıkça biraz sızlıyor. kanım akarken baldızım aşağıya indi. yazı yazıyorum, kapıyı kapadım diyerek geri savdım. bereket versin içeri girmedi. bundan daha tatlı bir ölüm tasavvur edemiyorum. kan aksın diye hiddetle kolumu kaldırdım. baygınlık gelmeye başladı.

    canib-i zabıtadan gelecek tahkik memuruna size anlatmağa mecbur olmadığım bazı esbabdan dolayı terk-i hayata mecburiyet gördüm. kendi kendimi öldürdüm. benim yazım ve imzam alem-i matbuatta bulunan muharrirlerce malumdur. binaenaleyh beyhude işgüzarlık edeceğim diye zaten matem içinde bulunacak familyam azası hakkında bi-lüzum tahkikata girişip de onları iz'ac etmeyiniz. şu itirafnamem intiharın vukusunu müsbittir. sizin vazifeniz kağıdı alıp bir jurnal ile makama takdim etmekten ibarettir.

    vücudumu teşhir olunmak üzere mekteb-i tıbbiyye'ye teberrüan bahşettim. cenaze oraya naklolunmalıdır. beşir fuad"
    5 şubat 1887
    gelen doktora söylediği söz, ''zahmet etmeyin, beş dakikalık ömrüm kaldı'' oldu.

    izinsizgosteri.net
  • "hakikat şahsa,hata zamana aittir" cümlesinin sahibi yazar
hesabın var mı? giriş yap