hesabın var mı? giriş yap

  • --- spoiler ---

    francis ford coppola ilk filmde sorunlardan dolayı neredeyse kanser olacağından yönetmenlik yerine prodüktörlüğü tercih edecekmiş. hatta yönetmen olarak martin scorsese'yi düşünmüş ama yapımcılar kabul etmemiş. sonrasında bir kaç şart sunup kabul etmiş.

    robert de niro role alışmak için bir süre sicilya'da yaşamış. yaklaşık 4 ay sicilya aksanı üzerinde çalışmış.

    orjinalinde, mahkemede aileye karşı tanıklık edecek kişi clemenza'ymış (richard s. castellano). zaten ilk filmde en çok parayı alan kendisi olduğundan, bir de üstüne repliklerini yazmayı ve ciddi bir ücret fazlası istemiş. daha sonra karakteri frankie ile değiştirmişler.

    tek karakterden 2 oscar çıkaran ilk ve tek kişiler marlon brando ve robert de niro'ymuş. brando ilk film the godfather'daki vito corleone karakteri ile en iyi erkek oscarı alırken, de niro bu filmdeki vito corleone ile en iyi yardımcı erkek oscarını almış.

    devam filmi olarak oscar alan ilk film.

    de niro'nun sicilya'da olduğu çekimlerde biraz kilo almış ve ilk filmde marlon brando'nun çenesine taktığı aparatın biraz daha ufağını kullanıyormuş.

    genco oil'in kapısının arkasında ufak bir kilit varmış. coppola, roberto'yu oynayan aktöre bunu söylememiş. o kapıyı açamama olayı gerçekmiş. adam zaten komedyen olduğundan coppola biraz improvize etsin demiş.

    hyman roth karakteri gerçek hayatta miami'de yaşayan meyer lansky adlı mafya babasından yaratılmış. filmi izledikten sonra karakteri oynayan lee strasberg'ü arayıp tebrik etmiş.

    filmdeki fulgencio batista'ya altından yapılmış telefon verme olayı gerçekmiş. gerçekte verileni şu an havana's museum of the revolution'da sergileniyormuş.

    mario puzo ve coppola michael'ın fredo'yu öldürmesi konusunda baya tartışmışlar. coppola en sonunda "o zaman annesinin ölümünü beklesin" diyerek kabul etmiş.

    çekimler 104 günde tamamlanmış.

    --- spoiler ---

  • rahat sözcüğünün altını gerçekten dolduran, 15-20 saat aralığında ayakta çalışmak zorunda olduğum zamanların kurtarıcısı ayakkabıdır.

    tüm rahatlığına rağmen, muhtemelen uzakdoğu üretimi olduğu için, kronik bir burun çökme sorunu vardır. fazla kalın olan burnu, en fazla 3 giyişten sonra çukurlaşmaya başlar. kısa sürede eski bir görünüm alır. istisnasızdır.

  • 1995 yılında hitnet yazılarımdan ilkini (bkz: #2940055) yazarken kullandığım saçma bkz'lara bakıp "içinde en saçma sapan şeylerin bile en ince ayrıntısına kadar var olduğu bir bilgi kaynağı olabilir mi?" diye düşünüp "yok be imkansız ahahha" diye gülüp geçmiştim.

    1997 yılında disq'in irc'den yolladığı douglas adams'ın the hitchhiker's guide to the galaxy romanını bilgisayar ekranından okudum. "e ilk ben akıl etmemişim ki bunu" dedim.

    1999 yılında ise internet'te içerik yayınlamanın zorluğu yüzünden ekşi sözlük'ü birkaç saate kodlayıp 16 şubat gecesi yayına geçirmiştim. o sırada ilk entry ne girsem diye düşünürken masamın üzerinde klavyenin yanında duran penaya gözüm takılmış ve #1'i yazmıştım.

    bugün ekşi sözlük'ü her ay 19 milyon kişi ziyaret ediyor. her gün douglas adams'ın tüm romanlarının toplamı kadar içerik giriliyor. şimdi 1995 yılında düşündüğüm şeyin hayal edemeyeceğim kadar büyük boyutlarda gerçekleştiğini görüyorum. biz "2010'da sözlük" diye başlık açıp "mars'tan entry girilir hahah" gibi fantaziler kuruyorduk. 2010'u fırladık geçtik back to the future'daki geleceğe geldik bile.

    20 yıl önce gülüp geçtiğim bir hayalin, hayal bile edemeyeceğim kadar büyük bir boyutta, hayal edemeyeceğim sonuçlara vesile olmuş olması beni her sene daha çok şaşırtıyor, hayran bırakıyor. her seferinde konunun benle pek de ilgili olmadığını daha iyi anlıyorum. ekşi sözlük'ün kültürü ve dinamizmi bir toplumun yıllardır açlık çektiklerinin, içine attıklarının dışavurumundan geliyor, benzersiz bir mizahla harmanlanıyor. pek çok şeyini tasvip etmediğim oluyor, kızdıklarım oluyor. ama bu dinamizmin bir benzerini başka mecralarda görmüyorum. tamamen bize ait, bizim kusurlarımızı eksiksiz taşıyan, bizi eksiksiz anlatan bir ortam.

    umarım hikayemizin katipliğine uzun yıllar devam eder. 12 yıl önce dediğim gibi bir gün aniden ortadan kaybolsa bile sonrasında torunlara bahsedecek acayip bir masalımız olacağı kesin.

  • ciddiye alıp, örnekleyerek açıklama yapmak isterim.

    deprem haritalarını fayları boş ver. anlatacağım örneği dinle. türkiye haritasını düşün, bu türkiye 1000 km derinliğinde bir toprak parçası ve sola doğru gidiyor. benzer şekilde suriye de sağa gidiyor. yılda 3 cm gibi bir değer. rahat rahat giderken suriye ile birbirlerine takılıyorlar. bu takılma neticesinde 3 cm gidişler iptal ama gitme isteği gücü devam ediyor. çünkü arkasındaki kara parçaları ya da levhalar da onları itmeye devam ediyor. 5-10-50 yıl geçiyor arkadan uygulanan güç çok fazla. bu durumda 2 seçenek var. 1 türkiye ilerleyemediği için o kısımda yükselmeler görülür. enerji yatay gidemeyince karaları dikine yükseltir bu sayede dağlar oluşur. ya da biriken enerjiye daha fazla dayanamayan hat 50 yıldır ilerlenemeyen 150 cm lik mesafeyi tek seferde aşar. deprem böyle bir şey işte. yani aralarında beton doldurabileceğin bir boşluk yok. sıkış tepiş, aşırı sıkışık olduklarından zaten ilerleyemiyorlar. ülkelerin hareket etmesini durdurabilirsen depreme de çare olursun karşim. ama kim tutabilir türkiye yi.

  • koca titanicte kaç kız varsa hepsine

    “kuzum :) rabbim insallah sana da nasip eder :) hic ummadigin zamanda oluyor :) inan bana :)”

    diye anlatıp durur ve hepsini buz dağına çarpmadan önce bayıltırdı.

  • kehribar dışında bir seçenek yoktur. dünyada bir eserin korunması için nemin ve rüzgarın mümkün olduğu kadar az olması gerekir. yani havanın kuru olması korozyonu ciddi azaltır. örn: mısır piramitleri iskoçya’da oldaydı bugün toz yığını halinde olurdu. dolayısıyla çöl gibi kuru bir yer seçilmeli ancak dünyada 65 milyon yıldır sabit bir çöl olmadığı için bir kehribarın içine insan dna’sı yada bir araç gereç yerleştirip kehribarı 65 milyon yıldır var olduğu bilinen bir mağaranın derinliklerine yerleştirmekten başka bir seçenek görünmüyor gibi.

  • digitürk'ün ferit şahenk'i satın alması diye okuduğum haber. el değiştirmiş sandım.

  • o sümüklüyle boy boy fotoğrafları olan adamlar da akşam televizyonlarda bu çocuğu konuşurlar.