hesabın var mı? giriş yap

  • (bkz: sağlıklı yaşam)

    sürekli erteliyoruz spor yapmayı, sağlıklı besinler tüketmeyi. erteledikçe de balon gibi şişiyoruz, hantallaşıyoruz git gide. yastığa kafamızı koyduğumuzda, ister istemez sağlıksız bedenimizin huzursuzluğu kaplıyor içimizi. ağırlığımızı hissediyoruz, sağlıksız halimiz nefes aldığımız her saniye bize kendini hissettiriyor. bu sağlıksız bedenimiz için de en ufak bir şey yapmaya üşeniyoruz. ikinci gün spor salonuna gitmemeye başlıyoruz, salı günü bir dilim pasta gömüyoruz. diğer pazartesi yeniden deniyoruz.* sağlıklı yaşamaktansa kolaya kaçıyoruz, aslında kolay olanın sağlıklı olmak olduğunu bilmeden. şiştikçe, hantallaştıkça vücudumuz hastalıklara gebe oluyor. zaten çoğu hastalığı kilolu olma faktörünün etkilediğini biliyoruz. biliyoruz da bir şey yapmaktan aciz gibi davranıyoruz.* bir daha gelmeyecek her geçen dakikamızı sağlıksız geçirmeye devam ediyoruz, belki istediğimiz her kıyafeti giyemiyoruz, iki merdiven çıktık mı nefes nefese kalıyoruz. her bir fazlalığımız aslında sırtımıza bağlanmış bir yük gibi, fark edemiyoruz. ya da edip yokmuş gibi davranıyoruz.

    1 ay oldu sağlıklı yaşamaya başlayalı. sporu hayatımın bir parçası haline getirdim, sanki bunca yıl hantal yaşamamışım da sporcuymuşum gibi hissediyorum. *4.5 kg verdim. obezite problemi olan ya da aşırı kilosu olan biri değildim hiçbir zaman ama sağlıklı da değildim. fazlalıklarım var ve bana yük oluyorlar. her 1kg'dan sonra daha hafif hissettim. yeme alışkanlığımı geliştirdikçe "ne yiyormuşum bunca yıl ben be?" diye kendime kızdım. şu an bacaklarım dünkü spordan dolayı bayağı ağrıyor. ama yılmıyorum, sen de yılma. davamızı devam ettirelim.

    unutma vazgeçersen kaybedersin.

  • maalesef bugün yaşadığım olay. günlerce tek başıma evde durduktan sonra karantina öncesi kapsamlı bir market alışverişi yapayım dedim. 4 tane aşırı tatlı kıza aşık olup eve döndüm. yazık gerçekten.

  • valla 10 yıl oldu neredeyse çok mızmızlanacak bir şey yok aslında. yalnızca yaz olunca şöyle gönül rahatlığıyla koca bir karpuz alıp evimde yiyemiyorum ya ona canım sıkılıyor. minik karpuz üretilsin, tek kişilik. başka da bir derdim şikayetim kalmayacak bak söz.

  • sruli recht isimli bir ruh hastasının yaptığı, köpek balığı derisinden yapılmış olan psikopat eldiveni. fiyatı 720 euro. eldivenin iç tarafında yukarıya doğru bakan dikenler var. eldiveni taktıktan sonra elinizi geri çekmeye çalışırsanız dikenler ele geçiyor. çıkarmak için ya eldiveni kestirmeniz ya da elinizi parçalamanız gerekiyor. bunun tersi de var. yani dikenleri dışta olanı. bununla da tokalaştığınız kişiye unutulmaz bir deneyim yaşatıyorsunuz.
    müşteri kitlesini çok merak ediyorum cidden.

    bir de bu adamın, kendi karnından kestirdiği bir deri parçasıyla yaptığı yüzük var. kılları bile üstünde. onun da fiyatı 350.000 euro imiş. alana şimdiden hayırlı olsun diyelim buradan.

  • şu donlu gömlekli halimle beni bile sevindirmiş kutlu olay. helal olsun sana coni dep. yediğin ekmek, içtiğin su bal olsun şeker olsun dirhem dirhem et olsun, tereyağlı bal tahinli pekmez dolsun bünyen. helal süt emmiş adammışsın koç yumurtası. inan şu an seni övmeye doyamıyorum coni dep. şu cumartesi sabahında valla duygulandım, billaha duygulandım. vidyodaki yancılara da ayrıca helal olsun. onlar da okulun müdürüyle müdür yardımcısı herhal (hayat bilgisi: müdür yardımcıları müdürlerden her zaman daha kısa, daha tombik ve daha aktiftir). sevap için korsan olmuşlar, gemici olmuşlar.

    ben ilkokuldayken müdür yardımcısı bizi yangın söndürme küreğinin sapıyla döverdi. okulumuza gelen tek ünlü de o zamanki belediye başkanı aytaç durak'tı. hepimize kuru üzümle fındık verip gitti. millete coni dep, bize aytaç durak. ecnebiye keptın sıparov, bize kuru üzüm fındık.

    zalımsın dünya.

  • bol gollü bir maç olur.
    fenerbahçe ilk yarının başında caner erkin'le gol bulur. ardından galatasaray, penaltıyı gole çevirir burak yılmaz'la. ilk yarı 1-1 berabere sonuçlanır.
    ikinci yarıda galatasaray "önde basma" diye tabir ettiğimiz oyun felsefesinden taviz vermez ve 2 gol daha bulur. goller sneijder ve hakan balta'dan gelir. son dakikalarda yüklenen fenerbahçe'nin sow ile atacağı bir golle maç 3-2, galatasaray galibiyetiyle sonuçlanır.
    şaka lan şaka, fener duran toptan bir tane takar bize. maç 1-0 biter amk.

  • dizüstü bilgisayar alacağınıza, dizaltı çorap alın 300-400 tane. denişik denişik giyersiniz ne güzel.

    yazar olduğum için çok şanslısınız sizi gidi köftehorlar..

  • şahsi fikrime göre arabayla hava atmaktan ya da evi ile övünmekten farkı olmayan durumdur.

    sosyal medyada kişilerin paylaşımlarına dikkat ederseniz kendini konumlamaya çalıştığını görürsünüz. adam nefret ettiği ofisinden bin tane foto paylaşır çünkü kendini beyaz yakalı pozisyonuna konumlandırmak ister. arabasını paylaşan adam kendini zenginliğe, çocuğunu öne çıkaran kadın ise kendini anneliğe konumlandırmaya çalışır.

    toplumumuzun bu hastalığa tutulmasının sebebi ise kendine yatırım yapmayan bir sürü olduğumuz gerçeğidir. bireysellik anlayışının da pek gelişmemesi ile kendi başına bir varlık olmaktan ziyade bir kitlenin parçası olmak için çırpınmamızdır. çocuk doğuran kadın annelere dahildir ve bunu öne çıkararak o kitleye dahil olur. beyaz yakalı adam işten çıkmak için saniye sayan haliyle beyaz yakalı sürüsüne dahil olmak için her ritüeli yerine getirir. pahalı kıyafet, saat, son model telefon hep bu aitlik çabası ile satın alınır. gezmekle övünen insan bile böyledir ki gezmek kendine bir yatırımdır ama gezen kişi ayhh ben de çok geziyorum yha diye bağıra bağıra bi hal olmak zorunda hisseder. örneğin ben yurt dışında türklerden başka full makyaj ve düğüne katılsa sırıtmayacak abiyelerle gezen başka bir ırk bilmiyorum. çünkü gezmek sosyal medyada paylaşmak içindir, kendine yatırım için değil. bir amerikalıya bakarsınız, eski bir tişört, şort ve parmak arası terlikle gezer. sıfır makyajı belirtmiyorum bile.

    herhangi bir şirkette çalışırken yırtık çantayla gezen sade giyimli bir üst düzey çalışana illa denk gelmişsinizdir. bu kişi mesela avrupalıdır, bireyselliği oturmuştur, kendine sürekli yatırım yapar ama bir sınıfa dahil olmak için çabalamak zorunda hissetmez. 10k dolarlık saati olmazsa ölecek hastalığına yakalanmamıştır.

    kendine yatırım yapmak bir kitap okuyup bir fikir edinmektir, bir müziği dinlemek, bir filmi izlemek, eğitim almak, hep öğrenmek, kendini geliştirmek, dünyayı merak etmek, yeni yerler keşfetmektir. vizyon edinmektir. fizyolojik olanaklarla elde ettiklerimiz veya parayla üzerimize iliştirdiğimiz nesneler değil.

    kısacası birey olduğumuzu anladığımızda bu şımarmalar, sosyal medyayı çöplüğe çevirmeler bitecek. o vakit gelene kadar bir kitleye dahil olmak için çırpınmalarımız bitmeyecek. kimseye bir şeyi kanıtlamaya çaışmayacağız. ama o zamanın gelmesine daha çok var.