• bu arkadaş son kitabında jean babtiste botul diye birinden alıntılar yapmış. lakin böyle biri yokmuş. fransa'da yayımlanan hiciv gazetesi canard enchainee yazarlarından biri uydurmuş bu sanal filozofu.

    kaynak: nilgün cerrahoğlu

    edit: naylon'un ifade ettiğine göre bahsi geçen isim jean-baptiste botul olacakmış.
  • bu adama fransa’da tasak oğlanı muamelesi yapılırdı bir aralar. doğu perinc benzeri bi adam. filozof filan değil. hiçbir sol gelenek bunu kabul etmez. kendini macrona yamamis galiba. macronda gidicidir.
  • bhl diye de bilinir. eskiden yeni yuzyil gazetesinde cuma gunu yazilari yayinlanirdi.

    (bkz: arielle dombasle)
  • malraux, sartre ve camus gibi 'angaje' aydın geleneğinden geldiğini iddia eden fransız entelektüel. xx. yüzyıldaki tüm 'izm'lerle (faşizm, anti-semitizm, totaliterizm, terörizm gibi) kavgası olduğunu, hareketinin bireysel ve kahramanca bir hareket olduğunu iddia edenler de vardır. bosna savaşı esnasında olay mahalline gidip bir takım dökümanter film çalışmaları da yapmıştır. bedri baykam'ı çok etkilemiş olsa gerektir.
  • son derece ilkel bir dini sovenizmin esiri olup hala da derin adam pozlarinda gezinen bir zavalli. israil'in her politikasini destekliyor, lubnan isgali, gazze saldirisi, gazze ambargosu. abd'nin irak isgalini de destekledi. israil ordusunun dunyanin en etik ordusu oldugunu iddia etti.

    hadi diyelim bunlar politik tavirlar denebilir. ama bir cocukla yattigini (hatta tecavuz ettigini) itiraf etmis ama cezasini cekmemis roman polanski'yi destekleyen yazilar yazmasi, bu konuda bildiriler hazirlamasi resmen mide bulandiriyor. merak ediyorum acaba roman polanski survivor bir yahudi degil de mesela bir filistinli olsaydi, yine bu kadar pesine dusup destekler miydi? en basit konularda bile objektiflikten uzak bu kartpostal filozofunun ciddiye alinir hicbir tarafi yok.
    http://www.huffingtonpost.com/…affair_b_310397.html
  • yeni şafak, afrin'e ilişkin -uydurma*- haberinde pkk/pyd'nin sivilleri kendilerine kalkan olarak kullandığı söyleyip isim vermeden levy'nin fotoğrafını kullanmış.

    *söz konusu fotoğraf levy'nin 2016 tarihli "peşmerge" adlı filmine ait.
  • dün akşam cnn international'da boy gösteren sözde filozof özde lavuk. bir iki cümlesi bile insanın sinirini kaldırmaya yetiyor iken nasıl fransa'nın ünlü düşünürü diye anılıyor anlayamadım. sartre'nin descartes'ın kemikleri sızlıyordur heralde.

    bu adam demoktratik islam'ın ete kemiğe bürünmüş halinin şu an suriye'deki kürtler olduğunu savunuyor. yani armalarında dördüncü dünya afrika ülkeleri gibi keleş ve kızıl yıldız bulunduran marksit ideolojili terörist kökenli gruplar ılımlı islamn yeni temsilcileri. bravo valla. iki kadın hakları hareketi yapınca modern müslüman oluyorsun. bu kanıya da yıllarca islam ülkelerini gezerek varmış. aferin sana bernardcım.

    amerika'nın suriye'den çekilmesi de çok büyük hata olur diyor. oklahoma'lı jack'in halep'te devriye atması kararını ağır aksanlı fransız aristokratlar belirliyor artık. yeter ki where is us air force diye ağlamasın maocu kardeşleriniz.

    lan ne güldüm akşam akşam.
  • bir cumhuriyet muhabirine röportaj vermiş, tayyip konusunda iyice can acıtmış.
  • illegal bir şekilde libya'nın başkenti trablus'a girmiş kişi.resmi hükümet umh bu girişin yasadışı olduğunu ilan etti.iç savaşın ortasındaki bir ülkenin başkentine nasıl illegal şekilde girmiş açıkçası anlayamadım.
  • cumhuriyet'e verdiği röportajdan alıntılar.....

    dikkat çeken kısmı şu; ''... ben bu entelektüellerden biriyim. bu bağlamda israil’in var olma hakkını savunuyorum, filistinlilerin devlet kurma hakkını savunduğum gibi. kendi ülkemde antisemitizme karşı savaşıyorum, hem de sos racisme’e (ırkçılıkla mücadele eden bir örgüt) destek veriyorum. fransa’da, le pen’e karşıyım ama esas libya’da, devrimci libyalı gençlerle beraber mücadele ederek hayatımı riske atarım. 1971 yılındakı bangladeş seyahatimden ya da afganistan’a duyduğum sevgiden, bosna’da geçirdiğim yıllar ve hizmetlerimden sonra çok da gururlandığım bir şekilde saraybosna fahri vatandaşı unvanı almış olmamdan ya da sayın erdoğan görmezden gelmeyi tercih etse de, müslüman kardeşler’e hiçbir sempati beslemesem de, mısırlı askeri güçlerin yaptığı katliama karşı olan duruşumdan bahsetmiyorum bile.''...

    tamamı aşağıda;

    ''...- mısır’daki yönetim değişikliğinden dolayı neden erdoğan’ın sizi suçladığını düşünüyorsunuz?
    sayın erdoğan sayıklıyor. fransa’da aklını kaybettiği ve saçmaladığı konuşuluyor. fransa’da ve abd’de herkes ona gülüyor artık.

    - bir ülkedeki yönetimi değiştirecek gücünüz var mı?
    tabii ki hayır! zaten bu yüzden bu tutum gülünç ve hatta acınası. klasik bir şema bu. anlamadığınız bir fenomenle karşı karşıyasınız. soğukkanlılığınızı yitiriyorsunuz. büyük umut ve hırslarınızın olduğu müslüman kardeşler de devriliyor. ve bu sırada basit ve şeytani bir sebep arıyorsunuz. ve bu nedenler arasından, asla eskimeyen siyon tarikatı’ndan başkası da yükselemezdi, ki sayın erdoğan’ın rejiminde bu tarikatı bir bestseller olarak görüyoruz. tüm bunlar içler acısı.

    - israil’in mısır’da askerleri desteklediği doğru mu?
    belki de. bir bilgim yok. ama israil israil’dir, ben de benim. erdoğan’ın saçma saldırısını yaptığı gün benim avrupa ve avrupa dışındaki gezetelere kahire’deki katliama karşı nasıl bir dehşet içinde olduğumu yazdığım bir yazımın yayımlandığı gündü.
    ***
    - demokrasinin sadece sandıktan ibaret olmadığını mı söylediniz orada?
    etkileşimli, izleyicilerin de sorularıyla katıldığı heyecanlı bir tartışmaydı. o nedenle ne söylediğimi tam olarak hatırlayamıyorum ama ‘evet’. demokrasi sadece seçimler demek değil, bir değerler birliğidir. bunların başında da düşünce özgürlüğü, fikirlerin çokluğu, laiklik, hukukun üstünlüğü gelir.

    erdoğan- seçimler demokrasi için şart mı?
    demokrasi tabii ki seçimsiz olmaz. ancak tekrar ediyorum; demokrasi aynı zamanda açık ve çoğulcu bir toplumun oluşturulması, düşünce özgürlüğü, din özgürlüğü, örf âdet özgürlüğü gibi bireysel özgürlüklere saygıdır. demokrasi aynı zamanda çatışmaların düzenlenmesi ve çözümlenmesidir. özellikle sınıf çatışmalarının hukuk kuralları aracılığıyla çözüme kavuşturulmasıdır. demokrasi yandaş olmayan, mezhebe dayanmayan bir yönetimdir. ayrıca iktidardaki partinin, muhalefete ve azınlıklara saygı duyduğu bir rejimdir demokrasi. saydıklarımın müslüman kardeşler’e ne kadar pahalıya patlayacağını anlıyor musunuz?
    ***

    - sizce yahudi kimliğinizle müslüman kardeşler’i sevmemeniz arasında bir bağ var mı?
    evet yahudiyim, inancım çok derin. ama sizi hayal kırıklığına uğratmak pahasına söylemem gerekir ki, düşmalığımın temelinde yahudi olmamın yattığını düşünmüyorum. müslüman kardeşler’in tarihini biliyor musunuz? ortaya çıkışlarını? 1928 yılında bir çeşit arap nazizmi olarak ortaya çıkıyorlar. nazi görüşünün avrupa’ya özgü olduğu anlatılır fakat bu yanlıştır. arap nazizmi de vardı ve ortaya çıkışı ilk müslüman kardeşler zamanında el benna ile olmuştur. bana göre bu bile müslüman kardeşler’e güvenmemem için yeterli bir sebeptir.
    - israil istihbaratı ile bağınız var mı?
    ciddi misiniz?
    - bu soruyu soranlar var?
    bu soruları soranlar orhan pamuk ve elif şafak’ı mahkemeye yollayanlardır. ya da büyük hrant dink’i vatan hainliği bahanesiyle öldürenlerdir. her yerde olduğu gibi türkiye’de de özgür entelektüellerin var olabileceğini algılayamayan sersem insanlar var. ben bu entelektüellerden biriyim. bu bağlamda israil’in var olma hakkını savunuyorum, filistinlilerin devlet kurma hakkını savunduğum gibi. kendi ülkemde antisemitizme karşı savaşıyorum, hem de sos racisme’e (ırkçılıkla mücadele eden bir örgüt) destek veriyorum. fransa’da, le pen’e karşıyım ama esas libya’da, devrimci libyalı gençlerle beraber mücadele ederek hayatımı riske atarım. 1971 yılındakı bangladeş seyahatimden ya da afganistan’a duyduğum sevgiden, bosna’da geçirdiğim yıllar ve hizmetlerimden sonra çok da gururlandığım bir şekilde saraybosna fahri vatandaşı unvanı almış olmamdan ya da sayın erdoğan görmezden gelmeyi tercih etse de, müslüman kardeşler’e hiçbir sempati beslemesem de, mısırlı askeri güçlerin yaptığı katliama karşı olan duruşumdan bahsetmiyorum bile.

    - erdoğan ile tanıştınız mı?
    hayır. asla. ama memnun olurum. ankara’da ya da başka bir yerde. tüm bunları onunla konuşmak isterim. büyük bir ülkenin yöneticisinin “israil, levy vasıtasıyla bu komploların merkezinde yer almaktadır” gibi saçma bir cümle kurmasına sebep olan nedenleri anlayabilmek isterim. bu saçmalık gerçekten ilginç ve endişe verici. bu kadar önemli bir insanın nil kıyılarında yaşananlara sorumlu ararken böylesi çocukça açıklamalara başvurması kaygı verici.

    - onu bir diktatör olarak görüyor musunuz?
    gazeteci ve entelektüellerin tutuklanması… kamu yararı bahanesiyle alkol satışlarının düzenlenmesi… yazarlara, mizahçılara, piyanistlere yönelik hakaret dolu hükümler… kürtlerin ve diğer azınlıkların baskılanması… delilik derecesine varacak saplantıyla ermeni soykırımının inkâr edilmesi ve hatta telaffuz dahi edilmemesi… bunlar devlet islamcılığının, osmanlılaştırılmış putinizmin ve modernlikten korkunun harmanlanmış hali. tüm bunlar göz önünde bulundurulursa, bana göre bir çeşit diktatörlük olarak yorumlanabilir.''....
hesabın var mı? giriş yap