• 1964’te ilk benihana açıldığında, japon mutfağı amerika’da pek bilinmiyordu; kaldı ki japon bir şefin, ısmarladıkları yemeği masalarında hazırlaması daha önce duyulmuş bir şey değildi. egzotik japon yemeklerinin, usta bir şefin baş döndüren şovu ile konuğun masasında hazırlanması, radikal bir fikir idi ama aynı zamanda benihana’yı başarıya ulaştıran formül oldu. 1964’ten beri 100 000 000’in üzerinde yemek servisi yapıldı.

    bu inanılmaz amerikan rüyasının hikayesi çok öncelere, savaş sonrası japonya’ya dayanmakta. o zamanlar, tap dance ve fred astair’e merakı olan, japon eğlence dünyasının tanınmış bir kişisi ve aynı zamanda da bir samuray torunu olan yunosuke aoki, (yoo-ooh-no-soo-kay ah-oh-kee), karısı katsu (kaht- soo) ile tokyo’da küçük bir kafe açtı.

    sokaklarında yetişen kırmızı bir safran çiçeği, aoki’nin restoranına isim koymasında ilham kaynağı oldu: japonca’da kırmızı çiçek anlamına gelen “benihana”... gösteri dünyasındaki geçmişinden de bildiği gibi farklı bir şey, halkın dikkatini çekip ses getirecekti. bu küçük kafe “benihana”, kısa zamanda kaliteli servisiyle ve gerçek şeker kullanmasıyla ün saldı. fiyatları yükseltmeden kaliteli hizmet verebilmek için yunosuke, 20 millik yolu bisikletle katederek şeker ve pirinç almaya gidiyordu.

    ailenin dört oğlu, sonra büyük bir restorana dönüşecek olan bu kafe ile büyüdü. her birinin çok iyi anladığı bir şey vardı ki bu işte en önemli olan şey; temizlik, taze ürünler kullanmak ve paranın satın alabileceği en iyi pişirme malzemelerine sahip olmaktı.

    en büyük kardeş hiroaki de tıpkı babası gibi insanlara sıradan olmayan birşeyler sunmayı ve yaptığı işi daha eğlenceli ve cazibeli kılmak için de teatral bir sunumla hizmet vermeyi seçti.

    bununla birlikte hiroaki’nin spora olan yatkınlığı ve başarısı gözlerden kaçmamıştı. japon olimpiyat güreş takımında elde ettiği başarı japonya’da flaş gibi patladı ve bu başarı onu 1960’ta amerika’ya getirdi. o, amerika’nın yeni bir damak tadıyla tanışmasının zamanı geldiğini düşünüyordu.

    amerikalıların daha kolay telaffuz edebileceği yeni ismi rocky’i alarak rüyasını gerçekleştirmeye koyuldu. haftanın yedi günü dondurma satıp bir yandan da geceleri restoran işletmeciliği hakkında eğitim alıyordu. belli bir birikim yaptıktan sonra nihayet batı manhattan new york’ta, dört masalı bir restoran açabildi ve ailesi de japonya’dan gelip ona destek oldular.

    restoranın içini otantik bir japon çiftlik evi haline getirmeleri bir yıllarını aldı. aoki, amerikalı’nın japon kültürünü tanımak isteyeceğini düşünmüştü ve babasına bir saygı göstergesi olarak restoranına “benihana” adını koydu.

    benihana, kısa sürede herkesin bildiği tanıdığı bir yer halini aldı. yemekler, konukların masalarında ve şeflerin baş döndüren gösterileri eşliğinde teppan-yaki usulü ile hazırlanıyordu (teppan: çelik yaki: ızgarada pişmiş). rocky, restoranın broadway yakınında olmasından da dolayı, şeflerin bu gösterilerinin büyük ilgi çektiğini düşünüyordu.

    dana eti, tavuk ve karides mönünün yıldızlarıydı ve hepsi de hibachi usulü (teppanyaki’nin amerika’da söyleniş şekli) pişirilmekteydi. konuklar masalarına oturup siparişlerini veriyorlar ve şeflerin inanılmaz kesme, doğrama, dilimleme şovlarını izleyerek yemeklerinin hazır olmasını bekliyorlardı. pişirmenin zamanlaması çok önemliydi. bu çeşitli malzemelerin tam zamanında hazır olması gerekmekteydi.

    aoki, fransız mutfağında ilgisini çeken “soğan çorbası” nın japon versiyonunu da mönüsüne ekledi ve bu çorba şu anda da favoriler arasında yer almakta. 1964’te tüm hazırlıklar ve çalışmalar sonunda açılan benihana, ilk zamanlar günde yalnızca bir iki misafir ağırlıyordu ve faturalarını ödeyebilmek için aoki ve ailesi başka restoranlarda da çalışmak zorunda kalmışlardı.

    açılıştan tam altı ay sonra, clementine paddleford’un new york herald-tribune ‘da yayınlanan övgü dolu yazısının ardından herkes benihana’yı tanımaya başladı. new york’lular, sonunda restoranı doldurmaya başlamışlardı ve yer yetersizliğinden aoki’nin geri çevirdiği misafirleri bile oluyordu.
  • yilda bir kez acan japon cicegi. japon arkidisler bu cicegin acma gununu bayram ilan etmisler. herkes cicegin acma anini izlemeye gidermis vakti gelince. ayrica restoranlar zinciri benihana da ismini bu cicekten almistir.
  • türkiyede ilki çırağan sarayında zeynep sabancı tarafından açılan japon restaurant zinciri.
  • hayatimin 21 yilinda gittigime en memnun oldugum ve oldukca etkilendigim tek restoran. seattle'daki de oldukca guzel bir hizmete ve olumlu musteri deneyimine sahip.

    gelip 1,5 saat boyunca butun yemegi gozunuzun onunde, masanin ortasindaki sacda pisiriyorlar ve yemeklerin kokusu, nasil pistiklerini izlemek ve ascilarin yaptiklari turlu eglenceli trick'lerle "ulan super mekanmis burasi ya, niye daha once gelmemisiz" oluyorsunuz.

    elbette biraz tuzlu ucreti var, yelp'te $$$ kategorisinde olup prime card'iniz varsa burada indirim almak icin kullanabilirsiniz.
  • two anda half men'in 10. sezonunun 23. bölümüne espri konusu olmuştur.

    (bkz: jake harper)
  • pattaya şubesi hakkında konuşuyorum; şovları gayet keyifli. gelen türklerden dolayı şova türkçe kelimeler de katıyor aşçılar. ama olayı şov işte. yemeklerin aşırı iyi olduğunu söyleyemem. bir defa gidilip deneyimlenilebilir. defalarca gidilecek bir yer değil zaten.
  • ünlü dj steve aoki'nin babası kurmuştur.
  • soğanı beklemeniz gerekir . *
  • bir bazanji şarkısı.

    lyrics:
    [chorus]
    drop top, pull out the foreign
    ı be whippin' on the fast lane
    engine be roarin'
    ı don't really want no more friends
    ıt ain't important, they be bringing drama
    back then cooking the ramen, now it's benihana
    drop top, pull out the foreign
    ı be whippin' on the fast lane (ya)
    engine be roarin'
    ı don't really want no more friends (no)
    ıt ain't important, they be bringing drama (okay)
    back then cooking the ramen, now it's benihana

    [verse 1]
    aye, 25 with a couple commas
    they be hating, they in comments
    used to give a fuck back then
    but nowadays ı be stady mobbin'
    shout to wayne, ı'm in the 305
    ı'm living life, lik it's do or die
    ın the present, ı'm gifted now
    ı'm 30 thousand feet in the sky
    ı used to ask for the leg room
    now ı lie flat like a bedroom
    all invested in my next move
    like dogecoin, going to the moon
    ı work from home, but ı never zoom
    don't got a boss tell me what to do
    ı used to dream with my eyes open
    now ı'm waking up to a better view

    [verse 2]
    aye, aye
    this ain't luck and it's never random
    ı felt alone and ı been abandoned
    ı graduated, set another standard
    ı'm moving forward, never looking backward
    not overnight, this is 9 years
    ı studied game from the pioneers
    ı locked myself in the studio
    and ı made a milli off my ideas
    so if you want it, better go and get it
    they don't want to work, but they want the credit
    could've done more, but they won't admit it
    ı want the porsche, not a honda civic
    took my mind to another level
    ı got it all, but ı never settle
    could've lived with a day job
    but my gut told me ı'm something special
  • ben bu adamlari suudi ve dubai'de denedim. suudi'de olan ( hani ne isiniz var orada bilmiyorum ama zaten riyad'da , riyad'da ne isiniz var diye hic sormuyorum allah kurtarsin :) ) yolunuz duserde gidelim derseniz, gitmeyin lan. bok gibiydi. ıki defa gittim, ikisinde de yemek kalitesi ve temizlik cidden kotuydu.

    dubai'de olan jbr walk (bkz: jbr) uzerindeydi, zaten orada bir ben yokum restaurant olarak * suudi'de olanla karsilastirilamayacak kadar lezzetli, temiz ve muthis sunumlari vardi. eger yolunuz duserse, gidin. burasi olur bak :)

    seattle'da ki kapanmis sanirim, (bkz: beaverton) oregon'da var bir tane galiba ama gidemedim. oregon'a yolunuz dusmesin zaten, ne yapacaksiniz allah'in koyluleriyle *
hesabın var mı? giriş yap