hesabın var mı? giriş yap

  • öğrenci dediğin saygılı ve efendi olmalı. bu tür olaylar ülkemizde de olmuştur ki türkiyemiz gençliğin dejenerasyonu ve kalitesizleşmesi anlamında birçok ülkeden daha beter durumda. günümüz lise öğrencilerinin çoğu serseri. mafya özentisi. efeliğe hevesli. bir de sırtlan gibi sürüler halinde geziyorlar yani sürü halindeyken çok kahraman ve cesurlar lakin tek olunca kuzu gibiler. aile terbiyesi yok hatta bunların yaptıklarını serseriliklerini destekliyen ve arkalarında duran aferin aslanım aferin paşam diyen aileler bile var. bu paşam hitabı da son yılarda moda oldu ya her taraf paşalarla doldu nasıl paşaysa bunlar. neyse. öğretmenlerin eli kolu bağlanmış. bir disiplin bir yaptırım uygulayamıyorlar. başlarının belaya girmesinden de korkuyor öğretmenler. öğretmen biraz dizginleri eline almaya çalışırsa öğrencilerin tvlerden internetten öğrendikleri her türlü iftira çamur atma yöntemlerini uygulamaları ihtimali de var ki en tehlikelisi de bu. böyle yaşanan vakaları duyuyoruz izliyoruz medyada. ülkemizin bütçeden en yüksek payı alan kurumu milli eğitim. bütçede birinci sırada ve eğitim öğretime yüzlerce trilyon harcanıyor sağlam ve kullanılabilir haldeki okul binaları dahi yıkılıp yerlerine daha yeni ve modern binalar yapılıyor ki öğrenciler en konforlu ve sıcacık ortamlarda eğitim öğretimlerine devam etsinler diye.okullarda her türlü teknoloji ve olanak mevcut. fakat gelgelelim belki hepsi değil ama liselerin çoğu sanki bir serseri toplanma merkezi gibi. milli eğitim sisteminde öncelikle bu zorunlu eğitim öğretim saçmalığı kaldırılmalı. eskiden olduğu gibi ilkokul 5 sene olmalı onu bitiren isterse ortaya liseye devam etmek zorunda olmamalı. zorla eğitim öğretim mi olur. bana yetki verseler okulların çoğunu kapatıp okul binalarını halk için hayırlı hizmetlerde kullanırım. hastane olur misafirhane olur halk eğitim kursları olabilir. okul binalarında boşu boşuna doğalgaz kömür elektrik yanıyor. çakallar keyif yapıyor. ülkenin serveti bunlar okusun adam olsunlar diye harcanıyor lakin harcanan paralar verilen emekler boşuna. öte yandan genç kızların çoğununü durumu daha vahim ve onlar tamamen kayışı koparmışlar gibi neyse ayrıntılara girmeyelim. velhasıl bu gençlik düzelmez artık ve daha kötüye gider iyiye gitmez. günümüz gençliğine birşeyler öğretebilmek için uğraşan, onları eğitip yararlı ve iyi insanlar olmaları için emek verip mücadele eden tüm öğretmenlerin allah yardımcısı olsun, ruh sağlığı ve sabır versin.

  • muhtelif zamanlarda gerçekleştirdiğim eylem.

    ayak-yorgan denklemini kurabilmiş bir yer elması mıyım? hayır. borç batağında yüzen ve her geçen dakika su almaya devam eden bir kese kağıdı mıyım? tabi ki evet. e, peki o zaman muhtelif zamanlar, ödemeler falan ne iş? anlatayım.

    evlendikten sonra belini doğrultulmayanlar familyasının müzmin bir üyesi olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki bu kredi kartı denen illet bel soğukluğundan sonra aile saadetinin ikinci büyük düşmanı.

    efendim; iki kapı birden açık olursa samanlık cereyan yapabilirmiş, geç de olsa öğrendik. nişan-düğün masraflarını, altını-esvabı kredi çekerek karşılamışsanız, üstüne bir de beyaz eşyaları kredi kartı ile almışssanız, bir de ödenmeyi bekleyen eşinize ve size ait öğrenim kredileri ve geri ödemeli burslar vs. varsa iktisat profesörü de olsanız işin içinden çıkamıyorsunuz. tabi bu noktaya gelmemizde benim ultra süpersonik beynimin, enstitülerde tez konusu yapılası ticari zekamın katkıları da olmadı değil.

    ciğerparelerim; yukarda bahsettiğim borçların üstüne tuttum bir de epey yüklü bir miktara gün'e girdim -börek çörek, break dans- göbek de yok- parayı aldım, krediyi kapattım. güya faizden kurtuldum. ancak bilmem kaç taksittte olduğu için bana koymayan kredi borcu gitti, yerine on ayda ödememiz gereken kol gibi gün parası geldi. böylece her ay bir miktar içeri girmeye başladık. baktım olmuyor, 2 yıl sonra ihtiyaç kredisi çektim ve tüm kredi kartı borçlarımı, öğrenim kredisi vs. kapattım. - ki bu kredi kartı borcunun tamamını ödediğim ilk an, elde var bir- bir-iki ay rahat ettim. en azından elimize üç beş kuruş para geçmeye başladı. ta ki; gaza gelip ev alıncaya kadar. elde bir lira para yok; geride dağ gibi ihtiyaç kredisi borcu var, "abi burası kaçmaz" lafına tav olup ev alıyorum... * *

    evi krediyle aldım. kredi miktarı haliyle evin ederinin üstünde oldu, çektiğim konut kredisinin bir miktarı ile önceki ihtiyaç kredisini kapattım, kalanı ile evin parasını yatırdım. ufak tefek eksikleri de kredi kartı ile aldım. tabi kredinin aylık geri ödemesi gene ebesininki kadar oldu, bu arada mecburen gıda-temizlik maddesi vs. gibi ihtiyaçlar kredi kartlarından alınmaya başlandı. kartlar gene şişti. gene asgarileri maaşımız kadar olmaya başladı.

    bu kez de kayınço devreye girdi. kartları kapatacak kadar para gönderdi, on taksitte kendisine geri ödeyecektik.parayı aldık, kartları kapattık. -etti iki- bu arada bebeğimiz oldu -hem fakiriz hem rahat durmuyoruz evet- baktık bebek varken, araba ihtiyaç haline geldi. hanımın altınları bozdurduk, 2. el bir otomobil aldım. arabanın masrafları, vergisi, sigortası, lpg taktırması, muayenesi vs. derken gene kartlara abandık. bu arada kayınçonun gönderdiği parayı geri ödüyoruz, kartlar ağır ağır içeri girmeye başladı.

    ben tekrar ihtiyaç kredisi çektim. bir yıl vadeli. kartların borcunu kapattım. -etti üç- . ilk bir iki ay iyi geçti. sonra? sonra kayın pederim rahatsızlandı, biz orayla bura arasında mekik dokumaya başladık, yeri geldi uçakla gidip geldik, yeri geldi arabamızla vs. kartlar gene tombikleşti. geçtiğimiz yaz kayınpederimi de kaybettik.

    velhasıl-ı kelam; güngörmüş bir kardeşiniz olarak size yegane tavsiyem; taksitlerinizi aksatmayın-borçlanmayı abartmayın. acele etmeyin. borcunuz varken borcu borcun üstüne eklemeyin. kamçı yiye yiye malkoçoğlu filmlerindeki zindanda işkence gören amcalara dönersiniz, demedi demeyin.

    kart borçları birikti, asgarilerini dahi ödeyemez hale mi geldiniz, ihtiyaç kredisi çekin. ama böyle ucu-ucuna, kılı-kılına çekmeyin. ne olur ne olmaz diye üç-beş kuruş fazla çekin. taksit sayısı sizi rahatlatacak kadar olsun. parayı alıp kart borçların ödeyince, üşenmeyin, kartları iptal ettirin. cebinizde bir tane kredi kartı olsun, onun da limiti maaşınızın, gelirinizin yarısını geçmesin.

    bu da böyle bir anımdı, paylaşmak istedim. efendim; herkese kabızsız-ishalsiz günler dilerim.

  • rizespor taraftarının haklı isyanı. ağların yırtık olması kuşku uyandırıcı. gollerin bazıları değil, neredeyse bütünü usulsüz. ayı gibi vuruyorlar toplara.

  • anthony bennett ile alakası olmayan ayıboğan. anthony bennett bildiğimiz anlamda şişkoydu, uyku apnesinden ve astımdan muzdaripti. aynı zamanda da 2013 gibi zayıf bir sınıfta bile en iyi ihtimalle 9. veya 10.sıradan seçilmesi öngörülüyordu. anthony bennett'in ilk sıradan seçildiğine anthony bennett bile inanamıyordur, hatta üzerine lanet ediyordur şu anda.

    zion'ın kariyeri ne olur, bilemiyorum. ama her ne olursa olsun, bust etiketi yese dahi kimse zion williamson'ın new orleans pelicans'a kattıklarını göz ardı edemeyecek. eğer new orleans pelicans yeniden yapılanmadan bu kadar hızlı çıkıp gelecek için umut veriyorsa tek sebebi zion williamson ve yarattığı etkidir. eğer pelicans beklendiği gibi 7. veya 8.sıradan seçim yapsaydı lakers en azından hart'ı ve yanında 1 seçim hakkını kurtarabilirdi. üzerine pelicans'ın 4.sırayı akıllıca "trade down" yapma lüksü olmazdı ve yapacakları muhtemel bir garland/reddish/hunter seçimi ile de geleceklerini tayin etmiş olurlardı. bugünse pelicans'ın bradley beal için teklif yapacağı, uzatma imzalamasının tek sebebi anthony davis olan jrue holiday'i takımda tutacağı falan konuşuluyor. bunların hepsi zion williamson sayesinde. 2013 drafti gibi bir draftin 1.sıra hakkı olsa bunları konuşamazdı pelicans.

    hatırlatmakta fayda var, bu takım şubatta sırf lakers'ın vereceği 1 cap filler (maaşları eşitlemek için kullanılan oyuncu)+3 genç oyuncu+2 draft hakkı teklifine tav olmamak için yaza erteledi anthony davis takasını. daha fazla müşteri çekelim de kopardığımız kardır diyerek bunu yaptılar. ama zion williamson'ı seçme hakkı kendilerine çıkınca bir anda eli güçlü tarafa dönüştüler ve lakers'tan 4 tane 1.tur hakkı almayı başardılar, ingram ve hart gibi takaslarda kullanılabilecek gençler de cabası (lonzo'yu pek değerli bulmuyorum, isterseniz onu da ekleyin). anthony davis takası sadece ve sadece zion williamson etkisidir, bunu unutmayın. zion williamson sayesinde pelicans'ın eline geçenler aşağıda.

    brandon ingram
    lonzo ball
    josh hart
    2019 8.sıra (jaxson hayes)
    2019 17.sıra (nickeil alexander-walker)
    2019 35.sıra (marcos louzada silva)
    2020 ilk 10 sıra korumalı cleveland 1.tur draft hakkı (ilk 10'a düşerse 2 tane 2.tur hakkı olacak)
    2021 lakers 1.tur draft hakkı (ilk 8'e düşmezse 2022 lakers draft hakkı)
    2023 lakers 1.tur draft hakkı (lakers hakkı daha iyi çıkarsa)
    2024/2025 lakers 1.tur draft hakkı

    üstüne üstlük solomon hill faydasızını da yollamayı başardılar. son zamanlarda takaslanan yıldızlar olan demarcus cousins, kawhi leonard, paul george'un hangisi bu kadar verimli bir yeniden yapılanma takası getirdi? anthony davis'in takaslanma süreci de pek farklı olmayacaktı. ta ki pelicans lotaryayı kazanıp zion williamson'ı getirme hakkını elde edene kadar.

    bu ayıboğan şimdiden pelicans franchise'ını olası bir taşınmadan kurtarmıştır. daha 1 maça bile çıkmayan bir oyuncu için hiç fena değil bence.

  • "insanların hayatlarının kararmasıyla ilgili şeyler biliyorum ama belki üç kuruşluk siyasi rant elde ederim diye susuyorum" demektir.

    ulan hepiniz oradaydınız be!

  • çok saçma bulduğum bir yarışmaydı.. ta ki annemi kanser yüzünden kaybedene kadar.

    sağlığında annem sürekli izlerdi. ben de çok sıkıcı ve saçma olduğunu söyleyerek sürekli eleştirirdim. annem ise "ben eğlenmek için izliyorum, seviyorum" cevabını verirdi her seferinde.

    anneme ağustos ayı başında lösemi teşhisi konuldu ve o zamandan sonra kalan ömrünü hastanelerde geçirdi. hasta olduktan sonra hiçbir şekilde televizyona dönüp bakmadı. yaşamak için bir nedeni olsun, o hastane odasında yaşama bağlansın diye elimizden geleni yaptık. kitap, müzik, elişi, boya... ama televizyondaki hiçbir programa dahi dönüp bakmadı.

    sonra ölmeden bir kaç ay önce kafasını dağıtması için televizyon izlemesinin yararlı olacağını söylerken "survivor başlasa izlerdim. o beni eğlendiriyor" dedi. o günden sonra survivor başlasa diye dört gözle bekledim. neredeyse acun ılıcalı'ya bir şekilde ulaşıp ne olur başlatın, annemi eğlendirecek bu programa çok ihtiyacım var diye yalvaracaktım. gazetedeki "survivor şubatta başlayacak" haberini anneme müjde diye verdim.

    ama olmadı. annem survivor başlamadan bir kaç hafta önce öldü. şimdi ne zaman televizyonda görsem başımı çevirip bakamıyorum. acaba annem bu programı izleyebilseydi ölmeden önce, biraz olsun o hastane odasında eğlenebilir miydi merak ediyorum sadece.

  • hem de hanım sivastan mı dedi o?

    tırnağınız taşa değmesin; ne güzel insanlarsınız siz öyle.

    o değil de 5 çocuk mu dedi o?

    mutlu bi adamla evlenen türk kızı. herkese böyle mutluluklar dilerim. ne güzel lan.

  • cevabı 16 olan anakolu duzeyinde soru.. bolme ve carpma arasinda islem onceligi yoktur.. hangisi solda ise once o yapilir...
    konu kilit, uye 1 buldugu icin ban...

    son olarak, cidden bu soru ile iq olculdugunu dusunuyorsaniz, dusuk iq probleminiz olabilir...