hesabın var mı? giriş yap

  • "boynuna ve bacağına kurşun isabet eden" adamın nişan alma ile ilgili zerre alakası olmadığını buradan da anlıyoruz. bildiğin bilgisayar oyununda mouse'a basılı tutup sağı solu tarayan çocuklar gibi ateş etmiş. baya sokaktan geçen hayatında silah eğitimi almamış kişilere silah veriliyor bu ülkede demek ki. o da sonra yol vermedin, yan baktın diye birini öldürüyor.

  • ben yazları arabama çocuk kitapları stoklarım. ışıklarda su satan veya para isteyen çocuklara veririm. ışığın yanmasına uzun süre varsa hepsini gösteririm, içlerinden seçerler vs.

    bir gün bir ışıkta bir oğlan çocuğuna sherlock holmes vermişim. aradan birkaç hafta geçti. başka bir ışıkta baktım yine aynı çocuk. abla sen o dedektif kitabını veren abla değil misin dedi, evet benim dedim. abla kitap çok güzeldi, başka var mı diye sordu. ben de yanımda yok ama alırım dedim. aldım, arabaya koydum ama çocuğu tekrar göremedim maalesef.

    bir keresinde de bir çocuğa verdim bir kitap. eve geldim. bizim semtteydi zaten. bi yarım saat sonra arkadaşım aradı, ışıklardaki çocuğa kitabı sen mi verdin, direğin dibine oturmuş okuyor diye.

    10 kitap veriyorsam, 2'si okuyor kesin. diğerleri atabilir ya da satabilirler. 2 kişiye hayal kurdurup, gelecekleriyle ilgili bir şeyler düşündürebildiysem yeterli.

    debe editi: herkese güzel düşünceleri için çok teşekkür ederim.

    organ nakli hayat kurtarır. organlarınız bağışlayın. karaciğer ve böbrek için canlı verici bile olabilirsiniz. korkmayın. hayat kurtarın.

  • aşk, kalbimi yakan bir volkan gibidir,
    en sevdiğim tatlı kazandibidir.
    leyla sev beni, sokma müşküle
    seninle kaşık atalım iki tabak keşküle.

    tosun paşa (kemal sunal)

  • al simons* gizli bir örgütün pis işlerini halleden iyi bir tetikçi olarak hayatını sürdürmektedir. hayatını sessiz ve sakin bir şekilde karısı wanda ile sürdürmektedir fakat gizli işi onu rahatsız etmektedir. sonunda işini bırakmaya karar verir; yeni bir hayata başlayacaktır. tabi tetikçi olmak kolay değildir, bir anda bütün geçmişinden sıyrılamaz insan. bu sebepten dolayı işi bırakmak için ters düştüğü patronu tarafında son görevinde tuzağa düşürülüp öldürülür ve kahramanımız spawn'ın hikayesi burada başlar. öldürdüğü insanlar sebebiyle cehenneme giden al simons burada şeytan ile pazarlığa oturur. karısına tekrar kavuşmak istemektedir ve bunun için herşeyi yapmaya hazırdır. şeytan*ise ayağına kadar gelmiş bu yetenekli savaşçıyı kullanmak istemektedir. onu dünyaya geri göndermesi karşılığında cehennem ordularının başına geçmesini teklif eder. al simons teklifi terddütsüz kabul eder ve bildiğimiz spawn formunda dünyaya yeniden ayak basar.

    bu noktadan sonra spawn'ın hayatında herşey değişmiştir. eski yaşamında ateist olan al simons cehenneme gidip geldikten sonra tanrının varlığını sorgular olmuştur. ayrıca onun için şeytanla anlaşma imzaladığı karısı wanda al'ın eski iş arkadaşıyla evlidir ve çok istediği çocuğa da onun sayesinde kavuşmuştur. karısını, inancını yani herşeyini kaybetmiş bir halde dünyaya dönen spawn bir yandan cehennemin komutanıyken diğer yanda kötülüğe karşı savaş açmıştır.

    spawn çizgi roman dünyasında benzerine rastlanmayacak türde karamsar ve kahramanının varolma çabasını gözler önüne seren farklı bir yapıttır. senelerce yılın en iyi çizgi romanı seçilmiş, çizerleri pek çok ödül almıştır. spawn asla muhteşem bir süper kahraman olmamıştır. halkın arasında boy gösterip gazetelere manşet olmamıştır. o hep kendi kafasına doğru geleni yapmış, her zaman ensesinde nefesini hissettiği patronu malebolgia'ya karşı içten bir savaş açmıştır. bol kavgalı, kanlı, vahşet içeren çizimleriyle ön plana çıksa da spawn içinde taşıdığı duygularla her zaman çarpıcı bir çizgi roman olmuştur. zaten onu çizgi roman dünyasında başyapıt haline getiren de taşıdığı bu duygulardır.

  • siz, sendrom diye diye pazartesiyi nam nam nam yiyip bitirmeden (tamam illa yiyecekseniz, bana da bir lokma ayırın) önce, bir şey anlatayım.

    bu sabah, mal varlığımın en kıymetli parçalarından biri olan "ac/dc" tshirtümü giydim. tamam, biraz eskimiş olabilir ama hâlâ çok güzel. ben gözlerim yerde, kulağımda müzik, metroya yürüyordum. kafamı bir ara kaldırdım, karşımdan 45- 50 yaşlarında bir kadın geliyordu. üzerinde de "ac/dc" yazılı bir tshirt. tshirtler farklı, ama ac/dc aynı ac/dc. birbirimize iyice yaklaşana kadar, ayırmadık bakışlarımızı. ben ne yapsam diye düşünürken, kadın benden önce davrandı ve yan yana geldiğimizde şu hareketi yaptı; devil horns
    ben de karşılık verdim, ac/dc kardeşliğimizi kutsadık ve yollarımıza devam ettik. saatler geçti; rüya mıydı, değil miydi... emin olamıyorum.