hesabın var mı? giriş yap

  • henüz 27 yaşında sezon başına min 30 gol atan bir futbolcunun hali hazırda milli takım performansıyla birlikte 400'den fazla gol atmışken, kariyerinin sonunda 500+ gol barajını kesinlikle geçeceğini iddia eden futbol üstadlarını ortaya çıkarmış futbolcudur.

  • amaçlarının ne olduğunu anlamadığım ruh hastası topluluğu.

    kardeşim istemiyorum senin boktan yazılarını görmek? manyak mısın amk, yazılarını görmek istemiyorum ve kişiselleştirilebilir bir özellikle senin yazılarını görmüyorum. şimdi buradaki sıkıntı tam olarak nerede?

    yani seni kimse sevmiyor, hoşlanmıyor, varlığın rahatsız ediyor ve sen diyorsun ki yok illa beni oku. ne amaçlıyorsunuz tam olarak cinnet getirip kendimizi mi keselim nedir yani?

    seni seven senin yazılarını takip eder, sevmeyen etmez sen nasıl bir zorbasın ki bana zorla yazılarını okutuyorsun?

    14 sene aynı şeyi bana yap, bir gün sözlük sana onbinde birini yaşatsın hemen bildiri yayınla. sizin amacınız kötülük içeriyor olum, sizde bir pislik var da dur bakalım.

  • "sahnede eğer bir silah varsa mutlaka patlar." bunu hepimiz biliyoruz.

    gülse birsel de bunu o kadar göstere göstere, gözümüze soka soka yapıyor ki, bir sonraki sahnede ne olacağını anlamak hiç de zor olmuyor.. hatta ne olacağını çözdüğümüz için devamını izlemesi ziyadesiyle sıkıcı geliyor.

    misal;
    orçun, eylem'e içirmeyi düşündüğü kızları coşturduğu söylenen içkiyi cebinden çıkarıyor, eylem'e sesleniyor. birden annesi gelince, o elinde dursa bile görünmeyecek küçücük şişeyi panikle baharatların arasına atıveriyor. (ki cebine geri koyması daha kolay bir hamle olabilirken)

    hee bu demek oluyor ki, onu oradan alamayacak ve annesi onu yemeklere koyacak.

    peki yanıldık mı? hayır? aynen düşündüğümüz gibi de oldu.

    bu kadar mı? tabi ki değil..

    emir hasta yatıyor. rıza'nın deniz'e hediye ettiği orkideden oldukça rahatsız. çiçeğin ortamki oksijeni aldığını ve bu yüzden rahat nefes alamadığını söylüyor. çaktırmadan, deniz görmeden çiçeği terasa koymak için hızlıca çiçeği kapıp terasa çıkıyor. çiçeği masanın üzerine koyuyor. sonra da ne alakaysa çiçeği sulamaya kalkıyor. (çiçeği koy içeri gir, çiçek sulamak da neyin nesi) derken deniz'in sesi duyuluyor. panik yapan emir elindeki suyu nereye koyacağını bilemezken su yere dökülüyor ve koşarak içeri giriyor.

    hee, yere su döküldüğüne göre biri bu suya basıp düşecek.

    bi'şeyler bi'şeyler oluyor, diş ağrısı çeken bora terasa çıkıyor. "heh! suya basıp, kayıp düşecek kişi de geldi" diyoruz hepimiz.

    neden bora? çünkü tüm uğraşlara rağmen dişi çekilemedi, ayağı kayıp düşsün ki, diş kendiliğinden çıksın.

    eee yanıldık mı, hayır!

    çünkü gülse birsel, bir sonraki sahnede ne olacağını şıp diye çözmemizi sağlayacak basit oyunlar kurguluyor. ve bu da bildiğimiz, sevdiğimiz gülse birsel'e hiç yakışmıyor. kendisinden daha yaratıcı kurgular bekleyen bizleri hayal kırıklığına uğratıyor.

    şahsen ben uğruyorum.

  • asıl mesleği hakimlik ve sonrasında avukatlık olan, türk televizyon ve radyosunun trt'nin joker adamı sunucu-spikeri. herkesin sevdiği, saygı duyduğu insanlar vardır ya, halit kıvanç o insanlardan biriydi.

    sahnede adeta bir şovmen, maç anlatımı ise tadına doyulmazdı. boks maçından, futbol maçına, pazar eğlencesinden, yarışmaya, çocuk programından, haber programına görevini en başarılı şekilde ifa etmiş trt'nin koca çınarıydı.

    tarafsız spor yazarlığı, yorumculuğu ise eşi benzeri görülmemiş bir örnekti. cenk koray ile karşılıklı yaptığı programları izlemek büyük bir şanstı. türkiye'nin gülen yüzüydü.

    puskas, pele'ya kadar futbol dünyasında hemen hemen tanımadığı kimse olmayan gazeteciydi.

    macarların ünlü yıldızı ferenc puskas ile tuvalette, yan pisuvarda ihtiyacını giderirken tanışıp röportaj yaparak ne kadar mahir bir spiker olduğunu göstermiştir.

    1958 dünya kupasında kimsenin yüzüne bakmadığı, fakat o kupada yıldızı parlayan 17 yaşındaki pele ile yaptığı röportajla ismini dünyaya duyurmuştur. pele ise kendisine "sinyor istanbul" ismini takmıştır.

    bir önceki 1950 dünya kupasına maddi imkansızlıklar ve dişli rakiplere rezil olma korkusuyla katılmama kararı alan türkiye'nin ilk katıldığı 1954 dünya kupasını yazmakla görevli olarak gönderdiği ilk spor spikeri 29 yaşında henüz 2 yıllık spor spikeri olan halit kıvanç'tı.

    1966 dünya kupasında akreditasyon problemi yüzüne maçı türkiye'ye radyodan telefonla anlatarak bir ilke imza atmıştır. fifa dünya kupasını televizyonda anlatan ilk türk spikerdir ve bir sene kadar ingiliz yayın organı bbc'de çalışmıştır.

    türk radyo televizyonunun, basınının beyefendisiydi. trt televizyonu adeta o ve arkadaşlarının kucağına doğmuştur. türk sporunun yaşayan efsanesine tanrıdan rahmet, sevenlerine baş sağlığı diliyorum.

  • balta döner sap döner, gün gelir hesap döner..

    de o gariban zeytin ağaçları dönmez.. aferim size..

  • şarkının orjinali sanırım japonca ve tarkan şarkının orjinaline gönderme yapıyor nakaratında;

    benoşinaynt saçlara
    haitonioat kaşlara
    osouzebaa dudaklara
    öp öp öp öp doyamadım

  • yarım saat önce başıma gelen olay. öğrenciyim kendime ve sevgilime bi değişiklik olsun dedim burnumdan geldi.

    tam öküz burger adındaki mekandan, trendyol aracılığı ile 2 burger 1 litre kola sipariş ettim. 348 tl tuttu. canlı konumdan kuryenin nerde olduğuna bakarken kurye 4 ev ötede haraketsiz şekilde duruyordu. herhalde başka bir sipariş daha var onu verecek sandım. sözde kurye benim zilime basmış, aramış beni bulamayınca siparişi alıp imha etmiş. hepsi külliyen yalan. ne arama yapıldı nede zilime basıldı. öylece yemeğemi yemiş. şimdi canlı destekle konuşuyorum. para iadesi olmayacaktır diyor. mekanı arıyorum, diyor ki bizim kuryemiz değil bizi ilgilendirmiyor. ayak üstü dolandırıldım. olacak iş mi?

    sayın yazarlar şimdi ben nereye başvurayım size soruyorum?

  • iki gün sonra çakmak çakıp bir yerleri uçuran, onu geçtim karısını kızını o pompanın önüne yatırıp yakan psikopatların haberlerini okursunuz ya şu batıda her gördüğünüz şeyi bu ülkeye uyarlama çabanızdan vazgeçin.