hesabın var mı? giriş yap

  • kimse de açılımını yazmamış arkadaş buyrun amme hizmeti olsun: international mobile equipment identity. türkçe’ye çevirirsek; uluslararası mobil aygıt kimliği ya da uluslararası taşınabilir aygıt kimliği. umak ya da utak bence güzel oldu.

    neyse, bu numara normalde her bir telefon için özeldir ve cihazla alakalı bir çok bilgi verir aslında. 15 haneden oluşan bu numaranın ilk iki hanesi üretici numarası ardından gelen 6 hanesi ise model numarasıdır. bu ilk 8 haneye “type allocation code” denir. arkasından gelen 6 rakam cihazın seri numarasıyken son hane de imei numarasının geçerliliğini takip edebildiğiniz kontrol sayısıdır.

    cihazlar sim kart ile kullanılmaya başlandığı anda imei numarası bilgileri operatöre gider ve bu yolla cihazın takibi yapılabilir. ülkemizde imei numarası üzerinden kayıt sistemi mevcuttur ve yasal yollardan ithal edilen tüm cihazların bilgi teknolojileri kurumu’na (btk ) kaydı ithalatçısı tarafından yapılır. yurt dışından şahıslarca getirilen telefonlar da e-devlet sitesi üzerinden pasaport bilgileri kullanılarak yapılır. btk'ya kaydı olmayan cihazlar 120 gün içerisinde kaydedilmezse bu cihazların iletişimi kesilir ve bu cihazlar servis yok uyarısı verir. cihazların iletişiminin kesilmesi için diğer bir neden ise klon imei durumudur. klon imei durumunda ise cihazlar tek bir numara belirlenerek o numaranın kullanımına açılır.

  • islamcılardan gına gelmesi ... yeter lan , rahat bırakın artık dünyanın yakasını

  • dün akşam, antrenmanı yarıda bırakmış, bu sabah mr'ı çekilmiş ve fıtık teşhisi konulmuş.

    stad inşaatında mı çalışıyor lan gece bu futbolcular? bunun başka bir izahı olamaz.

  • bazen artislik yapıcam derken insanı gülme krizlerine sokan kasiyerdir..

    + merhaba ben bir adet çikın rep istiyorum(chicken wrap)
    - çikın reyp mi? (chicken rape)
    + ahaha ne günahı var lan tavuğun!

    10 yil sonra gelen edit: en cok begenilen entrymin bu olmasindan dolayi bir durum raporu vereyim dedim. bir süredir et yemiyorum ve süt ürünlerini de olabildigince az tüketmeye calisiyorum. hem dünyamizin amina koydugumuzdan ve gelecekte ciddi bir yiyecek, temiz hava, su ve benzeri pek cok sorunu yasayacagimizdan, hem de hapir hupur mideye indirdigimiz en boktan sartlar altinda katledilen hayvan lesi yemeyi etik sebeplerden dolayi hayatimdan cikarmak icin. yani demek ki, belki de yukarida bahsettigim fast food kasiyeri hanim "çikın reyp" diyerek dogru bir sey demis, ukala ve cahil olan benmisim.

  • ege (6) ve ilay (4) akşam saatinde çok gürültü yapmaktadır...

    baba: ya kafa ütülediniz, adam gibi oynamayı bilmiyorsunuz hiç!
    ilay: adamlar oyun oynamaz!
    baba: neden oynamasın, annen ve ben sizinle oyun oynamıyor muyuz?
    ilay: siz adam mısınız?!?

  • italya'da ikamet etmiş, varlığını m. ö. 6. yüzyıla kadar sürdürmüş bir halktır. heredot, etrüsklerin anadolu menşeili bir halk olduğunu belirtir ve lidya bölgesinden(ege bölgesi civarları) italya'ya göç ettiğini nakletmiştir. özellikle bulundukları bölge itibariyle roma imparatorluğu'nu inanç sisteminden hukuk sistemine oradan teknik yöntemlere kadar etkilemişlerdir. bir nevi roma imparatorluğu'nun atası olarak sayabiliriz ve imparatorluğa ait örgütlenmelerde çok sayıda etrüks izine rastlamaktayız.

    bildiğimiz kadarıyla m. ö. 8. yüzyıldan itibaren italya'nın toscana bölgesinde önemli bir uygarlık kurdular. etrüsk sanatını irdelediğimizde roma' daki özellikle heykel alanında yer alan portre realizmi, etrüsk menşeili bir özelliktir. hatta ve hatta bizans dönemi ait gerek imparatorluk, gerekse halk yaşantısından kesitler sunan resimlerde yer alan tasvir yöntemleri, renk kullanımı gibi unsurların prototipi etrüskler dönemine dayanmaktadır.

    her antik toplumda olduğu gibi mezar anıtları üzerinde ölüm kültüyle ilgili kavramları bağdaştırabileceğimiz sahnelere rastlamaktayız. mezar anıtları üzerindeki resimlerde yaşama sevinciyle dolu bir hayat anlayışı bu ölüm kültüne bağlanabilir.

    etrüsk resimlerindeki genel karakteristiği incelediğimizde hareketli sahnelerle bezenmiş sahneler karşımıza çıkmaktadır. dans eden, savaşan, şölene gelen insanlar genel olarak işlemiştir. insan figürlerinin yanı sıra aslan, boğa, yunus balığı gibi hayvanlara da tasvirlerde yer verilmiştir.

    etrüsk ressamlarını tarihteki ilk empresyonist eğilimli ressamlar olarak algılamamızı sağlayacak hızlı çizim teknikleriyle doğadan ve hayatın içinden sahneler tasvir etmişlerdir.

    toparlayacak olursak tarih sahnesinde yer almış en kadim ve en gelişmiş devlet teşkilatlanma sistemlerinden birini kurmuş olan roma imparatorluğu etrüsklerin yarattığı kültürel, siyasal ve sosyal temel üzerine kurulmuş ve gelişmiştir.

  • sahnelere dönme gibi bir isteği en azından şimdilik olmayan küsellik. loose döneminin ardından genç yaşta elde ettiği beklenmedik ünün altında ezilmiş, ciddi bir depresyon atlatmış, evlenip boşanmış ve kendini kızına ve kişisel gelişimine adamıştır. o zamandan bu yana kenya'da hayır çalışmalarında bulunmuş, toronto üniversitesi'nde oyun yazarlığı dersleri almış ve hatta dedikodulara göre plak satan bir sahafta çalışmıştır. hahah düşünsenize kanada'da leonard cohen ya da celine dion plağı falan almak için bir sahafa giriyorsunuz ve karşınızda şöhretten sıkılmış bir nelly furtado size köşedeki koliyi gösterip "bunlar da yeni geldi." diyor. brooklyn carter bacımı featuring edip random güldürmek gerek bu noktada.

    the spirit indestructible ve özellikle de resmen indie the ride ile aradığını bulamadığı doğru değildir, zira aradığı tam anlamıyla bu sakin ve kaliteli yaşamdır ve müziği yalnızca hobi olarak yine yapmaktadır. köşesine çekilip yaptıklarını sayarken tam da istediğim yaşamı yaşadığını fark edip "ben ne yapıyorum?" diye kendimi sorgulamama neden olmuştur ayrıca. büyük şirketlerin dayatması olmaksızın canının istediği müziği yapmak, yeniden üniversiteye gitmek, sahafta çalışmak, afrika'ya gidip hayır işlerine soyunmak ve spora, uykuya, kitap okuyup seyahat etmeye yetecek kadar zaman ve akşamına da tok karnına huzur... bir de zamanında bedelini sahnede ağlama krizine girmek biçiminde ödemiş olsa da hayvan yüküyle parası da bankada durmakta. 40 milyon albüm satışı, tanesinden 5 dolar kazansa, faizi şusu busu... (bkz: hesaplayan adamlar)

    büyük hayranı olarak sağlığını her şeyin önüne koymasını desteklesem de arada bir yine bir ce-ee dese, sticks and stones gibi şarkılarla en azından single formatında karşımıza çıkıverse de müzik adına en saf haliyle boka maruz bırakıldığımız şu günlerde nostalji dışında da bir şeyler dinleyebilsek isterim tabii.

  • girdiğiniz mekanlarda masaya sigara,araba anahtarı,cüzdan bırakıp sağı solu kesen insanlar değil de kahvesiyle kitabına yumulmuş insanlar görmek.

  • 1968 yılı türkiyesi'nin 2022 türkiyesinden ileride ve çağdaş olduğunu gösteren fotoğraf.

    memleketim kars'da çekilmiştir.

    akp'nin bizden neler çaldığını gösteren bir başka fotoğraftır.

  • özellikle pazaryeri kültürünün gelişmesi ve pandeminin eticarete olan yönelimi inanılmaz artırdığı bu son 2-3 yılda oluşan ver çılgınlık boyutuna ulaşan bir başka konu da iade çılgınlığı.

    iade her tüketicinin en doğal hakkı. bir ürün sipariş eder, ürün geldiğinde aslına benzemiyordur, hoşuna gitmemiştir, bir hatası vardır ya da fikri değişmiştir, ürünü iade eder. her internet satıcısının riskini aldığı bir masraf kalemidir iade, zira iki yönlü minimum 2x12tl kargo parası çıkar cebinizden ve kar yapacağınız satıştan zarar yazarsınız. o yüzden mümkün olduğunca iyi paketleme, sunum ve iyi açıklama önemlidir.

    ama son yıllarda özellikle trendyol'da oluşan, ardından diğer pazar yerlerine sıçrayan bir kültür var ki aman allahım.. 5 desen elbisenin her birinden 3 beden sipariş edip, kargo gelince deneyip 14'ünü iade eden, pazaryerlerini "bunun bir boy büyüğü varsa onu da verin ikisini beraber deneyim" diyeceği tezgahtar olarak kullanan bir kültür.

    artık insanlar o kadar kaptırmış ki kendini otomatik alışverişe, açıklamaları okumuyor bile. ürün adında "köpek tasması" yazan ürünü ben arama kutusuna kedi tasması yazmıştım ne bileyim diye iade eden mi ararsın, adında "küçük boy oyun topu" yazan ve açıklamada çapını yazdığınız topu "küçükmüş" diye iade eden mi ararsın, aynı anda 4 renk, 2 beden ürün sipariş edip 7'sini iade eden mi arasın. şu anki kargo trafiğinin %20'sini bu kitlenin gitti geldisi oluşturmakta.

    mağazalarda bu siparişleri performans puanı ve ceza sistemi gereğince karşılamak zorunda kalıyor. yine denebilir ki kardeşim bize tanınıyor bu hak, kullanırız sana ne! tabii ki kullanırsınız, ancak bu oluşan ekstra maliyetin çözümünü satıcılar fiyat ve karlılık artırarak çözmek durumunda kalıyor. o yüzden ne yazık ki 20tl'te mal edip 40tl'ye satabileceği ürünü aradaki iadelerin yaratacağı masrafı da göz önünde tutarak 50tl'den satışa sunuyor.

    pazaryerleri müşteri memnuniyet odaklılığının faturasını satıcılardan çıkardığı için zaten onların açısından bir problem yok. o yüzden koşulsuz iadeler vs havada uçuşuyor. olan satıcılara ve fark etmeden aynı ürün için daha fazla ödemek zorunda kalan normal alışverişinde olan müşterilere oluyor..

    en basit örneğini vereyim, yurtdışından distribütörlüğünü aldığım markaların satışını araya petshop sokmadan direk tüketiciye yapıyorum. iş modeli 50tl ye malolan ürünü 15tl pazaryeri komisyonu, 12tl kargo 6tl sarf malzeme ve operasyon maliyeti ekleyip 20tl de kar koyup 100tl ye satmak. zira toptancılık yapıp aynı ürünü 70tl ye petshopa verirsem petshop ürünü 130-150tl bandında satacak (aksesuar kar marjları bu seviyede). bu şekilde iyi kalite ürünü tüketiciye daha uygun fiyata satabiliyorum. ama gelinen nokta da 100tl ye satılacak ürünün fiyatı artık 110tl. artık ürünü alan herkes habersiz bir şekilde gelecek %20 iade oranının yarattığı operasyon bedelini ürünü 10tl daha pahalıya alarak ödüyor (bu oranın sadece %1-2 si tasmanın bedeni uymadığı için vb haklı sebeplerle, gerisi birden fazla beden sipariş verenlerin iadesi) sonuç, artan fiyat ve aynı ürünü daha pahalıya alan normal tüketici.

    edit: konuyu "hey ben vergilerini veren bir vatandaşım adamım, benim haklarım var" diye yorumlayanlara istinaden; konu ürünlerin her renk ve bedenden alınıp denenerek iade edilmesi değil. buyurun dilerseniz milyon tane sipariş verip bir tanesini alın ve gerisini iade edin. konu günün sonunda bunun satıcılara yarattığı kargo maliyetinden dolayı x birime satın alacağınız ürünü x + %10'a almanız. maliyet hesabında artık aynı fire hesaplar gibi iade kargo bedeli oranı hesaplanarak fiyata eklenmesi. yoksa tüketici kanunlarının da, haklarının da farkında ve sonuna kadar arkasındayım. ileride bu davranışın düzelmesi konusunda da herhangi bir beklentim yok, hatta daha da beter olacağına eminim. sadece 100 kişiden 80'i bu bahsettiğim şekilde alışveriş yapan 20 kişinin yarattığı ek masrafın bedelini daha yüksek fiyata ürün alarak ödüyor, bunu belirtmek istemiştim. yoksa sikmişim ingiltere'sini..