hesabın var mı? giriş yap

  • (bkz: tabi lan manyak mısın)

    o halktan yıllardır biz neler çekiyoruz bir bilseniz sayın başkanım. hiç laftan anlamıyorlar 18 yıldır kendilerini fakirleştiren, aşağılayan, yok sayan bir partiyi iktidar yapıp o da yetmezmiş gibi delicesine iktidarın yaptığı her hatayı ölümüne savunuyorlar. ne deseniz az bu millete, ne deseniz haklısınız sayın başkanım, sırtından sopayı malından vergiyi eksik etmeyeceksiniz bu kendini bilmezlerin.

    debit : her millet layık olduğu şekilde yönetilir.

  • can dündar ın evinde bi gece sabaha kadar neşet ertaş dinlendi. rakı içildi ama kimse sarhoş olmadı. olgun şimşek bi türkü okudu neşet baba ağladı. beni dedi ölünce garip anadolumun insanına sarın. sonra uzun adam geldi cenazesine. önce cenaze namazını bekletti. sonra cenazeyi halk' tan ayırdı korumaları. o' nu var eden garip anadolu insanı vasiyetini yerine getiremedi, dokunamadı ona. sonra uzun adam geldi. cenaze nin yanına gülerek geldi. gördüm. bi şiir okudu neşet e ait değil. düzelttiler. kaç yıl gurbette kaldı bu adam. kim yüzünden? cenazesini seçim aracı olarak kullanılan fikir yüzünden. sonra gitti kalan müzik in sahibi hasan saltık getirdi almanya dan. neşet ' i. artık aşıklık geleneği yok. mahzuni şerif ve neşet den sonra son buldu. ama ölen neşet değil biziz. çünkü dinlemiyoruz. dinletmiyoruz. hem neşet ertaş ölür mü ulan? +nasılsın?
    -iyiyim, sen?
    +neşetsiz.

    ayrıca, arkadaşlar özür dilerim ama benim neşet ertaş ile rakı içmişliğim var.

  • polonya'nın paylaşılmasının ardından stalin, rusya'nın baltık kanadını geçici müttefiki hitler'den korumak için bir an önce muhafaza altına almak istiyordu. bu sebeple finlandıya'ya 3 ana konuda hedeflerini ve bunlara yönelik askeri taleplerini bildirdi.
    birincisi; leningrad'ın denizden gelebilecek tehlikelere karşı korunması amacıyla finlandiya körfezinin her iki yanına topçu birlikleri yerleştirmek ve dışarıdan körfez'e girmek isteyecek gemileri engellemekti. buna ek olarak körfez içinde bulunan hogland, seiskari, lavanskari, tytarskari ve loivisto adalarının ruslara kayıtsız devrini, körfezin kuzey tarafındaki hango limanı'nı da otuz yıllığına anlaşma yaparak ülkelerine katmak istemişlerdi. yanı genel olarak finlandiya korfezini deniz üssüne çevirmek istemişlerdi.
    ikicisi; lenıngrad'ı fin topraklarından gelebilecek kara saldırılarına karşı güvence altına almak için karelian kıstak'ındaki sınırı lenıngrad'ın topçu menzilinden dışarı çıkartmaktı. bunun anlamı açık açık toprak talebi idi.
    üçüncüsü; kuzey uçta petsamo bölgesinde sınır çizgisinin baştan düzenlenmesiydi. bu, bölgenin coğrafi yapısı sebebiyle rusya'nın olası bir muharebede avantaja geçmesi için seçilmiş alanların rusya'ya devredilmesi anlamına geliyordu.
    sovyetler birliği bu toprak düzenlemesi karşılığında fınlandıya’dan aldığı 1700 kilometrekarelik toprak için 3500 kilometrekarelik repola ve porajorpi bolgelerını vermeyi teklif etti.
    durum, tarafsız bir gözle incelendiğinde finlandıya'nın güvenliğine bir zarar gelmeden rusya'ya büyük bir emniyet sağladığı görülür. anlaşma, rusya'ya karşı yapılacak herhangi bir alman taarruzunda, finlandıya'nın atlama tahtası olarak kullanılmasını kesinlikle engelliyordu. ancak finliler, böyle bir çözümü kabul etme konusunda çok duyarlı davrandılar. gerekçeleriyse büyük bir titizlikle uyguladıkları tarafsızlık politikasıyla denk düşmemesiydi.
    bunun üzerine rusya, 28 kasım 1932'de imzaladığı saldırmazlık paktı anlaşmasını iptal ettiğini açıkladı ve hemen ardından 30 kasım'da sovyetler birliği'nin işgali başladı.
    ilk harekat 7. ve 14. ordu tarafından, leningrad’dan karelina kıstakı’na doğru başlatıldı. bölge finlandiya körfezine hakim olma yolunda atılacak bir adım için çok önemliydi. ancak taarruz, ileride bir efsane olarak anlatılacak mannerheim hattı’nın ön taraflarında durdu. fin askerlerinin katı savunması ve hattın isim babası carl gustav emil mannerheim ‘in akılcı taktikleri ile bu bölgeye harekat düzenleyen her rus birliği bunun bedelini çok ağır ödedi. rusya cephe daraltarak işgalin gerçekleşemeyeceğini kabul etti ve var olan sınır boyunca her uygun açıklıktan saldırıya başladı.
    ikinci harekat, finlandiya’nın geniş karnı üzerinde başlamıştı. kuzeyden başlayan taarruz finlandiya içlerine kadar ilerlemiş botni körfezi yolunu yarılamıştı. bu noktadan sonra harekat bir fin tümeni tarafından geri püskürtüldü ve oyalama muharebeleri* başladı. güneydeki taarruz ise ocak ayının başlarında yavaşladı ve fin kayaklı askerleri tarafından gerçekleştirilen karşı saldırılar ile durduruldu. rusya’nın kanatlarını kuşatan finliler, ikmal yollarını tıkadılar ve rusların geri çekilmesini engellediler ve birliklerin açlıktan ve soğuktan bitkin hale gelmelerini bekledikten sonra saldırarak rus birliklerini dağıttılar.
    ilk taarruzlar dünyayı hayrete düşürmüştü. batı’da sovyet saldırganlığının kurbanı olan finlandiya’ya duyulan sempati, kuvvetli düşmanını püskürten bir ülkenin başarısını coşkun bir şekilde desteklemeye dönüştü. bu durum fransa ve ingiltere hükümetlerinde finlandiya’ya yardım gönderme fikrini doğurmuştu. amaçları hem finlandiya’ya yardım etmek, hem de almanların iştahını kabartan isveç’in gallivare bölgesinde bulunan demir cevherlerini emniyet altına almaktı. ancak bu proje kısmen norveç ve isveç’in itirazlarından dolayı fınlandıya’nın çöküşüne kadar gerçekleştirilemedi.
    rusya kesin bir sonuç belirlemek için tam 14 tümenini mannerheim hattı önlerine yığdı. ilk taarruz 1 şubat’ta yoğun topçu ateşi ve hava desteği ile başladı. bir hafta süren bu yoğun mücadele sırasında mannerheim hattı’nda ilk açılmalar meydana geldi ve ruslar siperleri bir bir ele geçirerek viborg önlerine kadar ulaştılar. kahraman direnişin sonu gelmişti. hareket kabiliyetleri kalmadığından ve ulaşım tesisleri artık felce uğradığından, çöküş kaçınılmazdı. çöküşten kurtulmanın tek yolu ise şartlı teslim olmaktı.
    6 mart 1940’ta finlandiya hükümeti barış görüşmeleri için rusya’ya bir heyet gönderdi. sovyetler ilk önerilerinde yer almayan yeni bölgeler talep ediyorlar, istekler bunula sınırlı kalmayıp ülke içindeki tren yollarının da tamamının rus hükümetinin emrine verilmesini istiyorlardı.
    mareşal mannerheim, birçok devlet adamından daha gerçekçi bir yaklaşımla (fransa ve ingiltere’den gelecek yardımdan endişe ediyordu) bir an önce şartların kabul edilmesini istiyordu. stalin de isteklerini sınırlı tutarak akılcı davranmıştı. zaten savaş sırasında bir milyondan fazla rus askerini, çok büyük miktarda tank, top ve teçhizatını yitirmişti. finlandiya, koşulları kayıtsız şartsız kabul etti ve rusya’nın isteklerine, istemeyerekte olsa boyun eğmek zorunda kaldı.
    bu zorlu savaş boyunca kahraman fin halkının son ana kadar (barış şartlarının kabul edildiği gün dahil!!! – dikkatiniz çekerim) verdikleri insanüstü mücadelesi, bütün dünya ülkeleri tarafından büyük bir içtenlikle izlenmiştir. ülkemizde yarattığı izler açısından cumhuriyet gazetesinin attığı başlıklar ve haberler bu görüşlerin doğrulandığını kanıtlar biçimdedir.

    tarih: 12 ocak 1940
    başlık: ''finlandiyalı kayak şampiyonlarının akıllara hayret veren kahramanlıkları, ruslara büyük zarara mal oluyor''
    haber: bu adamlar akıllara hayret verecek faaliyetler gösteriyorlar. bir gece içinde 100 kilometreden fazla mesafe alarak düşman müfrezelerine baskın yapmakta ve ağır zayiat verdirmektedirler. bir harp muhabiri finlandiyalı kayakçılar arasında bir gün geçirmek fırsatını bulmuştur. bunların arasında en tanınmış kayak ve atış şampiyonu da vardır. (ailesinin rusya da bulunması sebebiyle ismi gizli tutulmuş)

    tarih: 14 mart 1940
    başlık: ''fin ordusu, mütareke fiilen başlayıncaya kadar şiddetle çarpışarak rusları püskürttü''
    alt başlık: ''hariciye nazırı, rus şartlarının kabulüne niçin mecbur olduklarını anlatırken halk ağlaşıyordu, bayraklar yarıya indirilmişti''
    haber: bu gün öğleye doğru ''ateş kes'' emri verilecek olmasına rağmen çarpışmalar bütün şiddetiyle halen sürmektedir. fin halkı hariciye nazırı mr.tanner’in nutkunu dinlerken ağlaşmaktadır. gazeteler sulh metnini siyah çerçeve ile baskıya sunmuşlardır.

    efendim, son olarak... konuyla alakalı olaraktan… üzülerek; (bkz: uluslarin kaderlerini tayin hakki)

  • korku değil de merak ettiğim bir şey var ; yolda duran güvercinin araba neredeyse üstünden geçecek kadar yaklaşmasına rağmen uçmaması . sonra bende oluşan acaba üstünden mi geçtim ,uçabildi mi telaşı ? kuşlar sanırım adrenalin bağımlısı.

  • uzaktan eğitim okuyup diplomada örgün yazıyorsa saçma olan durum budur. biz acı çeke çeke okuduk. gerektiğinde derslerimiz uzadı, geceleri gündüzlere katıp çalıştık. bunun uzaktan eğitimle bir tutulacağını beklemek cidden örgünler açısından da can sıkan bi durum olurdu.

    doğru bir karar.

    edit : bana abuk subuk kuru bahanelerden mesajlar atmayın. bu kazanılmış hak felan da değil. sen buna başvururken zaten bir haksızlığa başvurmuşsun. göz göre göre devlet eliyle bütün o okuyanların hakkına girmişsin. burda hak felan yok. şimdi kalkar da bu konuda geriye dönük dava açılırsa ben kalkar örgünlerin mağduriyeti adına dava açsam ne olcak o zaman. biri yazmış 2-3 üniversite dışında örgün öğretim dezaten bi bok yok. ulan tırrık o kadar kolaysa git örgün oku o zaman. bende istanbul üniversitesi edebiyat fakültesinde okudum. hocalar dahil kimse sevmezdi uzaktan öğretimi kimi kandırıyorsunuz.

  • aslında rezalet ama tarihsiz rezalet başlığı istemediğim için rezalet diye anlatmak istemedim. çünkü bunun bir defaya mahsus bir hata olmadığını, gerçek bir mantıksızlık olduğunu çeşitli tarihlerde, tam üç farklı pakette gördüm!

    bu pakette, ilk ve son dilimler dahil olmak üzere 21 dilim var. 10 defa tost yaptıktan sonra ne yapacağınızı bilemediğiniz 1 dilim ekmekle kalakalıyorsunuz.

    evet bunu başka bir şekilde tüketmenin yolları var, ama bunu neden ben düşüneyim? uno düşünmeli!

    uno'ya ilk ve son uyarımdır. eminim ki ayrıntılara dikkat eden tek tüketici ben değilim. iyi bilsinler ki bu konuda acilen adım atmazlarsa, sonuçları kaldıramayacakları kadar ağır olacak.

  • aman sömürmediğiniz duygu kalmasın, dibini sıyırın iyice her duygunun.

    barış akarsu türk rock müzik tarihinde en büyük izi ölümüyle bırakmıştır. kimsenin anısını, hatırasını incitmek istemem, hatta kendisinin sahnede canlı izlemiş biri olarak iyi bir sahne performansı olduğunu da rahatlıkla söyleyebilirim ama barış akarsu bu kadardır. filmi yapılacak biri değildir. adı her aklımıza geldiğinde genç yaştaki trajik kaybını hüzünle hatırlar, bir iki güzel yorumunu özlemle anımsarız, hepsi o kadar. asıl saygısızlık bu yazdığım değil, insanların duygularını sömürmek için bu ölümden bir hikaye yaratmaya kalkmaktır.