• milli bağımsızlığın ve devlet olmanın sembolü. amerika'da da böyle, küba'da da.

    türkiye'de sembolize ettiği şeyler flu milletin gözünde. bayrak yakıldı, koşun, sokaklara dökülün! neden? e bayrak o, bizim miletimizin bayrağı! eee? millet ne demek? millet bayrak demek. bayrak ne demek? bayrak millet demek. harika. seka kapatılıyor haberin var mı? var. e neden sokaklara dökülmüyosun, senin milli bağımsızlığın orada kağıt üretmene bağlı. nasıl yani? senin okuduğun türk gazetelerinin kağıdı yurt dışından ithal ediliyor. hadi ya? evet ya, niye sahip çıkmıyosun milli bağımsızlığına? ama bayrak kadar önemli bir şey yok. yakında bayrağını yaptığın bezi de ithal edeceksin. bayrağa küfrettin, vatan haini. peki.
  • "bayraklar, hükümetlerin insanların zihinlerini büzüp sarmalamak için ve daha sonra ölenleri gömerken tören örtüsü olarak kullanılan renkli kumaş parçalarıdır."

    imza: arundhatı roy
    kaynak: sokaktaki insanın imparatorluk rehberi isimli son kitabı
  • bayrak, daha ilk sahneden itibaren seyirci üzerinde ters köşe yapan ,yaratıcı kurgusu ve şahane oyunculuklarıyla etkisinden kolay kolay çıkamayacağınız bir oyun. bir ailenin tüm fertlerini aynı suçun(bayrak mı demeliyiz yoksa) altında toplayan ve oyunculukların (iyi yazılmış bir metinden aldığı güçle) tavan yaptığı berkun oya şaheseridir.
    türk tiyatrosu genç kuşak oyun yazarlarının yokluğundan dem vursun, berkun oya ikinci bir güzellik yaparak oyunu basmıştır.krek yayın adı altında basılan oyunun kendi gibi yaratıcı bir kitabı da vardır.uzun ve sıkıcı tiradların yer ettiği , seyrederken dalıp gitmenize türlü rüyalar görmenize neden olan tonla oyunun arasında bayrak taze bir nefestir.
    bir diğeri için

    (bkz: şeylerin şekli)
    (bkz: bartu küçükçağlayan)
  • eğitim sisteminin devletin en önemli ideolojik aygıtı olduğunu ortaya koyan şiirlerdendir.
    (bkz: devletin ideolojik aygıtları)
    küçükken bu şiiri asker gibi dimdik, çatık kaşlı okuyanlar pek muteber sayılırdı.
    "sana benim gözümle bakmayanın
    mezarını kazacağım.
    seni selâmlamadan uçan kuşun
    yuvasını bozacağım."
    o zaman da anarşikmişsem demek ki, "kuşlara yazık" diye üzülürdüm...
    benim sevdiğim, değer verdiğim bir şeye değer vermeyenleri cezalandırmak fikri adını o zaman böyle koyamasam da "faşistlik"ti.
    faşizm konuşma yasağı değil, söyleme mecburiyetiydi!
    (bkz: faşizm konuşma yasağı değil söyleme mecburiyetidir)
    bu şiiri söyleme! içten ve inanarak okuma, ezberleme mecburiyeti!
    şu sözlerin insani, doğal olduğunu düşünen öğretmenler vardı, halen var.
    kuştan ne istiyorsunuz? kuş o kuş!
    ülkemizde yaşayan bir çok kişi o bayrağa sizin gözünüzle bakmıyor ayrıca. kimine göre tüm bayraklar bez parçası! öldürecek misiniz onları?
    çok sevdiği şeyleri herkesin sevmesini beklemek ne büyük zorbalık.
    (bkz: saygı duymak zorundasın) - dünyanın en muhteşem oksimoron örneği!
    o şeyi daha çok sevmek, herkese neden çok sevdiğini anlatmak dururken...
  • bayraklar hakkında bilmiyor olabileceğiniz bazı şeyler:

    1) bayrak ve bayraklarda kullanılan amblemleri inceleyen bilim dalının adı veksilolojidir. modern dünyada bayrakların oynadığı önemli rolü anlamaya ve açıklamaya çalışır. tarihi ya da modern bayrakların tasarım aşamalarını ve anlamlarını inceler.

    2) dünyada, önü ile arkası aynı olmayan 3 bayrak bulunur. bunlar moldova, paraguay ve suudi arabistan bayraklarıdır.

    *moldova bayrağının sadece ön yüzünde arma bulunur. arka tarafı boştur. görsel
    *paraguay bayrağının ön yüzünde ulusal arma, arka yüzünde hazine arması bulunur.
    * suudi arabistan bayrağının üzerinde kelime-i tevhid bulunur. bu yüzden normal şartlarda arka yüzü ile ön yüzü birbirini tutmaz. bunu önlemek için iki bayrağın birbirine dikilmesi ile üretilir.

    3) guiness rekorlar kitabı'na göre, şimdiye kadar yapılmış en büyük bayrak, 349 x 227 metre ölçülerindeki romanya bayrağıdır. 5 ton ağırlığındaki bayrak, bir futbol sahasının yaklaşık üç katı boyuttadır. yapımında 70 kilometre uzunluğunda iplik kullanılmış, 200 kişinin bayrağı açması birkaç saat sürmüştür. görsel

    4) dünyanın en pahalı birleşik krallık bayrağı 21 ekim 2009'da 384.000 sterline satılmıştır. bayrağın, trafalgar muharebesi'nden (1805) günümüze kalan tek birleşik krallık bayrağı olduğu düşünülmektedir. görsel

    5) abd'de her yıl 14 haziran'da (flag day) sergilenemeyecek kondisyondaki bayraklar yakılarak imha edilir. yasa bu bayrakların "onurlu bir şekilde" (yakmak gibi) imha edilmesini emreder.

    6) buckingham sarayı üzerinde her zaman dalgalanan bir bayrak bulunur. kraliçe saraydayken bu bayrak kraliyet sancağı'dır. kraliçe sarayda değilken kraliyet sancağı birleşik krallık bayrağı ile değiştirilir. görsel

    aynı kurallar windsor kalesi ve sandringham houseda dahil tüm kraliyet konutları için geçerlidir.

    7) dünyada dörtken (dikdörtgen ya da kare) olmayan tek bayrak nepal bayrağıdır.

    bayrak himalaya dağları'nı ve hinduizm ile budizm'i temsil eden üstü üste binmiş iki üçgen şeklindedir. güneş ve ay, ülkenin bu gök cisimleri kadar uzun yaşayacağı umudunu temsil eder. görsel

    8) dünyada sadece iki tane kare şekilli ulusal bayrak bulunur. bunlar isviçre ve vatikan bayraklarıdır. görsel

    kaynak: flagmakers
  • altında barındırdığı insanlar kendisini ne denli çok ve bağlılıkla severse sevsin , gönderinde kurumla ve nazla salınarak hep tepeden bakan ama tebasından hiçbirini sevmeyen bir ayraç..yere indiğinde değersizleşir çünkü direğini göğsüne dikelttiği ve bölüntüleyip parsellediği toprak onun narsist apoletlerini hışımla söker. doğurgan olmadığı ve ölümlerle yüceldiği için , mayoz bir aşkın meyvelerinin değil mitoz bir hissiz ve hediyesiz çoğalmanın enstrümanı olduğu için de ne yer'in ne suyun kardeşidir. hava onun soluğu. renkleriyle ilgili olarak :

    (bkz: gökkuşağından darağacı)
  • canan ergüder, okan yalabık, köksal engür, bartu küçükçağlayan gibi isimlerin rol aldığı, 11 şubat'ta garajistanbul'da sahne almaya başlayacak olan berkun oya oyunu.
  • zıt güçleri gösteren bir diğer sembol de hilâldir.
    sola bakan hilal, pozitif enerjiyi gösterir. bu sembol büyümekte olan
    ay’ı yani güneş’ten uzaklaşma aşamasındaki ay’ı ifade eder.
    uçları sağ yana bakan hilal ise küçülen yani güneşe yaklaşmakta olan ay’dır.

    ay’dan sonra ele alınması gereken sembol ise yıldız’dır. aslında bu yıldız
    değil de beşgen şekli, pentagram’dır.

    pentagram tanrısal enerjiyi yansıtan ve negatif güçleri kovan bir
    sembol olarak kabul edilir. hemen hemen bütün batı majikal ekollerinde
    kullanılır. ters, yani tek bacağı aşağıda olan pentagram ise negatif enerjileri,
    şeytan’ı ve karanlık yanı sembolize eder olarak kabul edilmekle birlikte bu
    sembolizm moderndir. çok yakın çağlarda şekillenmiş ve günümüzde yanlış
    olarak satanizm ile birleştirilmiştir.

    burada anlatılan sembolizm açısından bakarsak türk
    bayrağının kendisi yüzde yüz negatif ve karanlık yana ait bir sembol
    olmaktadır çünkü kullanılan hilal, küçülmekte olan ay’ı gösterdiği gibi
    yıldız da ters yani iki bacağı yukarda olan pentagramdır. bu sembolü
    her türk vatandaşının kimliği üzerinde görmek mümkündür. tabii ki,
    bayraktaki bu sembollerin bilinerek ve özellikle negatifi temsil etmek için
    seçildiklerini iddia etmiyorum.

    -alıntıdır-
  • 2009 yılında krek tiyatro topluluğu tarafından oldukça sağlam bir kadroyla garajistanbul’da, ilerleyen yıllarda da yeniden yorumlanarak santralistanbul’da sahnelenen ve bu sezon istanbul devlet tiyatrosu’nda sahne almaya başlayan berkun oya oyunu. bu sürpriz biraz da dizinin etkisiyle mi yoksa devlet tiyatroları’nın “devlet tiyatroları” olduğu zamanların berkun oya’sı geri mi döndü henüz bilmiyorum ama bir süredir aksayan yerli oyun/uyarlama oyun dengesinin korunması açısından bu yuvaya dönüş çok hoş oldu bence. yeni oyunlarla devamının gelmesini dilerim.

    oyun tür olarak aile dramı gibi başlayıp polisiye olarak ilerleyip iletişimsizlikle zirveye varan bir gerilim. berkun oya tarzı üzere katmanlı bir yapıya sahip. ileri ve geri akan zamanla olayın giriş gelişme sonuçlarına dair parçaları görüyor ve oltaların suyun altında nasıl karıştığına tanık oluyoruz. oyunun genel akışı durgun olmasına ve belli bir sahne dışında çok hareketlenmemesine rağmen hep tetikte duran gerilimini sevdim. krek’ten izleyemediğim için kadro kıyaslaması yapamam ama bu ekibin gayet uyumlu olduğunu biraz süre geçince daha da akışkanlık kazanacaklarını düşünüyorum. baba rolünde ali ipin sahneye doğal olarak daha hakim. ilk kez sahnede izlediğim kadın rolünde deniz çom ve abi rolünde murat sarı dikkatimi çeken isimler oldu. (karakterlerin isimleri olmadığı için toplumsal kimlikleri ile anılıyorlar. anne, baba, abi, çocuk, eski eş vs.) teknik olarak sanırım krek’in daha dinamik bir yorumu vardı özellikle santralistanbul’da sahnelenirken. yine kıyaslama olarak değil ama şahsen kubilay karslıoğlu’nun devlet tiyatrosu ağırlığını hissettiren yönetimini sevdim. dekor ve ışıkta da behlüldane tor ve akın yılmaz uyumlu bir iş çıkartmışlar ortaya. benim açımdan sezona güzel bir başlangıç oldu.

    oyun ara dahil yaklaşık 2 saattir. ara demişken bir tüyo olarak nasıl ki oyun başlama süresinden önce oyuncular sahnede kara kara düşünerek geziyorsa perdenin kapanmadığı perde arasında da kurgu devam ediyor. yani ışıklar yanmasına rağmen sahnede efkarlı efkarlı sigara içen abi karakteri sizi yanıltmasın, ihtiyaç molası verebilirsiniz.
  • her ırkın faşisti için kullanışlıdır. biri indirerek, biri kaldırarak primini yapar, olan metaya gereksiz anlam yüklemeyene olur.

    ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
    kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,
    ışık ışık, dalga dalga bayrağım!
    senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.

    sana benim gözümle bakmayanın
    mezarını kazacağım.
    seni selâmlamadan uçan kuşun
    yuvasını bozacağım.

    dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...
    gölgende bana da, bana da yer ver.
    sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar:
    yurda ay yıldızının ışığı yeter.

    savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün
    kızıllığında ısındık;
    dağlardan çöllere düştüğümüz gün
    gölgene sığındık.

    ey şimdi süzgün, rüzgârlarda dalgalı;
    barışın güvercini, savaşın kartalı
    yüksek yerlerde açan çiçeğim.
    senin altında doğdum.
    senin dibinde öleceğim.

    tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
    yer yüzünde yer beğen!
    nereye dikilmek istersen,
    söyle, seni oraya dikeyim!

    arif nihat asya

    "çağımızda bütün büyük devrimci atılımlar, geniş halk kitlelerini ulusal simgeler etrafında birleştiren devrimci hareketlerin önderliğinde gerçekleşti.
    uluslararası anti-faşist ve anti-emperyalist mücadelenin önderlerinden georgi dimitrov, yaklaşık 80 yıl önce, naziler "milliyetçilik" maskesiyle dünyayı kana bulamadan kısa süre önce şöyle diyordu: "bugünkü mücadeleyi kendi halkının geçmişteki devrimci gelenekleriyle birleştirmek için hiçbir şey yapmayan komünistler, milletin tarihi geçmişindeki değerli olan her şeyi, kitleleri kandırmaları için faşist sahtekarlara kendi elleriyle teslim etmiş olurlar."
    bugün bazılarının "solculuk" adına düşmanlık yaptıkları ulusal bayrak, gezi barikatlarında direnişin adıdır. özelleştirmeye karşı mücadele veren yatağan işçisinin alınteridir. tüsak'a göğüs geren sanatçının elindedir. ağalığa direnen bismil'in, urfa'nın kürt köylüsünün toprak damının tepesindedir. önümüzdeki devrimci aşamada ulusal simge ve kahramanlar, bağımsızlık-aydınlanma-halkçılık programının harcı olacak..."

    gidip çay koyayım, gelecek cümleler malum...
hesabın var mı? giriş yap