hesabın var mı? giriş yap

  • zamanında üç kere başa dönüp tekrardan bütün bölümlerini izlediğim türk televizyon tarihinin efsane lise dizisi. bu dizide yer alan pek çok insan şu an herkes tarafından bilinen oyuncular. yalnız ozan güven'den sonra başrol olarak seçilen oyuncu bir türlü büyük yapımlarda yer alamadı. * daha çok kliplerden hatırlıyorum kendisini. oyunculuğu iyidir kötüdür bilemem ama hatırladığım kadarıyla ses tonu kötüydü. jenerik müziği de ayrı güzeldir bu dizinin.

  • sürücünün yerinde olmak istemezdim.

    düşünsenize... arkadan motosiklet topluluğu geliyor ve tamamı 130-160 km/h süratle seyrediyor.

    size selektör yaptılar aynanızı kontrol ettiniz, şerit boş, tam şeridinizi değiştirirken çevredeki makas atıp sinyallerini yakan motosikletlilere baktınız çünkü biri gelip size çarpabilir. fakat o da ne! biri sağ şeritte varolmuş dörtlüleri yakmış sizi sağdan geçmeye çalışıyor oysa ki az önce orada değildi.

    bir kazaya sebep oldunuz çünkü ne hız sınırı tanıdılar, ne kural, ne de adap. hiçbir sağlıklı insan başka bir canlının gereksiz yere ölümüne sebep olmak istemez. hayatınız boyunca bu anı unutamayacaksınız.

    bazı yüksek hacimli spor motosiklet kullanıcıları maalesef karayollarını pist gibi kullanmaya çalışıyor. aşırı sürat ve ani hareketlerden hiç çekinmiyor ve çok acı sonuçlar doğurabileceğinin farkında değilmiş gibi davranıyorlar.

  • kalede engin, ridvan, oguz ve aykut oldugu surece hic korkmayacagimiz mac. dusundukce heyecanlaniyorum. en az 5 cekeriz.

  • (bkz: uzun seviyorlar demek)

    edit: bir kaç ay önce girseydim debeye telefonla arayıp "debeye girmişim" diyebileceğim biri vardı. burada edit falan yapacaktım hatta. hep düşünmüştüm bunları. şimdi son bir haftada ikinci kez basit bir bakınızla da olsa 14. sıradan debeye girmişiz. ama artık o kadar da büyük bir anlam ifade etmiyor. yine de debeye girmek güzel tabi oylayanların ellerine sağlık.

  • gece gece okurken beni sinir krizine sokan başlık. ortaokuldayken voleybol takımına girmiştim, gerçi girmemle çıkmam bir olmuştu çünkü babam şort giymemiz gerektiğini öğrenmişti. tayta bile ikna edememiştim ve bırakmak zorunda kalmıştım. sonra da dışarı çıkmam yasaklanmıştı :) sırf voleybol oynamak istedim diye. ha oynamaya devam etsem vargas mı olacaktım hayır. ama belki kızları izlerken içim bu kadar buruk olmazdı. olabilecekleri bu kadar düşünüp kendimi üzmezdim.
    burada atıp tutanlara sesleniyorum: bu ülkenin kızlarının yaşadıkları bunlar. yardımcı olmuyorsunuz bari çenenizi kapatın ve sevinenlere karışmayın.

    bu ülkenin ağ tutmuş zihniyetiyle hiçbir şey yapılmaz.

  • bir garip sistem. idoller sanat(!) yaptıklarını iddia ediyorlar ama yaptıkları işi patronlarına beğendirmek ve yayınlamak için onay almak zorundalar. her istedikleri zaman albüm çıkaramıyorlar. sevgili yapmaları neredeyse yasak. güzel ve fit olmak zorundalar. iyi dans etmek ve fanları ile iyi iletişimde olmak zorundalar. çok fazla zeki ya da kültürlü olmalarına da gerek yok. aynı zamanda sadece gençken yapabilirler 30'lu yaşlarına gelince işiniz bitiyor ya dramalara geçiş yapıyorsunuz ya da silinip gidiyorsunuz.
    bu benim için bir sanatçı tanımı değildir. gerçi yaptıkları da sanat değil. bir sanatçı bu kadar kısıtlanırsa ürettiği şey sadece ticari bir ürün olur sanat olamaz. he güzel işler ortaya koyan yok mu tabi ki var. ama az, çok az.

  • dun bir ara markete ciktim yemeklik bi'seyler alayim diye. sebze-meyve reyonundan oylesine aldim bi'seyler. domatesi normalde incelerim filan. cunku; benim icin onemli guzel domates. hic ugrasmadan ilk elime gelenleri aldim eve geldim.
    domatesi bi' kestim, bildigin domates kokuyo cekirdekli filan. tadina baktim, muhtesem.
    dunden beri gidip gelip dolabi acip domatesleri seviyorum. utanmasam gece koynuma alip uyuyacagim.
    aklima gelmisken, gidip biraz daha izleyeyim.
    domates kadar guzel sey var mi su koca kainatta ?