ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
otisabi
-
şahsi görüşüm sözlüğün en uzun en anlaşılmaz yazan yazarı. hiç bir entry'sini sonuna kadar okuyamadım. çok merak ediyorum bazılarını. filmi çıksın izleyeceğim.
17 ağustos 2016 misvak dergisi karikatürü
-
hırsızlığın sadece maddi şeyler çalmak olmadığını bir kere daha anımsatan..
çok orijinalmiş misvak kardeş..
5 aylık çocuğunu komşuya bırakp kocaya kaçan anne
-
baba olacak pezevenk daha elektiğini ödeyemediği evde neden çocuk yapma bokunu yemiştir.
versinler çocuğu ben bakarım bunların yetiştireceği çocuktan bir hayır gelmez
memurların hafta sonu çalışması gerekliliği
-
romalı bir filozofun muhteşem bir sözü vardır;
kölelerin en büyük hayali özgür olmak değil,bir köle sahibi olmaktır
dünya güneş'e 1 mm daha yakın olsaydı yanardık
-
bu önermeye göre şu an zıplarsam kesin kavrulurum.
yeni nesildeki tırtlığın sebepleri
-
yeni neslin hakları var.
sorumlulukları yok.
her davranışlarını bu iki cümleyle açıklayabilirsiniz.
vizeye midterm diyen insan tipi
-
ingilizce eğitim verilen bir üniversitede normal olan durumdur.
vize ne lan. hangi ülkenin vizesini alıyoruz?
(bkz: ne diyem mahmut mu diyem)
neden para basıp borç ödemiyoruz
-
oyle bir sorudur ki; bunu soran kişinin, cevabı bulana kadar, oy kullanma hakkı elinden alınmalıdır.
ankara'da görülen gizemli 500t
-
geçen güvenpark'ta otobüs beklerken durakta önümde zart diye durdu bu efsane otobüs. içinde birtakım insanlar vardı. duraktaki birtakım insanlar buna bindi ve bir bilinmezliğe doğru kaybolup gittiler.
lan yoksa?
(bkz: 10 mart 2015 500t'nin 75 duraklık yeni güzergahı)
http://i.imgur.com/bdhiwhg.jpg
erkek çocuğa dedenin isminin konulması
-
saçma sapan bir gelenektir. hukuken de karışıklıklara sebep olur. zira evlilikle değişmediğinden soyad da aynıdır. staj yıllarımda bir davaya denk gelmiştim. duruşmalı bir idare yada vergi mahkemesi davasıydı.
aile komple davacı.
şu dedenin ismi verilmesi geleneği bir yerde kırılmış ailede ve çocuklardan birine babanın ismini vermişler. sonra dedeler de aynı isim döngüsüne girmiş. velhasıl ailenin erkeklerinin neredeyse hepsinin ad soyad aynı. hakim duruşma boyunca kafayı yedi. beyan alacak yanılmıyosam soyad mümin'di. celal mümin. hangi celal mümin? celal mümin oğlu celal mümin.
adama diyo ki kaç çocuğun var. 3 tane. isimleri ne? celal, celal, biri de allahtan kız olmuş. neden isimlerini aynı koydun? birine babamın ismini diğerine dedemin ismini koydum diyo.
velhasıl hakim kimin kim olduğunu çözemedi. zaten katip de bişeyleri yanlış yaptı. sinirlendi bi sonraki duruşmaya erteledi ifadeleri.
not: henüz tc kimlik no yoktu, mahkeme salonunda pc ve printer değil daktilo vardı.
gülse birsel
-
yaptığı dizilerin friends ile tek benzerliği sit-com olmasıdır. uzaktan yakından alakası yoktur. benzeten insanın sadece iki sit-com izlediğini düşünürüm. friends'te 6 ana karakter varken bu kadının dizilerinde 132 tane karakter vardır. karakterlerin çoğu kaliteli olmakla beraber yaptığı iki dizide de bu karakter bolluğu dizinin boka sarmasına, takip edilemez ve itici bir hal almasına sebebiyet vermiştir. yaptığı iki dizide de modern dünyada yaşamını sürdürmeye çalışan geleneksel türk ailesini işlemiştir diyebiliriz. friends'le alakasını düşünsem düşünsem bulamam. avrupa yakasında babasının muhalebicisini işleten volkan ve dergi editörü kız kurusu adını unuttuğum karakterlerin ya da ev mekanının, dergi ya da muhallebici dekorunun friends ile ne alakası vardır kardeşim. göz var izan var. oturup uğraşsan bulursun, illa ki. geniş aile'de ya da ne bileyim arka sokaklar'da bile bulursun.
rönesans'ı batsın her yer boya koktu diyen adam
-
saf, iyiniyetli fakat düz bir insandır.
rönesans sonuçta herkes bir sanatla ilgileniyor, resimdir, mimaridir, heykeldir... ee haliyle her tarafta bir boya kokusu, tiner kokusu, vernik kokusu filan, bir süre sonra rahatsız olmuş belli ki adamcağız. en sonunda da isyan etmiş, ''yeter lan'' demiş, ''boya kokusundan kafam beynim döndü, rönesans'ı batsin'' demiş.
''işte bu anlayış yüzünden ülkemizde sanat gelişmiyor'' diyerek bir hıncal uluç yazısı tadında bitiriyorum izninizle entryimi
balkon demirinin tadını bilmek
-
iki elle üst demirden tutmak suretiyle dişleri demire dayayıp yavaş yavaş kemirerek alınan tattır. demirdeki boya diş vasıtasıyla itinayla soyulur taa ki alttaki kahverengi paslanmış demir ortaya çıkana kadar. bu esnada arada yoldan geçenlerin kafasına tükürülür, leblebi atılır ya da hşştt pşşt diye bağırılıp saklanılır. hey gidi.