hesabın var mı? giriş yap

  • tecavüze direndiği için başı taşla ezilen bir çocuğun geldiği haldir. allah ailesine sabır versin.

    bir takım foncu gazetecilerin mahallesine bu tecavüzcüler giremeyeceği için onlar rahattır.

  • ".........eğer marks olmasaydı, sosyal devlet de olmazdı. biliyorsun di mi zehra?

    ...sendikalar olmazdı. çalışan hakları olmazdı...

    marks belki kapitalizmin duvarlarını yıkamadı zehra ama bizim için sayısız delik açtı o duvarlarda, ki biz rahat nefes alabilelim diyee !..."

    diyerek insanlığın soldan atan kalbini gülümsetmiş olan, güzelim dizidir..

  • bugün pendik te bir müteahhitle daire pazarlığınıdaki konuşmalardan çıkardığım özet şu, 2 milyonluk daireye ocak ayında 350 bin tl ekleyecekler. şuan da alırsanız bankaya faiz olarak vereceğiniz parayı 2 hafta sonra müteahhide daire parası olarak verirsiniz. sizin için değişen tek şey kime vereceğiniz.. parayı yani.

  • ortakoye tavla oynamaya goturup 5:0 kazanip tavlayi koltugunun altina vermek.

    (gerci simdi mutlu bir evliligim ve iki yasinda bir kizim var ama olsun yapmayin yine de)

  • bana mı öyle geliyor bilmiyorum ama sanki müşteri temsilcisi veya satış elemanı değilse, yani üstününastı konumda bulunmuyorsa, iletişime geçtiğimiz her tip medeni cesaretten yoksun, devamlı kompleksli bir şekilde ters yapmasıdır.

    - ne yani kardeş biz godoş muyuz?

    - anlamadım kardeş, yani sen dinsiz misin tövbe haşa?!

    sürekli terslemeler. birader kafan basmıyor herhalde; sana kaç defa anlatacağız vs... bu ve buna benzer laflar. canımı sıkmasınlar bilmemne. trafikte de böyle mesela. yol boyu herkes yayalara ve birbirine sövüyor. gündelik yaşam sürekli restleşmeyle devam ediyor. herkes sinir küpü. herkes kompleksli. nasıl konuşuyon sen birader... yalnız erkekler de böyle değil. sürekli aşağılamalar; kalk oradan sen; çekil kenara; ben yapacağımı bilirim...

    her şey diken üstünde anlayacağınız.

  • müziğin ulaşabileceği en uç noktadır jazz... hakkıyla dinlemesi çalması kadar zor olan müziktir... dibi olmayan bir kuyuya, veya sonu olmayan bir uçuruma kendini bırakıvermektir jazz... düşmenin hazzını, çarpma endişesi olmadan yaşatan müziktir... yüreğin ifade etmekte zorlandığı duyguları, parmakların ifade etmekte zorlandığı notalarla anlatmaktır jazz... matematiği edebiyatla dans ettiren müziktir... çalan kişinin duyguları ile parmakları arasından çekilip havada uçuşan notaları izlemesidir jazz... dinleyen kişiyi kulakları ile duyguları arasından çekip alan müziktir...

    jazz, müziğin simyasıdır...

  • duruşmada iyi halden dolayı ceza indirimi almış.

    hakimin karşısında nispeten düzgün durunca evladına yaptıkları da hafifliyor mu yani?

  • 1917 baharında bir gün, evsiz bir köpek yavrusu connecticut'taki yale üniversitesi'ndeki ordu eğitim sahasına girer. askerler köpeği sahiplenirler ve kısa kuyruğu nedeniyle ona stubby adını verirler.

    çok geçmeden stubby'nin oldukça zeki bir köpek olduğu anlaşılır. askerlerle birlikte yürür, tatbikatlara katılır ve askerlerin borazan seslerini öğrenir. daha sonra amerikan kuvvetlerinin bir parçası olarak tümen üyeleriyle birlikte seyahat eder.

    birliği fransa'da bulundukları süre boyunca dört büyük saldırı ve on yedi savaşa katılmıştır. stubby, birlikleri gelen bir topçu veya gaz saldırısı konusunda uyarmak için işitme duyusunu kullanarak nöbetçi olarak görev yapar. hatta kendine özel gaz maskesi bile yapılmıştır. stubby ingilizce ile almancayı ayırt edebiliyordu, bu da yaralı askerleri duyabildiği ve onlara yardım getirebileceği anlamına geliyordu.

    hatta bir keresinde stubby, almanca konuştuğunu duyduktan sonra bir casus keşfeder. bu düşman askerini pantolonundan yakalar ve yarattığı rahatsızlık şüpheye yol açtığı için casus olduğundan şüphelenen kişi yakalanır. bu cesaret eylemi nedeniyle stubby, bir komutan tarafından çavuş rütbesine terfi ettirilir. (amerikan silahlı kuvvetlerinde rütbe verilen ilk köpek) daha sonra savaşta stubby, müttefiklerin bayraklarıyla işlenmiş, özel olarak dikilmiş bir ceket giyer. almanya'nın yenilgisinin ardından askerlerini tebrik etmek için fransa'ya gelen başkan woodrow wilson'la bile tanışmıştır.

    görsel

    kahramanlıkları nedeniyle birçok madalya ile ödüllendirilen stubby, savaş sonrasi iki kez beyaz sarayı ziyaret etmiş olup 1926 yılında hayata veda etmiştir.