hesabın var mı? giriş yap

  • edit 2: yasak olan iller ve ilçeler olduğunu okuyorum, eğer ilçenizde yasaksa davulcunun olduğu zaman zabıtaya haber verebilirsiniz. yasaklanması için bulunduğunuz il/ilçe belediyeliklerine, kaymakamlığa birçok kişi tarafından dilekçe verilerek, iletişim maillerine e-posta göndererek bu sorunun üzerine gidilebilir. ayrıca cimere yazılabilir, 153 çağrı merkezi aranabilir.

    edit: arkadaşlarım başlıktaki ve imza kampanyasındaki amaç ses duyurabilmek, farkındalık yaratmak. yorumlarınızla hem fikrinizi söylerken hem de kampanyayı üstte tutabilirsiniz. yorumlarda birçok faydalı bilgiler ve çözüm önerileri bulunuyor. imzalamayı unutmayın. ayrıca sosyal medyada paylaşarak ekşi sözlük dışında da bu sorunu dile getirebiliriz.

    change.org bağlantısı

    bu gürültüye bir son verin!

    bu gelenek adı altında insanları rahatsız eden uygulamaya artık bir son verilmesi gerektiğini savunanlarca oluşturulmuş kampanya.

    21. yüzyılda kimsenin sahura uyanmak için ramazan davulcusuna ihtiyacı olmadığı bir dönemde, gelenek adı altında; hastalar, bebeği olan aileler, yaşlılar, çoluk çocuk demeden araba alarmları eşliğinde tokmağı daha hızlı vuran ve bunun sonucunda para isteyen insanlara ihtiyaç yoktur.

  • ateistlerin bu gaza gelisi, bu yeniden dogusumuz, ne yazik ki chainardin madimak olayinin failini bulmasiyla golgede kalmistir.

    evet, fail aziz nesin

    "korkup otelden cikamadigi icin, otel komple atese verildi. aziz nesin otelden çıksa idi, aziz nesin ölecekti, otel ateşe verilmeyecekti".

    yillarca hakaret ettigi muslumanlarin ne mal oldugunu bilmiyormus gibi, otele siginmasi tam bir sorumsuzluk ornegi. hangi delikanli linc kalabaligindan kacar?

    oteli atese verenlerin kendisine manevi tazminat davasi acmalari lazim. elleri mahkum yakacaklar oteli, agir tahrik var sonucta -hadi gelin durust olalim, hangimiz inancimiza hakaret sonucu agustos ayinda tatilci dolu otelleri, hic olmadi mesai sonu mecidiyekoy metrobuslerini atese vermedik ki?- ve onca masum insanin canli canli yanarken attigi cigliklar psikolojilerini etkiledi. hem katil, hem sadist aziz nesin! seni oldurmek icin illa bu kadar zahmete mi girmek lazim?

    bence chainard, benjamin netanyahunun hesabi. buraya yazmadigi zamanlar, "tek hedef bize fuze atan teroristler" diye gazzeyi dumduz ediyor kendisi. ah nerde eskinin binalara saklanmayan teroristleri, hic okul bombalamadigimiz zamanlar olmustu.

  • bir entrym o kadar begenildi ki, takip ettim basamaklari birer birer cikti, diger entrylerimi birer birer solladi ve sonunda bir numarayi da gecerek listeden kayboldu. nereye gittigini cok merak ediyorum ama olsun performansindan dolayi entrymi kutluyorum.

  • işçilerin haklarını almasıyla beraber, projenin imajına leke gelmesin diye medyadan gizlenen işçi ölümleri de gün yüzüne çıkması için duacıyız.

  • mark elam'a göre postfordizm 3 perspektiften incelenebilir: 1- neo-schumpeterci, 2- neo-smithçi, 3- neo-marxist (regulasyon okulu)

    neo-schumpetercilere göre postfordizm kondratiev dalgalarinin gösterdiği yeni bir yaratıcı yıkımdır. yani yeni tüketim ürünlerinin üretildiği, yeni üretim ve dağıtım methodlarının oluştuğu dönemdir. bu bakış açısına göre postfordizm bir teknolojik devrimdir. (1) daha verimli üretimin sağlandığı, (2) görece maliyetin (relative cost) düşürüldüğü, (3) neredeyse sınırsız arza imkan tanıyan, (4) emek girdisini ise esnekleştiren yeni bir üretim teknolojisine verilen isimdir. bugün 5. kondratiev dalgasinda yaşıyorsak, bu "enformasyon teknolojileri" tarafından yönlendirilen bir çağdır. ve bilginin akışkanlığı ve bu akışkanlığın teknolojiye kattığı artı-değer neo-schumpeterci post-fordizm bakış açısını özetler. toyota paradigması bu teknolojik devrimi en iyi özetleyen örnektir belki de.

    neo-smithçi perspektife göre, postfordizm aşırı iş bölümünün oluşturduğu kitle üretiminin bittiği; ve david harveyin tanımına göre yerini esnek özelleşmenin (flexible speacialization) aldığı yeni bir üretim şeklidir. ama yeni olmasıın sebebi teknolojik devriminden ziyade ortaya çıkardıkları daha insani ve işçiyi özgürleştiren üretim sistemidir. piore ve sable'nin daha çok savundukları bu perspektif daha çok modern dünyanın oluşturduğu ikili bölünmeye (dual divide) vurgu yapar. smith'in teknolojiyi üretimde dışsal görmesi ve üretimi artıran asıl faktörün iş bölümü olduğunu savunmasından esinlenerek neo-smithçilerdir.

    neo-marxist perspektife göre ise post-fordizm kapitalizmin yeniden üretilmesi sonunda ortaya çıkar (reproduction of capitalism). gramsciye atfederek bu üretim sisteminin oluşturduğu hegemonya üzerinde durur. üretim şekillerini neo-marxistler genelde iki şekilde incelerler: (1) birikim rejimi (regime of acculmulation) ve (2) denetim rejimi (modes of regulation). post-fordizm bu bağlamda esnek bir üretim şekli ile hegemonik bir denetim şeklinin kesişimide durur. taylorizmde olduğu gibi insanı hayvansallaştırmasa da, neo-smithçilerin söylediği gibi yeniden zanaati getiren, emeğe değerini veren bir üretim sistemi de oluşturmamaktadır. fordizm'deki işçi-sendika ilişkisi bitmiş, işçinin depolitize olması süresi başlamıştır. toyota paradigması genelleştirilemez ve emekçinin özgürleştiğini kanıtlamaz. işçiyi yeniden köleleştiren bir üretim sistemidir. kapitalizmin sendikaların yükünden ve devlet denetiminden kurtulmasını sağlamıştır.

  • günlük yazı dilinde sıkça karşılaşılan bir sorunsaldır. malumunuz, tdk.gov.tr dünyanın en yavaş açılan çevrim içi sözlüğü olduğu için oradaki açıklamaları buraya taşımayı uygun gördüm.

    direk:
    1. ağaçtan veya demirden yapılan uzun ve kalın destek
    2. sütun
    3. değerli, saygın, önde gelen kimse

    direkt:
    1. aracısız
    2. doğru olarak, hiçbir yerde durmadan, duraksız, doğruca
    3. doğrudan, doğrudan doğruya

    bu da benden olsun direk

    not: tdk'nın yarın bir gün, direğin anlamını "müsait olan bayanların tırmandığı hede" olarak değiştirmesi ihtimaline karşın gerekli caps'ler alınmıştır.

  • o işçi patronun evinin önüne kadar gelip eylem yapıyorsa başka bir çaresi kalmadığı içindir. çaresiz insan her şeyi yapar. hor görmeyin patrondan büyük allah var…

  • mantar soslu makarna

    malzemeler: makarna , 1 paket mantar çorbasi (hazirlarindan) , süt , tereyaği, isteğe göre kaşar.

    makarna bi güzel haşlanir efendim. süzgeçte bekleyedursun , tereyaği eritilir , mantar çorbasi (toz olan be of) ve yarim litre sütümüz bi güzel tencerede kariştirilir , böyle muhallebi gibi koyu bir kivama gelene dek.. isteğe bağli olarak birak kaşar rendelenebilir içine , sonra tenceredeki bu sosumusun içine gerekirse (köri , kimyon , karabiber) çeşitli baharatlar atilabilir. neyse bu sosun üzerine , süzgeçteki makarna boca edilir , biraz kariştirilir , sonra 1 bardak su ilave edilir , yine kariştirilir. bi güzel de yenir.

    afiyet olsun

  • eda taşpınar'ın herhangi bir ısıya dayanıklı kıyafet, 100 faktör güneş kremi, sarınacak ıslak battaniye olmadan da, bakkala çikilop almaya gider gibi bir rahatlıkla yerine getirebileceği bir görev.

    döndüğünde ne renginde, ne de şeklinde bir değişiklik olacağını sanmam hanımablanın.

  • yani bizim en iyi okullarımız olan fen liselerinin seviyesi bile japonya ve estonya'nın ortalama okullarının gerisinde kalıyor olarak da okunabilecek talihsiz açıklama.

    evet, ben bir kötü niyetli alt metin avcısıyım.