hesabın var mı? giriş yap

  • bir gece abimin söylediği sözle beni benden alan sayıklamalar bütünü.

    gece çıt çıkmıyor ben uyumak üzreyim abimden bağırarak gelen ses

    - sessizliiiiiiik

  • yaklaşık okulla beraber 15 senedir bu sektörde olan ve en üst noktaya çıkmış biri olarak görüşlerim;

    6 ay çalışılıp 6 ay evde oturmayı hangi şirketin kabul ettiği sorusu geliyor akıllara, öyle bir dünya yok. ha piyasacı olursun ordan oraya gezersin o zaman tamam.

    tabi bir de yabancı bayrakta sgk ödemesi yapılmıyor.

    denizde maaşlar genelde türk firmaları için bilinenin aksine şu şekildedir.
    - dolar üzerinden kontrat imzalasan bile dolar arttı mı, kuru sabitlerler bugün 1usd = 3,88tl ise şirket 3,20'den sabitledik diye mesaj atar, kimsenin gıkı çıkmaz. çünkü kontratında maddesi vardır.
    - piyasayı düşürmek için yerinize çalışacak hintli, filipinli bol diye tehdit savururlar. çünkü bizim ehliyetimiz malesef hiçbirinden değerli değil, hatta onların aldığı avrupa ülke endorsementlerini biz rüyamızda bile göremiyoruz. (yabancı bayrak)
    - armatörler bol keseden burs dağıtır. tabi sözde karşılıksız, sonra zabit olduğunda en az 3 sene kontrat çakıp istediği ücretten çalıştırır.
    - ülkedeki sayılı güzide şirketlere baskı yapılır ki hepsi yabancı bayrak olsun, istenildiği gibi maaş verilsin. yabancı bayrakta panama'da yada malta'da posta kutusundan ibaret offshore şirketten alacağını kolayca kurtarmak diye bir durum söz konusu değil nasılsa.

    neyse;
    - okyanusta binbir fırtınalı günde seyir yaparsın, sevdiklerinden uzakta 6 ayını geçirirsin, ailenden biri ölür cenazesine bile yeri gelir gidemezsin
    - hastalanırsın 8-10 gün sancı çekersin, sadece ağrı kesicilerle idare edersin
    - kalp krizi geçirirsin müdahale edebilecek yeterlilikte kimse olmadığından can çekişerek ölürsün.

    tabi dolar kıymetli, gemi kaptanı maaşlarını tartışalım sözlük...

  • hala bu adamı savunanlar katıldığı programları izlemiyor herhalde, adamın salladığı/bilmediği ama kesin konuştuğu konulara doğru cevaplar gelince olayı nasıl saptırdığı programlardaki gerçek diyolaglardan örnekleyelim (video olarak burada):

    oytun: virüs dediğin şey küçücüktür, corona virüs her türlü maskeden geçer, hepa filtreden ve n95'ten bile geçiyor, yani ben maskenin hiçbir koruyuculuğu olmadığını biliyorum.
    prof ateş kara: oytun... korona virüs virüsler arasındaki en büyük virüslerden bir tanesi, hepa filtreden geçmesi imkansız, maskelerin koruyucu özelliği vardır.
    oytun: hepaların boyutu değişebilir hocam tabii. bir de eliyle maskeleri oynuyor insanlar, ondan geçirebiliyo bazen

    oytun: deniz suyu ya da tuzlu su corona'ya iyi gelir, virüsü öldürür.
    prof mehmet ceyhan: tuzlu suyun corona'ya hiçbir etkisi yok, öyle bir yayın da yok (who da önermiyor ek bilgi)
    oytun: hocam zaten corona için demiyorum, burnu açar temizler rahatlatır... di mi?

    oytun: ...hepatit a'da bu çok sıktır, yüzde 5-10'lardadır.
    prof ateş kara: oytun, aksine hepatit a'da bu çok nadirdir, rakam 1000'de birin altında.
    oytun: tamam hocam, sözlüde sorsanız kalırdık ehehe.

    kaan yılancıoğlu: dediklerin akademik değil
    oytun: akademik tartışmaya gerek yok, halkımız ciddiye almaz, dinlemez.

    mehmet ceyhan: türkiye ile iran'ın genetik faktörler farklı dediniz ama türkiye'deki insanların yüzde kaçının dna'sının iran'la büyük benzerlikler gösterdiğini biliyor musunuz?
    oytun: hocam şöyle zaten öyle bir çalışma yok zaten, öyle bir çalışma yok.
    mehmet ceyhan: nasıl yok? var öyle bir çalışma yok demeyin, benim kızım (kızı genetikçi ve ödüllü bir çalışma) yaptı, var.

    ender saraç: demir eksikliği varsa kişinin demir takviyesi yapması lazım, şunları yemesini tavsiye ederim...
    oytun: yok buna katılmıyorum demir fazlalığında 'şöyle şöyle' olur!
    ender: evet de zaten demir eksikliği olanlar için dedim en başta
    ateş kara: evet demir eksikliği olanlar için uygulanabilir takviyeler
    oytun: demir tamamlanmalı evet eksik olan için

    oytun: ben eve gidince hep çeşme suyuyla beş kere ağzımı çalkalıyorum, mekanik önlem.
    mehmet ceyhan: onun hiçbir faydası yok, virüs öyle gitmez, temizlenmez.
    oytun: hocam ağız sağlığı için faydalı en azından!! (konuyla alakasız bir manevra gene)

    dara düşen bonus oytun: hocammm bilimde doğru yanlış yoktur !!! yorum vardır yorum!! bir kere de olumlu bakın!

  • annem, babamın telefonuna kendini "aşkım" diye kaydetmiş. bir akşam bağırıyor evde: arıyorum arıyorum niye açmıyorsun be adam? ne zaman aradın diyor babam, görmedim ben hiç. sonra arama geçmişinden annemin gün içinde babamı birkaç kez aradığı bilgisine ulaşıyoruz. hmm... babamın savunması içler acısı: sen miydin o ya?

    haha aşkım diye biri o derece yok ki adamın hayatında, yanlış numara sanmış!

    açmıyor da ama ha... sadık yani. bittim buna. off sevgililer günü yağ.

  • su gencecik yasimda yaslandigimi hissettiren kiz. ulan dogdugun gunu biliyorum ne zaman paparazzilik oldun

  • insanların bir olaya farklı bakabileceğini gösteren düşünce tekniğidir..
    düşünme becerileri gelişimi için de önemli bir düşünme tekniğidir..

    --- spoiler ---

    kant'a göre; düşünme ve tartışma olgularının gelişimi için kritik yaş 15'tir.. insanların olay ve olgulara ne denli farklı bakabileceğini gösteren ve içerisinde empati kurabilmeyi de barındıran tekniktir.. bu sebeple 15 yaşı kritik dönem olarak kabul edebiliriz..

    --- spoiler ---

    çocuklara tartışma kültürünü kazandırmaya çalışırken, baktıkları açıların farklı olabileceğini de gösterirsek, daha nitelikli ve doyurucu ortamlar oluşturmada bir adım atmış oluruz..

    esasında hepimiz dönem dönem olay ve olgulara karamsar, iyimser, objektif ya da yaratıcı bakış açılarıyla bakabiliyoruz.. *** tabi bu bakışımızın biyolojik, psikolojik ve sosyokültürel faktörler de bulunmakta.. aynı olayı çok benzer biçimlerde yaşasak bile olaylar hepimizi farklı etkileyebiliyor ve birbirimizi anlayabilmenin bir yolu da farklı bakışları toleranstan geçiyor..
    nasıl mı?

    mavi düşünmek ile başlayalım..
    siz mavi düşünce nasıl olabilir diye düşünürken ben size başka bir algı oyunundan bahsedeyim..
    maviyi düşünme!
    burada kast edilen durum "mavi rengi" akla getirme eylemi değil, mavi rengi akla getirmeye yönelik yasak koyma durumudur.. beden dili kullanılmadığında ek bir açıklama yapmak gerekecektir.. belki basit bir mastar eki getirilmesiyle çözülebilecek bir durum, semantik bir kargaşaya neden olabilir..
    algı yönetimi olarak karşımıza çıkan bu durumda olduğu gibi algısal farklılıklarımız algılarımızı yönetilmeye mi mahkum kılıyor?

    peki olay ve olguları bu kadar farklı biyolojik, psikolojik ve sosyo-kültürel varlıklar olan insanlar nasıl benzer biçimlerde olsa da tam olarak aynı biçimde algılamıyor?

    nörofizyolojik açıdan duruma; beyin, öğrenme, algılama, iq ve nörotransmiter maddelerin neden olduğu biyo-kimyasal süreç olarak bakabilirsiniz elbet..
    ancak burada bir kavramdan daha bahsetmek istiyorum..

    çocukluğumuza inecek olursak temelde bizi şekillendiren unsurlar genlerimiz, temel fizyolojik ihtiyaçlarımızı karşılayan kişiler ve onların sosyoekonomik imkanları ile yaşam kültürleri, içerisinde bulunduğumuz çevre ve en önemlisi de bireysel tecrübelerimizdir.. farklı düşünme yolculuğunun önemini vurgulayan ve adını koyan bu tekniği tanıyalım mı?

    bu tekniğin kaşifi edward de bono'dur ve 1985 yılında kitabını yayınlamıştır..
    hala bu tekniğin üzerine alternatif bir teknik bulunmamaktadır kanımca..
    örnek olay yöntemiyle birlikte kullanıldığında, eleştirel düşünmenin kapısını aralayacak yegane tekniktir ancak eğitimde kullanılması mevcut sistemde zaman alıcı olduğundan pek tercih edilmemektedir.. neden mi? düşünmeden öğrenmek daha değerli çünkü!

    renklerin bir ruhu var mıdır o konuya girmeyelim ancak renklerin insan psikolojisi üzerine etkileri malumunuz.. gelelim şapkalara ve hangi bakış açısını yansıttıklarına:

    beyaz şapka: objektif olmanızı gerektirir..
    olay ve olguları haber spikeri gibi algılamanız gerektiğini vurgular..

    siyah şapka: karamsar olmanızı gerektirir..
    yerine göre kurtarıcı şapkadır.. sizin bir problemin farkında olmayacağınız risklerine karşı uyarır..

    sarı şapka: iyimser olmanızı gerektiren şapkadır..
    ortamı yumuşatmak ve risk almaya açık hale getirmesi bakımından önemlidir..

    kırmızı şapka: duygusal bakmanız gereken durumları ifade eder..
    duygu gelişimi için önemli bu bakış açısında karar verme süreci ile duygusal seçimlerimiz arasındaki ilişkiyi görmemizi sağlar..

    yeşil şapka: yenilikçi bakıştır..
    ucu açıktır.. olumlu olumsuz yanlara bakmadan üretmeyi hedeflediğiniz durumlarda kullanılır..

    mavi şapka: temkinli yaklaşılması gereken durumların rengidir..
    bir nevi değerlendirici, toparlayıcı şapkadır.. sonuç kısımları için biçilmiş kaftandır..

    ve son söz: maviyi düşünme! desem de düşüneceksiniz ve hatta aklınıza ilk mavi renkteki size mavi rengi çağrıştıran bir nesne gelecek zihninize.. bu öğrencilere konuşma! deme komutuyla aynı işlevselliğe sahip bir durumdur..
    bırakın konuşsunlar, hatta her düşüncenin birlikte anlamlı olacağını ve aslında birbirlerine pek çok şey kattığını fark etsinler.. bir görüşe sıkı sıkıya bağlanmanın ve farklı bakamamanın kendi gelişimlerini nasıl etkilediğini görsünler.. farklı kişiler farklı dünyalar demektir hatta bunu monolingual olarak değil, bilingual yapsınlar..
    6 şapkalı düşünme tekniği en çok sosyo-bilimsel konuları konuşurken işe yarayan ya da bilim tarihi öğretiminde kullanılan bir tekniktir.. umarım yaygınlaşır..

    özet geç hiç diyenlere not: evet ben yeşil şapkamı taktım ve bilim konuşan çocukları hayal ediyorum.. hayali bile güzel iken, siyah şapkamı saklıyorum elbet..

  • arkadaşlar selam,

    geliştirdiğimiz ileri algoritma sayesinde sobalı evde büyümediği halde sobalı evde büyüme geyiğine iştirak eden yazarları bir süredir yakından takip ediyoruz. ip'lerini ve adreslerini öğrendik. bu çalışmalar esnasında aldığımız geri bildirimler sayesinde 80ler sonu ve 90lar başındaki ismini bile hatırlamadığı çizgi filmler hakkında laklak yapan şahısları da birer birer tespite başladık.

    çok yakında açacağımız internet sitemizden, çok cüzzi rakamlar karşılığında, webcam karşısında oturtacağımız bu insanlara canlı olarak istediğiniz neredeyse her işkenceyi yapabileceksiniz. çeşidimiz bol, aletlerimiz sağlık bakanlığı onaylı. sistre zımparasından tutun, dişçi mengenesine kadar geniş bir skalamız var.

    erken üye olun neşeye erken katılın!

  • hastayım şu çalışıyor ama babasına ihtiyacı yok bu insanların diye humanistliğine. instagram da 1.1 m takipçisi var artık babasına ihtiyacı yok ne demek lan. babası olmasa kim tanır, kim iş verir, kim neden takip ederdi ? babası olmasa nasıl başlayacak o fırsatı ona kim verecekti humanist kardeş ? babasının adı olmasa sosyeteye tasarım yapacak merdivenleri nasıl çıkacaktı hele bi onu söyle bana. insanlar 50 sene çalışıp yamaklık yapıyor da tanınmış soyadları olmadığı için bu noktaya gelemiyorlar, hiç bir şey bilmiyorsan git nişantaşındaki terzileri gez, adam ölmeyi unutmuş hala tırmalıyor orada.

    evet belki hayatının sonuna kadar yan gelip yatabilir ama yapamaz ki çünkü hayali yok, hayal kurmasına gerek olmamış birisinden bahsediyorsun burada, ne isterse hemen kavuşmuş. hayali olmayan insana 1 milyar dolar versen ne yapabilir ki zaten ? dünyanın sonuna kadar yatacak paran olsa ne olacak hayal kuramadıktan sonra ?

    valla kıskançlık falan değil, allah daha çok versin verdiklerini benden almıyorsa sorun yok yani.

    edit buseterim sporlular yesilimi yakip mal mal mesajlarla telefonumun sarjini bitirmeyin. sizi de buse terim ve babasinin egolarini ciddiye aldigim kadar ciddiye aliyorum optum bys

    oha cus editi: olum siz manyak misiniz nasil bir issizsiniz lan yesilim sonmez oldu, karsi arguman sunacagim diye gotunuz yirtilacak. herkese toplu cevap verecegim bunu yaparken de ciddi ciddi parmaklarimi yoracagim sadece bu yazarlarin manyakligi icin yoksa buse denilen hatun hala umrumda degil.

    oncelikle neyi savunuyorsunuz hangi meslegi doktorluk, muhendislik, ogretim gorevlisi ? ulan ciddi ciddi bu meslegin tanimi ne nasil bir uretim soz konusu, yurt disindan elbiseleri toplayip kombin yapmak ne kadar zeka gerektiriyor hele bi anlatin bize ? neymis reklam postu atmak icin iki bin tl istiyorlarmis eeee mal misin verme ? bak istiyorlar diyorsun istiyorum diyemiyorsun he bu rakami sen istiyorsan sana saygi duyarim ama sen bunu diyemiyorsun ki istiyorlar diyorsun, elalemin seyiyle gerdege giriyorsun nasil olacak bu is ? hadi onu da gectim bahsettiginiz kizi turkiye de en cok kazanan sporcunun kizi yani senin su kadar istiyorlar dedigin rakamlara zaten ihtiyaci olmayan omrunun sonuna kadar da para sikintisi olmayacak bir insan. bu demek oluyor ki senin para ornegin buse terim konusunda zaten patates oluyor isin icinde para yok.

    tamam diyelim ki para var o zaman derim ki orda dur yigenim o zaman bu ise baslarken babasinin parasiyla londraya gideceksin dunyanin en seckin kiyafetlerini alacaksin babanin soyadiyla her kapiyi acacaksin sonra ben bu isi para icin yapiyorum diyeceksin oyle mi ? ustune elinde 3-5 binlik cantayla gezeceksin ortalama satis fiyati 50 lira olan bir sirkete koleksiyon yapacaksin ve ben seni basarili bulacam oyle mi ? yahu herseyi gectim kiloyla aldigi kitaplari rengine gore dizip sitesine koydu bu arkadas. icim acidi lan kitaplari rengine gore ayirmak nasil bir saygisizlik o kitaplarin yazarina, hikayelerine, yasanmisliklarina.

    ulan saka gibi ya adam cidden gelmis su kadar reklam parasi istiyor bloggerlar diye savunma yapiyor asafsdadsf