hesabın var mı? giriş yap

  • -dudağı tutturmaya çalışın, burnun altındaki pembemsi yumuşak dokudan bahsediyorum.
    -dili yemeye çalışmayın, çıkmıyo o ordan, küçük dilden hiç bahsetmiyorum bile.
    -dudakları toplu olarak emmeyin, parçalı olarak emin. alt dudak-üst dudak ayrımı iyidir. diğer türlü "azından öpmüş" olabilirsiniz.
    -nefessiz bırakmak için enseden tutup bastırıyosunuz ya hani, işte onu abartmayın, kasığa tekme yiyebilirsiniz. sonuçta akciğer solunumu yapıyoruz ve amaç öpüşmek. ölüşmek değil.
    -sonnacığıma, dişinizi fırçalamış olmanız güzel olur, ağzınızın sigara ya da içki kokmaması falan, bunlar zaten "default" gelmesi gereken hâller.
    -inlemek güzeldir ama dayak yemiş it gibi sesler çıkarmayın.
    -hep "hard" biçimde öpüşmek 2 tarafı da yıpratır, bazısı var ki insanın dudaklarını eskitir, buna gerek yok. arada yavaşlayın ve ufak, tatlı, küçük, muttarid, muhteriz darbeler kondurun, burna pıt yapın.
    -ara verdiğinizde, birbirinizin gözlerinin içine bakın, gülümseyin, susun, gözlerinizle anlaşın, birbirinizin nefesini dudaklarınızda hissedin, başını ellerinizin arasına alın ve yaklaşın, yeter daha fazla yazamicimmmmmmmm böhühühüh.

  • bir çalışanımız vardı, sürekli avans isterdi ve bir gün işe gelmedi. telefonlarına dahi bakmadı. eşim evine gitti, merak etti. annesi yaka silkmiş durumdaymış kendisinden. kumar bağımlılığı varmış çocuğun. sanal kumar oynuyormuş. cebinde yol parası dahi bırakmamış, annesinden istemiş, o da kabul etmemiş vermeyi ve tartışmışlar.
    neyse eşim düzelir umuduyla sahip çıktı çocuğa. çocuk da "allah razı olsun abi, senin gibi kimse böyle yaklaşmadı bana vs.. ne sözler söyledi."

    ama huylu huyundan vazgeçmedi. yine borcun içine soktu kendini, birden pat diye bıraktı işi ama tam da en zor bir dönemde. hiçbir açıklama dahi yapmadı. sonraki günler aradı, kalan maaşını istedi. hiiç umurunda dahi değil.

    annesi ile yine kavga etmişler, kadın artık polisi aramış, uzaklaştırma kararı çıkmış hakkında.

    böylelerinin ailelerine sabır diliyorum. bazen aile ödül olur insana bazen de sınav.

  • bir zamanlar kanal 6'nın sık sık yayınladığı, 1995 yapımlı kim basinger ve alec baldwin'in oynadıkları romantik komedi. kim hanım her zaman ki gibi arzu unsuru olma konusunda oldukça başarılı, mafya babasının sevgilisi, şuh bir şarkıcıdır. alec baldwin ise kendi halinde hım-hım bir kimsedir. bunlar film boyunca bir şekilde evlenip evlenip boşanırlar. en sonunda da mutluluğu yakalayıp mesut olurlar. türkçesi yanılmıyorsam "bir aşk dört nikah" gibi bir şeydi.

  • dogrudur zira herkes baska dns ve vpn'leri kullaniyor.
    ben misal 1 haftadir almanya'dan atiyorum.
    ama aslinda istanbul'da ikamet etmekteyim.
    annemler de karadenizli.

    oyle.

  • (bkz: mal beyanı)

    hatırlıyorum da, sevgilim askerden yeni gelmiş ve işsizdi, benim iş çıkışıma geliyordu 1'er çay içiyorduk, evim ve işim arası yürüme mesafesiydi, sevgilimin evi de çok uzak sayılmaz*
    bazı akşamlar beni eve bıraktıkdan sonra evine kadar yürüyormuş, sonradan öğrenmiştim ben bunu, daha da güzel oldu öğrendikten sonra o çayın tadı...

    şimdi nerde istersek orada içeriz çayı, nereye istersek gideriz... ama hiç biri o günlerin yerini tutmaz. yine mutluyuz tabi fakat o günlerin fedakarlığı ayrı...

    bunu düşünen hiç sevmemiş ve sevilmemiş, ya da sevilse de farketmemiş... 1 simiti ikiye bölüp tıkınmamış, kara kışta 5 liralık kestane kebapla ellerini ısıtmamış...
    yazık...

  • dün akşam itibarıyla dünya tarihinde ilk defa bir futbolcu ununu eleyip eleğini asarak kazanabileceği her şeyi kazanmış ve ileride oynayacağı tüm maçlara sikini taşağını yaya yaya keyif için çıkacak lükse erişmiştir.

    messi'nin bundan sonraki kariyeri tamamen kendisinin keyfine kalmış durumda. isterse sadece sağ ayağıyla futbol oynama challenge yapar, isterse sadece asal sayı olan dakikalarda gol atma challenge... adam resmen hikayesi ve yan görevleri %100 tamamlanan bir bilgisayar oyununda yapacak bir şey bulamayınca açık dünyada boş boş dolaşıp kendine meşgale arayan bir insan seviyesine gerçek hayatta ulaştı. bu vakitten sonra oynayacağı ilk maça teletabi kostümüyle çıksa neden diye soramayız. çünkü canı öyle istemiştir.

  • satış yasağına karşı yapılması gerekli olan eylem. sonuçta satış yasak amk, veresiye yasak değil ki. ahah.

    gidecez kanka bakkalımıza, aga sen bunu ver, yarın öderim saat 6.01 de diyeceğiz. bitti gitti işte.

    yaşasın semt bakkalına dönüş.

  • dün sahte gülüşlerim ve zor sebat edip saygıda kusur etmeden gerçekleştirdiğim eylem.

    ulan pezevenki görsen sanki kendi parasını veriyor bana. bir kasılmalar, bir gerinmeler, bir gevrek gevrek veriyim mi vermiyim mi sırıtması, aptal saptal espriler felan.

    vay arkadaş kimsenin karşısına elinde koz olmadan çıkmıycaksın. savunmasız olunca maskara oluyorsun bildiğin.

    buna bir çare bulunmalı.