ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
mete gazoz
-
9 farkla gerideyken son atışta 10 attı. normalde bir türk sporcu 8 atar ve elenirdi. bu çocukta bizim sporcularda genellikle bulunmayan winner'lık geni var.
edit: helal olsun ilk altını kazandırdın.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
''kızın fotoğrafını 495 kişi beğenmiş. o kadar insanın oyuyla bizim köyde muhtar seçiyolar lan.''
dövme yaptırılası sözler
-
sizin peşinde koştuklarınızın bende okunmamış mesajları var.
çal keke çal.
şehir isimlerinin kökenleri
-
şehirlerin eski isimlerinde bahsediliyor bunların bir kısmından. şehir isimlerinin evriminde de bahsedilmiş. ama bazı şehirlerin güncel ismi de eski kökenli olabiliyor. buraya derleme yaptım.
bu "orası roboski değil uludere, pardon tam orası ortasu" muhabbeti üzerine oturdum türkiye'deki şehir isimlerinin nereden geldiğini derleyeyim dedim. ilerde biri "orasının adı türkçe değil yeea" diye ağlarsa gösterirsiniz (edit önerileri kabul edilir, bazı etimolojik mesele tartışmalı olduğundan yanlış bilgiler olabilir, ana fikir türkçe olmayan nice şehrin adını aynen benimsemiş olmamız, sona bir de notlar ekledim):
adana <- uru adaniyya ("ada'nın bölgesi", hitit)
adıyaman (türkçe)
afyonkarahisar <- afyon <- opium (yunan) <- hapanuwa (hitit)
ağrı <- ararat ("kral ara'nın dağı", urartu)
aksaray (türkçe)
amasya <- amaseia (yunan)
ankara <- ankyra ("çapa", hitit) (hitit döneminde belediye başkanlığına çapa atan bir figüre istinaden)
antalya <- attaleia ("kral attalos'un beldesi", yunan)
ardahan <- arta-han ("han ülkesi", ermeni) (huseyin sevki topuz)
artvin <- arta-vani ("verimli ülke", ermeni) (huseyin sevki topuz)
aydın (türkçe)
balıkesir <- palaeokastron ("eski kale", yunan) (prodromal)
bartın <- parthenia (yunan)
batman: batman nehrinden gelen bu ismin kökeni kesin bilinmiyor (bruce wayne)
bayburt <- baydbert (ermeni)
bilecik <- belekoma (hitit) (arjantin ovalarini sulayan nehir)
bingöl (türkçe)
bitlis <- bedlis (büyük iskender'in makedon komutanı)
bolu <- muhtemelen "şehir" anlamına gelen polis, istanbul ve safranbolu gibi
burdur <- polydoro/polydorion ("taşlık yer", bizans) (@onurder)
bursa <- prusia ("kral prus'un beldesi", yunan)
çanakkale türkçe (çanak kalesi)
çankırı <- gankira ("tiftik keçisi", hitit) (arjantin ovalarini sulayan nehir)
çorum <- çoğurum (türkçe) (arjantin ovalarini sulayan nehir)
denizli <- donguzlu ("çok domuzlu" manasında, türkçe) (guru)
diyarbakır <- diyar-ı bekir ("arap ailesi bekir'lerin diyarı", arap) şehrin arap işgalinden önceki ismi amid+amed (asur)
düzce (türkçe)
edirne <- hadrianapolis ("kral hadrian'ın şehri", yunan)
elazığ <- mamüretülaziz ("aziz inşaası", bu arapça isim osmanlı tarafından konmuş)
erzincan <- yerznka (ermeni)
erzurum <- arzan ar-rum ("rumların arzan'ı", türkçe) <- arzan/artsan (ermeni)
eskişehir <- "eski" (türkçe), "şehir" (farsça)
gaziantep <- aintap ("kral yolu", hitit)
giresun <- kerasus ("kiraz", yunan) <- keras ("boynuz / yarımada", yunan) (millikan)
gümüşhane <- gümüş (türkçe) hane (farsça) (ilginç bir şekilde bu şehrin adını yunanlar da "kioumioushane" olarak türkçesini kullanmışlar)
hakkari <- ("hakkar aşiretine ait", farsça) (huseyin sevki topuz)
hatay (türkçe)
antakya <- antiochia ("antioch beldesi", yunan) <- attic ionia ("attis'e tapan ionyalılar", hitit/yunan)
ığdır (türkçe)
ısparta <- yunan
istanbul <- eis stinpoli ("iç şehire", yunan) <- konstantinopolis ("imparator konstantin'in şehri", yunan)
izmir <- smyrna (yunan)
kahramanmaraş <- "kahraman" (farsça) "maraş" (hitit kumandanı 'maraj'
maraj>markasi>germenik>mer'aş>maraş) (onemliuyarilar)
karabük (türkçe)
karaman (türkçe)
kars <- kari (gürcü)
kastamonu <- kastra komnenon ("komnenos'un şatosu", yunan)
kayseri <- caesareae ("sezar'ın (kayzer'in) yeri", roma) (arjantin ovalarini sulayan nehir)
kilis <- kilseh ("kireç", arapça)
kocaeli (türkçe)
izmit <- eis medeia ("nikomedeia'ya", yunan)
konya <- iconium / iconia ("resim", yunan)
kütahya <- kotyaion ("yunan tanrıçası kotys'in şehri", yunan)
kırklareli <- kırk kilise (türkçe) <- saranta ekklisses ("kırk kilise", yunan)
kırıkkale (türkçe)
kırşehir <- kır şehri (kır türkçe, şehir farsça)
malatya <- malidiya (hitit) melid (asur)
manisa <- magnesia ("yunan kabilesi magnetlerin beldesi", yunan)
mardin <- marde (süryani) (huseyin sevki topuz)
mersin <- mersin kelimesinin kendisi yunan kökenli ama bu ismin kökeni o kelime mi bulamadım
muğla <- mobolla (hitit/karya)
muş <- muşa ("suyu bol", süryani) (arjantin ovalarini sulayan nehir)
nevşehir ("yeni şehir", farsça)
niğde <- magida (hitit?)
ordu (türkçe)
osmaniye <- osmanlıca
rize <- riza/rizaeus ("dağ yamacı", yunan)
sakarya <- zakharion ("saldırgan", yunan) <- sangarios (yunan) <- sangari (hitit)
samsun <- "eis amisos" ("amisos'a", yunan)
siirt <- sirte (yunan) / saird (ermeni)
sinop <- sinope (yunan) <- sinowa (hitit)
sivas <- sebaste/sebastia ("fem. agustus", latin)
şanlıurfa <- urfa (hitit)
şırnak <- "şehr-i nuh" gibi bir isim uydurulmuş ama ikna olmadım.
tekirdağ <- tekfur dağı (türkçe) (whisky tango romeo)
tokat <- dokeia (bizans) (orjinnal)
trabzon <- trebizond <- trapezous ("masa", miletli yunan tacirlerin koyduğu isim)
tunceli (türkçe)
uşak <- uşşak ("aşıklar", arapça)
van <- biaina (urartu)
yalova (türkçe)
yozgat (türkçe) ("yoz-kat", "koyunların otlamasının bereketli olduğu ova" anlamında) orhan sakin
zonguldak <- zone geul-dagh ("göldağı bölgesi", fransız)
notlar: bilgileri ağırlıklı olarak sırasıyla wikipedia, vikipedi ve nişanyan sözlük'ten derledim. bu esnada vikipedi'deki çoğu girişte ermeni isim kökenlerinin atlanıp doğrudan hitit ya da yunan kaynakla bağlandığını gördüm. arada bir yığın şey öğrenmiş oldum. mesela iller dışında ilçelerin isimleri de çokça yunan, hitit, asur, ermeni kökenlerden geliyor.
her düzeltme isteğini kabul etmiyorum sonsuza kadar taş makas kağıt oynar gibi bunları editleriz yoksa. boş kutuları ("??") daha kolay dolduruyorum. dolu olanlarda daha sağlam bir kaynakla eşleştirilmesinde fayda var.
sahaya çıkın ve kendiniz gibi oynayın
-
fat'ih terim'in öğrencilerine çek cumhuriyeti maçı öncesi verdiği taktikmiş, ahahahahah..
şimdiye kadar bizim mahalle maçlarında oynadığımız topun top oynamayı bilmeyen sahibi gibi oynuyorlardı zaten..
"kendiniz gibi oynayın" diyor ya..
ulan ne geldiyse başımıza kendileri gibi oynadıkları için gelmedi mi zaten? biraz messi gibi, ronaldinho gibi, hagi falan gibi oynasınlar..
ekşi sözlük pankartının önünde planking yapan kız
-
kendisi su aciklamayi iletti:
"merhaba, keşke herkes o kiloları ile dalga geçtikleri kadın kadar hayata tutku ile bağlı ve özgüveni olan kişiler olsa idi!keşke yorum yazanlar izleyici olmaktan ziyade izlenen olmayı hayatta ilke seçip koyun misali yaşamasalar ve tepkilerini verebilselerdi.klavye kralı değil hayatlarının kralı olabilselerdi!patetik düşünceli sapkın fikirli tüm insanların üzerinden yağlarım tonlarca geçsin yağlarımın altında kalsınlar!in şal lah...planking felsefesini bile anlamaktan özürlü beyinlere o hareketi yiyorsa bi tarafın gel sende yap demek istiyorum!ekşisözlük ekibine de ayrıca teşekkür ediyorum her ne kadar anlamasalarda o anki eylemimi anlayabilecek türkiye'de tek onlar olacağının güvencesi ile ben oradaydım!yazılan yorumlar ailemi üzdü!beni de üzdü ailemi üzdüğü için.yaptığım hiçbirşeyden dolayı ailem zarar görsün istemem ama bende buyum işte! konunun bir ekstrem spordan bir aktivasyondan bir performanstan ne farkı var! tek farkı orada yatan kadının 90-60-90 olmaması! o ölçülerde bir kadın yatsa orada eminim patetik sapkın düşünceli bir çok yazarımsı yaratık klavyesine dokunurken başka taraflarının güdüleri ile methiyeler yazardı!bu yorumumu umarım yazarsınız sayfanızda!hayatı anlamak yerine fiziksel meta olarak insanları görmekten öteye gidememiş beyinlere bir nebze soğuk su etkisi yaratır!ailemi çok üzdünüz dilerim o fil-balina-sapkın düşünce yazanların hepsine duam şu ki hayatınızdaki tüm kadınlar katmer katmer yağ olsun o yağlarda boğulun inşallah!"
evde gram huzur olmaması
-
gençlerin anlayacağı dilde yazmaya çalışacağım.
dedem, babamı ağaca bağlayıp, kemerle dövermiş.
babam bunu bize yapmadı. (ama 360 derece döne döne temiz dayağını yemişliğim vardır. her aklıma geldiğinde yeşilçam figüranlarına benzetirim kendimi. slow motion dönerek yere düşüyordum.)
evet, babam bizi ağaca bağlayıp dövmedi, çünkü kişisel işletim sistemi bunun yanlış olduğunu anlamış ancak dayağın kötü olduğunu anlayacak kadar güncelleme almamıştı.
babamlar yemek yerken, tabağa et sayılı konurmuş. mesela 2 şiş kebap yapılırsa, adam başı bir tike... babam bunu da bize yapmadı. bol bol verdi ama her yediğimiz yemek için, "beleş ekmek var yer misin?" dedi. yine aynı mesele, işletim sistemi aç yatmanın kötü olmasını anlamış ancak boğaza dizmenin yanlış olduğunu anlamamıştı.
doğuda çok çocuklu ailelere horanta denir. birey değil, aile değil, insan değil... horanta... kelimenin sertliğine dikkat lütfen. zorunlu ihtiyaçların karşılanması yeterli bir ahır ismi gibi... bu yüzden özel ihtiyaçların için para, aile içinde paylaşılan bir şey değil, şahsen kazanılması gereken, özgürlük anahtarı bir şeymiş. babam da genç yaşta çok çalışmış, çok çalışmış, çok çalışmış. öyle bokunu çıkarmış ki, saat 09:00-21:00 arası bir iş yapmış, 21:00 - 02:00 arası ek iş... geceli gündüzlü çalışmak özgürlük getirmiyor. peki ne getiriyor?
sinir,
hakkının yenildiği hissi,
dünyanın ağzına sıçma arzusu.
babamın işletim sistemi bu tempoya 15 yıl kadar dayanmış. sonra?
işte tam burası, bu başlığın tanımına geliyor. eğer, ortadoğu bataklığında ve cahilce büyüdüysen, eğer ninen, dedene göre, nazım'ın dediği gibi, öküzden sonra değerli geliyorsa, eğer lokman sayılırsa, çok genç yaşta insani şartların çok üzerinde çalışırsan çöküyorsun. bu çökme(fiziki değişimleri kapsadığı kadar) karakteri, aile değerlerini, sevginin önemini de kapsıyor.
çöküyorsun! su veren itfaiye'ye, işine yaramayan papazın kilisesine, gogen'e sana ve bana... her şeye çöküyorsun.
ben babama kızgın değilim ama benim versiyonum da ona karşı sevgi duymamayı bana öğretti. hayatımda huzurla uyuduğum ilk gece, evlendiğim gündür. gram'ı bile değerli bir şeymiş evdeki huzur. varsa kıymetini bilin dostlar.
şarap içen tek varlığın insan olması
-
> şarap içen tek varlık insandır
> hayvanlar şarap içmez
> o zaman şarap içmeyenler hayvandır
güzel oldu bu, namazcı amcaya iletin.
edit: aradan uzun zaman geçince entry'de referans aldığım gündem konusu da uçup gitti tabi, şimdi şarap içmeyenlere hayvan dedi, namaz kılanlara hakaret etti bu diye polis kapıma dayanmasın.
namaz kılmayan hayvandır
milli takımın izlanda'ya alınmaması
-
kurt kışı geçirir, yediği ayazı unutmaz.
sevgilinin bacağında omuz kılı bulmak
-
o kılın omuz bölgesine ait olduğunu bilebilen kimse bence kendisine hiç sevgili falan aramasın. bu beyin gücü ile milyarder falan olsun, dünyayı dolaşsın.
kazım koyuncu
-
diyarbakır'daki bir newrozda izleyenlere "denizin çocuklarından dağların çocuklarına selam getirdim" diyen unutulmayacak laz müzisyen. vefatından bir gün sonra harbiye açıkhava tiyatrosu'ndaki 5000 kişilik cenaze töreninde sahneye çıkan mkm*'li bir kürt sanatçı da dağların çocuklarından denizin çocuğuna selam getirmiştir ve böylece en kutsal emanetlerden birisi olan selam, dostlarının huzurunda sahibine ulaşmıştır.
edit: bu entry'nin yazılma sebebi kazım'ın dağlar diyarına kadar ulaşan ve oradakilerin gönüllerinde taht kurabilen ilk karadenizli müzisyen olmasıdır. ama hikmetinden sual olunmayan okur-yazar kitle tarafından kötülenmeye layık görülmüştür. zaten alkış bekleyen bir anekdot değildir de, kötülemek neden anlamak zor...