ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
çin'de eczanede satılıyor isteyen gidip alabilir
-
- gidip yaptırsınlar abi
+ endişeli vatandaşlara bir mesajınız var mı?
- banane abi
+ peki alman aşısı vurulmak isteyenler?
- gitsinler almanya'ya abi
+ siz sağlık bakanı olduğunuzdan emin misiniz?
- bilmiyom abi
kahve ve çikolatasız kitap okuyamayan nesil
-
* üstüne iki satır sabahattin ali tümcesi paylaşmadan geçemez.
* video veya fotoğraf çekmeden spor yapamaz.
* yediğini içtiğini, before-after'ını paylaşmadan; başımıza endokrin profesörü kesilmeden diyet yapamaz.
* sofra/tabak fotoğrafı çekmeden yemeğe başlayamaz.
* mağaza kabinlerinde giysi deneme fotoğrafları çekmeden bir şeycik alamaz.
* arkadaşlarıyla dil çıkarmalı, zafer işareti yapmalı, birbiri üstüne yıkılmalı, ağlamalı gülmeli fotoğraflar çektirmeden sosyalleşemez, tatil yapamaz, yurtta veya öğrenci/bekar evinde kalamaz.
* albümü yeni çıkmış popçu gibi çeşit çeşit pozlar vermeden mezun olamaz.
* monaco prensine gelin gidiyormuş havasında pozlar yayınlamadan evlenemez.
* başında doğum fotoğrafçısı olmadan doğuramaz.
* şikayet ediyormuş maskesi altında övünmeden çalışamaz, istanbul'da yaşayamaz, trafiğe takılamaz.
* hastaneden birkaç kare yayınlamadan refakatçi veya hasta olamaz.
özet geçmek gerekirse "hiçbir zaman 'kendi halinde' olamaz".
20 mart 2016 türkiye'nin evde oturması
-
evde zor tutulan yüzde 50'ye dahil olduğumuz gündür.
tanım: bomba korkusundan dışarı burnumuzu çıkaramamaktır.
little miss sunshine
-
sevgi ne demektir, insan birini sevdiğini kendine ne zaman itiraf etmeye karar verir, masumiyetin sınırları nerede başlar nerede biter, gerçek güzellik samimi olan mıdır yoksa planlanmış olan mı, bir grup yalnız bir araya gelirse kendilerini yalnız hissetmeye devam eder mi, insanın kendinden vaz geçmesi başkaları ile iletişim kurmasının öncelikli şartı mıdır, hayat neden acı verir, kaybetmek nedir, kazanan kimdir sorularını sordurmayı hedeflediğini ve bunu başardığını düşündüğüm film.
carl gustav jung
-
"tüm akıl hastalıklarının temelinde meşru acıları yaşamayı reddetmek yatar."
diyen psikolog.
memur-sen genel başkanı ali yalçın'ın açıklaması
-
memur-sen genel başkanı ali yalçın: "suriyeliler zamanında buraya gelip çanakkale geçilmesin diye şehit oldu"
kaynak
suriyelilerin bundan haberi var mı ?
abi bu nedir ya, bu ne suriyeli sevdası, suriyeli çanakkale'de savaştıysa suriye diye bir devlet niye var ?
edit: ali efendi memurların sorunları ne oldu ? enflasyon karşısında eriyen maaşlar için devletten ne talep edeceksin sen ondan haber ver.
dövme yaptırılası sözler
-
beyinlerimiz savaşsın isterdim ama görüyorum ki silahsızsınız.
l would challenge you to a battle of wits, but l see you are unarmed.
(bkz: william shakespeare)
ucuz ama zenginlik göstergesi olan eşyalar
-
tabi ki robdösambr ve viski bardagi. toplamda yuz lira ver yillarca kullan. ıcine ice tea dokup ortamlarda viski dersin, kim bilecek mk.
bir lisede yaşanabilecek en dumur olaylar
-
sanırım bunun feriştahı bizim okulda yaşanmıştır. efenim olay şöyle oluyor;
okul bahçesinde maç yapılıyor. yamulmuyorsam bir taraf lise 3 bir taraf lise 2. neyse bu lise 3 sınıfının kalesinde olayımızın kahramını kayahan bulunuyor. ne yazık ki o maçta kayahan efsane goller yiyor, maç farklı bitiyor. saha kenarında ki kızlar da başlarına geleceği bilmeden 'hop hop kayahan kova kayahan' diye tempo tutup gülüşüyorlar. hatta arada top kayahan cümlesi falan da geçiyor. maç sonu aşırı derece kızmış, sinire kesmiş kayahan abimiz gidiyor kızların önüne, indiriyor şortu. sallıyor malzemeyi alın lan buna gülün diyor.
hala aklıma geldikçe kahkahalar atmama sebep veren bu olay sonucunda kayahan abimiz okuldan atılmıştı. güzel abimizdi vesselam. kızlara ne olduğu konusunda bir bilgim yok.
14 haziran 2021 sedat peker tweet'i
-
içimin yağları eridi tweet’leri okuyunca. bu adamın yaşadığını öğrenince sevineceksin deseler “laan bırak” derdim halbuki. *
3 mayıs 2023 erkan baş'ın ince'ye çağrısı
-
uyuyan birini uyandırabilirsiniz lakin uyuyor taklidi yapan birini uyandırmanız, imkansızdır.
sıfır arabayı çizip kaçan şeref yoksunu insan
-
yavaş ol şampiyon onu yapan kendi çocuğun bile olabilir. bu kadar değer vermeyin eşyaya.
şimdi şöyle bir anımı anlatayım.
üç kuruş fazla olsun kırmızı olsun deyip x markanın en janjanlı paketini aldım.
araba kırmızı ışıl mı ışıl yanıyor. ilk arabam olması nedeni ile ayrı bir sevgi besliyorum ona.
park ettiğimde mahallenin çocukları etrafına toplanır arabayı incelerdi. hatta tanımadığım
insanların gelip satıyor musun fiyatı nedir? gibi sorularıyla karşılaştım. hafiften gururum okşanmadı değil.
hayır bana ne oluyosa beğenilen araba ama g.tü kalkan ben. gerçi arabam hatchback di haliyle oda g.tü kalkık sayılır.
neyse konuya gelelim. günlerden bir gün çok sevgili arabamın yanına doğru yaklaşınca arabada bir gariplik olduğunu fark ettim. iyice yaklaştım. arabanın sol tarafı boydan boya tabloya dönüştürülmüş.
evet bildiğiniz tablo. bildiğiniz ev resmedilmiş, el ele iki çocuk, dereye benzer bir kazıntı, sonra bob abinin dediği gibi şurada bir ağaç olsun diye düşünülüp derenin kenarına ağaç yerleştirilmiş.
derenin evin kapısıyla birleşmesi bir sürrealist çalışma gibi geldi bana.
kan beynime sıçradı resmen. nasıl ya kim neden yapmış derken. komşunun 4 yaşındaki oğlu mehdi'yi elinde demir çubukla arabanın bir kaç metre ilerisinde gördüm. her şey anlaşılmıştı. bizim komşu ressamlığa heves etmiş bunu da benim arabam üzerinde denemiş.
itiraf etmeliyim ki o yaşa ve ilk denemeye göre oldukça başarılır bir eser çıkarmıştı ortaya. çocuğa baktım dövsen dövülmez, sövsen sövülmez.
sen mi yaptın sorusuna hayır cevabı aldım. ama elindeki suç aleti onu yalanlıyordu.
neyse boynumu büküp arabaya bindim.
sonra o çok sevdiğim arabanın komşu çocuğunun sanat sevgisinden daha önemli olmadığına kanaat getirdim. ertesi gün bizim ufaklığı yakaladım. bir daha yapacak mısın dedim, hayır abi söz yapmıycam dedi.
ve bir daha da yapmadı gerçekten.
bende bizim minik mehdi'nin hatırına onun eserini boyatmadım.
araba perte çıkana kadar 4 yaşındaki sürrealist ressamın tablosuyla dolaştım.
kim bilir belki de o kazadan sağ çıkmam kırmadığım o küçük kalbin duası sayesinde oldu.
şimdi bir araba için sövüp sayan bu zat-ı muhtereme söyleyeceğim şey; eşyaya bu kadar değer verme.
bir kaza geçirirsin gelen keşke mala gelseydi dersin.
ve ayrıca kim bilir belki de bizim küçük mehdi ile komşu olmuşsundur ve o çizikler asıl tablonun sadece başlangıcıdır.
edit:imla
tanım: mahallenin dahi çocuğu
güvercin yuvası prensibi
-
meşhur hikaye şöyledir:
gauss 6 yaşındayken babası ile çok büyük bir ormana gezmeye gitmiş. bunlar ormanda yürürken gauss babasına sormuş : "bu ormandaki ağaç sayısı mı daha çok, bi ağaçta olabilecek maksimum yaprak sayısı mı?" babası da "ağaç sayısı" demiş. küçük gauss da babasına demiş ki : "o zaman bu ormanda birbiriyle aynı sayıda yaprağı olan iki ağaç vardır". babası da "peki" demiş tabi..
bugün biz bu prensibi, güvercin yuvası prensibi olarak biliyoruz, peki uygulamasına güzel bir örnek verelim:
hiç sıkıştırılamayacak dosyalar vardır. neden mi: n bit boyunda olabilecek 2^n tane değişik dosya vardır, ama n bitten kısa olan 2^n-1, tane değişik dosya vardır.