hesabın var mı? giriş yap

  • twitter’da doğrulandıysa kesin doğrudur… ülkeye bak, haberler twitter duyumcularından (etkileşim sapıklarından) doğrulanıyor… lan twitter’da [genel olarak sosyal medyada (ekşi dahil)]okuduğunuz şeylerin %99’u yalan…

  • "hayatta iki şey sınırsızdır. birincisi evren, ikincisi de islamcının aşağılık duygusu. birincisinden emin değilim."

    albert anştayn.

  • "dedemle nenem zamanında çok kavga etmişler dedem de dayanamayıp güvercini duvara fırlatmış, telefon yok o zamanlar tabi"

  • "hazır ucuz yollu alabiliyorken en iyisini alalım" mantığıdır. bu mantıkta göze batan birkaç ahlâksızlık mevcut:

    1. diyanet işleri başkanı olarak kendi kurum dergine "müslümanlar lüks batağına saplanmıştır" derken gidip en lüks aracı neden alıyorsun?
    2. aracın sadece içi lüks değil, aynı zamanda motoru da 5 litre benzinli bir motor. başta güttüğün mantığın aynısı burada da mevcut: "nasıl olsa cebimden benzin parası çıkmıyor". bu durumu etik buluyor musun?
    3. vatandaş neden senin 322 bin tl'ye aldığın aracı 1 milyon tl'ye alıyor? kendi kendine hiç bunu sorguluyor musun?

  • amerikalı filozof george boolos tarafından hazırlanmış ve 1996 yılında the harvard review of philosophy dergisinde yayınlanmış olan bu bulmaca, dünyanın en zor zeka bulmacası olarak kabul edilmektedir.

    çeştli anlatım versiyonları var, ben bunlardan bir tanesini yazacağım:

    bir gezegene düşüyorsunuz. burada 3 tane uzaylı lord bulunuyor. bu 3 lord'dan bir tanesi her zaman doğru söylüyor. bir tanesi her zaman yalan söylüyor. diğeri de rastgele şekilde doğru ya da yalan söylüyor.

    bu gezegenden gitmenize izin vermeleri için bu 3 uzaylı lord'un hangisinin doğrucu, yalancı ve rastgeleci olduğunu bulmanız gerekiyor.
    bunu yapabilmek için istediğiniz lord'a sorabileceğiniz, toplam da 3 soru sorma hakkınız var. aynı anda hepsine birden soru sorma hakkınız yok.
    işin zor tarafı ise bu lord'lar sizi anlamalarına rağmen cevap olarak sadece kendi dillerinde "ozo" ya da "ulu" olarak cevap veriyorlar. bunlardan biri "evet", diğeri de "hayır" demek ama hangisinin "evet" hangisinin "hayır" anlamına geldiğini bilmiyoruz.

    bu lordların hangisinin hangisi olduğunu bulabilmek için hangi soruları sorardınız?

    aşağıdaki cevabı okumadan önce, soruyu ve zorluğunu tam olarak kavrayabilmek için cevabı bir süre düşünmeniz iyi olur.

    evet geliyoruz dünyanın en zor sorusunun cevabına:

    --- spoiler ---

    ilk bakışta doğru cevapları bulabilmek imkansız gibi gözüküyor. sonuçta "evet" ve "hayır" kelimeleri de dahil, söyleyecekleri hiç bir kelimenin anlamını bilmiyoruz.

    öncelikle, öyle bir soru belirlemeliyiz ki, hem doğrucu hem de yalancı bu soruya aynı cevabı vermelidir. sorunun cevabı "evet" ya da "hayır" şeklinde olmalıdır. zaten dillerini bilmediğimiz için başka bir cevabı anlayamayız, hatta evet ve hayır'ı da anlayamıyoruz ama bunun için bir taktik kullanacağız.

    örneğin: "eğer 2 + 2 sonucu 4 mü eder diye sorsaydım, 'ozo' mu derdin?"
    şeklinde bir soru sorduk diyelim.

    ozo evet anlamına geliyorsa eğer:

    doğrucu buna "ozo" olarak cevap verirdi.

    yalancı ise norlmalde hayır, yani "ulu" derdi ama sorunun geneline baktığınızda bu doğru bir cevap olur. bu sebeple yalancı yalan söyler ve aynı şekilde "ozo" cevabını verirdi.

    "ozo" hayır anlamına geliyorsa eğer:

    doğrucu buna da "ozo" olarak cevap verirdi mantık olarak.

    aynı şekilde yalancı da "ozo" olarak cevap verirdi.

    rastgeleci lordumuzda ise bu sorular bir anlam ifade etmiyor. o yüzden onunla ilgili
    şimdilik yapacak bir şey yok.

    yukarıdaki örnekten şunu anlıyoruz. cevabı olumlu bir soru sorduğumuzda 2 adet "ozo", cevabı olumsuz bir soru sorarsak, örneğin "2+2 sonucu 5 mi eder diye sorsasaydım "ozo" mı derdin?" dediğimizde ise iki taraftan da "ulu" cevabını alırız. burada kelimenin anlamının "evet" mi ya da "hayır" mı olduğunun hiç önemi yok.

    evet ilk sorumu ortada duran 2. lord'a soruyoruz:
    "1. lord rastgeleci midir diye sorsak "ozo" mı derdin?
    bu soruyu eğer rastgeleciye sorduysak cevabın bir anlamı yok ama eğer doğrucuya ya da yalancıya sorduysak, ikisi de, doğru ise "ozo", yanlış ise "ulu" diyeceklerdir. diyelim ki ikisinden birine denk geldik ve "ulu" cevabını aldık. "ozo" cevabını alırsak, 3.lord'un kesinlikle rastgeleci olma ihtimali kalmıyor. "ulu" cevabını alırsak da 1.lord'un rastgeleci olma ihtimali kalmıyor.

    şimdi rastgeleci olma ihtimali olmayan lord'a soruyoruz:
    "sen yalancı mısın diye sorsaydım "ozo" mu derdin?
    yalancı "ozo", doğrucu "ulu" olarak cevap verir. verdiği cevaba göre yalancı mı doğrucu mu oluduğunu anlarız ve kendisine tekrar sorarız:
    "ortadaki lord rastgeleci midir diye sorsaydım, "ozo" mı derdin?
    eğer oysa, cevap "ozo" olacaktır, değilse "ulu" olacaktır.
    ve gelecek cevabın "ozo" ya da "ulu" olmasına göre tüm lordların hangisi olduğu açığa çıkmış olur. dünyanın en zor mantık bulmacası da bu şekilde çözülmüş olur.

    ve bu sorudan bağımısız olarak bir bonus sorusu:

    dünyaya geri dönmeden önce doğrucu'ya soruyoruz: dönüş yolumuz kısa mı?
    "ozo" cevabını alıyoruz. şimdi bu evet anlamına mı geliyor hayır mı?:)

    --- spoiler ---

    kaynak wikipedia (alternatif link)
    kaynak youtube (video linkidir. anlaşılması daha kolay olabilir)

  • lise yılları, bir gün otobüse bindim bakırköy'den avcılar' a gidicem. bir baktım şoför bizim komşulardan biri. selam verdim, cüzdanı çıkarıp pasoyu gösterecektim.

    (yüzünde kıyak yapıyor ifadesiyle, bir de göz kırpıyor)

    - sok onu cebine sok sok.

  • dogru bir dusunce, biraz eksik açiklanmis.

    oncelikle konu hakkinda donen bazi yanlislari duzeltelim :
    - eger çok feci bir sezon geçirmezse galatasaray'in sampiyon olamamasinin salt super lig gelirlerine etkisi çok sinirli. sampiyonluk payi dediginiz sey sampiyona verilen ekstra miktar degil, sampiyonluk yasamis 5 takimin havuzun bir bolumunden aldiklari paydir. galatasaray ornegin geçen sezon 69 milyon alirken, fenerbahçe 62 milyon almistir ve bu, uzun bir sampiyon olamama serisi ihtimali disinda hemen hemen stabil bir kalemdir.
    - super lig performans primi uç asagi bes yukari ayni sekilde, puan basi belirlendigi için çok buyuk bir puan farki yemedikçe butçede buyuk açik yaratacak bir fark olusmaz. ornegin fenerbahçe burada dahi buyuk bir zarara ugramadi, hepi topu 19 milyon tl az aldi fenerbahçe galatasaray'dan. (3 milyon euro). besiktas ve basaksehir ise benzer bir performans primi aldilar. sezon sonunda 3-5 puanla sampiyonluk kaçirsan da 65 milyon civari alacaksin.
    - siralama primi keza, basaksehir ile galatasaray arasindaki gelir farki 7, bjk il gs arasindaki gelir farki 15 milyon lira civarinda. fenerbahçe buradan darbe yedi zira son siralama kalemi (6. sira) ile sampiyon arasinda 32 milyon tl (kabaca 5 milyon euro) fark var. ama bu bile sampiyonlar ligi gelirinden olmak gibi darbe vurmuyor. galatasaray ilk 3'te olursa bunu minimize eder.
    - toplam gelirlere bakarsaniz fenerbahçe tum sorunlarina ragmen 153 milyon lira almis (gs 212), çunku sampiyonluk payi belli bir kemik olusturuyor. toplam euro bazinda fark 10 milyon euro bile degil.
    - sampiyon olamamanin tek ve gerçek mali kulfeti kesinlikle sampiyonlar ligi geliridir. baska bir sey degil. digerleri amorti edilir zararlardir.

    simdi gelelim konuya : besiktas biraz ekstrem bir durumdu. sadece yuksek maasli oyunculari elden çikarma geregi degil, sadece kiralik futbolcular degil, genel olarak kadro kalitesinin kotuye gitmesi sorun yaratti. ustune ustluk yonetimin teknik direktoruyle, tribunlerle olan gerginlikleri salt yonetimsel açidan sorun yaratti. fikret orman gerçekten olumcul hatalar yapti.

    galatasaray'in lehte bir farki var : toplam maas duzeyi 2017 besiktas'i kadar yuksek degil, 50 milyon civarinda ki kendi geçmis standartlarina gore olmasi gerektigi oranda dusmus. falcao istisnasini kenara koyarsak muslera, belhanda ve feghouli haricinde eskisi gibi 3 milyon kemik maas arti bonus tarzi kontratlari kalmadi. yine sampiyonlar ligine kalinamadigi durumda kiraliklari salmak takimin maas yukunu azaltmaya yetecektir. (edit: surada bir vatandas açiklamis, yaklasik 49 milyon euro net maas + yaklasik 3.100.000 eur imza parasi + puan basi verilecek ekstralar derken 56 milyon euro gibi bir gider olacak, geçmis sezona gore sadece 7 milyon fazla var).

    ama galatasaray'in asil sorunu burada basliyor : ffp girdabina girmis tum takimlar gibi toplam gelir gider dengesini kurmak için yerine gore maas ve fesih bedeli (bonservis yanlis bir terim artik) uzerinden ayarlama yapip, kiralik kontratlarla isini kotariyor. ffp donemi hasarsiz atlatilsa dahi iki sezon sonra elde para edecek oyuncu kalmayacak, kiraliklar da gidince ya bugun oldugu gibi bedavalara yonelecek ya da ekonomik durumu iyiyse yine fesih bedeli odeyecek. iki senaryonun da sorunlu taraflari var : ilkinde kadro kalitesi dusup kuçuleceksin (bu, besiktas'in yasadigi sportif buhranin benzerine yol açar), ikincisinde geçmisteki kisir dongulere tekrar gireceksin çunku fesih bedeli, kontrat gibi futbolcu gonderilince zarardan kâr edebilecegin bir sey degil, net zarar. ffp'nin, her ne kadar genel hatlariyla mantikli bir uygulama olsa da boyle yan zararlari oluyor ve denetime girmis her takim bunu tadiyor.

    tek bir çikar yolu var : eldeki gorece mutevazi oyuncularin bir sekilde parlatilmasi. ozan kabak, eljif, cenk tosun, cengiz under,... az yatirimli 10 oyuncudan bir veya ikisini onemli bir miktara elden çikarmak bile donguyu pozitife çevirebiliyor. ozellikle yerli oyuncularin parlamasi, uzun suren yabanci sinirinin 14'e kadar genislemesinin etkisiyle patlama yapti, simdi kisa vadede tekrar durulacaktir çunku gidebilecek yetenekler gitti, gelecek 2-3 sene boyunca galatasaray'in da diger kuluplerin de bu tarz oyunculardan onemli meblaglar kazanmasini beklemiyorum. mesele orta vadede tekrar duzenli sekilde bazi futbolcularin ihraç edilmesi için yeni jenerasyonlara yatirim yapmak. yabanci siniri gibi abuk tartismalarin dondugu ortamda bu da muallak.

    asil onemli olan, konsolide borçlari bir sekilde eritmek ve surekli yapilandirma gerektiren, finansman gideri yukleyen, ust uste uzun yillarin gelirlerini kismi olsa bile yiyen bu geçmis borçlari sifirlamak. bu her kulup için geçerli. yoksa bir donem kâr bir donem zarar edersin, donem tablolari su an borçlu halde olundugu için onem tasiyor ama konsolide borç-alacak farki çok daha onemli. ve bu konuda hiçbir buyuk kulubun kisa vadede borcunu onemli oranda eritebilecegi bir ortam yok.

    kisacasi kanimca besiktas ornegi tam geçerli olmamakla birlikte benzer riskler var ve galatasaray babaniz diyerek geçistirilemeyecek seyler. sonuçta ulkenin ekonomik yapisi belli.

  • fener gol attıkça fenerbahçeliler "gs'lilere girsin" tarzı cümleler kullanıyor. arkadaşlar, bize girmesini istiyorsanız delikanlı gibi gs maçına çıkıp gol atacaktınız. olympiakos'a attıgınız gol neden bize girsin aq.