• otobüste yer vermeyen gençlere kızan yaşlı insanların bilinçaltna hitap eden, yönetmeninin ölmeden önceki fantezlerine hayran bırakan, malatyalı beden eğitimi öğretmeni tiplemesiyle takashi kitano'yu zevkle izleten güzel film
  • hepsi birbirine benziyor bu capon milletinin. film boyunca hangisi öldü, hangisi kaldi, onun ismi neydi, bunun olayi neydi diye tirmalatip duruyor. otomatik silahla ortaligi kan gölüne çeviren zibidinin o kadar yedek sarjörü nereden edindigini de anlamadim bir türlü..
  • worms hayrani 3-5 japon milletvekili, bos vakitlerinde yeni bir yasa hazirlar ve olaylar gelisir..
  • sınıftaki tüm öğrencilerin son nefeslerinde birbirlerine aşık ya da hoşlanıyor oldugunu soylemesi de ilginç.
  • nadide bir capun filmi.

    42 tane lise ogrencisi seciyorlar, bunlari issiz bi adaya götürüyolar, ellerine silah veriyolar, kisitli da yiyecek, de buyur, amac hayatta kalan tek ki$i olmak, kapi$iyo bu kizlar...

    konu bana sineklerin tanrisi'ni hatirlatti ama yine de cazip bir fikir, yigitcek bir film olmu$; bi cok ülkede gösterimi yasaklanmi$ üstelik, easynews'ten bulunabilir...
  • dün izlediğim film.
    filmin sonundaki " kaçın " sözünü duyunca 8 kişi gittiğimiz rexx'ten koşun lan koşun diyerek çıktık.
    bazı sahneler gerçekten gore ve vahşet ağırlıklaydı. bu yüzden hoşuma gitti.
    fakat japonlar'ın ne kadar benzer öldüklerini ve elinde silah olmasına rağmen tartışma gibi bi salaklıkları olduğunu söyleyebiliriz.

    sarılı kızın erkeğin testislerini bıçakladığı sahnede herkes "aaaaaah " diyerek testislerini yoklamıştır. bu da bize ders olmuştur.
    bunun yanında japon kızlarımızın güzelliği karşısında "oha" diyebildik.
    o kadar ilkel yaşam şartları altında karbon sülfür ve bunun gibi maddeler bulan ve bilgisayar hackleyen gençleri çok takdir ediyoruz.
  • hatun kişilerin bir arada belli bir süre geçirdikten sonra delirip birbirlerine girebileceklerini gösteren film.

    (bkz: deniz feneri)
  • uzunca bir bolumu $oyle olan film:

    kiz oglani vurur oyunun kurallarina uymak icin, hayatta kalmak icin vs
    oglan olurken "ahiarghghg seni seviyorum bunu soylemeye gelmi$tim inkh" diyip olur
    kiz aglar

    bu sahne a b c kizlari ve x y z erkekleri icin tekrarlanir
  • festivallerde gösterilen, pek az kişi tarafından bilinen, düşük bütçeli, orijinal senaryolu her uzak doğu filminin güzel olamayacağının kanıtı kötü film. kötü, hatta çok kötü...

    festival filmlerine özel bir bağımlılığım vardır, bu izlediğim en başarısız uzakdoğu filmlerinden. ama nedense gereksiz biçimde fazlaca dikkat çekmiş, fazlaca konuşulan bir film olmuş durumda. aşırı şiddet, vahşet içeriyor denmesine rağmen, aslında içerdiği şiddet o kadar da abartılı değil. örneğin, gore bir film asla değil, uziyle vurulanlardan sıçrayan kanlarsa ya da arkadaşının boğazını kesmekse aşırı şiddet, şiddet filmi görmemişsiniz derim.

    filmin tek güzel yanı, ilginç bir fikir olan senaryosu. benzer bir senaryoyu, liseliler değil de, iş arkadaşları, yöneticiler, çaycısına kadar bütün şirketin toplandığı bir ada şeklinde yapsalar, daha hoş olabilirdi diye düşünüyorum. çoluk çocuk böyle bir filme toplanınca hatalı oyunculuklardan başka birşey göze çarpmaz olmuş zira.

    bu film, klişe biçimde mutlu sonla biten, kimin hayatta kalacağı daha baştan belli olan, oyunculuğun hiç olmadığı, silahlardaki kurşunların hiç bitmediği, ıssız bir adada çalışan bilgisayarlar bulunup sistemin hacklenebildiği, aynı adada kilolarca bomba yapımında kullanılmak üzere malzeme temin edilebildiği, insanların 5-10 kurşun yeseler bile konuşabildikleri, son sözlerini edip öyle öldükleri, vurulup koşmaya, yaralı kolları ile silah kullanmaya devam edebildikleri, herkesin birbirine aşık olduğu ve bunu mutlaka ölürken açıkladığı, yaralananların konuşup konuşup cümlesi bitince ani bir hareketle kafalarını bir yana çevirerek öldükleri ve daha bunun gibi birçok saçmalığı barındıran bir film.

    merak ediliyorsa izlensin pek tabi ama, arşivlik bir film değil.
  • filmi su an bitirmis biri olarak: tipik distopya hikayeleri ve lord of the flies desem yanlis olmaz heralde.

    ancak konu öyle basit bir araklamadan ibaret degil, gayet düzgün. filmdeki oyunculuklar milleti cok rahatsiz etmis. cok abartiliymis filan... filmin adi kill bill yönetmeni tarantino olunca kült oluyor, japon ve düsük bütceli olunca kötü ve abartili. tarantino bunlari nerden aliyor oturun okuyun biraz.

    meseledeki elestirilen nokta da cocuklarin saygisiz filan olmasi degil. cocuklarin neden böyle oldugu. cogunun arkasinda ailelerinin ruh hastaligi var. bir de bence suna güzel bir cözüm getirmis hikaye:

    "ya bu yeni kusaklar cok bozdu, bizim zamanimizda böyle miydi?" senelerdir söylenen bu sikik cümleye yazar demis ki "iyi amk, o zaman neden birbirlerine öldürtmüyoruz bu cocuklari, nasilsa bir bok olmayacak bunlardan, zaten her seyin suclusu bunlar..." bence güzel dalga gecmis ve bu konudan da iyi bir distopya cikmis.

    filmde eksik kalmis olabilecegini düsündügüm hikayeler var. özellikle ögrencilerin hayatlariyla ilgili. o yüzden sanirim kitabi da okuyacagim ilerde.

    film iyi. ama yönetmenlik boktan, oyunculuk abarti filan ayaklarina girecekseniz izlemeyin. evet, bir türlü ölmeyen ve vurulup vurulup son sözü söyleyene kadar hayatta kalan tipler var. ancak bana kimse bunun bilincli olmadigini söyleyemez. en sonda ögretmenin öldürüldügü sahne, dogrudan bununla dalga gecen bir sahne. eger her film ayni sekilde cekilmesi gereken bir seyse sizin icin, izlemeyin. cok daha gercekci filmler var, belgeseller var.
hesabın var mı? giriş yap