hesabın var mı? giriş yap

  • 1956 yılında dilbilimi dünyasına duyurulan sapir-whorf hipotezi'nin özü şudur: sözcükler dünyayı nasıl algıladığımızı belirler. her dilin kendi içinde farklı bir mantığı ve algılama biçimi vardır. dolayısı ile dünyaya kelimelerle bakıyoruz desek yanılmış olmayız.

    (bkz: benjamin lee whorf)
    (bkz: edward sapir)

  • woodstock belediye başkanının izin vermemesi yüzünden max yasgur'un bethel'deki arazinde vuku bulan üç gün süresince 2 doğum, 3 ölüm, 33 tutuklamaya tanıklık eden, 500 bin kişinin izleyip yaklaşık 250 bin kişinin ise tıkanan otoban nedeniyle ulaşamadığı çoğu sanatçının yollar izin vermediği için helikopterle konser alanına ulaştırılabildiği çamura bata çıka özgürlüğün tadının çıkarıldığı güzel günler. normalde biletli olan bu organizyon etrafta tel örgü ve kapılar izdiham nedeniyle söküldüğü için beleş hale gelmiş organizatör michael lang belini uzun süre doğrultamamıştır.

  • şimdi nevşehir'de 8 yıl önce kaybolmuş, muhtemelen öldürülmüş bir kadın var. kadıncağız kötü yola düşmüş ve kocasının para geldiği müddetçe itirazı olmamış.

    sevgilisi diye çıkan miniçakal da uzun süre kadını satıp parasını yemiş.

    eski kocası, kayınvalidesi, komşuları, hısım akrabaları günlerdir sırayla konuşuyor.

    yapan eminim bulunacaktır ama benim canımı sıkan şey çok farklı.

    bu insanların hiç birisi fiili olarak çalışmıyor ve birden fazla sosyal yardım alıyorlar. kaybolan kadının kocası %50 engelli maaşı alıyor ki engeli yok, artı annesine baktığı için vasi maaşı alıyor ki engelliyse nasıl alıyor? üztüne yaşlı annesi ayrıca bağırıp duruyor benim 5000 tl maaşım var diye.

    yıllardır bu hazinenin paraları sosyal hizmet adı altında bu tip, hiç bir iş yapmayan insanlara dağıtılıyor deli gibi.

    kovidli halimizle bile kucağımızda laptop kulağımızda telefon hala çalışıyoruz.

    maaşlarımızdan çatır çatır kesilen ve bu tiplerin kursaklarından geçen her lokmada hakkım var ve zerre helal etmiyorum.

  • öğlenden beri gerçekleştirdiğim mükemmel aktivite. sebepsiz yere bere karşıma çıktı ve kafama taktım, yedi saattir kafamda. arada çıkarıyorum ev sıcak olmasına rağmen hafif bir esinti geliyor.*

  • korku filmlerinde monolog öldürür. kendi kendinize konuşmaya başladınız mı öldünüz demektir. "hadi çocuklar şakanın tadı kaçtı artık çıkın ortaya" diyip sağ kalabilen olmamıştır, tıpkı kazık kadar adam olup "dur şuraya saklanayım da şunların aklını başlarından alayım" diyenlere rastlanamadığı gibi. öyle şaka mı olur lan ilkokul mu burası?

    karanlık bir ormanda yürüyorsanız "kim var orada" sorusunu sormanız da salak bi monolog örneğidir. gecenin köründe sinsice ortalıkta dolaşan adamdan ne hayır gelir? kimse kim lan sana ne dümbük. kaç git işte. karanlıktan bi sesin "benim ben, maria sharapova, tenis topum ormana kaçtı da onu arıyodum" demesini mi bekliyorsun?

    bi de ismiyle arkadaşı aramak vardır, o da ayrı bi dallamalık örneğidir. gece vakti çıkın evden dışarı, sevgilinizin adını söyleyip durun. ulan o sevgili azıcık adam olsa zaten gelir bulur seni. "bill? sen misin? bill, orada mısın?" haa evet bill orada, afedersin deli sikmiş bill'i, çıkmış gecenin köründe çalı çırpının arkasına saklanmış sana bakıyo. ulan bunu görünce benim bile öldüresim geliyo seni, katil naapsın?

  • ön edit : ithalatçı değil, imalatçıyım.

    bir kobi olarak kanser olma sürecini yavaş ve emin adımlarla yürüyorum. imalatı durduramıyorum iflasın ilanı demek, fatura kesemiyorum saatler arasında %10 15 zarar edebiliyorsunuz, kimya sektöründeyim ham maddemin tamamı ithal dolar bazlı, satışlarım türk lirası.

    dolar artıyorsa sende arttır diye düşünen kafa tasının içi hava dolu arkadaşlara kısaca, o işler öyle işlemiyor canım benim demekle yetinmek istiyorum.

    kendimi piyasada şanslı hissediyorum çalıştığım iş ortağımın oldukça yüklü ithalat çalışması var.

    yarınım meçhul çünkü ham madde alımını durdurdum, bir iki haftada % 30 içeri girerken ne kadar zam alabileceğimi bilmiyorum.

    hadi bakalım hayırlı kanserler.

  • uc kurusluk opera'da okunan siirininin rivayeti soyledir ki, bir gün padisah manyaklasarak "efendi vehbi.. bana oyle bir lagirdi et kü ilk misrasinda kellenik urmak, ikincu misrasinda isse senu ödüllendirmek isteyeyum" demistir.. ve karsilik olarak şu şiir cikmistir ortaya:

    azm-u hamam edelim, sürtüştürem ben sana,
    kese ile sabunu, rahat etsin cism-u can.
    * * *
    lal-u şarap içurem ve ıslatıp geçirem,
    parmağına yüzüğü, hatem-i zer drahsan.
    * * *
    eğil eğil sokayım, iki tutam az mıdır?
    lale ile sümbülü kakülüne nevcivan.
    * * *
    diz çökerek önüne ılık ılık akıtam,
    bir gümüş ibrik ile destine ab-ı revan.
    * * *
    salınarak giderken arkandan ben sokayım,
    ard eteğin beline, olmasın çamur aman.
    * * *
    kulaklarından tutam, dibine kadar sokam,
    sahtiyenden çizmeyi, olasın yola revan.
    * * *
    öyle bir sokayım ki, kalmasın dışarda hiç,
    düşmanın bağrına, hançerimi nagehan.
    * * *
    eğer arzu edersen, ben ağzına vereyim,
    yeter ki sen kulundan lokum iste her zaman.
    * * *
    herkese vermektesin, bir de bana versene,
    avuç avuç altını, olsun kulun şaduman.
    * * *
    sen her zaman gelesin, ben vehbi'ye veresin,
    esselamun aleyküm ve aleykümesselam.

    işte televizyon yok, radyo yok, osmanli böyle eglenirmis soguk ve uzun kış gecelerinde.. yoksa geçmez yahu.. sırf sıkıntıdan sefere gider insan..

  • sabah evde cm ( championship manager ) oynarken bırakılan arkadasın , ertesi gün eve gelindiğinde aynı sandalye de cm oynarken bulunması , arkadasın "oğlum bak ronaldinho yu figo yu aldım diye sevinmesi" ancak sınavını kaçırdıgını öğrenmesi ile üzülmesi ,yine de " zaten calışmadıydım stavridis i alıyorum hacı" söylemiyle oyununa devam etmesi.

    (ps: söz konusu arkadas 48 saat ara vermeden cm oynamış kendi çapında bir rekora imza atmıştır)

  • piyasa ortalama fiyatı 170 tl/litre olan virüslere karşı en etkili dezenfektanı yarı fiyatına almışlar. hem de mübarekler için alkolsüz. bu dezenfektan su içerisine 1/20 oranına kadar seyreltilebiliyor.yani kullanımda litresi 3.5 tl’ye kadar düşüyor.