hesabın var mı? giriş yap

  • gerçekten öyle bi dönemdeyiz ki insanlar, en yakınım can dostum dediği kişinin bile kendinden daha mutlu daha başarılı olmasını çekemiyor.

    söylüyorsunuz hevesinizi kırıyorlar, bardağın asla dolu tarafına bakmıyorlar, gereksiz yere strese sokuyorlar. ne gerek var gerçekten bunları yaşamaya?

    hayatımda olan iyi kötü her gelişmeyi annem dışında kimseye anlatmamaya özen gösteriyorum. çünkü annem sadece annem benim için hep iyisini düşünen beni destekleyen kişi.

  • küçülme değildir fit olmadır o.
    dusunun kilolusunuz. doktora gidiyorsunuz ve kilo vermenizi söylüyor. siz de kilonuzun yüzde 1.8 ini kaybediyorsunuz. rahatliuorsunuz bir anlamda.

    oh be ak troll gibi yazmak çok kolaymış.

  • ben: baba bana elhamı öğret, öğretmen istiyor
    babam:
    elhamdürüsiyle
    kızlar sürüsiyle
    hergün birisiyle
    yarabbi şükür allahım

    ben: aman be baba
    babam: oğlum ne var, hocanız bile bilmez bunu, hem bir tutarsa duan, ehi ehi
    ben: ablam gibi dayak yiyeyim sonra değil mi* ? .. anneee , bana elhamı öğret...
    babam: dur ben sana elemtereyi de öğreteyim.
    elemtere ellipara
    babam gider kochisara.... nereye gidiyon, daha bitmediki
    annem: offf bey offf, cocukların hepisini göndereksin cehenneme, günaha giriyorsun
    babam: ehi ehi ehi he

    * ablam ilkokul birde "kuran kursuna gideceğim" diye tutturur, bizimkiler her zamanki kayıtsızlıkları ile aman gidersen git derler. ablam ilk gün gelir ve babama, "baba bana sübhanekeyi öğret, hoca istedi" der, ertesi gün kursa giden ablam biraz sonra yüzünde şamar iziyle kıpkırmızı şeklide eve döner. şimdi babamdan ablama öğretilen sübhanekeyi dinliyoruz:

    sübhaneke
    sümbülteke
    anam eke
    babam teke

    diye gidiyordu hatırladığım kadarıyla. bu arada babamın 9 yaşından beri beş vakit namazını kılan, orucunun birgünün bile kaçırmayan bir insan olduğunu belirteyim

    (bkz: niye benim babam herkesin babası gibi değil)

  • memlekette bir panik atak bir de bu*, dillere pelesenk olmuş, yalan yalnış haklarında atıp tutulmuş, bir "türk halk teşhisi" kıvamında ota boka yakıştırılmış iki vaka.

    - ay elimi ayağımı nereye koyacağımı bilemem ben, öyle tezcanlıyımdır.
    - ha panik ataksın sen de benim gibi biraz. anladım.

    nereye anladın sibop? neyi anladın?

    - ay bu çocuğu tutabilene aşkolsun, hep itiraz hep bir başkaldırma. dersleri de çok zayıf. zehir gibi zekası var da, sürekli hareket halinde olmaktan çalışamıyor ki..
    - şekerim benimki de öyle. istediği olmayınca çıldırıyo. kapıları tekmeliyo. hiperaktif.

    sen o çocuğu arap veliahtı gibi yetiştirmeseydin tepene tepene gagalanmazdı şekerim. şimdi çocuğa koyacak teşhis bulamıyorsun. gezmediğin psikolog kalmadı.

    ben teşhisini koydum onun, gel bak: "arsız".
    al sana bir teşhis daha: "şımarık"
    başka ister misin: "sorumsuz"

    bildin mi?

    yaa yaa.

    *

  • hırsızlığı tespit eden memur bu ülkede görevden alınıyor, suçlu çıkarılıyor. hırsızlar korunuyor, işini yapmaya çalışanlar barındırılmıyor.

    (bkz: yeni türkiye)

  • benim kedim kendi başına dört kat aşağıya iniyor, apartman kapısı açıksa dışarı çıkıyor, mahallenin kedileriyle oynayıp esnafı ziyaret edip geri yukarı çıkıyor. kapı kapalıysa birinin açmasını bekleyip o kişi daha ne olduğunu anlamadan jet hızıyla aradan sıvışıyor.

    kedimi hem bana hem de kapıcımıza şikayet ettiler. tırsıyorlarmış.
    tamam anlıyorum, korkabilirsin ve ben artık kedimi kendim indirip kendim çıkartacağım ama ben geçen gün 41 numara ayakkabı büyüklüğünde fare gördüm merdivenlerde. ondan niye kimse tırsmıyor? onu niye kimse şikayet etmiyor?

  • sinifinin hem yasca en kucugu hem de en minyonu olan kizim, bir cocugun onu itip kakmasina cok bozulmus. oyun hamurunu amacsizca yogurup donuk gozlerle duvara bakarken ilk hayat dersini ozetliyor:

    - bazi insanlar cok kotudur baba. onlar bizi itip dusururler. biz onlara "beni itmeni istemiyorum" deriz, ama yine iterler.

    - (sarilip opulur, sevilir, rahatlatici sozler soylenir ama nafile)

    - ayrica ogretmenlerimize soylemek hic ise yaramaz cunku onlar kotu insanlara iyi insanlar gibi davraniyorlar. o yuzden bizim o insanlari kendimiz itmemiz gerekir. yoksa cok uzuluruz. (burada sesi titriyor, gozleri doluyor ve ben yesil dev hulk oluyorum)

    not: itenin ismini aldim ve ona laflar hazirladim. bittin oglum sen. yarin sen de bir hayat dersi alacaksin: her kusun eti yenmez!

  • şu ülkede şu davarlara rağmen hayatta kalmamı, sperm olarak yumurtayı döllememden sonraki en büyük başarım saymaktayım. yurtdışına cv yollayacak olsam "bu adama iyi bakın, bu adam türkiyede gezi parkı eylemlerine katıldı, trafikte araba kullandı, ankaragüclü serserilerin yanından geçti, sakarya düzce kocaeli şeytan üçgeninde sevgilisini elinden tutabildi, ve kadıköyde kartopu oynadı. bear grylls bu adamın yanında anca kurabiye satabilir" yazardım.

  • "paint terk" derken bundan sonra iki kere düşünmemiz gerektiğini bizlere gösteren kadın.
    ellerine sağlık concha garcía zaera.
    paintle böyle şaheserlerin bir gün yapılabileceğini biliyordum...

  • kezbanın hakim olanı da hiç çekilmiyor dedirten, görev başındaki memura (belediye çalışanı) hakaret suçu işleyen bir hukukçunun söylemi.

    ayrıca, sarı montlu meriçin de ağzını köpekler öpsün. kimi ısırdı, hayır kimi ısırdı diye soruyor, ısırılan iki kişi gösterilmesine rağmen "acaba ne yaptı da ısırdı" diye savunuyor. bunlar başıboş köpeklerden daha tehlikeli yemin ediyorum. tek dileğim bunların da başıboş köpekler tarafından saldırıya uğraması. ben bu kadar cahilliğe dayanamıyorum.