ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yabancı uyruklunun asansörde kadın istismarı
-
yabancı uyruklu nedir ya? sanki norveçli alman falan, düpedüz şuna mülteci desenize. anahaberlerde de durum aynı, mülteci suriler diyemiyorlar
atlı karınca ismini bulan kişi
-
atlıkarınca 19. yüzyılda bizde atlıkaraca birleşik sözcüğüyle karşılanıyordu. buradaki karaca ise hayvan adı olmayıp italyanca'dan giren ve bizde "araba, fayton" anlamında, karoça biçiminde kullanılan it. carrozza - araba sözcüğünden gelmektedir. atlı karoça zamanla atlıkaracaya, daha sonra da atlıkarıncaya dönüşmüştür. prof. dr. dogan aksan - her yönüyle dil
the selfish gene
-
bir evrimsel psikoloji, yani sosyobiyoloji yaklasimidir "gen bencildir" teorisi. "bizim" urememiz icin genleri tasidigimizi degil de, "genlerin" uremeleri icin bizi tasidiklarini savunur, yani bizi kullandiklarini. simdi kullandiklarini diyorum, elbet biri gelip bana "ne kullanmasi kardesim, o ne ki insan mi ki bir sey kullanabilsin" diyecek. konu hakkinda hic bir fikir sahibi olmayan birinin cikip "gen bencil olamaz, bencillik insana veya bir organizamaya ozgudur" dedigi, diyecegi gibi. zira dawkins, daha kitabin ilk basinda acikliyor bu yanlis anlasilmayi. biyologlar bencillik, veya alturizm gibi kavramlari aciklarken genel anlamdaki bir duygusal bencillikten bahsetmiyorlar, ki bunu aciklama yontemleri metaforik bile degil. daha ziyade, bu kavramlari davranissal olarak tanimliyorlar. yani, "bir bunye soyle soyle davraniyorsa ve bu kendi menfaatini korumak adina bir davranis sayiliyorsa, bu bencilliktir" gibi. buradaki tanimlama, oznel degil, davranissal bir tutumdur. dawkins gudulerin psikolojisiyle ilgilenmez. onu ilgilendiren sey bir davranisin etkisinin ne kadarinin hayatta kalma ihtimalini azalttigi veya yukselttigini varsayan bir bencilliktir.
bin yillik evrimi sorgulamak icin de, boyle sig elestiriler getirilmesin artik. "sensin bencil*" demek bile daha yerinde bir elestiri sanki.
erdoğan'ın tek damla gözyaşına dünya'yı yakarız
-
(bkz: don't feed the troll)
(bkz: lütfen kabuklu yemiş atmayınız)
edit: başlığı açan ak it uçmuş: http://i.imgur.com/easjbuw.png
yukarıda yaptığım uyarıyı dikkate alarak başlığa entry girmeyen yazarlara teşekkürü bir borç bilirim!
ömür dediğin
-
"âmâların kendi dünyaları vardır, kendine has dünyaları. siz bilmezsiniz. bu dünyayı görsem nolur, görmesem nolur...o bir pencere. sen bakıp geçtin ablacım, ben bakmadan geçtim."
6 aylıkken cehalet sonucu gözlerini kaybeden sivaslı turan dedenin müthiş sabır ve tevekkül öyküsünün bizleri hüngür şakır ağlattığı program olmuştur bu akşam.
acaba gözleri gerçekten görmeyen kim?
türkiye'de gereksiz yere pahalı olan şeyler
-
bana göre damacana su ve gsm bu şeylerin başını çeker.
suyu kaynağından alıp şişeliyorsunuz, şişenin depozitini alıyorsunuz, hani diyecem birçok işlemden geçiriliyor, o da yok. birçoğunun test sonuçları vasatın altında. neredeyse ham maddesi yurtdışından gelen, şişesi depozitsiz kola fiyatına satanlar var bunu.
hele gsmi anlamak mümkün değil. konuşsanda konuşmasanda o baz istasyonları bilgisayarlar vs hep faal zaten. belli bir aidatı anlarım ama konuşmayı ücretlendirmenin bir anlamı yok. şebekeler yetersiz kalır desen zaten kontrolsüzce her tarafı baz istasyonlarıyla donatmışsın belki yüzde 50 kapasiteyle bile çalışmıyorsun. 50-60tl fatura mı olur yani at alırız o paraya be.
san sebastian cheesecake
-
dini bir şey gibi geliyor hep bu bana.
böyle vatikan’da kardinaller toplanmış, birbirlerinin ağzına çatalla uzatıyorlar, ilahi söylüyorlarmış falan gibi.
muvaffakiyetsizleştiricileştiriveremeyebilecekleri
-
türkçe'de bilinen en uzun kelime. (50 harf sınırından başlığa sığmıyor, toplam 70harf)
muvaffakiyetsizleştiricileştiriveremeyebileceklerimizdenmişsinizcesine
bu da ilgili copy-paste'i
---------------------------------
kötü amaçların güdüldüğü bir öğretmen okulundayız. yetiştirilen öğretmenlere öğrencileri nasıl muvaffakiyetsizleştirecekleri öğretiliyor. yani öğretmenler birer muvaffakiyetsizleştirici olarak yetiştiriliyorlar. fakat öğretmenlerden biri muvaffakiyetsizleştirici olmayı, yani muvaffakiyetsizleştiricileştirilmeyi reddediyor, bu konuda ileri geri konuşuyor. bütün öğretmenleri kolayca muvaffakiyetsizleştiricileştiriverebileceğini düşünen okul müdürü bu duruma sinirleniyor, ve söz konusu öğretmeni makamına çağırıp ona diyor ki: "muvaffakiyetsizleştiricileştiriveremeyebileceklerimizdenmişsinizcesine laflar ediyormuşsunuz ha? ..."
hazırlayan : köksal karakuş
alıntı : akla ziyan web sitesi
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"başarı osurmak gibidir, sahibi dışında herkesi rahatsız eder."
şeker kız candy'de anthony'nin attan düşme sahnesi
-
bir kaç ay önce aklıma gelip tekrar izlediğimde aynı duygusallığı yaşadığım sahnedir. ya bir insan çizgi film izlerken bile bunalıma girer mi? ayrıca henüz aşkla tanışmamış nice masum sabiye aşk acısı yaşatmıştır.
kadınların güzel gözüktüğünü sandığı şeyler
-
upuzun takma tırnaklar, arı sokmuş gibi şişkin dudaklar
yılmaz morgül'ün el yazısı
-
o ne amk, böyle karakterler wordde yok kendisini tebrik ediyorum.
mikrofonu at fontunu sat diyorum kendisine.