hesabın var mı? giriş yap

  • başlık: yılmaz özdil gibi yazıyoruz gelin bakalım

    1.

    bugün evden çıktım...

    *

    benzin azalmış, benzin alayım dedim...

    *

    baktım, benzinci de yok memlekette...

    *

    neyse, yarım saat kadar aradım ve buldum bir tane...

    *

    yerleştirdim arabayı...

    *

    dedim: 4 litre süper...

    *

    adam yarım saatte doldurdu, memleketimin insanı işte sabah sabah böyle oluyor...

    *

    olm bu entry nerelere gidiyor toparlayamıyorum bak...

    *

    neyse, kolunu uzattı arabanın içine...

    *

    "16 lira!" dedi...

    *

    "oha, yine mi zam" diyemeden...

    *

    "zam geldi" dedi.

    *

    neyse, işte iktidarı bugün de eleştirdim...

    *

    haydi dağılın.

    17.

    türk kovboy atına binmiş

    *

    dıgıdık

    *

    dıgıdık

    *

    dıgıdık

    *

    dıgıdık

    *

    dıgıdık

    *

    dıgıdık

    *

    dıgıdık

    *

    dıgıdık

    *

    dıgıdık

    *

    dıgıdık

    *

    dıgıdık

    *

    atından inmiş.

  • mustehaktir. o kadar dedik serverini tasi yurtdisinda yasa. bizi dinleyen kim, neymis tr'de dogan'dan reklam parasi alip dombiliyi doyurucam.

    al iste verirler boyle eline mahkumiyeti.

  • 26.02.2017 cumartesi sabahı 05:30 da istanbuldan ankara’ya eşim, oğlum,teyzem, annem ve anneannem ile yaptığımız araç yolculuğunda saat 07:00 civarı düzce yakınlarında berceste dinlenme tesislerinde konaklamaya karar verdik.

    sabah annem kahvaltı ettiği için ben oğlanı yediririm birşey yemeyeceğim dedi. teyzem ve eşim 1, ben de 2 tane tost yemek istediğimi söyledim ve 4 tane tost siparişi verdik.
    anneanneminde dişlerinden sorunu olduğu için “ben açık büfeden birşeyler alırım” dedi ve kendisine salatalık, beyaz peynir, çeri domates ve zeytin ezmesi aldı. kocaman tabak içinde 3-4 malzeme var (açık büfe fiyatı 27,5 tl). sorun değil sonuçta işletmenin biçtiği fiyat bu ve yemek istiyorsan ödeyeceksin. neyse masamıza geçtik tostlar geldi annennemde kahvaltısını aldı yemeye başladı.
    anneannem kendi çatalını aldı ama masaya 4 tane daha çatal geldi bir de 2 sepet ekmek getirdiler. önceleri anlam veremedik ama işletmenin ikramı falan sandık ve yemeklerimize devam ettik. o arada teyzem, anneanneme dedi ki ”anne ya peynir çok güzel duruyo alayım biraz” dedi ve masadaki 4 çataldan birini alarak peynir alıp yedi.

    aradan 1 dk geçmeden tipinden şef olduğu anlaşılan biri geldi elinde sipariş aldıkları cihazdan var ve masaya doğru bakıp bişeyler ekle çıkar yapmaya başladı. sonra bana gönderek “ne almıştınız?” dedi. bende başladım anlatmaya 4 tost var 2 si kaşarlı 2 si karışık 1 de açık büfe var” tamam dedi ve sonra ağzından o saçma kelimeler dökülmeye başladı.” efendim işletmemizin prosedür gereği açık büfe kahvaltı tek kişiliktir ve ortak yenilemez” bende dedim ki “zaten ortak yenmiyor sadece teyzem içinden çatalla peynirden aldı” “hayır alamaz dedi o kişiye aitir masadaki diğer kişilerle paylaşılamaz.” bundan sonrasını aşada konuşma şeklinde yazıyorum.

    şef : hayır alamaz, o kişiye aitir masadaki diğer kişilerle paylaşılamaz
    ben : bir dakka yanlış anlamadım dimi masaya 4 çatal getiriyorsun 2 sepet ekmek getiriyorsun ki zaten elimizi sürmüyoruz bir de özenipte içinden çatalın ucuyla da olsa peynir zeytin vs alamayız öyle mi?
    şef : evet efendim.
    ben : peki o zaman aynı arabada geldiğimiz anneannemin yediğinden canımız çekmesin diye başka masaya mı oturtalım yani?
    şef : onu bilemem o sizin kararınız.
    ben : arkadaşım ben bunun parasını verdim mi? evet verdim. sonuçta bunu kaç kişiyle yiyeceğim bana kalmış.
    şef : kahvaltı 1 kişiliktir ama eğer bir başkası da o tabaktan alırsa 27,5 tl de onun ödemesi gerekir.
    ben : dalga mı geçiyorsunuz!!!
    şef : lütfen sakin olun beyefendi.
    ben : bana sakin ol diyorsun, 1 kişi açık büfe yerken 4 çatal ve 2 sepet ekmek getiriyorsun içinden aldık diye herkese kahvaltı fiyatı yazarım diyorsun.
    şef : bakın beyefendi, buraya öyle kişiler geliyor ki 1 kişi açık büfe alıyor herkes ondan yiyor onu demek istiyorum.
    ben : önce bize bir bak nasıl tipler olduğumuza bak. 72 yaşında anneannem, teyzem,annem eşim ve oğlumla masada oturuyoruz ve 3 kişi 4 tane tost söylemiş yiyor,1 kişi hiç kahvaltı etmiyor çocuğa yemeğini yediriyor. açık büfe almış anneannemin tabağında sadece salatalık,zeytin domates ve birazda peynir var. maksadım kötü olsa tostları niye söyleyeyim. hadi onu geç açık büfeden 4 kişi 1 tabakta yiyecek olsa sadece salatalık vs koyar mı? sucuk salam pastırma ne varsa alıp o tabağı doldurmaz mıyım? bir de derim ki oğlum getir ordan 2-3 sepet ekmek mis gibi doyurmam mı karnımı?
    şef : haklısınız beyefendi ama işletme prosedürümüz böyle?
    ben : göster o zaman prosedürü utandır beni bende herkes için kahvaltı parası ödeyeyim?
    şef : girişte yazıyor efendim 1 kişilik kahvaltı 27,5 tl dir diye.
    ben : o doğru ama kimse kimseden özenemez tabağından birşey alamaz yazıyor mu?
    şef : kahvaltı 1 kişiliktir diye yazıyor işte.
    ben : şuan iyice saçmaladınız farkındasınız dimi. (masadaki herkese kalkın dedim bunlardan bişey olmaz laf anlamaz bunlar gidiyoruz)
    şef : siz bilirsiniz efendim.

    kasaya geldik şef de yanımda dedi ki 1 kahvaltı parası alın. bende dedim ki hayır sizin gibi firmanın bana yapacağı kıyağa ihtiyacım yok. 1 açık büfe, 2 kaşarlı,2 karışık tost,açık büfenin yanında verilen 1 çay hariç 4 tane de çay var. 53 tl ödedim. o arada 2 de garson yanımızda. garsonlara dönüp dedim ki bi düşünün ki 5 kişi yemeğe gittik 4 tanemiz tost yedi ahanda bu şef arkadaşta açık büfe yedi. garsona dönerek sende şef’în tabağındaki peynirden özendin çatalınla aldın olamaz mı dedi verdiği cevap daha da vahim “ olmaz efendim istanbulda bile böyle bir prosedür yok burada da olmaz dedi” bunun üzerine diyecek laf bulamadım gerçekten. tabii ki bu konuşma başladığından bu yana benim sesim yüksek şekilde konuştum ki tüm müşteriler duysun anlasın diye. çıkarken şef’e sizi şikayet edicem haberiniz olsun dedim ve verdiği tek cevap ”ismimi de vereyim onuda yazarsınız” oldu.
    siz siz olun yolculuk yaparken berceste denilen tesise asla ama asla girmeyin.

  • bence burda önemli olan yarım saatte eve varıyor olması değil, saat 17:00'de işten çıkabiliyor olmasıdır.

    ağzına sıçayım onun, öyle işi nerden bulduysa beni de aldırtsın. ne iş olsa yaparım.

  • bilimsel adı polianthes tuberosa olan sümbülteber, asparagaceae / kuşkonmazgiller familyasından, çok yıllık ve soğanlı bir bitkidir. anavatanı meksika ve güney amerika'dır. sıcak ve ılıman iklimlerde yetişmektedir.

    şerit şeklinde yaprakları vardır, çiçek tomurcukları glayöl gibi uzun bir sap üzerinde yer alır. alttaki tomurcuklarından itibaren çiçek açmaya başlar, bu nedenle tohum elde etmek istenmiyorsa solan çiçekleri koparılırsa iyi olur.
    sümbülteber çiçekleri beyaz renkli, katmerli ve çok güzel kokuludur. doğal olarak yetişenlerin çiçekleri yalınkat olur. yaz aylarından başlayarak kışa kadar çiçek açar.

    sümbülteber çiçeklerinin uzun ömürlü olmasından dolayı, kesme çiçek olarak da yetiştirilmektedir. esansı, kozmetik ve parfümeri sanayinde kullanılmaktadır.
    200 gr. sümbülteber esansı bir ton tomurcuktan elde edilmektedir. bu nedenle en pahalı parfümler arasında yer almaktadır.

    sümbülteber, güneşli yerleri ve gübreli, kumlu toprakları sever. soğanla üretilir. fazla sulama ve geçirgen olmayan topraklar, soğanlarının çürümesine neden olmaktadır. kıyı bölgelerimizde, kışın soğanlarını sökmeye gerek yoktur..

    içinde sümbülteber olan parfümler çok fazla. kokusu çok olgun ve yoğun.

    - christian dior poison
    - micheal kors micheal
    - gucci bloom
    - givenchy l’inderdit edp
    - oriflame sublime nature tuberose
    - frederic malle carnal flower
    - robert piguet fracas
    - franck boclet cocaine
    - memo marfa
    - amouage love tuberose

  • geçen gün mezarlıktan geçerken bir mezar taşı gördüm aynen şöyle yazıyordu; "biz de gezerdik siz gibi siz de geleceksiniz biz gibi..." ulan adam ölmüş hala laf sokuyor...

  • doyamadınız medeniyeti metrekarelerle, saraylarla algılamaya çalışmaya.
    doğru hesap şöyle;
    hukuki güvenlik + iyi çalışma şartları + eğitimli medeni insanlar + temiz çevre > 50 metrekare