• yapılmış en iyi batman uyarlaması olması bir yana kanaatimce çizgi romanlardan yapılan tekmil sinema uyarlamaları içinde de başa güreşecek bir film olmuş batman begins. hele de filmin en çetrefilli yanı olduğunu düşündüğüm, batman olma yolundaki bruce wayne'in çocukluk ve ilk gençlik yıllarının flash back'lerle anlatıldığı bölümler gören gözler için bir kurgu harikasıydı ve bu konudaki dehasını daha evvel memento'da ispatlamış cristopher nolan'ın ne kadar isabetli bir seçim olduğunun en açık ispatıydı bence.

    senaryosunun, kurgusunun güzelliği yanında görsel olarak da çok başarılı buldum filmi. özellikle batman'in gotham'daki o gotik kulelerden birinin tepesine çıkıp şehri izlerken göründüğü ilk sahnede evladının mürüvvetini görmüş anne hissi sardı bünyemi. bir yandan gözlerim doldu bir yandan sinemada halay çekesim, muz bulmuş şempanze gibi coşkuyla alkışlayasım geldi.

    neticede en son joel schumacher denyosunun elinde ucuz bir panayır yerine dönmüş olarak bıraktığımız gotham'ın tekrar gerçek ve kasvetli bir şehre; sirk akrobatına, oyuncağa dönmüş batman'in tekrar gerçek bir insana ve bir o kadar gerçek bir yarasaya dönüştüğünü görmek, bu 141 dakikalık iade-i itibar törenine şahit olmak çok güzeldi. zaten dedikleri gibi:
    "why do we fall bruce?"
  • farklı yönetmenlerin batman serilerine bir göz attığımızda farklı perspektiflerden çıkarımlar yapmak ve kendimize en yakın olanını seçmek gayet olası. joel schumacher'in batman kurgusu bunların arasında kendine yer edinemeyecek derecede kötü diyebilirim. batman ruhunu ve fikrini kesinlikle yansıtmıyor. bir 90'lar çocuğu olarak pazar gecelerimizin vazgeçilmezi parliament pazar gecesi sineması kuşağında kahramanımız batman tim burton eşliğinde arz-ı endam ederdi. burton'ın sinema evreninde yarattığı o gotik hava ve sarkastik anlayışı seyircide batman çizgisini çok farklı noktalara çekti. batman'in çizgi romanındaki havasını burton ile yakaladık diyebiliriz. aslına bakarsanız batman burton'ın elinde yüceldi. gayet tutarlı, yarasa ruhunu yansıtan, burjuva ama aynı zamanda bir robin hood, karizmatik ve tabiki michael keaton'ın muazzam oyunculuğu ile tarihteki yerini almıştır.

    batman gibi bir kahramanın yaratılmasında toplumsal ve kişisel sebepler vardır.

    toplumsal boyuttaki sebepleri;feodal yapıda aristokrat üst sınıf insanlara olan bakış açısını değiştirme çabası yatıyor. alt sınıf insanların sürekli nefretini çeken burjuva bir insandan, şehrin düzenini sağlayan bir kahraman yarattığınızda ister istemez bu insanların bilinçaltında o kişiye ve yaşadığı hayata karşı hoşgörülü olma ve sempati duyma davranışları kaçınılmaz olacaktır. aynı şekilde bir mesajda burjuva kesimine geliyor. demek isteniyor ki, üst sınıf olmanız insanlara üstten bakma ya da etliye sütlüye karışmama anlamı taşımıyor. bazı şeylerden fedakarlık ederek toplum düzeni için taşın altına elinizi siz de sokun.

    kişisel boyuttaki sebepler; bruce wayne'e yüklenen misyon ve felsefe her insanın hayatına empoze edebileceği türden çıkarımlar. bunu da yönetmen de ben de seyirciye bırakıyorum.*

    --- spoiler ---

    christopher nolan'ın batman serisi ise batman'i çok daha farklı bir kurgunun içine çekti. üçlemenin en iyi filmi olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. nolan batman'de bir şeylerin eksik olduğunu hissetti. bir felsefe, bir idea ve bir varoluş sancısı batman ruhunu tekrar diriltecekti. gotham şehrinin en zengin ailesinin bir ferdi olan bruce wayne bu burjuvazi havasından sıyrılarak; suçlu psikolojisini anlama, korkularının üzerine giderek korkularıyla yüzleşme, adaleti sağlamak için vicdanının ufkunu görebilme, kötüyü ve kötülükleri tanımlayabilme içgüdüsü ile dünyayı dolaşmaya karar verir. bir suçlu gibi suç işler, yoksunluğu tadar, dünyanın en kötü hapishanelerinde en kokuşmuş kurulu düzenlerde hayatta kalmaya her hücresi ile devam etmeye çabalar.

    bu keşmekeş ve zorlu hayat tecrübesi bruce wayne'i gotham şehrini kokuşmuşluktan kurtarmak için bir kahraman olması yönünde rehberlik eder. ruhunu arındırmanın son halkasını ise doğu mistisizmi ile sağlıyor. himalayalar'a tırmanışını sürdürerek dövüş sanatlarını öğrenmek üzere adeta hasan sabbah'ı andıran ra's al ghul'un yanında soluğu alıyor. evet ra's hasan sabbah'ın alamut kalesini andıran yapısında ninjaları ile*bir antiterör örgütü kurmuş kişilik. bruce wayne'nin getirdiği esrarengiz çiçek ise haşhaş bitkisini sembolize eder biçimde soluyan kişide halüsinasyonlara sebep olan ve belki de cennet bahçelerini görmelerini sağlayan, onları liderlerine sıkı sıkıya bağlayan bir mistik şey. bruce wayne bu yapıda eğitiminin son safhasında suçlu denilen kişinin kafasını uçursaydı eğer, o da ra's al ghul'un fedailerinden biri olacaktı. fakat bruce wayne adaletin intikam ile değil toplumsal düzenin kurulması ve evrensel ahlakın benimsenmesi ile yerleşeceğini düşünüyordu.

    bruce wayne artık eğitimini tamamlamıştı ve şehrini kurtarma adına kendine bir kimlik yaratma çabası içine girmişti. korkularının üzerine giderek belki de hayatında en çok kortuğu şey olan bir yarasa olmaya karar verdi. buna karar verdiğinde kurduğu cümle herşeyi özetler nitelikteydi:''yaşadığım yarasa korkusunu kötü insanlar da yaşasın istedim.'' batman'in diğer süper kahramanlardan çok daha fazla sevilmesinin nedeni bir gün herhangi bir insanın devleti ya da şehri için bir batman olabilme ihtimalidir. evet batman'in doğaüstü güçleri yoktur belki ama bir ideali vardır. bu idealler doğrultusunda dünyanın değişeceğine inanmıştır.
    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---
    filmin başında görünmesine alışılan title* bu filmde sadece sonda geliyor. yani, batman filmin sonunda başlıyor.
    --- spoiler ---
  • objektif bir şekilde bakılırsa görülecektir ki şimdiye kadar çekilmiş en iyi 'batman' filmidir dahası nolan'ın dark knight üçlemesinin de en iyi filmidir!

    the dark knight, joker karakterinin gölgesinde kalmış ve onunla yükselmiş bir filmken batman begins tamamen batman'in filmidir; batman'in doğuşunu, moral olarak kaynağını, ideallerini, yöntemlerini, azmini sergiler. haliyle bir çizgi roman filmidir, izlerken çizgi romandan uyarlanmış bir film izlediğinizi hissedersiniz.
    üstelik kanımca nolan'ın her batman filminde kullandığı konseptlerden -bu filmde korku- en başarılı şekilde yansıtılanı da bu filmdedir zira korku çok temel ve basit bir konsept olduğu için anlatılması ve anlaşılması daha kolaydır.

    film küçük bruce wayne'in korkusunun kaynağını bize göstererek açılır; bruce kuyuya düşer ve yarasalarla karşılaşır... daha sonra bruce wayne korkusunu fetheder; küçükken düştüğü kuyunun ilerlediği mağarayı keşfeder ve benimser... ve film bruce wayne'in korkusunu yok ettiğini bize göstermesiyle kapanır; bruce, kül olmuş evinin tamiratında ilk önce küçüklüğünde düştüğü kuyunun ağzını kapatır!

    böylece film bize bir karakterin gelişimini başından sonuna kadar gösterir! bruce wayne filme küçük korkak bir çocuk olarak başlar ve nihayetinde korkusunu başkalarının korkusu yapmış, batman üst kimliğine ulaşır.

    filmin son sahnelerinde rachel dawes, bruce wayne'in artık batman olduğunu, bruce wayne'in başka bir yerlerde dolaştığını söylerken, biraz sonra ekrana 'batman başlıyor' yazısı gelir ve anlarız ki artık bruce wayne yok, batman var! batman başlıyor...

    ne yazık ki batman başladıktan sonraki hikayeyi göremeyiz zira nolan the dark knight ile bize batman'in başladıktan sonraki hayatını göstermek yerine ileriye hızlıca sarıp, batman'in ölüşünü anlatır... the dark knight rises ile ise daha çok batman'in küllerinden doğuşunun, tekrar dirilişinin hikayesidir ancak bu kez batman küllerinden, bruce wayne olarak doğar ve böylece 'kahramanın sonsuz yolculuğu' da tamamlanır.

    hiç şüphesiz üçü arasındaki en 'batman' hikayesi batman begins'tir. unutulmamalıdır ki çizgi roman kahramanı batman hiçbir zaman öldürülmemiş, hiçbir zaman tekrar bruce wayne'e dönüşmemiştir, biz hala onun batman başladıktan sonraki hikayelerini okuyoruz!
  • tekrar seyrettim de,katie holmes'un 141 dk boyunca sütyensiz gezip nipple'larını gözümüze soktuğu filmmiş kendisi.
  • filmin arasında arka sıradaki seyircilerden biri şöyle bir yorum getirdi... "bu ne biçim batman filmi kardeşim, filmin yarısı oldu hala batman yok ortada! bu resmen how to make a batman olmuş"... tabi, geldiği filmin adının nasıl bir çağrışım yaptığı meçhul arkadaşta... batman begins derken "başlayacağım sülalenize" gibi bir giriş mi bekliyordu acaba batman'den diye düşünmeden edemedik...
  • imdb'de bir günde 8,5 ratingle ilk 250'ye girmeyi basarmis, christoper nolan'a batman hayranlarinin icten tesekkür borclu oldugu bir filmdir. korkulanin aksine batmobile filme gayet güzel uymus ve oturmustur. joel schumacher'in kulagindan cekip sinemaya götürüp, iste bu lan batman maymun ettin, konseptin icine sictin iki filmdir denmelidir.
    gercekten hicbir kliseye göz kirpmayip,kesinlikle inandiriciligi kaybetmeden, mükemmel bir senaryoyla kotarilmis bir film. bruce wayne ve diger bütün karakterlerini derinlerine inilmesiyle (ve tabi bütün karakterlerinin gayet basarili aktörler tarafindan canlandirilmasiyla), joel schumacher'in cektigi filmlerdeki kararterlerdeki özensizlik daha da bir göze batiyor. berbat film mekanlari ve atmosferi acisindan zaten son iki film hakkinda hicbir sey demeye gerek yok. bu konuda herhalde herkesin christopher nolan'a olan güveni tamdi saniyorum. ic rahatligiyla son yillarda izledigim en iyi hollywood filmi diyebilirim...

    --- spoiler ---
    herhalde filmdeki tek rahatsiz edici nokta, mikrodalga meretinin sulari kaynatip, her bir yerden patlatmasina ragmen insanlara bir bok yapmamasi idi. insanin beyni haslanir kulagindan cikar be...
    --- spoiler ---
  • bruce wayne'in babası ve annesi öldürüldükten sonra emniyet müdürlüğüne getirilip orada jim gordon'la tanışma sahnesi bile sevmeye yetebilir bu filmi.. aynı thomas wayne'in sık sık söylediği gibi jim gordon'un ağzından dökülen "it's ok son" cümlesi üzerinden kurulan bir baba-oğul ilişkisiyle aslında üçlemenin kalbine atar temeli chris nolan..

    insanlık dışı güzellikte bir filmdir.. çizgi roman orijinlerinin beyazperdedeki manifestosudur..
  • hayatında hiç batman filmi izlememiş biri olarak(evet mağaradan yeni çıktım) tüm ön yargılarımı kırmış film. harika zaman geçirdim film boyunca uzun zamandır güzel film izlememiştim iyi geldi.

    buradan hiç batman izlememiş ve ön yargıyla bakanlara sesleniyorum:

    bu filmi izleyin, mutlaka örümcek adamı izlemişsinizdir ona ayırdığınız zamanı buna da ayırın. iyilik meleği olmayan süper kahraman isteğiniz varsa bu tam sizlik. izleyin beğenmezseniz , beğenmezseniz o sizin bileceğiniz iş sizin için sözlüğü mü bırakıcam ne haliniz varsa görün. allah belanızı versin. umarım en yakın zamanda ölürsünüz.
  • nolan'ın sinema dünyasına armağan ettiği batman üçlemesinin açık ara en iyi filmi.

    --- spoiler ---

    bunun en önemli sebebi senaryonun the dark knight ve the dark knight rises'daki gibi komplike olmayışı. sade, iddiasız ve bir o kadar da etkileyici bir film batman begins. filmi etkileyici kılan unsurların başında küçükken ailesi gözleri önünde öldürülen bir çocuğun 'intikam' arayışından, sorunun kökenine inerek 'adalet'e geçişinin akıcı biçimde verilmesi geliyor. bunun için de yapılması gereken senaryonun altının doldurulması ki nolan filmlerini diğer süper kahraman filmlerinden ayıran en önemli faktör felsefik bir film olması. eğer ki bruce gotham'a dönüşünde tüm enerjisini falcone'dan intikamını almaya adasaydı karşımızda tipik bir intikam filminden fazlası olmayacaktı. falcone'dan intikam almak daha doğrusu onu adalete teslim etmek bruce'un hiçbir zaman önceliği olmadı. batman için önemli olan suçun kökenine inip, suçu minimize edip ortadan kaldırmak.

    batman'in hem bedenen hem de ruhen temelinin atıldığı, bruce'un gölgeler birliği'ndeki eğitim anları filmin zirvesi. bu eğitim anında söylenenler, geriye dönüşler, özellikle de ninja kostümüyle yaptıkları talim mükemmel. yönetmenin diğer filmlerinde görülen kurgu başarısı buralarda kendisini fazlasıyla hissettiriyor. filmin felsefik olması kadar önemli bir diğer husus da, batman'in fazlasıyla 'insancıl' olması. spider-man'i izlerken ağ ile oradan oraya zıplamasını seyredip kendisinin yenilmez olduğu hissine kapılıyoruz fakat batman için böyle bir durum katiyen söz konusu değil. doktorun kendisine sprey sıkıp ölümden döndüğü andan itibaren batman bizde yenilebilir intibası uyandırıyor. nitekim filmin en iyi aksiyonu olan batman'in rachel eşliğinde polislerden kaçışı da bizde her an batman'in polislere yakalanacağı intibası uyandırıyor. batman'in bu yönü nolan'ın filmden önce üzerinde önemle durduğu hususlardan biriydi. zira nolan, bruce wayne'nin fazlasıyla ciddiye alınmasını istiyordu. bruce'un hem batman olma sebebinin gerçekçiliği hem de üstün özelliklerine rağmen yenilebilir olması izleyicinin bruce wayne'i yani batman'i fazlasıyla ciddiye almasına neden oluyor.

    nolan'ın üzerinde durduğu bir diğer konu olan karanlık bir film olması da, batman begins'in önemli özelliklerinden biri. yönetmenin ilham kaynağı olan blade runner kadar karanlık bir suç filmi yaratabilmesi batman begins'i fantastik bir film olmaktan çıkarıp bir suç/aksiyon filmi yapıyor. yönetmenin filmden önce en çok üzerinde durduğu gerçeklik ve karanlık olabilme özellikleri batman begins için tam anlamıyla sağlanmış diyebiliriz.

    burton'ın filmlerini izlemediğim için batman öyküsünün aslında da bu denli gerçekçi olup olmadığı konusunda bir fikrim yok fakat ne olursa olsun fantastik bir seriden böylesi etkileyici bir suç filmi çıkarmak her babayiğin harcı değil. bir kere fantastik bir öyküyü, fantastik olmayan bir film olarak tasarlamak bile başlı başına büyük bir başarı. ilk film olmasının da etkisi var muhakkak fakat ne olursa olsun batman begins'in süresini aşacak olaylara girmeyip gereksiz aksiyonlara yer vermemesi filmi fazlasıyla 'derin' yapıyor.

    oyunculuk olarak da gene süper kahraman filmlerinde alışık olmadığımız bir başarı var karşımızda. kanımca christian bale'e batmanliğin en çok yakıştığı film budur. bundan sonrakiler de özellikle de the dark knight'ta bana nedense hep kasıntı gelmiştir. nolan oyunculuklardan öylesine verim almıştır ki katie holmes gibi sıradan bir isim bile sırıtmamıştır filmde.

    hem teknik hem de oyunculuk olarak böylesi üst düzey bir filmde belki küçük bir kusur olarak görülebilecek unsur hafiften tebessüm ettirmek isteyen kimi yerlerdeki esprilerin daha da can sıkması, belki çizgi roman okuyucuları için bu espriler hoş olabilir ama ben hiçbirinde tebessüm edemedim. eğer bu bir kusur olarak algılanırsa ki pek fazla algılanmamalı, karşımızda kusursuza yakın bir başyapıt var.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap