hesabın var mı? giriş yap

  • saat başlarını bile isteye kaçırıp buçukları beklemek. ama sonra o buçuk da kaçıyor. yani kısacası efendim kaçıyor da kaçıyor. bakıyım, entry girene kadar 21:31 olmuş. artık 22:00 de başlayacağım yapacak bir şey yok.

  • atakan tam bir cehape zihniyetiyle büyümektedir. bol bol kitap okumakta ve başörtülü annesine saygısızlık yapmaktadır.

  • d smart adlı kuruluşun aylar süren ısrarlı call center aramaları, arkadaşımda şu radikal yalana neden olmuştur.

    d: şöyle indirimler var böyle indirimler var bıdı bıdı...
    a: ya bizim televizyonumuz yok aslında.
    d: o zaman şöyle yapalım, televizyon verelim. böyle yapalım hebe hübe..
    a: ben körüm.
    d: pardon...... geçmiş olsun.

  • kariyerin bir aşamasında takılıp kalma korkusu.
    daha çok aile şirketinde çalışan, aileden olmayan kişilerde görünür.
    kariyerinizde hızla ükselirsiniz, şirketin üst düzeylerine kadar gelirsiniz, ama bir üst aşamaya geçemezsiniz. ne halt ederseniz edin o aşamada takılır kalırsınız. ortada net bir sebep de göremezsiniz. işte kariyerinizin önündeki engel cam tavandır. bu genelde sizin amiriniz olan patronun sevgilisi ya da sizin kadar .başarılı olmasa da şirkette sizden daha kıdemli olduğu için geçemediğiniz bir başka eleman olabilir.
    bir gün, iki gün, üç ay, 1 yıl derken bir bakarsınız ki o noktada takılıp kalmışsınız. "ağa bu şirkette daha fazla ilerlenmez." der ve kapıyı çarpıp çıkarsanız genelde bir başka şirkette tekrar sıfırdan başlamanız gerekebilir. genel eğilim kariyerin cam tavanına çarpıp orada durmaya yöneliktir. bir gün önünüzü kapatan kişyinin gideceğini, camın çatlayacağını beklersiniz. ama tecrübeyle sabittir. daha çok beklersiniz.

  • almanlar bu usulde ödüyorlar, ama niye böyle ödüyorlar?

    kökeni almanların hayatı "bir iyilik karşılıksız yapılır" merkezinde görmesinde yatıyor. biz türkler sayarız, kayıt tutarız. bir kere yemeğe çıkıldığında hesabı biz ödediysek, bir sonraki yemeği arkadaşımızın ödemesini bekleriz. bunu takip ederiz. yani yeterince sayıda yemeğe çıkıldığında hesap sırayla ödendiği için bir denge oluşur.

    16 yıllık almanya yaşantımda bunun böyle işlemediğine şahit oldum. bir almana yemek ısmarlarsanız bu "karşılık beklemeden" yaptığınız bir iyiliktir. bir sonraki yemeği yine %50-%50 ödemek isteyecektir. bu sadece hesap ödemekle ilgili de değil: mesela arabayla gezerken benzini siz ısmarladınız diyelim. alman baştan o şekilde anlaşmadığınız takdirde "bir sonraki benzini de ben ödeyeyim" diye düşünmez. ya da öğrenci yurdunda yemeğinizi paylaştığınız alman "bir sonraki yemeği de ben yapayım herkese yedireyim" diye planlamaz. bunları jest olarak yaptığınız kıyaklar olarak algılar. almanla iş ya da özel hayat ilişkileri, sevgililik de bu doğrultuda gider. mesela siz evin faturalarını ödüyorsunuz diye alman sevgiliniz de karşılık olarak otomatikman temizliği üstlenmez. kendisine danışmadan ödediğiniz faturalar jesttir ve geri kalan sorumluluklar %50-%50 bölünür. bu kötü bir şey değil alman kültürünün yansımasıdır. jest karşılık beklemeden yapılır.

    biz türkler ise restoranda hesap ödeyerek bir jest yaptığımızda aslında bir karşılık bekliyor oluyoruz. bir sonrakini de karşımızdaki ödesin istiyoruz.

    sonuç olarak yine de ben olaya türk gibi yaklaşmayı rahat buluyorum. bir alman'a yapılan jestler genelde kendisinde sempati oluşturmaktan başka bir şeye yaramıyor çünkü karşı bir jest yapmakla pek uğraşmıyor ya da hiç kasmıyor. sonuç olarak bizim jestler biraz uzaya gidiyor gibi oluyor. oysa türk kültüründe yer alan dengeleyici hareketler daha sosyal bir ortam yaratıyor. son olarak türk kültürünün de hiç eskisi gibi sağlam gitmediğini, türkler arasında da ortalığın sadece istemesini bilen narsistlerle dolduğunu belirtmem gerekiyor.

  • whatsapp, viber vb. uygulamalarin altina "program super ama internet olmayinca mesajlar iletilmiyor" diye 1 yildiz veren hatta imdb uygulamasinin altina "film izlenmiyor, insanlari kandiriyorsunuz" yazip 1 yildiz veren mallarin yaninda buna da şükür dedirten akıl fakirleridir.

  • akpliler' in osbir çekerek katıldığı isyan. arap var, istiklal marşına tepki var. türklük karşıtı ne ararsan var. tam akpliler' in istediği ortam.

    edit: bak bak. arapçılara bak. telaşla savunmaya gelmişler. neymiş, düzgün türkçe imiş. mülteci bu kadar düzgün yazamazmış. arabına halel gelmesin diye atılan taklalara bak.

  • onunla yemeğe gidin ve bütün yemek boyunca garsonlara olan davranışlarını izleyin. eğer garsonlara bir insan olarak değilde hizmetçileri gözüyle bakıp, biraz sakin olmasını söylediğinizde "ne demek canım onların görevi bu" cevabını alıyorsanız o zaman o erkek insan olarak çiğdir işe yaramaz hem de kalitesizdir. direkt çöp.