hesabın var mı? giriş yap

  • attila ilhan daha çok şair yönüyle tanınan, romancı tarafı hep sisler bulvarı'nın ardında sisli, puslu kalan bir yazardır.

    kişisel görüşüm; özellikle allah'ın süngüleri ve gazi paşa romanları benim diyen romancının kaleme alamayacağı kadar iyi kitaplardır. tarihi roman konusunda belki de dünyanın en büyük yazarlarından kemal tahir'in kitapları ayarında romanlar olduğunu düşünüyorum.

    attila ilhan her ne kadar kitaplarının başında, olaylar ve kişiler hayal ürünüdür, dese de mustafa kemal ve kurtuluş savaşı yıllarını konu alan bu iki romanını da belgelenmiş ve doğrulanmış tarihi bilgilere, kronolojik mantığa sadık kalarak kaleme almıştır. günümüzün üfürükten tarihçilerinden daha iyi tarih bilgisine sahip olduğu buradan bellidir.

    allah'ın süngüleri; mustafa kemal'in samsun'a çıkışından 1.tbmm'yi açtığı zamana kadar geçen dönemi, gazi paşa ise; meclisin kurulmasından izmir'in kurtarılmasına kadar geçen dönemi konu alır.

    attila ilhan, belgesel niteliğindeki tarihi romanlarını, sanırım dönemin koşullarını olduğu gibi yansıtmak için dönemin diliyle yazmış ve hiç alt bilgi, dipnot ya da sayfa sonu sözlük kullanmamış. bu durum ilk bakışta romanların okunmasını biraz zorlaştırıyor gibi görünse de zamanla romanların içine girip kitapları okumaktan öte bir film izlemek etkisi yaratıyor.

    yalnızca kurtuluş savaşı tarihimizin kırılma noktalarını, önemli olaylarını, yokluklara, cehalete, ihanetlere karşı verilen o mübarek mücadeleyi değil mustafa kemal'in insan yönünü, hislerini, hayallerini, ümitlerini, hayal kırıklıklarını da okumak istiyorsanız iki kitabı araya başka kitap sokmadan peş peşe okumasını tavsiye ederim.

  • bu soruyu varsayımlar üzerinden cevaplamak adına en azından kıyas yapabileceğimiz, hakkında kaynaklar elde edebileceğimiz bir ülke olması gerekir. bu ülke üzerinden neler olabileceğine dair bir tahminde bulunulabilir. kıyas yapacağımız ülke, 2001 yılında drahmi kullanımından euro kullanımına geçen komşumuz yunanistan.

    2001 yılında yunanistan emu'ya (economic and monetary union/avrupa ekonomi ve parasal birliği) geçtikten sonra euro kullanmaya başlanmasıyla ülkede şu beklentiler oluşmuştur:

    - kur farkından oluşan maliyet azalacaktır.
    - kur belirsizliğinin ortadan kalkmasıyla birlikte ticaret ve üretim artacaktır.
    - para politikası artık ortak bir kurum tarafından belirlenecektir. dolayısıyla yunan para politikası bir iç politika malzemesi olamayarak fiyat istikrarı sağlanacaktır.
    - fiyat istikrarı sağlandığında ülkeye yatırım eğilimi fazlalaşacaktır.
    - modern kurum ve politikalarla yunan ekonomisinde reformlar gerçekleşecektir.
    - yunanistan'da bir kriz olması artık beklenmeyecektir. çünkü emu'nun yapısal politikalar ve bütçe disiplini sayesinde yunanistan aşırı bir şekilde borçlanamayacaktı (güya). bir tek yunanistan değil, ab'ye göre hiçbir euro kullanan üye böyle bir sıkıntıya düşemezdi.

    ancak bu beklentilere karşın kimi riskleri de beraberinde getirmiştir:
    - para politikası hakkında yunan hükümeti tek başına söz sahibi olamayacağı için kur ayarlamasını da artık yapamayacaktır.
    - euro kullanılmaya başlanmasıyla, düşük drahmi kuru nedeniyle kazanılan üretim avantajı kaybolacaktır. uluslararası üretimde rekabetçi pozisyonu kaybolacaktır.
    - yine düşük kur nedeniyle ülkeye yapılacak yatırımlar, daha doğrusu kur avantajıyla ülkenin milli gelir kaynaklarına yapılacak yatırımlar durabilir. (bu durum, milli üretim ve gelir kaynaklarının yağmalanmasını önleyeceği için avantaj da sayılabilir. eksi mi artı mı olduğu, ülkenin bu kaynaklarını yabancılara tamamen mi sattığı ya da ortaklık şeklinde mi sunduğu belirleyici olacaktır.)

    sonuçlara baktığımızda yunanistan birtakım faydalar elde etmeyi başarabilmiştir:
    - avrupa birliği içerisindeki ticaretinden kur riskini çıkarmış ve para dönüşümünden kaynaklı maliyeti ortadan kaldırmıştır. böylelikle ticarette herhangi bir belirsizlik yaşamamıştır.
    - euro kullanan ve kullanmayan ülkelerle yaptığı ticaretleri de euro cinsi üzerinden yaptığı için likiditesini arttırmıştır.
    - euro, diğer para birimlerine karşı değer kazandıkça yunanistan da avantajlı konuma geçmiştir.

    ancak bunun yanında kimi olumsuz sonuçlara da katlanılmıştır:
    - ihracata karşılık aynı şekilde ithalat da kolaylaşmıştır.
    - sermayenin liberalleşmesi ile büyük bir sermaye akışı yaşandı.
    - yunanistan'a sermayenin girişi ise yüksek faiz ödemeleri nedeniyle kamu ve özel sektör bankalarına kaymıştır.
    - euro, diğer para birimlerine karşı değer kazandıkça euro kullanmayan birlik ülkelerine karşı rekabet avantajını yitirmiştir. çünkü uluslararası ticarette yunan mallarının fiyatı, euro'nun değerlenmesinden dolayı diğer ülkelerin mallarıyla aynı seviyeye yaklaşmıştır. imf, yunanistan'ın bu dönemdeki rekabet gücü kaybını %25 olarak hesaplamıştır.
    - işçi maaşlarının da euro ile ödenmesi nedeniyle bu ülkede bir şeyi imal etmek avantajdan dezavantaja döndü.
    - mali disiplin sağlanamadığından bütçe açıkları verilmeye başlandı. bu açıklar, tolere edilebilir sınırın da üstüne çıktı ve kamu borçları artmaya başladı.

    işte bütün bu olumsuz sonuçların ardından yunanistan 2008-2009'da bir borç krizine girdi. hükümet, borçlarını ödeyemeyeceğini ve iflas ettiğini duyururken aynı zamanda imf ve ab'den de yardım talep etti. ab ve imf, yunanistan'ı kurtarmak için epeyce para akıttılar ancak bunun karşılığı vardı elbette. hükümetten kemer sıkma politikaları başlatması istendi. hatırlayanlarınız olacaktır, ülkede atm'lerden günlük para çekme kotası vs. getirilmiş, halk protestolar uyguluyordu.

    kaynağından yararlandığım bu makale bu geçişteki zararların, (krizden de anlaşılacağı üzere) yarardan daha fazla olduğunu ileri sürüyor. tabii bu makalenin yazıldığı tarih 2011. yani büyük yunanistan borç krizinin etkilerinin hâlâ devam ettiği yıllar. ab, yunanistan'ı kurtarabilmek adına epey bir fonlama yoluna gitti ve bunun bedelini de hem hükümet hem yunan halkı ödedi. ve ülke, en nihayetinde bu fon borçlarının son taksitini 2018'de ödeyerek kurtarma programından resmen çıkmış oldu.

    detaylı bir bilgi için bu habere göz atabilirsiniz.

    yani aslında euro kullanmaya başlamalarıyla yunanistan ilk senelerde büyük bir ekonomik büyüme ve yükseliş dönemine giriyor. ancak ilerleyen senelerde bu durum tam tersine dönüyor. araştırdığıma göre bunun böyle olmasında yunanlılar kadar ab de sorumlu. çünkü ab, güçlü bir euro ile makalede de değinildiği üzere ülkelerin krize girebileceğini hesap etmemişti. herhangi bir önlem mekanizması geliştirmemişti henüz. yunan hükümetleri ise euro'ya güvenerek ülkedeki kimi verileri yanlış gösteriyorlardı ve yüksek harcama yaptılar. ucuz krediye ulaşım sayesinde halkın tüketimi artarken, devletin gelirleri sabit kalmaya devam etti.

    ayrıca euro kullanmaya başlamak için akademik çevrelerce yunanistan'ın tam hazır olmadığı kanaati de var. yani yunanistan, kendisini yapısal olarak tam hazırlamadan euro kullanmaya başlamıştı. ab, bu konuda bir hata yapmıştı. misal belki de bu sebeple diğer ülkelerin euro kullanmaya başlaması için bir aceleleri yok. başlangıçta 11 ülkenin euro kullanmasıyla başlayan bu birliğe yunanistan krizine dek 5 ülke daha katılmıştı. 2009'dan sonra günümüze kadar ise 3 ülkeyi euro kullanımına dahil ettiler. 2023'ten sonra hırvatistan için olumlu rapor verilerek euro kullanabileceği kararlaştırılmış.

    yunanistan'ın euro kullanmadan önceki 10 yılı ve euro kullanmaya başladıktan sonra günümüze kadar olan verilerine göz atalım:

    [https://soz.lk/i/lz47kha5 görsel (kaynak)
    baktığımızda euro kullanımından önce olan yüksek enflasyon, euro kullanımı sonrasında azaldığı gibi belli bir dengeye de oturmuş. ancak kriz sonrası yunanistan'da deflasyon oluşmaya başlamış.

    dış ticaret dengesine ve gdp oranına bakalım: oranlar dış ticaret dengesi euro kullanımı öncesinde ve sonrasında da hep açık vermiş. özellikle kriz döneminde bu açık epey büyümüş ve -44 milyar dolar olarak gerçekleşmiş. krizden sonra ise toparlanmaya başlayarak euro kullanımından önceki açıklardan da daha iyi bir duruma geçmiş. bu grafik, gdp oranı için de aynı şekilde gerçekleşmiş.

    işsizlik grafiğine bakıldığında da yine benzer şeyler söyleyebiliriz. ortalama %7-8 olan işsizlik rakamları krizden sonra %27'lere çıkmış. ardından da günümüze değin %16'lara düşmüş.

    bu ülkenin verilerinden yararlanarak kişisel yorumumu da bırakayım:

    türkiye için euro kullanmak şu an için imkansıza yakındır. çünkü böylesi bir enflasyon ortamında, bütçe açıkları varken ve üstelik ticaret dengemiz de eksideyken euro kullanmamıza asla ama asla izin vermezler. öncelikle euro kullanabilecek kapasiteye erişmemiz lazım.

    hadi diyelim ki 2023'ten itibaren euro kullanmaya başladık. türkiye, maalesef ürettiğinden fazlasını tüketen bir ülke. dolayısıyla euro'ya kolay ulaşım sayesinde birçok şeye ulaşım imkanımız da kolaylaşacak. ilk bakışta ''ne güzel işte, halk refaha erer'' gibi gözüken bu durum ileride yunanistan gibi bizi sıkıntıya sokacaktır. bugün türkiye otomotiv ve tekstil fabrikalarına sahipken; işçilere euro ile maaş ödenmesinden ötürü yatırım yapılacak ülke avantajını kaybedebilir. misal honda türkiye'de araba üretmek yerine gider romanya'da araba üretmeye başlar.

    para basma konusunda merkezi bir kuruluşun kontrolü olacağı için hükümetlerimiz kafasına göre zam belirleyemez. misal bu yıl içerisinde asgari ücrete iki kere zam yapıldı.

    enflasyonun bellir bir ortalamanın altında kalması, try/eur kurunun sabit bir dengede seyretmesi, ödemeler dengesine ulaşılması, bütçe açıklarının azaltılması gibi ekonomimiz stabilite kazanması gerekir. ki ab'nin getirdiği belki başka birçok kritere uyulması gerekecektir.

    hıı yunanistan için ise yunanistan tam hazır olmadan euro kullanımına geçti. o zamanlar ab de henüz bu euro birliğini yeni yeni tamamlamıştı. yani ne olup ne biteceği teori üzerindeydi. bu sebeple euro kullanımına geçilmesiyle başta iyi giden süreç sonra tam tersine döndü ancak bana göre euro kullanımından kaynaklanan ve uzun vadeye yayılan sıkıntılı süreç yunanistan için yine euro kullanması sayesinde kurtarıldı. çünkü bu, yunanistan'ın olduğu kadar ab'nin de sorunuydu. iyi bir politika, güçlü bir ekonomi ve mantıklı reformlar, uygulamalar sayesinde euro kullanımının avantajları bana göre elbette çok iyi. ancak bunu hep iyi seviyede tutabilecek düzenlemelere, düzenlemelere uyacak hükümetlere ihtiyacımız var diye düşünüyorum.

    yanlış belirttiğim şeyler varsa şayet yazarlar/çaylaklar hatamı düzeltmek adına mesajla ulaşabilirler.

    edit: küçük düzenlemeler

  • şu kafaya takılan kırmızı saç bandı. doğumdan sonra da takıyorlar bazen hani. o bandın kırmızı turuncu mavi sarı ve pempe renkleri hemen her kadını genç gösteriyor.

    ayı gibi değil ama yine sesli şekilde gülmek. bazıları fıkralarla karadeniz gibi gülüyor o değil mesela. böyle hahaaay diye şey edince mesela çok tatlı da duruyor hem de sanki kavak yelleri yüzünden gerginlik çıkarabilecekmiş gibi.

    bilinçaltım iyice cortlamış benim ya...

  • beşiktaşlı değilim ama taraftarından mütevellit her zaman sempatim olmuştur.
    büyüklüğünü sorgulamaya gelince, bir tarafına sokmayacaksan büyük veya küçük olmasından sana ne kardeşim?

  • hesabı ödedikten sonra, kapı önünden birkaç metre uzaklaştıktan sonra, arkanızdan koşarak gelip; "efendim, masadaki suyun ambalajını zedelemişsiniz. 3 lira daha almam gerekiyor" diyebilen garsonlara sahip işletmedir. bahsettiği su hamidiyenin küçük bardak boyutundaki suları.

  • islamcıların bitmeyen eziklikleriyle hala fethetmeye çalıştıkları bizans kilisesi. şimdi müze.

  • işte ege ve ilayla girilen komik diyaloglar
    :
    - romica: evet çocuklar bireyin yalnızlığının katastrofik sonuçlarına dikkat etmelisiniz
    - ege: birey yalnızsa peki nietzsche'nin üstinsanının burdaki konumu nedir sence
    - ilay : heh başladın yine nihilizme, annemiz egzistansiyalist artık anlasana

    gerçekte olan
    - romica: ege buraya gel senin beynini ezerim terbiyesiz şu odanın kapısını kitleme
    - ege: banane ya banane ben gitmicem köye filan bilgisayar oynicam işte
    - ilay: salaak saalaak saalaak saalak gerizekalı salak