hesabın var mı? giriş yap

  • huzurevinin kendisinin bakabildiğinden daha iyi bakacağına inanmıştır.
    sık sık ziyaret de ediyorsa (mesela haftada bir kez), sıkıntı yoktur.

    şahsen ben ilerde dışkımı tutamaz hale vs geldiğimde donumu oğlumun kızımın değiştirmesini istemem, bu iş için para alan yabancı birinden daha az utanırım ve yük oluyormuş gibi de hissetmem.

  • evladının ölümüne sebep olduğunuz bir kadınla ilgili kitlelerin karşısında olumsuz ifadeler kullanıp, sonra es verirseniz yuhalarlar, bu yuhalamaya da müdahale etmezseniz, yuhalatmış olursunuz.

    oldu yandaş arkadaş. git kumda oyna şimdi.

  • fenerbahçe beko'nun çok yüksek ihtimalle yeni koçudur.

    saras oyunculuğundan beri çok sevdiğim ve hocalığının da çok başarılı olacağına inandığım bir isimdi. artıları ve eksilerine bakacak olursak;

    önce artıları değerlendirirsek, her ne kadar barcelona macerası fiyaskoyla bitse de elit koç seviyesinde değerlendirilebilecek bir koç ve şu kısıtlı piyasada gidilebilecek en yüksek profilli isim kendisi. camiayı çok yakın tanıyan, kulübün ekmeğini yemiş ve alışma zorluğu yaşamayacak biri. stil olarak zeljko obradovic ekolünden gelme, oyunun her anına hükmetmeyi ve her anını planlamayı seven bir koç. düşük bütçeli ve yüksek bütçeli takımlarla f4 görmüş, büyük bütçeliyi pek yönetemese de düşük bütçeli, komutanının her dediğini dinleyen asker zihniyetli oyuncularla oldukça başarılı olmuş bir isim. büyük bütçeli dönemindeki hatalarından ders aldıysa, sıkıntılı taraflarını yontabilirse verim verebilir. özellikle zalgris dönemindeki havasını yakalarsa avrupa basketbolunda gerçekten ikinci obra dönemi başlayabilir.

    eksileriyse her ne kadar kağıt üstünde başarılı sayılabilecek gibi görünse de beklentinin çok altında kalan barcelona kariyeri. barcelona 'ya giderken bize de ucundan laf çakıp başka hiçbir takım söz konusu bile olmadı sadece burayı düşündüm diye koşa koşa gidiyordu, en sonunda sertaçvesely'nin önünde oynatmak gibi saçmalıklar içine girdiği zamanlarda kovuldu. barcelona'nın o dönemki muhteşem kadrosuna rağmen her zaman beklenti altında ezildi, hiçbir hedefe tam manasıyla varamadı. formsuzluğunun yanında çoğu oyuncuyla kanlı bıçaklı hale geldi, sahaya istediği oyunu bir türlü yansıtamadığından saha kenarında bağırıp çağıran, obra özentisi vasat muamelesi gördü. kanlı bıçaklı olduğu iki oyuncu da şu anda fenerbahçe beko kadrosunda bulunuyor, bu durum başlı başına bir facia yaratacak düzeyde. derya ve sertaç'ın bulunduğu yönetimden de başka bir saçmalık beklenmezdi.

    artıları ve eksileri şu anda ne olacağına dair hiçbir ışık sunmuyor, bu hikaye çok iyi de bitebilir çok kötü de. sadece tek kesin olan şey yönetimin değişip farklı bir yapılanmayla devam edilmesi halinde saras'ın da bir şeyler yapabileceğine dair çok daha büyük umutların olacak olması.

  • entryi okumadım ama eğer kıza ulaşmak istiyorsan kuduz aşısı ilk vurulan günü müteakip 3-7-14-28. günlerde tekrar etmek zorundadır.

    yani gördüğün günden 3 gün sonra git kız zaten gelecek. hadi kolay gelsin.

    ek: bunları nerden mi biliyorum?? yedinci günün şafağında ben de onu bir kez daha görebilmek için hastaneye gitmiştim, şuan 3 çocuğumun annesi, yan odada en küçük prensesimizi emziriyor. şaka lan şaka, bi bok çıkmaz o işten ama git yine de tabi.

  • geçen yıl aralık ayında bir arkadaşım bana, acil kan aranıyor ilanlarından birini attı. hani hepimizin şu bir yerlerde denk geldiği ve çok da önemsemediği ilanlardan birini. iletişim numarası ve hasta adıyla beraber, çok acil yazısı göze çarpıyor. arıyorum, durumu öğreniyorum. sürekli kana ihtiyaçları varmış. kan bağışı için geleceğimi söylüyorum.

    ertesi gün dersten çıkıp gidiyorum. bu arada protokol numarasını, hasta adını tam olarak öğrenmek ve geldiğimi haber vermek için tekrar arıyorum. babası, bilgileri mesaj atıyor. ama şu an hastanede olmadığını söylüyor. isterseniz bekleyin ben gelince yardımcı olayım diyor. gelmesine gerek olmadığını, bir sorun olursa arayacağımı söylüyorum.

    daha önce kan bağışında bulundum fakat ilk kez belli bir kişiye bağışçı oluyorum. formu doldurup muayeneye giriyorum. kan bağışına engel bir durumum olmadığını öğrenip çıkıyorum. kapının önünde 30'lu yaşlarda biri bekliyor. alperen'in babasıymış. beklerken alperen'in durumunu daha yakından öğreniyorum. 3 yaşında henüz diyor. sürekli kana ihtiyacı var ama bulmakta zorlanıyoruz. sabahtan beri o kadar insanla görüştüm ama kan vermeye gelen sadece siz oldunuz diyor. ne diyeceğimi şaşırıyorum. o esnada sıra bana geliyor, kan vermek için içeri giriyorum. 15-20 dakikadan sonra kan verme işlemi bitiyor. çıkıyorum, babası hala kapıda bekliyor. öyle teşekkür ediyor ki, ne söylesem eksik kalır.

    yurda kadar bırakmayı teklif ediyor, kendim gidebileceğimi söylüyorum. tekrar geçmiş olsun deyip ayrılıyorum hastaneden. ondan sonra tanıdığım tanımadığım kim varsa, sınıftan, fakülteden, arkadaşlarımdan o acil kan aranıyor ilanını gösteriyorum. kan bağışında bulunmaları için konuşuyorum, ikna ediyorum. iki hafta sonunda çabalarım sonuç veriyor ve iki haftada sadece alperen için 10 kişi bağışçı oluyor. birçoğuyla hastaneye ben de gidiyorum. bu arada alperen'in annesiyle ve alperen ile de tanışıyorum. o iki hafta boyunca ne hissettiğimi nasıl tarif edeyim bilmiyorum.

    o günden bu zamana kadar sürekli iletişim halindeyiz. dün itibariyle alperen'in tedavisinde sona gelinmiş. alperen iyileşmiş. artık hastaneye sadece kontrol amaçlı gidecekmiş. babası arayıp haber verdi. nasıl sevindim anlatamam.

    ardından bir video attı. alperen; yüzünde maskesi, gözlerinin içi gülüyor ve gogeziplamakistiyorum ablamı çok seviyorum, özledim diyor. dün geceden beri o videoyu kaç kere izledim bilmiyorum. ne denilir ki, umarım yolun bundan sonra hep iyilik ve güzelliklerle kesişir alperen.

    alperen ile tanışma hikayemiz böyle. biraz uzun oldu ama bir kişinin bile okuyup kan bağışında bulunmasına katkı sağlarsa çok mutlu olurum.

    kan bağışı, organ bağışı, kök hücre bağışı bütün bunlar sizin de bir insanın hayatına dokunmanıza vesile olabilir. bir kişiden ne olur demeyin. lütfen bağışçı olun.

    bunu da aylar önce kan bağışında bulunduğumda yazmışım.
    (bkz: #99311532)

    debe editi: her şey insanları sevmekle başlıyor. içimizdeki iyilik böylece kendine yol buluyor. çok iyi tanıdığınız ya da hiç tanımadığınız biri için bir şeyler yapma, onu mutlu etme isteği böylece baş gösteriyor.

    sevdiği kişiye hediye vermek ve sevdasını haykırmak isteyen seycik'in ricası üzerine paylaşıyorum.

    " seycik'ten muhteşem'e "