hesabın var mı? giriş yap

  • gerçek hayattaki mealine örnek olarak şöyle bir olay geçmişti başımdan:
    3,5 yılı (acı-tatlı fakat kesinlikle fırtına gibi) birlikte geçirdiğim sevgilimden ayrılmıştım.
    sadece bir, iki ay sonra bir arkadaşla karşılaştım, şöyle bir diyalog geçti aramızda:
    ben: ee, napıyorsun, nasılsın?
    densiz: napalım ya, takılıyoruz. dün gece arkadaşlarla takıldık kordonda, selin* diye bir kız vardı. aa hatta seni de tanıyorumuş galiba, bir ara takılmışsınız....

    işte o noktada bende kayış koptu, görüntü gitti...."tanıyormuş galiba"... "bir ara takılmışsınız"..."bir ara takılmışsınız".
    ulan hayatımın fırtınasından bahsediyorsun. bu kadar mı çabuk eskiyor? daha iki ay oldu bu hale mi geldi bu konu? ulan 3,5 yıl ne zaman bir ara oldu? az daha evleniyordum ben onunla, adı nasıl takılmak oldu?

    işte onun gibi bir cümle bu: "poeple you may know" may!?

  • tuzlasporlu futbolcunun ayağına basıp, bir de tükürmüş sonra da umreye gidip instagramda fotoğraf paylaşmıştır. adam ülkedeki müslümanlığı bir hafta içinde özetledi. helal olsun.

  • %20 ile türk kızlarına göre olmadığım sonucunu veren test.

    çok da fifi. fransız kızları iyidir. (ama afedersiniz taharet almıyorlar)

  • üşümeyi de cinsiyet ayrımına tabi tuttuğumuza göre, artık biri atom bonbası falan salabilir üstümüze, zira memlekette akıl kalmadı.

  • bu aralar ahmet hakan'la tartışan her dönemin yazarı varlık.

    ahmet hakan (11 mayıs)
    "dünya ne sana ne de bana kalmaz.
    sultan süleyman'a kalmadı.
    kenan evren'e kalmadı.
    sana da kalmaz.
    ona da kalmaz.
    böyle hiçbir kitap yazmaz.
    ne diyelim?
    barlasların başı sağ olsun."

    mehmet barlas (12 mayıs)
    "rahmetli erbakan'ın karşısında süt dökmüş kedi gibi beyaz çorapları ile otururken biraz sonra aydın doğan'ın sofrasında şarap servisi yapmayı sınıf atlamak zanneden dalaksız mürtediler, yine kaşınıyorlar. neticede bu gibilerin sonunun önce sözcü'ye gönderilmek ve sonra da aydın doğan'la davalaşmak olduğunu biliyoruz. bu sonu bekleyin, görürsünüz."

    ahmet hakan (14 mayıs)
    "seni cenazede neden göremedik mehmet?
    kenan evren ölünce, kenan evren'in en yakın arkadaşı mehmet barlas'a "başın sağ olsun" dedim. o da bana cevap verdi:
    "beyaz çorap, erbakan, nişantaşı, sınıf atlama, kafe falan..."
    zaten mehmet barlas'a ne zaman "sen kenan evren'in arkadaşı değil miydin, evinde ağırlamadın mı, millet zindanlarda çürürken sen kenan evren'le kah kah kih kih mavra çevirmiyor muydun" diye sorsam... aynı cevabı veriyor:
    "beyaz çorap, erbakan, nişantaşı, sınıf atlama, kafe falan..."
    sen bırak bunları da cevap ver:
    neden arkadaşının cenazesine gitmedin?
    muteber bir devlet başkanı iken evinde ağırlamakla hava attığın şahıs, itibarı kalmamış bir halde ölünce... neden sırtını çevirip kaçtın?
    hiçbir soruma doğru dürüst cevap vermiyorsun.
    bugünün muteberlerine de yarın öbür gün aynı muameleyi yapmayacağının bir garantisi var mı, bari bu soruma cevap ver."

  • sanırım bunun feriştahı bizim okulda yaşanmıştır. efenim olay şöyle oluyor;

    okul bahçesinde maç yapılıyor. yamulmuyorsam bir taraf lise 3 bir taraf lise 2. neyse bu lise 3 sınıfının kalesinde olayımızın kahramını kayahan bulunuyor. ne yazık ki o maçta kayahan efsane goller yiyor, maç farklı bitiyor. saha kenarında ki kızlar da başlarına geleceği bilmeden 'hop hop kayahan kova kayahan' diye tempo tutup gülüşüyorlar. hatta arada top kayahan cümlesi falan da geçiyor. maç sonu aşırı derece kızmış, sinire kesmiş kayahan abimiz gidiyor kızların önüne, indiriyor şortu. sallıyor malzemeyi alın lan buna gülün diyor.

    hala aklıma geldikçe kahkahalar atmama sebep veren bu olay sonucunda kayahan abimiz okuldan atılmıştı. güzel abimizdi vesselam. kızlara ne olduğu konusunda bir bilgim yok.