hesabın var mı? giriş yap

  • nasıl bir kafa ile yazıldığından emin olamasam da okurken çok güzel kafa yaptığından kesinlikle emin olduğum bir philip k dick eseri. uyuşturucu kültüründen sosyolojik saptamalar yapmasına rağmen asla sıkıcı mesaj kaygıları yığınına dönüşmeyen, daha çok birey-toplum ilişkilerine tamamen birey gözünden bakarak konusunu çok iyi işlemiş bir kitaptır. dili ağır veya zor değildir, sadece son derece gerçekçi olduğu için o kafa yapısına ve düşünce tarzına yabancı olanları zorlama ihtimali vardır, ama öyle ya da böyle bir şekilde yazarın ve baş karakterin yaşadıklarını kısmen de olsa deneyimlemiş olanlar tünelin ucundaki ışığı göreceklerdir.

    film olarak ise doğrusu keanu reeves o karakter için yapılabilecek en mantıklı seçimlerden birisidir diyebilirim, çünkü ruhsuz suratı ve ifade yeteneksizliği ile boş bakışlı ve kafası karışık bir bağımlıyı ondan daha iyi canlandırabilecek fazla insan yoktur, en azından tanınmış hollywood çevresinde.

    unutmamak gerekir ki bazen eserlerde kullanılan yabancı dillerin amacı "dil zenginliği" katmak değil, olayın, karakterin veya genel olarak eserin bütününün anlatmak istediği yabancılaşma ve ruhsal kopmayı pekiştirmektir. haliyle almanca pasajların çevirilerinin türkçe basımında olmaması doğru bir karardır, böylece fred'in yaşadığı kopukluğu ve uzaklaşmayı daha rahat anlıyoruz. her zaman her şeyi bilip anlamak zorunda değiliz, bazen metinlerin karşılıkları ve/veya anlamları değil sadece varoluşları ve orada olma sebepleri, içerikleri değil de biçimleri, onların asıl amacını ve anlamını dikte eder. bu kitabın kanıtladığı bir diğer nokta ise philip kindred dick'in iyi bir bilim kurgu yazarından önce iyi bir "yazar" olduğudur.

  • temiz bir toplumun sürdürdüğü uygulama.

    ayakkabı çıkaranların nasıl oluyor da "gelişmemiş toplum" damgası yediğini çözemedik. evin içine sokaktaki boku püsürü sokmak gelişmiş toplum olmaksa umumi tuvaletler de herhalde tiyatro-müze tarzı ortamlar.

    edit: o ev ne kadar temizlense de ayakkabıyla içeri girmek -ayakkabılar da silinsin isterse- eve pislik getirir, evine ayakkabıyla girenlere bir sözümüz yok. yaşam tarzıdır.

  • "sozlukte imaj yaparsak bize de bi iki karı düşer"

    külliyen yanlış.iki saattir her spor alanında başarılarımı anlatıp, done veriyorum, bir allahın kulu damerhaba tanışabilir miyiz, yalaşabilir miyiz demedi.

    oysa ki irc de yüzücü22ist-m nikimle gecede iki tane düşürüyodum.

  • o değil de yaşlı başlı kel dayılar başörtülü teyzeler falan izliyor lan bu hikayenin geçtiği konseri? 40 yıl düşünsem aklıma gelmezdi böyle bir kitlenin varlığı.

  • uzun yıllardır ilk defa işini doğru düzgün yapan bir polis görmemize sebep olmuştur. elleriniz dert görmesin, umuyorum ki bu tip polislerimizin sayısı artar.
    normalde 3 polisin bıçaklı saldırgana arabayı kaptırması olayında olduğu gibi bıçak gören kolluk kuvvetlerimiz far görmüş tavşan gibi kalakalırlardı. sanırım bu olaydan az da olsa ders çıkartılmış.
    açıkça söylemeliyim ki ben hıncımı alamadım keşke yerde anırırken ağzını burnunu dümdüz etselerdi. yıllarca bu tiplere öylesine yüz verildi ki artık polise bile saldıracak cesarete eriştiler.
    toplum zararlısı parazitin etkisiz hale getirilmeden önceki halleri;
    https://www.youtube.com/watch?v=fe3tdysiwei
    iki kişiye daha saldırdığını görebilirsiniz.

    not: bugün polise bıçak çeken yarın sana bana ne yapmaz diyecektim ki herif suç makinesiymiş, sürüyle sabıkası varmış. bu tip insanların sağlıklı toplumlarda yeri yok, bunlar rehabilite olmaz. bunun gibi suçlular gençlikleri sönene kadar hapislerde çürütülmelidir, aldıkları nefes bile israf bunların.
    bu arada 14. saniyedeki el hareketinin yarattığı hisse paha biçilemez, ne oldu lan telekinezi ile mermiyi durdurmaya mı çalışıyorsun? adamı böyle anırtırlar işte.

  • kendi ulkelerinin anasini s*ktikten sonra ispanya'ya goc ederek oranin da anasini s*kmek isteyen istilacilara ispanya sinir muhafizlarinin mokokoyu gostermesidir.

    van'da, kilis'te buna benzer birkac onleme girisimi olsaydi su an en az 1-2 milyon arap/paki istanbul'un avmlerinde milletin gotunu cekmek yerine lahor veya rakka'da irgatlik yapiyor olurdu.

  • bugün yediğim numara, daha öncesinde haberlerde izlemiştim ama hiç aklıma gelmedi o an, yanından ayrıldıktan sonra çaktım köfteyi ama neyse ki zarar ziyan yok, zarar olmamasının yanı sıra güzel bir anı da bıraktı. fırçayı düşüren arkadaşa "dayıcım hop" diye seslendim. aldım fırçayı kendisine uzattım. tam ayrılıyordum yanından ki abi dur dedi ve oturdu ayakkabıların önüne. gerek yok, estağfurullah olur mu öyle şey demeye kalmadı başladı fırçalamaya, eyvallah yeterli falan diyorum bırakmıyor. neyse bir yandan da muhabbet ediyor memleket neresi abi falan, edirne'liyim dedim. hadi ya hemşeri sayılırız bende keşan'lıyım dedi. vay amk bende keşan'lıyım dedim sonrasında. roman mahallesindenim (yörük mah.) abi falan dedi. n'apıyorsun hiç keşan'a geliyor musun falan dedim abi gidemedim bir senedir babayı kaybettik işte onun mezarını görmeye gidiyordum falan filan devam etti, ne zaman vefat ettiğini sordum başın sağolsun dedim, 2019'da vefat etmiş. benimki de 2018'de vefat etti dedim. baş sağlığı diledi. ve geldik final noktasına; işte benimde bir çocuğum var onu büyütmeye çalışıyorum seninde yardımın dokunursa sevinirim demeye kalmadı sözünü kestim hemen, zaten o ara üzerimde para arıyordum fakat nakit taşımayı sevmeyen biri olarak 5 kuruş para yoktu üzerimde, olsa verecektim. "kanka valla bende baktım bir şeyler vereyim diye ama 5 kuruş para yok inan ki" dedim ve cüzdanı açtım gösterdim. yüzüme baktı, hafif tebessümle vedalaşıp ayrıldık. 20 adım sonra falan ilgili haber beynimde şimşek gibi çaktı, "vay mk böyle oluyormuş demek" dedim, biraz buruk biraz şaşkın bir biçimde ali sami yen'e doğru devam ettim.

  • kendi havalimanından kalkan uçağı düşman zannedip vurmuş aq salakları. ww3 olacakmış da bunlar amerikayı yenecekmiş. abd bunları sikinde oynatır.